29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6MAYIS2001.SAYI789 Kişi geriye döntnek istemeyebilir. önemli her dünya kültüründe, normal ve törel dünyanın yerini sonsuz bir erotizmin doldurdugu safahat âlemi örneklerine rastlanabilirdi. Birbakıma, cinsellığin doruk noktası, tıpkı dinselbiran gibi, ayncalıklı birkonuma getiriliyordu. Eski Yunan halkı kişinin dizginlerini koparttığı yada kendinden geçtiği çoğuolaya dinsel birboyutkazandınrdı. Gerçektende.orgazmınsarhoşluğu sıklıkla, yine bir kendinden geçme anı olan, sara nöbetine benzetiliyordu. Demokritus da bir yazısında "Cinsel birleşme sara nöbetiyle özdeştir" diyordu. Yunanlılar her türde esriklik anlannın (orgazm, sara ya da sarhoşluk olsun) bir biçimde ölüm tehlikesini de içerdiğine inanıyor, ancak bi lgelik ya da bilgiyi paylaşma yeteneğini de savunuyorlardı. Ruhsal çözümleme, Yunanlılann cinsel kaygıyla ilgili kimi kuramlannı klinik ortamda doğruladı. Wilhelm Reich, yeni ufuklar açan "Orgazmın Işlevi" adlı yapıtında, "ölüm korkusunun bilinçdışı orgazm kaygısıyla özdeş olduğunu, sözde ölüm içgüdüsünün, parçalanma ve hiçliğe duyulan özlemin, gerçekte, bilinçaltında orgazmın yarattığı gerilime duyulan bir özlem olduğunu" dile getiriyordu. Reich'a göre, sağlıklı bir cinsel yaşamın (orgazmın düzenlı yaşandığı) bireyin genel ruh sağhğında önemli bir rolü vardı, "orgazm terapisine" katılan hastalanndan çok umut venci sonuçlar elde ettiğini öne sürüyordu. Reich klıtoral ya da vajinal orgazmın, erkcklenn boşalmasına kıyasla, çok daha güçlü olduğuna dikkat çekiyordu. Görünüşe bakılırsa, kadınlar bedensel açıdan çok daha yoğun bir denetim yitimi yaşıyorlardı: Reich'ın kadın hastalarından birçoğu orgazm sırasında altlannı kirletmekten, dahası ölmekten korkuyordu. Bu tür kaygılar, hiç kuşkusuz, cinsel edimin verdiği zevki köstekleyebilirdi; cinsellik ne denli yoğun yaşanırsa, korku da o denli büyüyordu. Reich şöylebirkestirimdebulunuyordu: "Orgazm kaygısı genellikle ölüm korkusu biçimindeyaşanır.. .Cinsel birleşmedebilincin yitirilmesi, insana zevk vermekten çok, kaygı verici bir durumdur." Reich'a göre, orgazm kaygısı ve buna bağlı olarak yaşanan ölüm korkusu bilınçli bir çaba ve tedaviyle üstesinden gelinebilecek (gelinmesi gereken) engellerdi. öte yandan, Georges Bataille ölümün kaçını lmaz olarak cinsel eylemle bağlantılı olduğuna, ölümün orgazmı izlediğine inanıyordu. Cinselliğin doruk noktası, insanlara ölüm korkusu biçiminde yansıyan, ciddi bir kriz durumuydu. "Erotizm" adlı yapıtında Bataille şöyle diyordu: "Genel birkural olarak, cinselliği yaşayan birey, bunun kendisini sürüklediği bolluğa, dahası aşınlığa karşı koyacak gücü de kendinde bulur. ölüm, yalnızca aynksı durumlarda, cinsel krizin sonucu olarak ortaya çıkar. Ne var ki, bu ender yaşanan anlar insanda öylesine çarpıcı bir etki yaratır ki, insanın kendinden geçtiği bu durum adeta' küçükbirölüm'dür." Bataille erotizmi her zaman cinsellikten ayırmıştı. Cinsellik önceliklehayvanlaraözgü üreme, erotizm ise insana özgü, üretkenliktenuzak,yararsızbirzevkti. Bataille'agöre, cinsellik ya da orgazm kaygısı, erotizmin insana verdiği zevklerden çok, cinselliğin üreme amaçlı hayvansal yönüyle bağlantılı birdurumdu. Hayvansal cinselliğe özgübu türengellerin yepyeni erotizm biçimleriyle aşılması gerekiyordu. Bataille'myazısında belirttiği gibi, erotik zevkin eşsiz niteliklerinden biri, cinselliğin yaşam verici yönlerini gözardı etmesi ve can alıcı yönlerini yok saymasıydı: "Özellikleerotizmde.yaşadığımız duygunun yaşam verme bilinciyle bir ilgisi yoktur. Erotizmin verdiği haz ne denli yoğunsa, cinsel edim sonucunda ortaya çıkabilecek çocuklarla ilgili bilincimizin de o denli azaldığı bile söylenebilir (Bu, Reich'ın, birazdaFreud'undöllemenin erotik cinselliğin bir parçası olduğu yönündeki görüşle bağdaşıyor). öte yandan, son kasılmayı izleyen bunalım, ölüm kokusu taşıyabilir, ama ölüm acısı ve ölümün kendisi zevkin terskutuplanndayeralırlar." Gerçek birleşme yoktur... Bataille' ın erotizm tanımında yer alan bir başka dizi de, yalnızca cinsellik ve ölüm bağlamında anlaşılabilen, garip bir ontolojik aynm olan, "devamlıhk/devamsızlık" idi. Bataille tüm insanlann birbakıma devamlannın olmadığına inanıyordu. Yani onlan başka canlılardan ayırmaya yarayan bir dizi kısıtlama ile karşı karşıya olduklannı