Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C ‘ SPOR BASKETBOL OCAK SALI ‘PROFESYONEL yöneticimiz yok’ G elişmek için sadece oyuncuların Avrupa’ya gitmesi yeterli mi? Asla değil. Buzdağının görünmeyen kısmı da var. Bu konudaki görüşleri şöyle Kunter’in; “Aslında en büyük sorunumuz yönetim. Profesyonel yönetici eksikliğimiz var. Başkanları ele alalım. Hepsinin kendi yürüttüğü işler var. Ama bir yandan da önemli kulüplerin yönetimini üstleniyorlar. Ne kadar zaman ayırabiliyorlar? O zaman olmuyor tabii ki. Vizyonu olan, yönetim kabiliyeti, özelliği olan kişilerin eksikliğini çekiyoruz. Bu şekilde bir yere varamıyoruz. Bir örnek verelim... Avrupa’da pazarlama alanında önemli adımlar atılıyor. Bilet satışına özellikle önem veriyorlar. Biz ise salonlarımıza seyirciyi bedavaya alıyoruz. O zaman kalite düşüyor, şiddet artıyor. Gerçek basketbol seyircisi kaçıyor. Bunu durdurmak gerekli.” 15 ‘ ‘ Doping konusu çok hassas bir konu. Fransa’da doping kontrolünün zamanını bilemessin. Sabah aniden 2 3 doktor gelir ve kontrolü yapar. Böylece oyuncular da bilinçlenir ve doping azalır. ‘ Kurulması gereken iki örgüt var. Bizde olmayıp da dünyanın her yerinde olan... Birincisi sivil toplum örgütleri, ikincisi oyuncular birliği. Daha doğrusu oyuncular kendi aralarında sendika kurmalı TARTIŞMAKTAN KORKUYORUZ Her zaman yakınırız, ‘Bizi Avrupalı yanlış tanıyor’ diye... Peki bunda bizim hiç mi payımız yok? Bu konuyu Fransa’da yaşayan Erman Kunter’den başkası daha iyi bilemez... “Avrupalının da aklı karışık. TV’ye bakıyor. Bizim hakkımızda kötü bir haber görüyor ve aklında bir ön yargı oluşuyor.” Tanıdık olduğumuz bir sahne değil mi? Devam ediyor: “Sonra benle konuşuyorlar, eşimi, çocuklarımı görüyorlar ve bu kez şaşırıyorlar. Akılları karışıyor. İşte burada kendimizi tanıtamamamızın derdini çekiyoruz.” Tartışmaya açık olmadığımızın altını çiziyor Kunter, “Kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. Özeleştiri yapamıyoruz. İşte bizim hatamız burada. Avrupa’da her şey tartışmaya açık. Biz kendimizi anlattığımız sürece, her konuda tartışmaya açık olduğumuz sürece onları iyi bir görüşe ikna edebiliriz” diyor ve çok önemli bir noktayı vurguluyor. Belki de bir tabuyu seslendiriyor. AVRUPA’YA AÇILIM ŞART T ‘GSGM KAPANSIN’ Yönetim konusunda konuşmaya devam ediyoruz. Yarayı deşmeye, konuşulmayanları konuşmaya .... “Spor iradesinde çok başlılık var” diyor Kunter, sözünü kesmiyor, can kulağıyla dinliyoruz: “Tepede iki yönetim birimi var. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’yle Milli Olimpiyat Komitesi... Bunlardan biri fazla. Türkiye’de yapının bütün dünyada olduğu gibi Olimpiyat Komitesi altında toplanması gerekiyor.GSGM’yi bence kapatmak gerekiyor. Bir de Milli Eğitim’e bağlı olan kurumlar var. Onlar da çok söz sahibi. Bu çok başlılıkla sporumuz yürüyemez. Bence Olimpiyat Komitesi çatısı altında birleşmeliyiz.” Son günlerin bir diğer tartışma konusu da özerklik... Kunter, bu uygulamanın da bize özgü olduğunu vurguluyor ve “Avrupa’da hangi ülkede özerk federasyon var? Böyle bir şey yok. Sporda büyük başarılar sağlamış ülkelere bakacak ürk basketbolunun gelişmesi için ne gerekli? Bu bölümde önemli bir konuyu daha ele alıyoruz Erman Kunter’le... “Bunu tek bir şekilde sağlayabiliriz. Basketbolcularımız Avrupa’ya gitmeli. Bizim sadece 5 oyuncumuz orada oynuyor. Kerem Tunçeri, Ender, Serkan, Kaya ve Hüseyin... Bir de NBA’dekiler var tabii ki ama o ayrı bir konu. Bizim oyuncularımızın en büyük kaybı Türkiye’de kazandıkları başarılarla tatmin olmaları... Bunu yenmek için yurtdışına çıkmalılar. Aynı şey antrenörler için de geçerli. Bana yakın olan başkanlar soruyorlar, ‘Kimi getirsek takımın başına?’ diye.. Ben hemen Türk antrenörlerinin ismini veriyorum. Gelişmek için Avrupa’ya açılmamız şart” diyor deneyimli teknik adam. Kulak vermek şart yaşayan efsaneye, söylediklerinde doğruluk payı var mutlaka. Devam ediyor: “Gençlerin kendilerini geliştirmesi için oynamaları lazım, süre almaları gerekli. Onlara yol açıp yurtdışına yollamalıyız. Birçok oyuncumuz var (A) takıma çıkıp oynamayan... Bunu ortadan kaldırmak gerekli. Gençlere şans vermeliyiz.” di bir doping kontrolü var mı? Türkiye’de takip ettiğim kadarıyla kontroller çok zayıf. Spor sağlık için yapılır, bu da onu baltalıyor. Fransa’da doping kontrolünün zamanını bilemessin. Sabah antrenmanına aniden 2 3 doktor gelir ve kontrolü yapar. Böylece oyuncular da bilinçlenir ve doping azalır.” Peki bunu nasıl çözmeliyiz sayın Kunter? Yanıtı gerçekten basit. ‘’Oyuncular kendi birliğini kurarak bu kontrolleri yaptırmalı. Oyuncular birliği denetimiyle birlikte bu konu aşılabilir” olursak böylesine özerk bir uygulamayı göremessiniz. Fransa’da böyle bir şey yok ve bizden geri olmadıkları da kesin” diyor deneyimli antrenör. Belli ki bu konuda dolu. Daha doğrusu bildiği bir şeyler var. “En önemli hatalarımızdan biri de altyapıyı kurmadan en tepeyi özerk yapmamız. Bu bizim sporumuzu sarstı. Spor kültürünü bu nedenle oluşturamadık. Bu yapıyı tekrar gözden geçirmeliyiz” ifadesini kullanıyor. Doping konusu çok hassas bir konu. Basketbolda, hentbolde veya voleybolda cid