Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Herhangi bir uyuşturucu bağımlısının resim sergisine gittiniz mi? Bu soru size tuhaf gelebilir ama Mimarlar Odası'nın Beyoğlu'ndaki binasının en üst katına çıktığınızda bu sergiyle karşılaşacaksınız. Resimlerin sahibi Can Aslandere maalesef artıkyaşamıyor. Ta ilkokul çağından bu yana yaptığı resimlerinin, küçücük elleriyle şekil verdiği seramik biblolarının sergileneceğini asla aklına bile getirmemiştir herhalde. Belki kendisini ünlü bir ressam olarak hayal edip sallamıştır o fırçaları... O resimleri yaparken, tam olarak ne düşündüğünü, bilebilmek imkânsız elbette.. Bu öyküyü başından alıp anlatmalıyım niizlerken gazete haberiyleirkildim.Can sokakta ölü bulunmuştu. Aşırı dozdan yaşamını yitiren Can'ın annesi daha sonra gelip beni buldu. "Sizden bir ricam var" dedi. "Oğlumun söyleşisinin yer aldığı o kaseti alabilir miyim, anı olarak". Vermek güzeldir ne var ki bu talep beni müthiş rahatsız etmişti, ama bir anneyi de kıramazdım. 8 YIL SONRA GERÇEKLEŞEN HAYAL O günkü sohbetimizde, bana hüznü anımsatan gözlerin sahibiyle bağımı hiç koparmadım. Can'ın olüm yıldönümlerinde aradı, onunla birlikte mezarhğa gittim. Haberibir "malzeme" olarak görmediğim için anneyle acısını paylaşma gereği duydum. Egemen Hanım, evinde Can'ın odasını hiç bozmamıştı. Giysileri, kitapları, mandolini, şapkası... Evde Can'aaitherşeyyerindeydi.sadecekendisi yoktu... Can'ın bütün çocukJuğu boyunca, derslerde çizdiği bütün resimleri deözenlesaklamıştı. Birsüresonra onları tek tek çerçeveletip evin duvarlanna astı ve onları sergileme hayalini kurmaya başladı... Tam sekiz yıl bu hayali taşıdı. Sonunda bir gün beni aradı ve hayalini nihayet gerçekleştireceğini söyledi: "Can'ın resim sergisini açıyorum!" Eve gittim, sergi açılmadan önce tek tek resimlere Can'ın on yedi yıllık renkleri... sanırım. Can Aslandere'yi 1996 yılında tanımıştım. Uyuşturucu konusunda bir yazı hazırhyordum. Ropörtaj için uyuşturucu bağımhsı bir genç aradığım/ söyledim tanıdığım bir üniversiteliye. O da bana Can'dan söz edip takıldığı kahveyi tarif etti. Benim için randevuyu almıştı bile. Onunla tanıştığımda bu bebek yüzlü çocuğun eroin kullandığına inanamadım, ama iki buçuk yıldır kullanıyordu o zehiri. O gün, onunla iki saat süren söyleşiyi bitirmiş ve veda etmiştim. O bebek yüzünü hiç unutmadım. Bir gün TV haberleri baktım. Egemen Hanım'a şunu sorma gereğini duydum. "Bu sergi Can'a bir armağan mı?" Yanıtı farklıydı. "Hayır" dedi. "Bunlar asıl onun bana armağanı." Peki, sergiyi niçin açıyordu, ne mesaj vermek istiyorduPŞöyleyanıtladısorumu: "Bak, şu resimleri görüyor musun? Renkler ne kadar canlı. Bir renk uzmanı gelse, bu çocuğun seçtiği renklerden ve çizgilerinden dolayı onun, o zamanlar ne kadar yaşam sevinci içinde olduğunu, ne kadar mutlu bir çocukluk yaşadığını anlar. Yani oğlum, çok iyi eğitilmiş bir çocuktu. Resme, seramiğetutkundu.. Buna rağmen, o bileeroine alışmıştı!" simleri yaptıktan üçdört yıl sonra birşırınga aldı eline ve yavaş yavaş kendini zehirledi. Egemen Akalın, bir mimarolduğu için, bu sergi Mimarlar Odası tarafından bir "meslektaş dayanışması" olarak duyuruldu... Sergide resimlerin yanısıra, Can'ın bazıeşyaları, şiirleri, notları veseramikleri de yer alıyor. Akalın, sergi hakkında şu sözleri söyleme gereği duyuyor: "Can aşırı dozdan öldüğünde bana hep şu soruyu sordular; "Babasıyla ayrılmışsınız, ondan mı başladı reseniz o tüccarlar isterlerse çocuklanmızı zehirlemeyi başarıyorlar. O yüzden kimse 'benim çocuğum yapmaz' demesın. Anne Akalın'a veda ederken resimlere tekrar bakıyorum. 19 Şubat'ta açılacak olan sergiyi sakın kaçırmayın... îbret alınacak o kadar çok şey var ki onlarda.. .• eroine?" Hep boşanmış bir kadın oluşumu öne çıkarmak istediler. Ama Can ailesiyle diyalog kuran, boş ANNELERE VE GENÇLERE... zamanlarında resim yapan, sanatın diğer dallarına da meraklı, doğayı Gerçekten de bazı resimler ilkokul ve ortaokul düzeyini çok çok aşıyordu. Mar koruyan özel bir çocuktu. Ama o bile tılar, deniz, gemiler, bulutların arasından eroin satıcılarının eline düştü. Evet görünengüneşler, dağlar.ovalar... Papat bir mesajım var gençlere, annelere. y alar, yemyeşil çimenler... O kadar özenle Kolejlerde de okutsanız, en güzel çizilmiş ve boyanmıştı ki.. O eller bu re eğitimi de alsa, onların üzerine de tit Anneoğul ve kedi...