Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERCt fi* sinin en ön saffında yer alanların katıldığı bir değerlendırme toplantısı düzenlendi. Mihri Belli' nin dc hazır bulunduğu bu toplantıyı kimin örgütlediğini bilmiyorum. Bu toplantıdaşuşahıslarvardı: Mihri Belli, Deniz Gczmiş, Mahir Çayan, Doğu Perinçek, Gültcn Çayan (Mahir Çayan'm eşi), Yusuf Küpeli, Cengiz Çandar, Mustafa Lütfîi Kıyıcı, Tarık Almaç, Mustafa Kcmal Çamkıran, bcn, öıner özerturgut, Oral Çalışlar. Bu dcğcrlendirme toplantısı, o zamanki gcnçlik önderlerinin bu ölçüde geniş çaplı, ilk ve son toplantısıydı. Bu tarihi toplantıda, daha sonraki bölünmclerde oluşacak örgütlerin belli başlı bütün önderlcri, nerdeyse tam kadro oradaydı. Toplantıda kadın olarak sadece, Mahir Çayan'ın eşi Gülten Çayan vardı. Onu, hayatımda ilk vc son kez, orada gördüm. Toplantı, aslında FKF içindeki iki rakip kcsimin düellosu nitcliğindeydi. Bu düelloda, Mihri Bclh'nin yanı sıra, Deniz Gezmiş' in temsı I cttiği 1 s tanbul kesimi, daha çok ortadavcuzla!>t)ricıbirkonumdaydı. Mahir Çayan, çatışan taratlardan birine dahil olduğu halde, o toplantıda ncdensc çok ön planda gözükmedi. O kesimin sözcülüğünü, büyük ölçüde, FKF Başkanı Yusuf Küpeli yaptı. Diğer kesimin sözcüsüise Doğu Perinçek'ti. Ömer özerturgut da, birkaç kere söz aldı. Ama, toplantının bütünü Doğu ile Yusuf 'un atışmaları ve Mihri Belli'nın uzlaştırıcı olmayaçalışankonuşmalarıylageçti. Aslında bu toplantı, MDD içindeki yanlmanın net bir şekilde ortaya çıkışının ilanı gibiydi. Öyle ki, toplantıya katılan gençlik öndcrleri, Mihri Belli' nin annesinin evini bile, kendilerineyakınideolojikeğilimleriifade eden gruplar halinde terk ettiler. Nitekim, toplantıyı birlikte terk eden, benim de içinde bulunduğum gruptaki isimleri çok net hatırlıyorum: Doğu Perinçek, ömer özerturgut, Gengiz Çandar ve Oral Çalışlar. Bu beş kişi, gecenin o saatinde, toplantıdaki sert tartışmaları aralannda tahlil ederek yürüye yürüye, yakındaki Kızılay Parkı'na geldi. (Gece 24.00'ü geçmiş, ertesi gün ba§lamıştı.) Doğu, Mihri Belli'nin tutumundan dolayı büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Deniz Gezmiş ve Istanbul kesiminden de istediği desteği bulamamıştı. Parktaki birbannndan da kuvvetle kuşkulandığını ileri sürdü. Elimizi çabuk tutmalı ve böyle bir "öncü çekirdcğin" temellerini hemen, şimdi atmalıydık. öyleyse ne duruyorduk? Her "çelik çekirdek" böyle küçük bir grubun cesur kararlar vermesiylc oluşmamış mıydı? Bunda hepimiz hemfikir olduk ve böyle büyük bir karar vcrmenin huzuruy la evlerimize dağıldık. Böylece, 21 Mayıs 1969 tarihinde, geceyansına yakın bir saattc, Ankara'nın Kızılay Parkı' nda, bu beş ki şi, gelecekte Türkiye lhtilalci lşçi Köylü Partisi (TİİKP) admı alacak olan PDA hareketinin illegal çckirdeğinin kurulmasına karar vermişoluyordu. kcserek bu PDA'cı delegeye şöyle seslendı: "Aptal arkadaşım, hataları ne olursa olsun hemen yanıbaşımızdaki sosyalist bir ülke olanSovyetlerBirliği'ne 'cmperyalist' diyemczsin." Salonda büyük biralkış koptu. 12 Mart öncesi sol Kanımca, o döncmde iktidaryolu olarak parlamentoda güçlcnmeyi hedef almış olan TİP dışmda, iktidara oynayan hiçbir "sol" grup, yaklaşan "sol" bir askeri darbe ve bu darbe sonrasında iktıdardan pay kapma ihtimaline karşı kayıtsız dcğildi. Buna, PDA merkezi de dahildi. Bu anlamda Istanbul muhalefetinin eleştirileri o kadar da yersiz görülemez. Doğu Perinçek başta olmak üzerc PDA merkezi, durumu dikkatle izliyor ve bir "sol" darbenin, "olumlu" yönde nasıl etkilenebileceğinin hesaplannı yapıyordu. Ancak, bir yandan da o dönemdeki sola kaymaya ve bir "sol" darbe anında onu etkı leyecek somutbir"halk gücüne" sahip olmak gerektiği düşüncesinc uygun olarak PDA, esas olarak köylükbölgelerde bir köylü gücüyaratma planıru pratiğe geçirmenin yollannı da anyordu. Tabandaki militanlar giderek böyle bir yönelişc göre şekillenmeye başlamışlardı. Bu planın aracı ise öncelikle güçlü bir "çelik çekirdek" inşa etmekti. Bu yüzden o günkü PDA'nın pratik faaliyeti, bu "çelik çekirdek"in örgütlenmesi ve köylerde tutunmak üzere yoğunlaşmıştı. DevGenç 1970 Kongresl DevGenç kongresi, Kırmızı Aydınlıkla PDAarasındabirideolojikdüellobiçiminde geçti. Biz PDA'cılar, artık mücadeleyi kesin olarak kaybettiğimizi bildiğimiz DevGenç içinde, tabana son mesajlarımızı vermeye çaba gösterdik. Sözcülerimizden ömer Özerturgut ve Erdoğan Güçbilmez, söz alarak, Kırmızı Aydınlıkçılannbizeyönelttiği "kampus Maoculan" suçlamalanna yanıt vcrdiler ve Maoculuğun anlamını açıklamayaçalıştılar.ömerözerturgut'unkonuşması oldukça etkileyiciydi, amane fayda. O sırada kimsenin "güzel konuşmalara" kanıp saf değiştirmeyc niyeti yoktu. Yine sözcülerimizden Oral Çalışlar, kürsüden görüşlerimizi savunmaya çalışırken kürsünün arkasında duran DevGenç'lilerden biri, herkesin gözü önünde gelip Oral'a bir tekme attı. Biz bu davranışı protesto ettik, ama salonda çoğunluğu oluşturan Kırmızı Aydınhkçılann, bu hoş olmay an tutumu kınamay a hiç mi hiç niyetleri yoktu. Bizim konuşmacılardan sonra kürsüye, Kırmızı Aydınlık'ın görüşlerini açıklamak üzere Mahir Çayan çıktı. Inanmak zordur ama, Mahir Çayan kürsüde tam dört saat kalarak uzun teorik açıklamalarda bulunjdu. Konuşmasının bir yerinde Mahir Çayan, PDA'nin Rusya'yakarşı düşmanca yaklaşımını eleştirirken kongrenin yapıldığı SBF anfisinin arka taraflanndan, tstanbul'u bir PDA' cı delege (PDA'nın az sayıdaki delegesi sol tarafta topluca oturuyordu), "Rusya sosyalemperyalisttir" diye bağırdı. Bunun üzcrine Mahir Çayan, konuşmasının akışını 1952. Annesi, babası ve ağabeyiyle... Denlzler'inidamı 6 Mayıs 1972 gecesi, 5. koğuştaki tuvalete gitmek için kapıyı çaldım. Gardiyan gelip açtı kapıyı. 5. koğuşta, o geç saatte herkes kendi havasındaydı. Tuvalete girdikten sonra 5. koğuşun kapısına geldim ve kapıya vurdum koğuşuma gcn gitmek için. Gardiyan uzun süre gelmedi, sonra gelip, "Emir var, açamam" dedi. Allah allah, bu da nerden çıkmıştı şimdi. Tam o sırada, ldare bölümüne bakan parmaklıklı çifte demir kapı açıldı ve başlannda, yüzbaşı Burhan Poturna ve cezaevi doktoru yüzbaşı Metin Denli olmak üzere, çok sayıda asker, bizim bölüme geçti. Ama, her zamankınin tersine, nerdeyse parmakuçlannabasarakyürüyorlardı. Herzaman sağa sola efelenır gıbi bir havaları olan askerlenn, bu gece başlan önlerindeydi nedense. Biracaiplik olduğu kesindi. O sırada, koğuşun sessizlîği içinde yankılanan bir haykınş duydum: "Arkadaşlar, kalkın, Deniz'leri götürüyorlar!" Üç dört kişı, üst ranzalara çıkmış, cezaevinin dış duvarlannı gören pencerelerden dışanya bakıyorlardı. O anda pencerelerde gördüğüm, her zamanki koyu karanlığın yerine, çiğ bir sanhktı. Cezaevinin dış tarafı dev projektörlerle ve Deniz'leri almaya gelmiş çok sayıda aracın farlanyla gündüz gibi aydınlanmıştı. Tank paletlerinin ve çalışmakta olan araçlann korkunç gürültüsünü duydum. Herkes pencerelere çıkmış, dışarı bakıyordu. Ben çıkmadım. Birkaç arkadaşla birlikte aralık bölmeyi gözleyip oradaki seslere kulak vermeyi tercih ettim. Deniz'lerin koğuşuna yakın olan mutfak bölümünden, sağa sola koşuşan askerlenn postal patırtıları gcliyordu. Sonra ortalık yeniden sessizliğe büründü ve bir kapının gıcırtılarla açıldığını duyduk. Bütün gövdemizle dirdemeye çalıştık sesleri. Ağır zincir seslerini duyduğumuz zaman, prangaya vurduklan yoldaşlanmızı götürmekte olduklarını anladık. Ama bizim önümüzden değil, mutfak kısmından. Mutfak kısmının ön kapısı, doğrudan dışarıya açılıyordu.Onlan bizim önümüzden geçirmeyi göze alamamışlardı. Gezaevınden hiçbir protesto çığlığı yükselmcdıği gibi, yoldaşlanmızı uğurlayan birkaç söz de edemedik. Scsimizi kaybctmiştiksankı.^ 1957. Gün Zileli ağabeyi Can la... ka oturarak yaptığımız değerlendirmeler sırasında Doğu "devrimci parti" fıkrine, toplantıdakinden daha büyük bir vurgu yaptı ve fikrini biraz daha netleştirdi. Doğu aynca, YusufMahir kesiminin, hatta Deniz Gezmiş' in başını çektiği IstanbulDÖB kesiminin kendi "illegal çekirdeklerini" kurdukla 1968, DTCF'nin önünde. Necip, Gün, Abdurrahman Tagçu