23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 YAZI VE FOTOĞRAFLAR: GÜLAY ÖZGÜR cağa aldırmadan şemsiyesiz kumlara uzananlar, suyun keyfini çıkaranlar... Bulunduğumuz sahil, yosundan yemyeşilbirhalalmış.Denizegirmekisteyenler ilk önce bu kapkalın yosun tabakasının içinden bata çıka geçmek zorunda. Yumuşak yosun denizin ortalarına kadar yayılmış. Yoğun yosun tabakasını aşan çocuklar fosforlu renklerdeki can simitleri, kolluklarıylabuyeşilliğinarasındayüzmeye çalışıyorlar. lnsanlann arasında yürüyoruz. Kimi güneşin altında yarı çıplak yatıyor, kimi elbiseleriyle... Yosununazolduğubiryerde, yaşlıbirteyze uzun eteği, uzun kollugömleğiyle öy lece uzanmış sulara, etrafındakilere gülücükler saçıyor: "Teyzeciğim, eteklerini çıkarsaydın daha rahatolurdun." " Yok kızım yok, böyle iyiyim ben, şort, mayo giyemem utanırım. Çok sıcak dayanamadım attım kendimi suya." Bir elinde simit, diğeriyle çocuklarını suya götüren annebabalar... Bir ailenin yanına gidiyoruz. Onlar, sahilin hemenarkasında kalan sitelerin birinde oturuyormuş."Denizsulankirli; kimi insanlar bu nedenlehastalıkkaptı.Sizkorkmadangönülrahatlığıylagirebiliyor musunuz?" Cevapşaşırtıcı: "Burada ölçüm yapıldığı, sularının temiz olduğu söyleniyor. Üstelik senelerdir burada denizegiriyoruz.kimseölrnedi." Özel plajlar, marinalar, dinlenme tesisleri de dolup taşıyor. Buralar, cepleri biraz daha dolu vatandaşlara hitap ederken Adalarvelstanbul'undenizkıyılangenellikle dargelirli vatandaşlarıntercihi oluyor. B irbirleriy le yanş yaparak gelen iki minibüsten birinin muavini dışarıya atlıyor: "Kumburgaz! Buyrun!" Kumburgaz'agitmeküzerepaldırküldürbiniyoruzminibüse. Yolcularüstüste, bahkistifL.ltekakadaolsabiryeraçıyoruz kendimize. Malum, bugün günlerden pazar; insanlar kaçarcasına şehri boşaltıyor. Maksat biraz serinlemek olunca, bu milletnelerekatlanmıyorki... Sıcakbiryandan,nembiryandan... Ağır ter kokusu ve çığırtkan bir müzik eşliğinde yol alıyoruz. Kısa bir süre sonra varıyoruz Kumburgaz sahiline. Ağaçların altı insan dolu. Bir ağaç gölgesibulamayanlardaotomobilleriningölgesine sığınmış. Yolun kenarına park etmişbirkamyonunaltındabirkaçgençkeyifçatıyor. Piknikyapanailelerden birinin yanındayız. Denizden yeni çıkan erkekler ıslak şortlarıyla otururken kadınlar uzun etekleri, baş örtüleriyle kan ter içinde yemek hazırlığında. Demli çayın kokusu mis gibiyayılıyorhavaya. "Kumburgaz'da mı oturuyorsunuz?" Kadinlardan biri sorumuzu cevaplıyor: "Hayır.karşıdaAnadoluyakasındaoturuyoruz." "Pazar günleri hep gelir misiniz buraya?" deyince hepsi birden: "Nasıl gelelim canım, yol ücretleri dünyanınparası,kalabalığızda. Izmir'denmisafirlerimizgeldideberabergeldik. Yoksa, nerede, yıldabi defa." Güneşin kavurucu sıcağı dili damağı kurutuyor. Sıcakhalkahalkayayılıyorhavaya. Kum basılmayacak kadar kızgın. Buna rağmen herkes güneşin altında, çoluk çocuk. Kimi