Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Dostlan Derneği'nin kurucusu ve La Petite Galeri ile GaleriVisconti'ninsahibiJacquelineQuillereÜstünel, ]acquelıne Quıllere Üstiınel, 1 28 şubat tarthlerı arasanatçının yüzüncü doğum yıldönümü dolayısıyla 128 sında, Fıkret Mualla 'nın yuzuncu doğum yıldönümü do Şubat tarihleri arasında düzenlediği serginin açılışına, layıstyla Parts 'tekiLa Petıte Galert ve Galert Vısconti'deMualla hayatta olsaydı şüphesiz onu davet ederdi. Ne antsına birsergı düzenledt. yazık ki Modigliani, Utrillo ve eserleri arasında paralellik kurulan ToulouseLautrec gibi trajikbir hayat yaşadı Mehmet Ali Aybar anlatıyor: Fikret Mualla ve eserlerinin açık arurmalarda 30 bin Eu"Haziran 1940'ta Nazi Ordulan Paris'e ha vardı, ha ro'ya satıldığını göremedi. varacak, genç, ihtiyar, yüzbinlerce Fransız yollara düş1903'telstanbul'dadoğdu. Babası Düyunu Umumimüş kaçıyorlardı... Birkaç arkadaşla birlikte bizler de ye'nin ikinci müdürüydü, bolluk ve refah içinde bir çokenti terk etmek üzereydik, bisikletle güneye inecek, cukluk geçirdi. Ama yaşamın grisi daha küçük yaşlardan oradan yurda dönmenin yolunu arayacaktık. Sokaklar itibaren hayatına girdi. Galatasaray Lisesi'nde futbol bomboştu. Bisiklete binmiş, Quartier Latin'de, kahve oynarken ayağı sakatlandı ve topal kaldı. Yine okuldan de beni bekleyen arkadaşları bultnaya gidiyordum... kaptığı Ispanyol gribini annesine bulaştırdı ve 15 yaşınRue de l'Ecole de Medecine'le Saint Michel Bulvan'nın daannesiniyitirdi. kesiştiği noktada, alaca karanlıkta, birdenbire Fikret Mualla karşıma çıktı. Seslendim:' Ayol Fikret, nere BERLİN GÜZELSANATLAR desin? Sana da bir bisiklet alalım bizimlegel, önce Babası çokgeçmeden başkabirevlilikyaptı. Narin miLyon'a, oradan güneye iner, bir çaresini bulur, zacı onu içkiye sürükledi. Üvey annesiyle zaten iyi geçimemlekete döneriz birlikte..." nemediğindenl919'daAlmanya'yamühendisliktahsili Fikret bir an düşünüp başını iki yana sallamış yapmaya yollandı. Ama çok geçmeden Berlin Güzel Sati: natlar Akademisi'ne yazıldı ve Arthur Kampf'ın öğren"Bizim mahkemelerde jüri yok. Memlekete cisi oldu. Daha sonra Weimar, Münih, Roma ve Paris'te dönemem bu vaziyette." bulundu. Ekspresyonizmle tanıştı, ToulouseLautrec, Degas, Van Gogh ve Bonnard beğendiği ressamlann baDünyada en çok dilediği, özlediği şey yurda şındageliyordu. 1929'datekrarîstanbul'adöndüğünde dönmek, orada yaşamak, çalışmak, yaratmaktı rejim değişmiş, cumhuriyetle birlikte yepyeni bir ülke ZEYNEP BAYRAMOGLU emelerde jüri yok, embu vaziyette... kuşkusuz, fakat aynı zamanda en çok korktuğu şey, yurtta suçlu ya da deli durumuna düşmekti. Memleket dışında başına ne gelirse gelsin pek umurunda değildi aslında. Yaban ellerdekarakollara, mahkemelere, tımarhanelere düşebilirdi (düşecekti de), pek gücüne gitmiyordu o kadar... Kendi yurdunda iş büsbütün değişiyordu, kendi insanlan içinde horlanmak, suçlanmak, işte buna katlanamıyordu artık...", diye yazmış Abidin Dino. SAYGISOYADI "~~~ " Fikret Mualla'nın yıldızı hayatı boyunca polisle, mahkemelerle, tımarhanelerle barışmadı. Neyzen Tevfik'le Bakırköy akıl hastanesinde aynı odayı paylaştığı çok olmuştu. Ama bütün bunlar sanatçıyı yıldırmadı, o hayatı boyunca, her şarta rağmen resim yapmayı sürdürdü. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra, babasının aldığı "Saygı" soyadını kabul edişi, biraz da hayatı boyunca memleketinden bekledığı saygıyl görmek istcmcsinin bir sımgcsiydi. Sağlığında içip olay çıkarmasından korkan ve yok pahasına aldıkları tabloların kaça satıldığını görmesini istemeyen galericiler Mualla'yı sergi açılışlanndan uzak tutuyorlardı. 1985'tenberitam bir Mualla âşığı olan, Paris'teki Fikret Mualla Fikret Mualla'nın boğaz tokluğuna sattıklan ;imdi 30 bin Euro ediyor. kurulmuştu. Ülkesine umut dolu olarak gelmişti, ama umutları çok geçmeden birer birer kınldı. Bir ara gazetelere desenler çizdi, bu dönemin en mutlu karşılaşması Mualla için Nâzım Hikmet oldu, Nâzım ondan kitaplarını resimlemesini istedi. Ancak babasıyla arası pek iyi olmadığından mali durumu parlak değildi, çalışması gerekiyordu. Galatasaray Lisesi'ne resim öğretmeni olabilmek için akli dengesinin yerinde olduğuna dair bir rapor istendi kendisinden. Abidin Dino kitabında şöyle anlatıyor bu olayı: "Bensiz Bakırköy'e varmak istemiyordu