29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6MAYIS2001.SAYI789 yazıldığı mektuplann bile sahibine ulaşmasının sırrı bıı. Ama siz, sakın buna güvenip sadece alıcı ya da sokak ismini yazıp mektup göndermeyc kalkmayın. Tam aksine, postacılara iyilik yapmak ve mektuplannızın daha hızlı gitmesini istiyorsanız posta kodunu zarfın üzerine ekleyin. Mesleğin yorucu tetnposu kadınlann bu işte uzun solukluçahşmasını engelliyor. Memurluk Sınavı'ndan sonra yaptığı tercih neticesinde tesadüfen dağıtıcılığa başlayan Sultan Yaşar, hızlı tempoya ancak altı ay dayanabilmiş, daha sonra iç hizmete geçmiş. Yaşar, "Kadınlar bu işi yapamaz, diye bir şey yok. Ağnyan varislerim beni bu yönde bir tercihe zorladı. Yoksa özellikle dağıtıcılık yapan, bu işten büyük keyif alan pek çok "Postacılann " en sevileni... kadın var. Kaldı ki, mesleğin zor yanlanndan ziyade zevkli tarafları daha lenmişler. özlük haklannı koruyan ve onlafazla. Çünkü insanlarla sürekli iletişim harın dertlerini dinleyen iki dernekleri var: lindesiniz. Aynca kadınlara daha kibar davMarmara Bölgesi Kültür ve Yardımlaşma ranılıyor. Bütün mesele, mesleğe bakış açı Derneği ile Dağıtıcı Haklannı Koruma Dernızda. Dağıtıcıhğı gerçekten severseniz, ne neği.Budernekleraracılığıyla,belirliarakadar zor olduğunun bir önemi kalmaz!" dilıklarla toplanıp sorunlannı tartışıyor, düyor. zenledikleri özel gecelerde bir araya gelip eğleniyorlar. Konu eğlenceden açılınca akEvin koridorunda volta atıp duran bir adam. Elinde açılmış ve buruşturulmuş bir lımıza 'postacılargunü' geliyor. Annelerin, mektup. öfkeyle çevrilen telefon numarala babalann, sevgililerin, doktorlann, avukatn ve cevap bekleyen bir soru: "Yoksa gönde lann kendilerine atfedilmiş özel bir günlcri olduğuna göre postacılann da vardır diye receğine söz verdiğin parayı göndermedin düşünüyoruz. Meğer yokmuş. Sorumuzu mi?" duyan postacılann hepsi, birden heyecanla"Gönderdim" cevabının ardından postanıveriyor, sıradan bir soru harika bir fikre cılara olcunan binlerce lanet. dönüşüyor: Dağıtıcı Hacı Türkyılmaz, hiçbir şeyin "Neden bizim de bir günümüz olmasın?" göründüğü gibi olmadığını, başka nedenlerdiyor ve bunun gerçekleşmesi için en kısa den dolayı da kayıplann olabıleceğini söyzamandagirişimlerdebulunacaklannı söylüyor. "Evde olmadığınız bir gün sizin yerinize mektubu alan kişi de pekâlâ zarfın için lüyorlar." Bir yılda 365 gün olduğuna göre sanınz dekileri almış olabilir. Aynca unutulmamahdır ki; mektup şayet yurtdışından geliyor dağıtıcılara da bir gün düşer. Elçiye zeval olmaz, bizden söy lemesi! ^ sa postacılara varana dek pek çok elden geçiyor." email: [email protected] Postacı lar, kendi aralannda çok iyi örgüt BAŞKENT GUNLERI Festivalbaşlarken... MÜŞERREF HEKİMOĞLU ıllarca önce, Viyana Belediye Başkanı geldi Istanbul'a. Galiba 1950'lerin ortasında. Valilik odasında, Fahrettin Kerim Gökay ile konuşurken söylediği bir söz, giderek anlam kazanıyor düşüncemde... Vıyana'nın kurtuluşunu opera açıldıktan sonra kutlayacağız ancak... Gerçek kurtuluşa, sanat ve kültür kurumlanyla ulaşılabileceğine inanıyor. Operası, tiyatrosu olmayan bir başkenti, eksik buluyor. Bu sözler doğrultusunda Ankara'nın konumu hayli "düşündürücü" değil mi? Cumhuriyetimizi kuranlar, çağdaş bir başkentin tüm gereksinimlerini karşılıyor, ama sonra yavaşlama başlıyor. 2001 yılında da salon konusu çözüme kavuşamıyor. Yeni bir salon yapılamıyor, eski bir salonu yenilemek için başlayan girişimler, ekonomik darbogazlar nedeniyle sonuçlandınlamıyor. Böyle bir ortamda müzikseverierin beklentisi de başka salonlarda yanıtlanabılıyor ancak. Dahası var. Ekonomik darboğazları aşmak adına sanat ve kültür yaşamıyla ilgili projelerin ertelenmesi öncelik alıyor nedense. Belki de sanat ve kültürün yaşamsal önemi bilinmiyor. Oysa bilenler, her şeyi planlamış, tüm kurum ve kuruluşları ülkenin gündemine almışlar vaktiyle. 18'inci Müzik Festivali Bilkent Tepesi'nde başladı; ODTÜ Gürer Aykal, festivali beğeniyle açtt... Tepesi'nde sürüyor. Açılış konserinde Beethoven'ın 9'uncu senfonisiyle çınladı tepeler. Gürer Aykal'ın yönettiği Borusan Filarmoni Orkestrası, Vıyanalı koro ve solistlerle Avrupa Birliği'ne yeni bir selam bence. Müziğin gizemi bu galiba. Çirkinlikleri aşıyor, güzelliklere, dostluğa, banşa, sevgiye ve esenliğe götürüyor. Olumsuzluklar umutla aşılıyor... Bilkent Tepeleri'ne tırmananlar da gerginliği aşarak aynldı ilk konserden. Dönüş yolunda yıldızlar daha çok pariıyor, başkentin ışıklannda yeni fenerler yanıyordu. Y davranış biçimini... ötesi aynntı bence. Konuşur konuşamaz, dinlenir dinlenemez, ama davranışını saptamak ve beliıiemek önem taşıyor. Aslında olay da burada bitmiyor. Mutlu son her zaman doğru son değil, yaşayarak biliyoruz gerçeği. Son günlerde nelere tanık olduk değil mi? Inandıncı olamayanlar kazansalar da kaybetmediler mi? Kimler geldi, kimler geçti. Kimler nasıl yüceleşti, nasıl büyüdü, kimler de ne pazarlıklar, oyunlar, göz boyamalardan geçtikten sonra nasıl küçüldü... Asıl önemlisi, davranışını saptamak, özüne ters düşmemek bence. Giderek, tanıyoruz birbirimizi. Daha çok da tanıyacağız. Merhaba... Gelecek festivali, çağdaş bir salonda kutlamak umuduyla...^ 4. Levent PostanesL. Yavuz Yümaz, Beyaz Başol, Hacı Türkyılmaz ve Cihan Kuzu... Biraz da süt kokuyordu havada. DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt gülümsüyordu karanlıkta. Haritadaki yerini bellrtiyordu; bir Cumhuriyet kadınının Festivalin açılıs konserinde Grieg'in bir konçertosunu seslendiren Yunan piyanist Dimitris Sgouros 'un başkentlileri etkileyen parmaklan var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle