Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt Paylaşma üzerine bir atölye kurduklannı söyleyen ressam Sevinç Altan "Gelen arkadaşlar ilk resimlerini yaparken saçmala, istersen tekme at" diyoruz. Siz de sanatı, bilgiyi, resmi, arkadaşlığı paylaşmak isterseniz... Önce saçmala sonra YAZI VE FOTOĞRAFLAR: AYŞEGÜL UTKU GÜNAYDIN "Kendimi bildim bileliilkkez desen çizişimden ya da resim yapışımdan bu yanagerçekliği dişlemek, kendimi savunmak, beslemek, heryönde olabildığince ileri doğruyol almak, olabildiğınce özgür olabilmek için bugün bana en temiz görünen araçlarla, çevremi saran şeyleri daha iyi görmeye ve anlamaya çalışmak ve kendi serüvenimi yaşamak, kendi savaşımı vermek için sanatla uğraşıyorum. Bu savaşı kazanmanın ve yitirmenin zevkini duymak için yapıyorum " diyor Alberto Giacometti, sanatla arasında şekillenen ilişkiyi anlatırken... Gunümüz popüler kültür ve kitle kültürü o kadar acımasızca çevremizi kuşatmış ki, yaşadığımızı hissetmemiz bile günden güne zorlaşıyor. Çalışma saatleri dışında tüketilen boş zaman ıçinde popüler kültür ürünlerine sanlınıyor. Ürettiklerimizden çok tükettiklerimizle kişiliğimizı yansıttığımız böyle bir zamanda sanatla uğraşmak gerçckten de zor biriş. Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi' nde, ressam Sevinç Altan'ın atölyesindeyiz. Resim ve atölye üzerine söyleşıyoruz. Sevinç Altan, Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü'nden mezun. Ressamlığın yanı sıra kitap kapaklan için illüstrasyonyapıyor. Aynca Türkiye'de tablo restorasyonu yapan az sayıda ressamdan bıri. On yılı aşkın süredir Bilsak'ta Mehmet Güleryüz'le çalışan Altan, artık kendi atölyesinde öğrencilerine resim dersleri veriyor. Çeşitli meslek dallanndan gelen bırgruparkadaşın,birlikte resim sevgisini paylaşıp sanat üzenne konuştuklan, ortak yaratma edimini gerçekleştirdikleri sade, içten veçağdaşbirmekân... "Bu atölyeyi, paylaşma üzerine kurduk; sanatı, bılgiyı, resmi, arkadaşlığı... Reklama gerek duymadık çünkü aramıza katılacak kişi, buranın az çok nasıl bir yer olduğunu bilip gelmeliydi. Birçok resim atölyesi var ama biz bir ticari kurum değiliz. Atölyenin yaşamını sürdürebilmesini sağlıyoruz. tnsanlar gelıp resmi öğrenecek, sergiler açacak, ressam olacak gibi bir söylem mümkün değil. Atölyeye bu anlayışla gelmek yanlış olur. Elbette klasik anlamda sorular sormak ve savaşmakla ilgili bir durum. Resim de aslında bunu sağlayan bir uğraş. Hayata bakışınızı veyaptıklannızı sorgulamak. Atölyeye gelen insanlar çok farklı meslek gruplannda çalışıyorlar. tçlerinde elineboya ve fırçayı i lk kez alanlar da vardı. Ama hepsi bir şekilde sanatla ılişkili, sanatı bir ucundan da olsa yakalayan insanlar. Burada yağlıboya kullanmıyoruz. Bu, başlangıç için uygu ladığımız bir ilke. Dileyen bir süre sonra tum boyalan kullanmakta serbest. En ucuz ve yaratıcılığınızı asla kısıtlamayacak, aksine motivasyonu güçlendirecek toprak boyalan kullanıyoruz. Ben de bu boyalan kullanıyorum. Daha önce eline hıç fırça almamış birinsanın tuval karşısına geçip elinde yağlı boyalar ile kendisini 'sanat eseri' yaratma havasına ve zorunluluğuna bürümesi doğru değil. Bu pahalı gereçler, kişiyi öyle zorbir ruh haline sokuyor. iyi iş çıkarma zorunluluğu hissı de kişideki yaratıcı enerjinin akmasını engelliyor. Kullandığımız kâğıtlar da çok ucuz. Bu da pratikliği sağlıyor; kullan, beğenmezsenyırtıpyenisineçalış." Peki yaratma sancısıyla birlikte doğum nasıl gerçekleşiyor? "Gelen arkadaşlardan ilk resimlerinde saçmalamalannı istiyoruz. Müdahale etmek yok; saçmala, istersen tekme at. Bocalaması çok doğal çünkü saçmalamanın da kolay olmadığını görüyorlar. Daha sonraki aşamada, yapılan resimler üzerinden renk, ışık, çizgi, estetik konulannı tartışıyoruz. Resme ve sanata ilişkin bilgılerı, gittiklcri yol üzerinden onlara aktanyoruz. Bir süre sonra herkes kendi serüvenini yaşamak, kendi sorulannı sorup kendi savaşımını vermek üzere farklı yollarda yürümeye başlıyor." Altan, atölye çalışmalanmızda verimin arttınlması için hazırbiçimleri vermek yerine öğrencilerdeki yaratıcı güçlerin uyandınlması gerektiğmi düşünüyor. "Pratiğin yanı sıra teoriyi de vermek amacıy la Yıldız Teknik Üniversitesi' nden Sanat Tarihçisi Zerrin Boynudelik, ilkçağdan günümüze uzanan sanat dersleri veriyor. Bu dersler, hepimiz için çok yararlı. Dialar eşliğinde, yapılan işlerin sanat tarıhindeki yerini ve sanatın öyküsünü konuşuyoruz." Altan, şimdilik model kullanmayı düşünmediklerini de belirtiyor." Bazı arkadaşlanmız daha önce bu yöntemle çalıştılar. Fakat yeni başlayan arkadaşlar için bu biraz erken, çünkü model, görmeyi öğrenmeyi gerektirir. önce renkle başlıyoruz. Daha sonra renk, desen ve modelin iç içe geçmesiyle bir adım öteye geçiyoruz." " Hayatın her alanına ilişkin daha önceden öğrendiğimiz veya bize öğretilen bırtakım bilgiler var. O bilgiler mutlaka buraya da giriyor. Ama edinilen bilgilerin nerede kullanıldıklan önemli. Kendimize ait davranış biçimlerine sahibiz. Ama acaba gerçekte o davranışbiçımleribizim mi? Bunlan sorgulamak çok önemli. Oturuş biçimimız, bize öyle öğretildiği ya da söylendiği için mi böyle, yoksa bize özgü olan oturuş bu mu? Bunu bulana kadar sorular sormak gerek. Resimde de aynı şey geçerli. Kendine ait olanı bulmak, onu oturtmak kolay değil. Bunun için görmeyi öğrenmek, sorgulamak ve irdelemek gerekir. Kalıplanayıklamak gerek artık." Peki atölyede kimlerçalışıyor. Sato Divrik, ev hanımı ve Türkiye briç şampiyonu. Nursel Birler, gazeteci, borsacı. Şimdilerde ise resmin tek uğraşı olmasını istiyor. "Ceren, mimar. Bu sene resim yapmaya başladı ve çok iyi işler çıkanyor. Şen Aytaş'laeskiarkadaşız. Oda, Bilsak'ta çalışıyordu. Ansu Aksoy, öğrenci; Ressam Alaeddin Aksoy 'un kızı" diye anlatıyor çalışma arkadaşlannı Altan. "Her arkadaşımızda atölyenin anahtarı bulunur. Isteyen, günün her saatinde atölyeye gelip çahşır. Çarşamba ve perşembe günleri de yaptığımız işler hakkında konuşuruz. Haziran ayında, arkadaşlanmızın çalışmalannı göstermek için bir sergi düşünüyoruz." Bu "adı olmayan" resim atölyesinden Zerrin Hanım' ın Roma Medeniyeti hakkındaki dersini dinledikten sonra aynlıyoruz. Aklımızda yaşanmışlıklar ve öğretilmişlikler Şen Aytaş (amatör ressam) ve Nursel Birler (gazeteciborsacı).. Handan Görgünay (borsacı)..