Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Tath Hayat" 1960... kalmadır hiç kuşkusuz. "Vanya Dayı'da Doktor Astrov' u oynarken Çehov' a âşık oldum. Yıllar geçtikçe de bu aşkım güçlendi. Çünkü karakterleri ve öyküleri yaşamın içindendi. Ya da benim doğama, oyunculuk anlayışımaçokyatkındı." Çehov'un dünyasını çok seviyordu. Yanılsamalarla dolu, fantezileri vc zaaflan olan inandırıcı karakterler onu müthiş cezbediyordu. Çehov'un güldürü yönünü çok önemsiyordu. Pek çok yönctmenin Çehov'un bu yanını anlamadığından şikâyetediyordu. Onyıllık beraberlikten sonra Visconti 'nin topluluğundan aynlıp kendi tiyatrosunu kurmaya karar venr. Çehov'un bitmemiş oyunu "Platonov"u yönetmcsini ister ustası Visconti'den.Nevarki,daha provalaryeni başladığıgünlerdeMarcello'nunyaşamınabir başka usta giriverir: Federico Fellini. "Dolce Vita"nın başrolünü önermektedir Federico. Marcello, 1948 'dcn itibaren tiyatronun yanı sıra sinemada da roller oynamaktadır. Savaşsonrasının YeniGerçekçifilmlerinderol alır. Dahaçok 'jönprömiye' rolleridirbunlar. Blasetti,Camerıni,Monicelliilefilmleryapar.Henüzçıraklıkyıllarıdır.llkbüyük filmi Visconti'ninyöncttiği"BeyazGeceler"dir. Dostoyevski karakterine getirdiği yorumla VenedikFestivali'ndeılködülünüalır.Ama onunyazgısınıdcğiştirenvctiyatroyubırakarak, tümüy lc sinemaya yönclmesini sağlayan film "Dolce Vita" olur. Yıl 1960'tır. Çehov'un oyununda oynayamamıştır, ama yıllar sonra aynı oyunu bcyazperdeye uyarlayan Nikita Mıkhalkov'la "Mekanik Piano lçin Bitmemiş Bir Parça" da çalışma olanağını bulur. Sonra, gene aynı yönetmenle "Siyah Gözler"i çeker. Yalnızca bu film lerde değıl, tüm meslek yaşamında Çehov ona ilham vermeyi sürdürecektir. Canlandırdığı karakterler, hep yaşayan, sıradan karakterlerdir. Bu karakterleri birer "kahraman" yapmak yerine tüm insani zaaflanyla yansıtmayaçalışır. Mizahduygusuenönemliaracıdır. Çehov'un küçük insanlan Marccllo'nun sanatsal kariyerinde en belirgin etkiyioluşturur. Fellini ıle dünyalannın bu denli yakın düşmesi de buradan kaynaklanır belki. Fellini'nin derdi de kahramanlar değil, sıradan insanlardır ve Marcello bu insanlan olağanüstü bir duyarlıkla çizebilmektedir. Fellini de, Marcello'nunsahipolduğumızahduygusuna sahiptir. Sıradan insani, sıradışı bir anlatımla, çoğu kez fantastik bir evrenin içinde anlatmayı yeğler. Duygusallığa yüz vermez. Tato'nun belgeselinde oyuncular için altın anahtar olabilecek bir söz söyler Marcello. Diderot'dan bir alıntıdır bu. "Duygusalhk aktörleri sınırlar. Sıradan kılar". tşte Marcello Mastroianni büyüsünün sırn bu tümcede yatıyor bana kalırsa. Fellini "Tanıdığım en zeki aktör" der Marcello için. "Kendisine ve başkalanna değgin sonsuz bir anlayışa sahip" olduğunu söyler. O da, Fellini 'yi şöyle anlatır: "Fellini çalışırken müthiş eğlenir. Olağanüstü işleryapmasına karşın, hiçbir zaman 'şair' havalanna gırmez." "Sinemayı, tiyatroya tercih ediyorum. Daha karmaşık olduğu, daha çok doğaçlamaya dayandığı için. Her şey iç içe sinemada. Hapishane kuşları ile şairler yan yana. Sinema referans istemiyor. Bu işin en büyülü tarafı bu. Sankı kampa gider gibı. Birileri kamp atcşini yakar, diğerleri çadırı kurar, kimilerı de yiyecek bir şeyleraramaya çıkar.. .Ve sonra "Motor!" "Dolce Vita"dan sonra, Marcello sinemayı hiç terkctmedi, ama iki kez küçük parantezleraçaraktıyatroyaptı. 1966yılında"Cıao Rudy!" adlı mÜ7ikalde Rudolph Valentıno'yuoynadı. Ama, Fellını'nınyenıbirfilm çağnsıyla oyunu uzun süre oynamadan bitirdı. 1984 yılında Pans'te Peter Brook 'un yönettiği "Çinçin" oyununda hem de Fransızca oynadı. Paris, âşık olduğu kentlerdcn bıriydi. Tıpkı Romagibi. Ama, son filmını çekerkcn en fazla hatırlamaktan tad aldığı kent Napoli'ydi. Direnen yanını çok seviyordu Napoli'nin. Savaş sonrasında Amerıkalılar oraya da taşımışlardı kültürlerini elbette, amaNapolı direnmişti Amenkanlaşmaya... Marcello Mastroianni SOyıllık sanatyaşamında 170 7 aşkın filmde oynamıştu H.G.Wells'i, Simenon'u, Ray Bradbury'yi hatırhyorum. llk kezdağları ve karı gördüğüm anki heyecanımı hatırhyorum. Savaş önccsı, çıçekli elbıselı bir kızla dansettiğimı hatırhyorum. Bezelye çorbasının kokusunu hatırhyorum. Noel gcceleri oynadığımız 'tombala'yı hatırhyorum. Amerikan uçaklarının Roma'yı bombalamasını hatırhyorum. Chiara'nm doğuşunu hatırlıyorum. Çiçero'nun sözünü hatırhyorum: "Hayatı yöneten şanstır, akıl değil." llk sigaramı hatırhyorum. Greta Garbo' nun ayaklanma bakıp, "Italyanayakkabılanmı?"dediğıni hatırhyorum. 2000 yıl ında nelcr olacağına dair merakımı hatırhyorum. Her zaman nckadarmeraklı olduğumu hatırhyorum." Biz de seni hatırlıyomz Marcello. Filmlerini herseyredişimızde. "Yoldaş"ın çılgın öğrermenini, "Beyaz Geceler"in mahcup âşığını, "Güzel Antonio"nun iktidarsız kocasını, "özel Bir Gün"ün eşcinsel kahramanını, "Gece" ve "Teras"ın entelektüellerini, "Saat Kaç"ın yorgun babasını, "Makarna"nın mitoman kahramanını, "Intervista"nın büyücüsünü hatırhyoruz.. Ve elbette, "Dolce Vita"da Trevi çeşmesinden Anita Ekberg'in sana seslenişini: "Marcello.... Marcello"^ Oyuncu bir palyaçodur... Tato'nun filmi yalnızca bir aktörü değil, bir insani anlatıyor. Yaşamdan tad almaktan, insanlan sevmektenhiç vazgeçmeyen bir insani... Sınırlamalannı avantajadönüştürmeyibaşarmışbirinsanı... Kendinifazlaciddiye almayan, kendisiyle dalga geçebilen bir insani..."Ciddi bir surattakınmak çok kolay. önemli olan yaşamak ve gülebilmek"... "Oyuncu bir palyaçodur. Biroyuncudan 'kişiliğe girmek' sözünü duyduğumda, başka bir meslek edinmesini söylemek isterim. 'Rolegirmek,roldençıkrnak'sözleriirkiltir beni. Her zaman kendisidir oyuncu. Veçevresinde gördüğü, dinlediği ınsanlardan kazandığı gözlem gücüyle, yönetmeninkendisinden istediği rolüyorumlar." Hep yaşamın zenginliğine inandı. "Gerçekten sahip olduğumuz tek şey anılanmız belki de!" diyordu. Sözü ona bırakalım: "Evet, hatırhyorum. tlk seviştiğim geceyi hatırhyorum. Marilyn Monroe'yu hatırhyorum. Chaplin'inkomedilerini hatırhyorum. îlk şapkamı hatırhyorum. llk seyrettiğim filmi hatırhyorum: BenHur. Altı yaşındayım. Ginger ve Fred için Fellini'den bir skeç... Italyan Usulü EvlUik... Marcello Mastroianni, I itturio De Sica ve Sophia Loren (1964).