Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN HAFTANIN SÖZÜ ŞENOL GÜNEŞ (Teknik direktör) “Trabzonsporlular gel dediler geldim, git dediler gidiyorum. Kore’den telefon edeceğim. Buralara kadar geldim, daha da gideyim mi diye” TBMM ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORUNDA MECLİS’E BİLE GÜVEN OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI Futbol Federasyonu sınıfta kaldı T BMM Şike Araştırma Komisyonu’nun aylarca süren araştırması sonucu hazırladığı raporu Meclis Başkanlığı’na verdikten sonra sessizliğe gömüldü. TBMM Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer ve 25 arkadaşının, İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 26 arkadaşının, yine İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 23 arkadaşının, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 27 arkadaşının,Trabzon Milletvekili Nafiz Özak ve 23 arkadaşının önerisi ve Anayasa’nın 28. maddesi gereğince TBMM futbolda geniş bir araştırma yapılması kararına varmıştı. AKP’li 8, CHP’li 4 milletvekilinden oluşan soruşturma komisyonu, AKP Milletvekili Haluk İpek’in başkanlığında çalışmaya başlamıştı. Aylar süren soruşturmaya futbolun her biriminden temsilciler ve medyadan da birçok gazeteci katıldı ve bildiklerini sıraladı ama ne belge gösterdiler ne de tanık... Hatta bildiklerini tam olarak söylemekten de kaçındılar. Aylar süren bir yazılım süresinden sonra rapor Meclis Başkanlığı’na verildi. 2 bölümden oluşan ve futbolumuzu tepeden tırnağa eleştiren, altyapısından üst yapısına her biriminin yeniden yasal düzenlemelerle elden geçirilmesi gerekliliği açık bir dille anlatılan ve kamuoyunda büyük tepki yaratması beklenen rapor, Meclis’e verildikten sonra her nedense medyada çok az yer aldı.Hazırlanan ve sayfalarla dolu raporda futbolun mafyayla ilişkilerinden tutun da yapılanmasından başlayarak yanlış yönetimler ve çeşitli kirliliklere rastlanıyor. Raporu kısa başlıklarla özetlersek; Devletin olanaklarıyla yürüyen altyapı ve futbol okulları olmayan futbol sektörünün her şeye karşın bugün geldiği noktayı özerklik yasasına borçlu olduğu; futbol gelirlerinin artması, naklen yayından elde edilen gelir ve sponsorların desteğiyle kulüplerin daha iyi mali olanaklara sahip oldukları belirtiliyor. Ancak federasyon genel kurullarının hiçbir şekilde ciddi yapılmadığı ayrıca hiçbir kurum ve kişiye hesap vermediği gibi denetimlerin de doğru dürüst yapılmadığı vurgulanıyor. Hakemlere bazı maçlarda iki kat ücret verildi. Çifte standartların ve federasyonun uygulamalarında farklılıkların olduğu,Tahkim Kurulu’nun verdiği kararın kurulun değiştirilmesinden sonra hazırlayacağı raporun yasaya göre federasyonun denetim ve gözetiminden sorumlu bakanın incelemesi ve bakanın onayından sonra raporun genel kurula sunulmasının gerekliliği anlatılıyor. Ayrıca raporun genel kuruldan 1 ay önce genel kurul üyelerine gönderilmesinin yasal zorunluluk olması isteniyor. Sporda şike, rüşvet, tehdit ve mafya iddialarının en önemli sorunu; iddiaların ispatlanması konusunda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, teknik araçlardan yararlanılması gibi yasal düzenlemelerin şart olduğu vurgulanıyor. Spor yazarı, eski hakem, eski antrenör ve eski profesyonel futbolculardan oluşan bir danışma kurulunun oluşturulması isteniyor. Futbolun Dernekler Yasası’yla değil, futbolun tüm birimlerinin de bir spor yasasıyla yürütülmesinin çağın gereği olduğu ifade ediliyor. Kulüplerin AŞ olarak faaliyet göstermesi, gerçek kişilerin çalıştığı şirketlerin mali denetime uygun bir şirket olması, tribünlerde şiddetin kaynağı olan amigo çetelerinin de önlenmesinin sağlanacağı inancı taşınıyor. Türk futbolunun mali idari , hukuki yapılaşmasıyla AB’nin kriterleri doğrultusunda faaliyet göstermesinde ve bunun sağlanmasından Futbol Federasyonu’nun sorumlu olması isteniyor. . . . V E M E D Y A tamamen değiştirilmesinin oldukça ilginç olduğu belirtiliyor. Raporun ikinci bölümünde özerk futbol yasasının yeniden ele alınması ve sil baştan yapılanması gerektiği ileri sürülüyor. Federasyon Başkanlığı seçiminde de bir takım genel kurul üyelerinin baskısının önlenmesi için önce yönetim kurulunun seçilmesi, sonra da içlerinden birinin başkan ve başkan yardımcıları olarak belirlenmesi öneriliyor. Federasyonun özerkliği koruması için denetimin tam ve etkin olması, bu nedenle de denetimin bağımsız denetim organlarıyla denetlenmesi, genel kurul öncesi bağımsız denetim organlarının TBMM Araştırma Komisyonu raporunda medya içinde ve yine araştırmanın sonucu olarak birkaç maddelik öneri paketi sunulmuş; medya futbolun hegemonyasından çağdaş spor bilincinin oluşturulmasında bunu öncelikli bir görev saymalıdır. Spor medyası daha duyarlı olmalı, hakemliği bırakanların TV’lerde kendi amaçları doğrultusunda yorum yapmaları önlenmeli ve bu konuda RTÜK de duyarlı olmalıdır. Spor medyası tarafsız olmalı, demeçleri çarpıtılmamalıdır. Spor medyası kendi bünyesi içinde oluşturacağı uzmanlar grubuyla çalışmalı ve denetleme görevi yapmalıdır. Not: TBMM Araştırma Komisyonu’nun raporunda kulüplerle ilgili ilginç tespit ve önerilere bir başka yazıda devam edeceğim. EMRE OLAYINDA AVRUPA KOKUSU GÖRÜŞ FARKI N ewcastle United’da oynayan Emre Belözoğlu için İngiltere ayağa kalkmış durumda. Neymiş; rakibi siyahi futbolcuya ırkçılığı ifade eden söz söylemiş. Söyleyip söylemediği de belli değil, maçın hakemleri duymamış, gözlemcinin raporunda da herhangi bir not yok ama gazete haberine göre kale arkasındaki taraftarlar duymuş... Dünyanın her yerinde taraftar taraftardır. Hangi satıcı benim yoğurdum ekşi der. Neyse, ayrıca Emre saha içinde her zaman olay çıkaracak bir futbolcudur, agresiftir, lafının nereye varacağını bilmez. Üstelik ırkçılık lafını edecek kadar da kültürü olduğunu sanmıyorum. Bu lafı duymuş olsa bile yine İngilizlerden duymuştur. Ama bence İngiliz medyasının amacı üzüm yemek değil, AB’nin dümen suyundan gitmek. İşte fırsat, kullan kullanabildiğince… Emre’ye ceza vermek isteniyorsa Emre cezayı hak edecek 50 olay çıkarır ama ona inanmak gerek. Emre’nin renklilere karşı bir alıp veremediği yoktur ama galiba İngilizlerin bizimle alıp veremediği çok şey var. S evgili Hıncal yazmış... “Denizlispor a Appiah’ın Fenerbahçe maçındeseydi topu direkten dönm a ne Özhan ’d bugün Galatasaray de ne ı lırd ka ın yd Cana ertesi günü Gerets...” O maçın ya de ben aynı konu klı bir far değinmiştim ama topu iyi ki ’ın iah pp “A .. la. kış ba ahçe gol olmadı. Fenerb dı ama şampiyonluğu kaçır .” şaibeden kurtuldu 20