Katalog

Cumhuriyet § ŞKBUCECİKİM? Psikiyatr Emre Kapkın, işkencenin fıziksel ve nıhsal olarak sınıflandmlmasına karşı... Dr. Kapkın 'a göre herkes işkenceci olabilir... F, • ANTEİ TİCARETf Bir zamanlar sadece yatak odalarıyla sınırlı fanteziler artık piyasada. 'Sex Shop 'lar meraklısına hiç 'utanmadan' kapılarını açıyor... 8. SAYFADA MAHALLENİZDE AFET VAR Ml? Ahmet Turhan Altıner garip şeylerden söz ediyor, Türkiye'de mahallenin önemini anlatıyordu. 17 Ağustos depreminden sonra bu gariplik bir projeye dönüştü: Mahalle Afet Yönetimi (MAY) Projesi. Şu anda yaklaşık 180 mahalle ile 9 bin kişinin dahil olduğu proje, teknik gönüllü ile muhtarı bir araya getirmek ve hayata sahip çıkmak üzerine kurulu... ELtFSU hmet Turhan Altıner, 1990'ların başlarında ç ıkardığı "Yaşama Sanatı" adlı dergıyle çektı üzerine dıkkatlerı. Garıp şeylerden söz ediyordu. Örneğın "mahalle" kavranunın Türkiye ıçın öneminden. Modern dünyanın tadına vardığımız, tüketımalışkanlıklarımızda"top"laraulaştığımızbirzamanda çok üzerınde durmadık bu konunun. 17 Ağustos 1099 depreminden sonra Altıner, Yaşama Sanatı'nı ve mahalle kavramını bu defa başka bir gerekçeyle yenıden gi'ındeme getırdı. Geliştırdığı Mahalle Afet Yönetimi (MAY) Projesi'yle, Yaşama Sanatı'nın, yaşama devam etme zorunluluğuna estetık bir değer yüklemeyle ılgilı olduğunu, mahallenin ıse bu estctiğin kaçınılmaz bir parçası olduğunu söylüyordu. Komşuluk ilişkilerini onarmayı, dünyanın hangi seyirmesınde evımızin hangi kolonunun altında kalacağımızı düşünerek uykularımızı kaçırmaktansa, enerjimızi kendi hayatlanmızı karşılıklı güven ve dayanışma ile hemen iki adım ötemizde yaşayan ve benzer korkulan kendileri de yaşayan insanlarla paylaşmayı öneren temel bir ıddiası vardı M AY 'ın. Şu anda yaklaşık 180 mahallede, 9 bin kışıyı ıçıne alan bir proje. Bu kadar yaygınlaşmasının en önemlı nedenı ıse en az mahalle kavramı kadar organik ilişkılere dayanıyor oluşu. Yaklaşık 2 yıl önce, yine Cumhuriyet Dergi'de yapılan bir söyleşıyie ılk kez duyurulan MAY'ın, depremin ikincı yıldönümündealdığı şekli vegeldiği noktayı Altıner'le konuştuk. Devamı 1214. sayfalarda