Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4MAYIS2003.SAYI893 Mahmut Şevket Paşa'nın rolii neydi ? Öldürültnesi dönümnoktasımıydı? Mahmut Şevket Paşa bir taraftan Abdülhamit tarafındaydı. Fakat sonra Istanbul'da irticanın iktidara geldiğine ikna olduğu andan itibaren de Hareket Ordusu'nun başına geçmişti. Oradaki genç subaylarlttihatçı'ydı zaten. îttihatçıların çok genç olmaları nedeniyle hem lidere ihtiyaçlan vardı hem de bu işi ordunun hiyerarşisi içinde götürmek doğru bir yöntem olacaktı. Burada Mahmut Şevket Paşanın otoritesi Ittihat Terakkitarafındandaistenenbirotorite oldu. Irtica otorite boşluğundan doğmuştu. Mahmut Şevket Paşa boşluğu bütünüyle doldurmak durumunda kaldı. Osmanh împaratorluğunun kaderine el koyması bir anlamda iktidar sorununa el koymasıydı. Öldürülmesi iktidar çatışmasının bir devamı demekti. Film, bir fettan kadının her şeyi arkadan örgüdemesi üzerine kurulmuş... Bana ilginç gelen romanda, bu kadar belirleyici bir kadın tiplemesi çizilmiş olması. Osmanh'da kadın belirleyici unsurdur ama haremdedir. Haremdeki iktidara oynarlar. Ama buradaki kadın erkekler dünyasındaki iktidara oynuyor. Bir anlamda ileride oluşacak kadının yerinin ilk temsilcisi gibi. Ben sevimsiz bulmuyorum o kadını.Kabuklarını kırması diye bakıyorum. Erkekler dünyasını kırıyor, belirleyici olmaya başlıyor. Son derece ilginç geldibana. Kadın dünyasını hakim dünya haline getiriyor. Dikkat edersiniz filmde kadının söyledigi hiçbir şey yanlış değil. Her şey doğru bir anlamda. Kadının rüzgârına kapılarak Şefik yön değiştirmiyor. Şefik hem komite içinde devre dışı kaüyor hem de demokrasi içinde tarafını belli ediyor. Kadın sadece akışkanlar dinamiği gibi küçük yönler belirliyor. Sadece cinselliğini kullanan bir kadın hiç değil. Aklını ve zekâsını kullanan bir kadın. Osmanh'da böyle bir kadının varlığı bana son derece ilginç geldi. Neden Nahit Sırrı Örik? Kurtuluş ve Cumhuriyet'te ben sinemacılığımdan çoktavizverdim. Hocalık tarafım ağır bastı ve hep şunu hissettim. Kurtuluş Savaşının hiç filmi yok. Cumhuriyetimizin ilk ydlarının hiç görsel karşılığı yok. Bunları panoramik olarak görselleştirmeye inandım. Bu tematik bir düşünceydi. Sinema değildi. Fikriye, Latife ve Mustafa Kemal, ilişkisini anlatırdım, herkes de çok beğenirdi, çünkü burada dramatik yapı vardı. Ama hiç anlatılmamış bir Cumhuriyet tarihi vardı. Bunun tematik oluşunu göze alarak fılmleri yaptım. Ama sinema içimde kaldı. Nahit Sırn'nınromanıyla hem tarihi hem demokrasiyi anlatıyoruzhem de kurmaca üç kişimiz var: Şefik, Nimet veMehmet Şahabettin. Yani birisi Abdülhamid'in Nazınnın kızı, birisi onu iktidardan indirmek için dağa çıkmış bir asi. Bunların aşkı çevresinde tarihi anlatmak bana sinema için çok hoş ve olanaklı geldi. Bu hem tarih oldu hem de sinema olabildi. Kurtuluş ve Cumhuriyet'i hem tamamladı hem de farklıoldu. Nahit Sırrı gölgede bırakılmış biryazar. Neden? Nerede başlayıp nerede bittiğini kavrayamamışlar. Tarihle edebiyat ilişkisini çok kavrayamamışlar. Fethi Naci'yegöre bu roman Türk edebiyatının en iyi romanlanndanbiri. Ama ben bu romanı çok değiştirdim. Film o roman değil. Önemli eksen farkı ve eklemeler var. însan beynine girip çıkan ve gölgeli yerlerde dolaşan birisi olmasına rağmen onun bakış açısıyla benimki uymuyordu. Ben hâlâ Jön Türk kongresindeki o fikir ayrılığını, Ittihat Terakki'nin kuruluş nedenlerini Türkiye'deki demokrasinin bir parçası sayıyorum. Sonra amaçlar değişmiş, hatalar yapılmış olabilir ama çıkış yeri özgürlükten yana, hürriyetlerdenyanaydı. Demokrasiden çok bir modernleşme değil miydi? Bizim modernleşme tarihimizde kurumların özel misyonlan oldu. 200 yıllık modernleşme tarihimize baktığımızda kaçınılmaz bazı kurumsal temellergörürüz. Ittihat ve Terakki Türkiye'nin tnodernleşmesinde önemli bir durak ama demokrasi tarihinde önemli bir durak değil... Tabii tabii şu denebilir. Demokrasiden çok devrimci eylem. Devrim demokrasinin yolunu açacaksa bence devrim daha saygın bir kelime. Bujakoben bir devrim. Devrimler demokrasiyi getirebilir ama devrimi demokratik yapamazsınız, hele o dönemde. Osmanh împaratorluğunda.. tttihat Terakki'yi bufilmdesivil mi yoksa askeri bir ağırlık olarak mıelealdın? En belirleyen kişi Talat'tır o da sivildir. Belirleyici olanlarsivildi. Önde gelenler Hüseyin Cahit'ti, Cavit'ti.onlar hep sivil. Enverçok az girip çıktı. Ama tttihat ve Terakki'nin kaderini Enverbelirledi... Ama Talat'ın gölgesinde belirledi. Bu kendince bir devrimdi. Devrimciydi bu insanlar ve çağı değiştirmek istiyorlardı. Filmi izleyen gençlerin kafasında bir fotoğraf oluşuyor. Birinin, bir Ittihat Terakki yöneticisine Meclis'te elini uzatıp katiller diyebildiği; öbürünün hayır dediği; bir milletvekilinin burada askerler dolaşıyorsa en büyük ayıp budur diyebildiği; diğerinin ona karşı çıkabildiği bir Meclis'infotoğrafı... Bunu Kurtuluş Savaşındaki 1. MecIis'e benzetebilir miyiz ? Benziyor tabii. Gerçekten bugün nasıl bu dünyanın egemenleri var, o günün egemenidelngilizimparatorluğuveyandaşlanydı. Bu güçlere karşı çıplak ayaklı insanlar ayaklanıp bir halk hareketi ör D E R G 1 D E N Bu yıl geç meç, bahar yine geldi. Kışın kasvetinden kurtulmak için doğaya teslim olmanın tam zamanı... Fazla kilolar, toksinler atılacak. Bolca enerji toplanacak. Ama nasıl? Konunun uzmanı bir doktora danıştık. Dr. Hüsrev Hatemi'nin akılcı önerilerini sizlerle paylaşıyoruz. "Abdülhamid Düşerken" filmini izlediniz mi? Ihtiraslı kadın Nimet tipini nasd buldunuz? Meltem Cumbul'un canlandırdığı Nimet karakteri, üzerinde düşünmeye değer bir kadın tipi. Gazete okuyan, politikayla çok yakından ilgilenen, babasına ve kocasına sayısız tavsiyede bulunan bir kadın Nimet. Osmanh Imparatorluğu'nca izlenen politikalar üzerine de fikir yürütüyor. Imkân olsa vezirlik yapmaya hazır. Ne var ki, dönem kadınların yurttaş olamadığı yıllar. Yalnız Osmanh'da değil, bütün dünyada durum aynı. Bu yüzden politikayı kocasının üzerinden yapıyor. Filmden çıkarken, kafanız karışıyor. Nimet aşırı ihtirash bir fettan kadın mı yoksa politika yapmasını engelleyen barikatları değişik yollardan yıkan bir öncü kadın mı? Filmin yönetmeni Ziya Öztan, Nimet'in akıllı ve zeki bir kadın olduğunu düşünüyor. Ittihat Terakki'yi çekip çevirmek için kocasının üzerinden politika yapan kadın tipini sevimli bile bulduğunu söylüyor. Yazar Nahit Sırrı Örik'in Nimet'i, filmdeki Nimet'in tıpkısı. Çoktan unuttuğumuz bir romancımız olan Nahit Sırrı Örik, Nimet karakterini yazarken acaba neler düşünmüştü? Güzel bir bahar günü geçirmeniz dileğiyle... ÎPEK ÇALIŞLAR cumdergi@cutnhuriyet.com.tr Kapak Fotoğrafı tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın çıkardığı "Üç Fotoğrafçı" albumünden alındı. Jerry Schatzberg'in objektifinden şarkıcı Cass Elliot. CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİMAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA tLHAN SELÇUK • SORUMLU MÜDÜR: MEHMETSUCU1YAYIN YÖNETMENİ: ÎPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SAN. VE TİC. AŞ MATBAASI ESENBOĞA YOLU 13. KM. PURSAKLAR/ANKARA • IDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334İSTANBUL.TEL:(O212)512O5O5 • REKLAM PUBLİMEDİA gütledi. Mustafa Kemal'in büyüklüğü burada. Kazanılan bu ikinci zaferin ikinci güzel tarafı, Meclis'in açık olması ve bu Meclis'te her şeyin en sert biçimde konuşulabilmesi. Mustafa Kemal'ekarşı muhalefetın açık olması. Mustafa Kemal'in muhalefete rahatça karşı koyabilmesi.. .Dışarıda ölümüne bir savaş olurken Meclis içinde de hiç demokrasiye ara verilmedi. Düşünün Türkiye bundan sonra neler yaşadı. Bir ölüm kalım savaşında bile Meclis açık. Sonra Türkiye nezle oldu meclisi kapatalım denilen günleryaşandı. Şu sonucu çıkarabilir miyiz: Demokrasi ve çokseslilik bir ülkenin başansı için engel değil. Belki Kurtuluş Savaşının kazandmasının en büyük nedeniydi... Devrim demokrasiyi getirdi. Devrim demokrasiyle olmazdı. Devrim de bir güçleolurdu. Sadece şunu söylemek istemiyorum. Birçok büyük dönüşümlerin oluşması için gerekli olan devrimdir. Ama demokrasiye yürümüyorsa o devrim tıkanır. Yine de demokrasi diye devrimden vazgeçmenin de bir lüks olduğunudüşünüyorum..#