düşünüyordu. Bircanlınındevamlılık kazanması için, değişmez bir aynılıkdurumundaolması, yani ölü olması gerekiyordu. Gelgelelim, Bataille devamhlığı olmayan tüm canlılann devamlı olmaya can attıkJannı düşünüyordu; böylesi bir durum yalnızca ölümle gerçekleşse de, cinsel doyuma ulaşmak insana geçici de olsa belirgin bir devamlılık sağlıyordu. Orgazm iki ayn canlının ölümlülüklerini bir anlık birbirleşmeyle tehlikeye attıklan andı: O an iki varlık arasmdaki sınırlar sanki yok oluyordu. Ne var ki, Bataille böylesi bir duyguya karşı duyulan içgüdüsel çekimin yadsınamaz bir şey olduğunu savunsa da, son hedef nihayetinde boş ve olanaksızdı: "Cinsel doyumda sınırlannı aşan iki canlının buluşmasısözkonusudur... Birleşme anında diri olan çift, anlık bir süreklilik dalgası içinde birbirlerine kenetlenen ölümlü (devamsız) iki canlıdan oluşmaz: Gerçek bir birleşme yoktur; cinsel ilişkinin önceden belirlediği tepkilerle şiddetin pençesine düşmüş iki birey, her ikisinin de kendilerinden geçtikleri bir kriz durumunu paylaşular. Her iki canlı da aynı anda devamlılığa açıktır. Ancak hiçbir şey onlann eksik bilinçlerini üstlenemez. Kriz bittiğinde, devamsızlık durumuna el değmemiştir. Bu kriz hem en yoğun hem de en önemsizidir." Insanoğlunun ölüm olmaksızın devamlılığın tadınavarmaarzusu,kaçınılmaz olarak, başarısızlıkla sonuçlanır: Gelip geçici bütünleşmekısabirsüre sonrayeniden devamsızlık içine kıstınlmış iki farklı bireye dönüşür. Yine de, çiftler olanaksıza ulaşma çabalannı aynı biçimde sürdürürler: lşte erotikarzunun itici gücü budur. Üreme engelini aşaraşmaz, erotik işeyaramazlığının keyfini çıkanr ve böylece sürekli koruma ve çoğalma peşinde koşan iş dünyasına ters düşen, aykırı bir tüketim edimi işlevini görür. Bu antisosyal savurganlık erotizmin sosyolojik önemini oluşturur: "Harcama, elde etmenin karşıtı olduğundan, erotik davranış biçemi normal davranış biçeminin karşıtıdır. Aklın yolunu izlediğimizde her tür şeyi elde etmeye çabalar, ser PAUL GAUGUİN'DEN vetımizı ya da bilgimızı arttırmak için çalışır, daha fazlasını elde etmek için her yoludeneriz. Toplumsal düzen içindeki konumumuz bu tür bir davranış biçimınedayanır. Gelgelelim, cinselliğin ateşi tüm bedenimizi sardığında tam tersi bir davranış biçimi içine gireriz. Gücümüzü pervasızca harcayıp, kimi zaman da tutkunun yarattığı şıddetle kaynaklanmızın büyük bir bölümünü amaçsızca harcarız. Haz ile mahvolma birbirine öylesine yakın iki kavramdırki, cinsel doyumun doruk noktasına ulaştığı andan 'küçük ölüm' diye söz edilir. Sonuçta, erotik aşınlığı içeren her şey her zaman düzensizliği çağnştmr." Bataille çağdaş dünyamızda üretim ve çoğaltımın tehlikeli bir saplantı olduğuna, erotizmin bu tehlikeye karşı koyabilecck birkaç şeyden bir tanesi olduğuna inanıyor. Orgazm, boşa harcama yapılan edimlerden biri olduğundan, boşa atılan tohum, gücün koyverilmesinin değerinden ve ona duyulan gereksinimden artık haberi olmayan bir toplumda, böylesi bir güç salıverme işlevi görür. Bataille'a göre, orgazm salt yararsız ve boş olduğu için önemli olma gibi çelişkili bir işlevi yerine getirir. Bataille şöyle diyor: "Tek zevkimiz, tıpkı ıçimizdebiryara bizden habersiz kanıyormuşçasına, kaynaklan mızı hiçbir araç olmadançarçuretmektir; savurganlığımızın yararsızhğı ya da mahvediciliğinden hep emin olmak isteriz. tdareli davranmanın kural olduğu dünyamızdan olabildiğince uzaklaşmak isteriz... Tepetaklak ya da tersyüz olmuş bir dünyayı arzulanz. Erotizm gerçekte ihanettir." Erotik etkinliği kanayan bir yaraya benzetmek, orgazmın sonundakı israf ile ölümün sonundaki israf arasında yine bir ilinti kurmaya yarar. Foucault, Yunanlılar, Reich ve Bataille'ın görüşlerini inceledikten sonra, orgazm ile ölüm arasındaki ilişkinin biraz daha farkJı yorumlanabileceği açık. Ancak, değişmeyen bir gerçek vardır: Cinsel edimin sonu yaşamın sonunabiraynatutar. Bu gerçek, insanın düşünce yapısı ve cinselliği üzerinde çok ilginç ve son derece önemli etkiler yaratır. Dahası, her iki ilişkinin daha iyi kavranmasının ne denli önemli ve ölümün hiç de azımsanmayacakbirşeyolduğunuanlamamıza yardımcı olur. Umanm başka düşünürler de tabu sayılan bu konuya eğilip inceliklcrini araştınrlar.^ Jason DeBOUR'unyazısı www.absintheUtemryreview.com sitesinden alındı. Çeviren.R/TA URGAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle