Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt YAZI VE FOTOĞRAFLAR: SÜHA DERBENT ' ahibah çölünun üzerine gün doğuyor. Koyu kırmızıdan sanya dönen bir renk hâkim her yerde. Gece neredeyse zifiri karanhk ve aracımızın tekerlen alttnda ezilen kum taneciklerini bile hissediyorum. Gün henüz doğmadan atlıyorumaraçtanvesoğukkumlann üzerinde geceyi, soğuk havayı, sessizliği, en önemlisi hiçiiği yaşıyorum. Gün doğdukça gölgelerin oyunu başhyor çölde. Ayaklanmın altında dokunulmamışlığın tüm çekiciliğini taşıyan lcumlar, ben yürüdükçe iki yana doğru akıp gidiyorlar. Birtepenin iki yamacının tam ortasındaki siyah çizgide yürüyorum. Çizginin bir yanı hâlâ karanhk diğer yanda ise güneş doğuyor. Ummanlı yaşlı adam, "Bağır bakahm sesini ne kadar duyuracaksın" diyor. Bağınyorum. Sesim ileri gitmiyor, bana doğru geliyor. Avazım çıktığı kadar bağırarakbıldığım tüm şarkılan söylüyorum Vahibah Çölüne. Güneş gökyüzünde yukselirken kumlar aniden kızgınlaşıyor. Bu kadar ani tepki veren bir doğa parçası bana inanılmaz geliyor. Aslında belki ikıüç saattir yürüyorum ama sanki hiç ilerlemiyorum. Zamansız bir zamanda yürürken rastlıyorum Bedevilere. Simsiyah sürmeli gözleriyle,parlaktüllerle süslüelbiseleriyleBedevi kadınlar... Onlarca çocuklu kadınlar... Çok iptidai koşul larda yaşıyorlar. Sazlardan yaptıklan bannaklarda böylesine süslü ama neredeyse açlar. Yine de konuklanna kahve ikram etmeyi ihmal etmiyorlar. Oranın adetlerine göre, ikram edilen kahve geri çevrilmez. Herkes sırasını bekleyerek aynı fincandan ıçiyor. Susuzluk kendini her yerde belli ediyor. Bedeviler, çay ıçtiğımiz fincanları önlerinde duran su dolu kapta yıkıyorlar. Onlar için konuk, dünyanın neresinden gelirse gelsin kendilerindcn daha önemli. Bütün işlerini bırakıp yalnızbızımle ilgileniyorlar. Siyah maskelerinin ardında gül ümseyen gözleriyle rahatlatıyorlarbizi. tki yanı denizle kaplı bu ülke, çölü, tütsü kokan çarşılan, sürmeli gözlü adamlan ve kadınlan ile sarhoş ediyor insanı. Umman 'da; Arap Yanmadası' nın en altında, sultanlıklayönetilen ülkedeyim. Medeniyet ve geleneksel yaşam bir arada hiç sıntmıyor. Umman'da tüm araçlar çok lüks ve klimalı. tlk izlenimlerin beni şaşırtıyor. Çünkü burası bildiğimiz gibi bir ülke değil. Arap mimarisinin izleri yoğun ama neredeyse yandan fazlası çöl olan ülkede her yer yemyeşil vetemiz. Kendime sormadan edemiyorum, "Yoksa burası yüzde 82'si çöl olan bir ülke değil mi?" Palmiye ağaçlannı yollara gölge olsundiyedikmışolmalılar. Sonradanöğreniyorum ki; Bu ülkede herkes petrol zengini olduğu için bu işler genelde Hintlilere kalmış. Havaalanından yanm saat süren otomobil yolculuğundan sonra, deniz kıyısında kurulu "Muscat Intercontınental"a geliyoruz. Arap mimarisi etkileri olsa da burası çok modernbiryapı.Otelinortasındabirasansörvar ve yukanlara çıkarken tüm otel bu asansörden izlenebilıyor. Sahilde uzaktan tek tük çocuklar görülüyor,birdeokyanusunkabarandalgalan. Otelin bahçesi neredeyse küçük yapay tepeler üzerine kurulu. Kilometrelerce uzanan sahilde bembeyaz yengeçler pusuda bekliyor... Daha önce hiç görmediğim tuhaf, beyaz ve küçük yengeçler, sanki bir oyun kurmuşlar; kumsalda küçük tepecikler oluşturarak yuvalannagıriyorlar, çıkıyorlar. öylesine hızhlar ki onlan izlemek gerçekten zor. Kum v Geleneksel yaşamla uygarlığın iç içe geçtiği bir ülke. Şeriata rağmen kadınlar parlamentoya giriyor ve birçok iş alanında yükseliyorlar. îki yanı denizle kaplı Umman, çölü, tütsü kokan çarşılan, sürmeli gözlü adamlan ve kadınlan ile sarhoş ediyor insam. Bir çöl çiçeği Umman