sırtüstü uzanıyorkuma dakikalarca... Yaşlılar, romatizmaya iyi geliyor diye bacaklannı "günlüyorlar" onların deyimiyle. Güneş tenleri yakıyor, pişiriyor. Beyaztenli vücutlarkıpkırmızı kesilmiş,esmerlerkarardıkçakararmış. Ailenin babasına soruyoruz: "Busaattegüneşlenmektehlikelideğil mi?" "Ne yapalım; zaten ayda yılda bir geldik, tadını çıkaralım istiyoruz. Aslında haklısınız,hiçdikkatetmiyoruz." Kadın, elindeki domatesleri melamin tabağadoğruyor,sıcaktançokbunalmış: "Teyze, siz güneşten koruyucu kremler kullanıyor musunuz?" "Hayırhiç kullanmadık, çok pahalı alamayızki,birdefalıkgeldiğimiziçinalmayıdüşünmedik." "Güneş,ciltkanserineyolaçıyorama..." Yemenisini başına dolayarak umursamadan cevabı yapıştırıyor: "Hiçbir şey olmazkızım,şimdiye kadar kimseye bir şey olmadı da, bize mi olacak!" Birkaç metre ötede bir insan topluluğu, birkaraltıgözeçarpıyor. Oncaçıplakbedenin arasında bir karaltı... Merak edip oraya doğru gidiyoruz. Üstlerinde günlük kiyafetleri,ayakkabılarıylaöylecekuma yayılmışlar. Kadınlıerkekli bir grup insan... Başlarına da güneş geçmesin diye bez parçaları sarmışlar. Bizi görünce gülüpkafalarınıbaşkayöneçeviriyorlar. Kumsalın bıraz daha iç tarafları adeta cümbüş yeri, herkes dip dibe. Kavurucu sı Glriş25milyon Kumburgaz sahilinde geçirdiğimiz bir günden sonra bu kez de BahçeşehirEsenkent'te özel bir dinlenme tesisine konuk oluyoruz. Biraz güneşlenmek vehavuzda serinlemek isteyenler için tesisegirişücreti hafta sonları yirmi beş, hafta içi on altı milyon Türk Lirası. Özel soyunma odalan, duş kabınleri, şarap evi, kafesi, lokantası, diskosu ve daha birçok imkânıy la rahat birmekân. Kocaman mavi havuzun suyu ışıl ışıl, soguk içki servisi yapan elemanlar da etraftavızırvızırdolanıyor. Çocuklar.kaydıraklı, çeşit çeşit oyuncaklann olduğu havuzlardadelilergibieğleniyorlar. Şezlonga uzanmış, güneşlenen birçift, step yapanları seyrediyor: "Sürekli mi burayagelirsiniz?" Soruyu yönelttiğimiz adam yerinden doğrularak cevap veriyor: "Tatile gidemediğimiz için buraya geldik. Denize, Adalar'a gitmek zor, bize uzak. Onun için, biz de havuza geliyoruz." "Peki, burada kavurucu bir sıcak var ve gördüğüm üz kadarıy la güneş krem i kul lanıyorsunuz, bu ürünleri alırken nelere dikkatediyorsunuz?" "Genelde bilinen, reklamlarda gördüğüm üzmarkalarıku!lanıyoruz,arkadaşlar da tavsiye ediyor bazen. Yani özel bir şey aramıyoruz." Kiminin elinde güneş yağı bol bol sürünüyor, kimi de sevgilisini almış bir köşede fısıldaşıpduruyor. Devamlıtemiztutulan havuzu,kafeleri,özenlihavuzbaşıservisleriyle gayet lüks bir mekân burası. Giriş ücreti birgün için pahalı olmasına rağmen, hafta sonları içerisi tıklım tıklım doluyor. ••*•'• İstanbul'un sahilleri b çıkanlann çoğu korunm tenli birisiniz. Güneşe sonra kızanyorsunuz kullandığınızda bu siz Güneşi seviyorsanıı faktc
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle