Katalog

22NİSAN2001.SAYI787 Genç kızlann en beğendiği iki üç isimden biri Jude Law. Adı da tahmin edeceğiniz gibi "Hey Jude" şarkısından geliyor. Law bu kez siyasi bir filmle, Stalingrad savaşından bir kesitle karşımızda. Ruslar Sovyet tarihinin bu önemli sayfasının fon olarak kullanılmasından huzursuz. çekilen sahnelerde çamur, toztoprak ve cam kınklan üzerindc dolaşmaya uzun süre ahşamamış. Law, bu filmle ilgili deneyimini şöyle anlatıyor: "Ayak parmaklanmı hissetmemeyc alışana kadar bu savaşta neler olup bittiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sonra her şeyin bilincine vardım." Law, bu filmi çekerken " Mr. Ripley "deki yardımcı oyuncu rolü için Oscar'a aday gösterildi. Oscar'ı alamadı, ancak Steven Spielberg gibi bir "duayen yönetmen"den tcklif aldı. Spielberg'ün Stanlcy Kubrick'in yıllardır senaryosu üzerinde çalıştığı "A.I" (Artificial Intelligence) filminde rol teklif ettiği Law Londra'ya gitti. Ünlü yönetmen ve Kubrick ile senaryoyu okudu ve teklifi kabuletti. Böylece, genç yıldız iki hayalini bir filmde gerçekleştirmiş oldu. Bunlardan biri Spielberg'ün yönettiği bir filmde rol almak, diğeri ise senarist Kubrick ile calışmaktı. Law, sevincini," Ikisiyle birlikte ça lışacağım. Biriyle çalışacak olsam bile havalarauçardım. Burüya gibi bir şey" diyor. Milyonlarca kızın ruyalannı süsleyen yakışıklı aktör uzun yıllardır oyuncu Sadie Frost ile beraber. 1994'ten beri New York'ta birlikteler, iki dc çocuklan var. Law'un son günlerde heyecanını duyduğu bir yenilik de var hayatında. Oyunculuk okulundan arkadaş olduğu aktörler Ewan McGregor, Johnny Lee Miller, Sean Pertwee ve hayat arkadaşı Sadie Frost ile bir film şirketi kuran Law çok mutlu. Beş kafadar "Natural Nylon" adını verdikleri yapım şirketiyle kendi projelerini çekmeyi planlıyorlar. Yazarlarla ortak çal ışacaklannı söyleyen Law ve arkadaşlan kendi kafalanna cseni yapabilecek olmanın heyecanını taşıyor. Pertvvee ise şirketin Law için ayn bir önemi olduğunu şöyle açıklıyor:" Bu şirket sayesinde bizim Jude kalbinden gcçeni sonunda gerçekleştirebilecek. Bir gün kamburlu veçıbanlı birini oynayabilecek." Bir film stan için giyim kuşam ve dış görünüm önemlidir. Jude Law için ise dış görünüşe dair en önemli şeyler ayakkabılar. Law ayakkabının kıyafeti tamamlayan en önemli unsur olduğunu anlatırken, " Stalingrad filmindekiVassili'yietkileyicikılan, rolü gerçeğe yaklaştıran filmde giydiğim çizmelerdir" diyor. Ve, ekliyor: "Çekimlerde ilk hafla çizmelere hiç alışamadım. Sınlsıklam olup ayağıma yapışıyorlardı. Kendimi tamamen savaş ortamında bulunmuş bir Rus gibi hissettim." Anlaşılan yakışıklılığı dillerc dcstan olan Law, kovboy kı I ığında da olsa salon erkeği görünümüne de bürünse ayakkabısını özenle seçiyor. Kotunun altına kovboy çizmesi, takım elbisesinin altına ince, zarif bir çift ayakkabı ve yürüyüşe çıkarken lastik ayakkabının en rahat ve şıkını seçiyor. Uzun lafın kısası Hollywood'unyakışıklıyüzününbir ayakkabı kolcksiyonu var. ^ Çeviren: SEÇİL TÜRESAY BAŞKENT GUNLERI Deniz fenerleri... MÜŞERREF HEKİMOĞLU G Joseph Fiennes, Jude Lavv, Ed Harris başlıca rollerde. Film 28 Nisan 'da sinemularda. eçen akşam Roflk Epikman'ın sergisine gittim. Baştan sona güzel bir olay, düzeni ve düzeyiyle bir kurumun sanata bakış açısını da yansıtıyor. O kurum T.C. Refik Epikman'dan güzel bir tablo da Merkez Bankası. önce bir kitap. Kıymet Glray'ın emeğiyle oluşan bir ürün, Inönü ailesinden Gülsün Bilgehan'ın sanatçımızla mutlu bir buluşma evinden gidiyor galerinin duvanna. niteliğinde. Sergide yer alan yapıtlar Kim bilir ne güzel anılar içeriyor. Pembe evimize taşınıyor. Usta bir fırçayla dans Köşk'ün duvarlan da bir sanat müzesi eder gibi. Yıllann biıiikteliğini yaşadığımı niteliğinde her zaman. Tarihimiz yeniden hissettim. Galeride san bir akşam yazılıyor gibi, yeni açılımlaria yaşanıyor, san örtüler, san çiçekler ama aydınlatıyor genç kuşaklan. 23 Nisan bir de fırçanın ürettiği renkler var, gonca Bayramı da yeni duyarılara sahne güller. Istanbul'dan görüntüler, Boğaziçi, oluyor, tarihsel salonlar, halkevinden Adalar, Rumelihisan, Marmara Adası ile fotoğraflar, belgelerle yeni bir bakış açısı fırçayla ölümsüzlüğe ulaşan güzellikler. Döne döne izledim, özlemin tadınr duydum yeniden. Ankara'ya geldim sonra, Mustafa Kemal'i gördüm Meclis'te, başında kalpağı halka sesleniyor balkonda. Yanda dalga dalga bayraklar. Belki de bir rastlantı, ama ilginç bir zamanlama, yaşadığımız olaylar doğrultusunda bir duyarlık oluşuyor toplumda. Belli sergileri de bu duyarlıkla izliyoruz. Kimi kişiler Refik Epikman'ın sergisini de benzer bir duyarlıkla izledi. Cumhuriyetin ilk kuşak ressamlan coşkunun resmini çiziyor bence. Saygın bir uğraşla çağdaş ürünler veriyor, solmayan bahan üretiyor. Yoz Miladdan önceden bir ant Fahrünnisa Zeyd, Irak Kral Naibi ortamda başka bir olan eşi Emir Zeyd, kızıŞirin Devrim, oğlu RaadZeyd'le... anlam taşıyor bu tür sergiler. Solmayan renklerin gizemini eski ve yeni kuşaklara. yansıtıyor her şeyden önce. Fırçanın Aydınlanma sürecine çok olumlu katkısı soylu öyküsünü, saygın uğraşını, var halkevlerinin. Kapatılması acı bir sonsuz arayışını. Solmayan renkler o olay. Işık üreten bir evden, gerçek uğraşla ürüyor ancak. evinden yoksun kaldı halkımız. Yaratıcı Perihan Üçer bankacılıkta uzun yıllan, gücünü geliştiren, üreten bir kültür ve güzel bir geleneği oluşturarak sona sanat ocağı sönünce o biıiikteliği erdiriyor. Merkez Bankası Galerisi'ndeki yeniden kuramadı. Deniz feneri sönmüş seçkin sergilerle bir yaşam biçimi bir ülkenin karanlığını yaşadık. Deniz oluşuyor banka ailesinde. 8 Mayıs'ta da fenerleri bir simge artık. Gerçekten olağanüstü bir buluşma var. Fahrünnisa söndüler mi acaba? Karanlık bir gecede Zeyd'in tablolanyla gökkuşağı türü bir göz kırpan onlar mı yoksa? Pembe uzantı geçmişten gelecege. Okyanusun Köşk'ü gezerken bu soruya da yanıt ötesinden, Amman'dan, Ankara'dan, aradım. Paris'ten görkemli tablolar, dev boyutlu Deniz fenerleri hiç sönmüyor bence. portreler duvarlara yerleşiyor. Hep aynı yerdeler. Işıklan parlıyor, ama Resimseveıier yıllar sonra ilk kez kimi gözler göremiyor. karşılaşıyor Fahrünnisa Zeyd'in Bir gün görecekler...^ yapıtlanyla. Bu serginin açılması sanat ve kültür yaşamında önemli bir olay, büyük özveriyle gerçekleşiyor. Sanatsevertere bir armağan doğrusu. Emek ve yürek verenleri içten kutluyorum.