22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 "Kendi kurallarına uydurulamayan, uydurulma gereksinimi bile duyulmayan bu kapkaç düzeni, toplumsal bir varlık ve birey olarak benim de canımı yakıyor" diyor Nevhiz. CUMHURİYET DERGİ Yaşam çirkin ve güzel AYFER COŞKUN aç yıl oldu anımsamıyorıım, Paris'te Montreuil Belediyesi'nin kütüphanesinde görmüijtüm birkaç tablosunıı. Acı ve hüziin vardı. Hem de ete ve kemiğe bürünmüş. Merakla tabloların sahibini aranmış ve sonunda alt köşelerinde, minik "Nevhiz" imzasınıbulabilmiştim. , Kısa sııre once, belki de hiçbir sanatçının başına gelmeyen bir olayla karşılaştı Nevhiz. Resimlerinden tam iki yüz otuz dört tanesi, taşıma sırasında Karşı Sanat Galerisi tarafından kaybedildi. Galerinin açıklamasınagöre:Sokaktaunutulanresim çantası, akli dengesi bozuk bir kadın tarafından alınıyor, bazıları semtin küçük kahvesindeki müşterilere dağıtıldıktan sonra, nerede yaşadığı bilinmeyen kadınla birlikte yok oluyor. Bu nedenle Karşı Sanat Galeribi'ndeki sergi iptal ediliyor. Milli Reasürans Galerisi'ndeki sergi ise birretrospektifsergiyedönüştürülüyor. Tüm bu olanların sanatçı üzerinde yaratacağı travmayı anlamak zor olmasa gerek. Nevhiz'le Milli Reasürans'ta açılan sergisi ve resim sanatı üzerine, bu acı olayı elimizden geldigince, ona yeniden yaşatmamaya çalışarak konuştuk Sizi fazla tedirgin etmemeye söz verdim ama böyle bir olay karşısında hissetbir parçası alındı ve bu acı artık bedenime vuruyor. Sağlığım bozuldu. Konu hep insan ama gülen, eğlenen, mutlu insanlardeğil. Çığlık atan, acı çeken, bitkin ya da dışlanmış insanlar bunlar. 1987'de yazılmış bir eleştiride şöyle bir son tiinıce var. "Ölüm temasından uzaklaşmış olması, az da olsa, iyimserlik işareti olarak yorumlanabilse bile sanatçının yaşama bakışı bu gidişle hep aynı kalacak kanısındayım." Yazarın öngöriisii yerinde galiba. Neden peki ? Sarsicı bir yaşam bu. Bir davranış biçimi olarak insan ilişkilerine, günlük yaşamlarımıza da karışan şiddet, barbarlık, cinayet, yıkıcı eğilimler, insanlığın gelişim sürecinin bu evresinde de ağır basıyor fena halde. Kanıksamak, bunca kıyıma körleşerek canlı kalmak dayatılıyor ve yeğlenebili yor. Giderek yaygınlaşan, kendi kendisinin altını çizen bir çürümüşlük egemen yeryüzünde. Kendikurallarına uydurulamayan, uydurulma gereksinimi bile duyulmayan bu kapkaç düzeni, toplumsal bir varlık ve birey olarak benim de canımı yakıyor. Olupbiteni, önyargılara.koşullanmalara kapümadan Nevhiz'ce anlamaya çabalarken Nevhiz olmayı, genel geçer değerlerle özdeşleşmeye direncimi, yaşamı olumlama istencimi ve karşı duruşumu korumaya daçalışıyorum. Bir ressam, çevresine sıradan bir insan gibi bakmaz kuşkusuz. Nasıl bakarsınız ve neyi algılarsınız ilk önce? Bir duruş, bir kompozisyon ya da bir düşüncenin gölgesi ?.. Bir resme ne başlatır sizi ve nasıl bir süreçten geçer bu yolculuk ? Benim için resim yapmak, bir tür tanıklık ya da gdrmezden gelmemeye, anlamaya çalışmanın güncesini tutmak da demek. Yaşadığım, gözlemlediğim olaylar, insanlar, bir şiir, öykü ya da roman, basında çıkan bir haber ve bir fotoğraftan etkileniyorum ben de kendimce. Önceden hazırlanan düşünsel bir planı gerçekleştirmiyorum resim yaparken. Imgelerimden yola çıkıyorum. Dışa vurmakisteyen, içiçegeçmişimgelerden geriye kalanlar ya da onlardan doğanlar, resmin, yaşamın önceden kestirilemezliğine, devimselliğine, çok okunurluğuna denk istemleri doğrultusunda biçimleniyor. Bir resim yapan olarak, bu istemleri yanıtlamaya, sezmeye açık olmak, ve resim yapmanın güvenli yollarını unutabilmek degerekir, diyorum. Karmaşıkbirsüreç bu. Pek çok gelgiti birden yaşamak, resmi gerçekleştiren, eleştiren, yargılayan konumunda olmak durumundasınız örneğin. Resimsel gelenege, birikime yaslanmanın ötesinde, özgün bir resim dili oluşturma gereksinimi de kendiliğinden hepgündemdedir. Bu hayhuyda resim de canlı kalmaya çabalamaktadır çünkii. Yaşanmasıharikabirhayhuydurbuama. Kimseniz, tam o olmaya da açık olduğunuzu duyumsarsınız. Kendinizi gerçekleştirmeye, yeni deneyimlere... Gerçekten soluk almaya... Sonra durursunuz. Yeni bir resme başlayıncaya, yeniden duruncaya kadar. Hep figüratif mi çalıştınız? Sizin resminizi Sezer Tansuğ "Figürasyon hareketinin en trajik boyutu" diye değerlendiriyordu. Bu değerlendirmeyi nasıl buluyorsunuz? Resimlerim hep "figüratif" diyetanımlanabilecek resimler oldu. Salt biçimsel tasalarla sanat yapılamayacağını, sanatın yaşamı dışlayamayacağını düşünüyorum. Nedir ki figüratif sanat, gerçekliklere sözel dille yapılabilecek göndermeleri resimlemek anlamına da gelmıyor benim için. Vapıt/arınız îzleyen/ere îstedîğinız etkiyi bıraktığında neler hissedersiniz? Yapıtlarınızla ilgili eleştiriler, yorumlar ve tanıtım yazılarından beklentileriniz neler? Resimlerin gerçekleştirildikleri süreçten sonra yaşanılan, salt sanat yapıtına bağlı olmayan, izleyicinin deetkin katılı tiklerinizi sormadan de edemeyeceğim. Bu olay beni çok sarstı. Once kavramakta zorlandım ama olan olmuştu. I layatımdan bir kesit çalınmış gibi. Anlatmak, inanın kolay değil. Insanın insanı yok etmek üzre yaşayageldiği dünyamızda, bunun o kadar da büyük bir felaket olmadığının bilincindeyim ama canımın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle