27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6MAY1S2001.SAY1789 Benim kafamda da bir şaşkınlık var. Vizontele, Kahpe Bizans, Eşkıya... Nasıl oluyor da birbirine bu kadar zıt filmler rekor sayılara ulaşabiliyor? Bu arada Filler ve Çimen 190 binde kalıyor?.. Buiştebirdearkabürolarçalışıyor.Medyayla olan ilişkilerçok önemli. Daha ilkprova günlerinden başlayan ilişkiler, çekimlerde gazeteci ordusuyla yapılan röportajlar, film çıkmadan önce yapılan haberler, gala gecesine dönük olaylar... Gücü olan bu işte ayakta kalabiliyor. Ticari bir yaklaşım var yani mutlaka. Siz sanat yapmak için ortaya çıktığınızda işin ticari tarafını unutursanız yalnız sanatınızla kalıyorsunuz. Çok iyi, çok temiz bakkallar var ama şimdi bir avuç müşterisiyle kalmış vaziyette. Çok şaşaalı grossmarketler var, kitleye sunuyor, kapılannı açıyorlar. Amakalite olarak hangisi önde tartışıhrtabii... Komplo teorisine inanır mısınız bilmiyorum? Biz darbeleri yaşadık veo sırada toplum, bilincini ve belleğini yavaş yavaş yitirmeye başladı. Bir süre sonra ekran karşısında moronlaşmaya başladık. Sanat adı altında yapılan birçok popttlist iş için para akıtıp başka herhangi bir kültürel faaliyette bulunmayan bir kitle için ben pck iyi niyetler besleyemiyorum. Belki aşağılanmayı falan seviyorlardır. Rahatlamaya ihtiyaçlan var. Oysa sahne hakaretedilmeyen değildır. Sahne saygınlıklann oluştuğu bir yer. lnsan hayatına yeni kapılann, yeni pencerelerin yarınlar için açıldığı biryer. Biraz daha insanlann dibe vurmadönemleri bu. Yani dibe vuracak bu ülkede her şey, omurgakınlacak, ondan sonra insanlar ortaya çıkacaklar. Bu ekonomik krizde de ben olumlubırtarafgörüyorum. Doğruesnaflar kalacak, iyi gazeteciler kalacak, iyi tiyatrocular, iyi televizyonlar kalacak. Yoksa. gene işbirlikçiler ortada kalırsa yazık olur. Çünkü herkes tüccar oldu. Layıkıyla gelenler, emek verenler ise yanda kaldılar. Bundan sonra birinci sırada sinema mı yoksa tiyatro mu olacak? Sinemayı layıkıyla yapanlar arasında tiyatrodan gelmiş birçok abimiz, ablamız var. O layıkıyla yapanlar tiyatro sanatmaihanet etmeden bir yerlerde duruyor. Sırf sinemada olayım diyc abuk sabuk şeylerin içinde olunmamalı gibi geliyor. Ben onun için yıllarca hep ürktüm. Bundan sonra da her işin içinde olamam. Mutlaka 26 yıllıkgeçmişime, Ankara Sanat Tiyatrosu'nun (AST) bana öğrettiklerine, sırtıma yüklediklerine, çocuklanmın, dostlanmın yükledikleri sorumluluklara göre bir işe evet demek zorundayım. O yüzden mutlaka bir çizginindevamı olacak. Çok uzun süre AST'ı omuzlannızda taşıdınız. özellikle Rutkay Aziz tstanbul'a taşındıktan sonra. Bir yandan da Dil Tarih'te hocalığa başladınız, oyunlar devam etti, sonra aniden her şeyi bırakıp evlenip, tstanbul'a tasınıp, yeni bir hayata başladınız. Tiyatroda ihanetle suçlandınız mı? öyle düşünenler de vardır herhalde. Bir burukluk yaşanmıştır. Benim cenaze törenim de AST' ın basamaklanndan çıkacak diye düşünürdüm. BKM'ye (Beşiktaş Kültür Merkezi) gelmem yeni üretimler adınaydı. Yani buna tiyatro sanatı adına bir ihanet gözüyle bakılmamah. Çünkü ben buraya televole programlan için gelmedim. AST'ın menfaatınadır bu. Çünkü her ağzımı açışta 100 kelimemden 80 tanesi AST. "Inadına Yaşamak" tekrar başlayacak. Zor olmuyor mu? Oluyor. Ben 24 saati tiyatroy la yaşıyorum. Evdençıkıptiyatroya, sonra tekrar eve. Şimdi BKM'ye erken gıdiyorum, "Niye erken geldin?" diyorlar. Çünkü AST 'ta da öyleydi. Hayatımız tiyatroda geçerdı. Şimdi sadece Can'a (oğluma) daha fazla vakit ayınyorum, sinemaya daha sık gidiyorum... rı öğretiyor insana. O da bir eğitim, bir hayat dersi hakikaten. Biraz da AST'a, geçmişinize dönelim mi? Altan Erkekli'yi yeni tanıyanlar belki bilme/Hma siz yıllardır AST'ı sırtınızda taşıyordunuz. Benim Ankara Sanat Tiyatrosu'na girişim yıl 1975. Pazartesi günü gişe açılıyor, Yapı Kredi Bankası 'na kadar kuyruk oluyor. Saat 14.00'te haftalık bilet bitiyor...Üç saatte... O zamanlar bir de haftada 14 oyun oynuyorduk. E, geliyorlar mıydı yani?.. Işte onu söylüyorum. 14 oyunun bileti 3 saat içinde bitiyordu. O zamanlar ODTÜ'den otobüslerle geliyorlar, 4 seans kapatıyorlardı mesela. Sendikalardan toplubiletleralınıyor, daha oyun çıkmadan... Ağzım açık kaldı... Daha oyun çıkmadan 30 oyun, 40 oyun dolmuş oluyor. öyle idealist, yürekJerını koymuş, misyonerlik yapacak, yönetici, dernekçi, öğrenci lideri arkadaşlar vardı. Yani öyle heyecanlı günlerin Türkiye 'sinde tiyatroda gözümüzü açtık. Ve o sıralarda ne sevgilivarnearkadaş,hiçbirşeyyok. 24saattiyatro.Dekorlarboyanıyor,simityeniyor,gece dekorlann üstünde, fon bezlerinin altında uyunuyor. Sabah uyanıp DilTarih'c koşuyorum. Ve ben bu kadar yüreğimi koyuyorum tiyatroya; okuldan 5 yılda mezun olabiliyorum. Çünkü profesyonel yaşantmın içine girdim diye mimleniyorum. AST bir ailc gibi. AST'a çok şey borçluyum. Onun için çok düzgün bir hayata devam etmek zorundayım. 01975 yılındaki sevgi, aşk başlangıcı kendinı 2000 yılına kadar getiriyor. YılmazErdoğan'dangclenteklifolmasaydıben y ınc AST' ı bırakamazdım. Şu anda orada da çok acılar var. Çok acılar da vardı. Çok şey öğrendiğimiz tiyatroda elbette vermek de zorunday dık ama birden 80 dönemi geldi ve her şeyi ezdi. Haftada 14 oyun oynadığımız seanslar 5 'e düştü. Onlarda da 16 kişi, 20 kişi. Bu insanlar neredeler? Bu kadar mı olur vefasızlık? AST'ın yaşamaması adına An Bir Ceza Avukatının Anuan... Uzun y ıllar sonra tekrar evlendiniz. Bir de çocuğunuz oldu. Altan Erkekli'nin sevgilisi bile olmazdı. Bizim gözümüzde Altan Abi'mizdiniz. Bütün hayatınız tiyatroydu. Onu artık bekâr olarak bu diyardan göndereceğiz herhalde diyorduk. Nasıl oldu buevlilik? . îlk eşimden aynlık 1989'da, üzdü tabii. Heryıkılan şey insanda izlerbırakıyor. Tekrar böyle birmaceranın içineginnek istemedim. Fakat sonra tck başıma yaşarkcn ev Taksim Meydanı gibi olmaya başladı. Çok kötüye gitmeye başladım. Bu üretime de yansıyordu. Benım düzgün bir aileyaşantısına dönmem gerekiyor diye düşündüm. Ama sıcak bir aşk yaşayayım, liseli aşkı gibi olsun istedim. Ebru'yla da aramızda çok yaş farkı var. Ama hıç pişman değilim evlendiğim için. Bekârlık da iyi bir anı olarak kaldı... Çocuk hayatınızı nasıl etkiledi? Çocuk çok sabır istiyor. tstiyor muydunuz? Istiyorduk ama bu kadar afacan bir şey olacağını tahmin etmiyorduk. Tam öğrenme çağı, her şeyi kurcalıyor. Fakat çocuk da sab Inadına Yaşamak... karalı seyirciler ellerindcn geleni yaptılar. Bu kadar mı AST unutuldu, ya da AST'ın söyledikleri Türkiye'nin gündeminde değil artık? Öyle mi? Buna inanıyor musunuz? Inanırsam , o zaman yaşama umutlarım bıtmişdemcktir. Bu kadar mı kötü bir halk var yani?.. Zaman zaman ınsanlarda değişik vitrinlere bakmanın gctirdiği bir unutkanlık, vefasızlık oluyor. AST'ın vitrini hep aynıvitrindir. O vıtrin devam edecektir. Kerim Avşar bir balıkçıyla ilgilı bir şey anlatmıştı: lzmir'de çok ünlü bir balıkçı varmış. Balık pişiriyor. O da gitmiş; lüfer, yanm limon, biraz da maydanoz varmış tabakta. "Usta, güzel de bunun yanında başka bir şey yok mu?" dcmiş. "Ne oldu beyefendi? Balıgın bir ayıbı mı var?" demiş balıkçı... AST' ın vitrini tertemiz. Bu vitrin de aynı balıkçı örneği gibi devam edecek. 26 yıl birçok acısını çektiğimiz gibi güzel anılanmız da oldu. "Akrep" oyunuyla Ingiltere, Almanya, Kıbns, birçok yer dolaştık. "Sakıncalı Piyade" ile çok gündemdeydi AST. Ama hep acılar var«" Eşber Yağmurdereti'nin hücredegeçen günierinianlatan Akrep'te. Bu senenin en çok izlenen fümi Vizontele'de Yılmaz Erdoğan 'la... Nurseliİdiz 'li bir anı fotoğraf... Küçük Adam Ne Oldu Sana?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle