08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Şebnem Korur Flncancı*: Atmam diyemlyorum... 1 Zorbir soru, o kadar farklı tanımlar ve tartışmalar yapılmış ve yapılıyor ki... Bence entelektüel tanım; temel özelliği soru soran, bulduğu yanıtlarla yetinmeyen, var olanı olduğu gibi kabul etmcyen, sorgulayan, araştıran, tartışan, eleştiren ve değişen, değiştiren, yaşadıklanndan ve yaşayacaklanndan sorumlu olan olarak yapılabilir. 2 Yukarıda yaptığım tanım gereği entelektüelliğin evrensel bir kavram olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte yaşanan yer ve deneyimlerin; sonılan sorular, alınan yanıtlar, içinde bulunulan değişim süreci ve değiştirme girişimlerinde farklıhklara yol açabileceğini de göz ardı edemiyorum. 3 tki ayn sorumluluk alanı çizmek olanakh olabilir mi acaba? Kendisinı kullandığı dillc ifade cden, sorumluluğunu bu dille sınırlayan bireyin entelektüel olmadığını söylemek kadar, dilin yanı sıra başka yöntemleri de ifade aracı olarak kullanan ya da sıcak çatışmalara katılan bir bireyin de entelektüel olmadığını söylemekzorgeliyorbana. Entelektüelliğin taraf olmayı yadsıdığını düşünmüyorum. Kendi adıma şiddetin hertürüne karşı olmayı ve şiddetle mücadcleyi de entelektüelliğin tanımı içine yerleştirdiğim için diğer yöntemleri genel olarak olumlamıyorum. Ancak kavramm evrenselliğine rağmen yaşanan deneyimlerin özgüllüğü ve birlikte tartışılmasından yana olduğumu da söylemeden edemiyorum. Genellemelerin çok doğru ve her zaman sorulara yanıt vcrecek açıkhkta olmamasını düşünmek gerekir belki. Şiddetin varhğında, şiddetten annmak ve bu kirlenmeden etkilenmemek şiddete şiddetle karşılık vermek kadar şiddetin izlcyicisi konumunda kalmamn da kirlenmenin parçası olduğundan harcketle çok olanaklı olmasa gerek. 4 Edward Said' in bu hareketinin de bir yandan entelektüel bir ifade biçimi olduğunu düşünüyorum. Çelişkilerin vur CUMHURİYET DERGİ OnterLaçlner*: Atmayacaksam niye alayım ki? 1 Entelektüel, insanlığın genel tecrübesinden, onu daha ileri noktalara taşıyabilecek, evrensel ölçekte geçerli bilgi, fikir ve değerler çıkarı labileceğini ve bunlann gerek bireylerin gerekse de topluluklar, kurum ve kuruluşlar için davranış ve ilişkilerini belirlemekte esas alınması gerektiğini savunan yaklaşımın özel bir misyon, rol yüklediği bir zümrenin mensubudur. Bu yaklaşım, gündelik hayatta kişilerin, topluluk ve kurumların kısmi, bencil çıkar hesapları, bu yargılar vb. faktörlere ağırlık vererek davranabileceklerini dikkate alarak; entelektüel(ler)e her koşul ve durumda "doğru"yu göstennek gibi bir işlev atfeder. Bu yaklaşımın entelektüelliği bir statü, bir ayncalık ve seçkinlik mertebesi saymak gibi gayet sakıncalı yönleri olmakla birlikte; onun entelcktüele yüklediği "evrensel değer ve birikimleri, küçük bireysel veya ulusal hesaplann herkese şamil olması gerektiğini düşünüyorum ve savunuyorum. 2 Elbette. Her entelektüel veya "entelektüel gibi" davranmak isteyen herkes, bulunduğu ülketoplumun özel koşullannda önceliklc ve en fazla tehdit altında olan evrensel değer ve birikim boyutu neyse, neler ise bunlann savunuculuğunu, mücadelesini yapacaktır. Dolayısıy la ve Türkiye ve de başka bir yer için özel, özgül bir tanım gereksizdir. 3 Sözünü ettiğimiz rol, sorumluluk siyasal alanda yerine getirilen bir rol ve sorumluluktur. Ancak ve sadcce burada ve siyasal sorun ve durumlar karşısındaki tutum ve tavırdır, dikkate alınacak olan. 4 Doğru, normal buluyorum. 5 Temel önemde bir evrensel değer ya da ilkeyi insani ve toplumsal hayatımızdan söküp atmaya açıkça kararlı olan ve bunu eyleme dökebilecek gücü harekete geçiren, geçirmeye yeltenen bir devlet veya harekete karşı "taşı eline almak" zorunluluktur. 6 Atmayacaksam niye alayım ki? *BirikimDergisi Yayın Yönetmeni di'nin ifade özgürlüğünü sonunakadar savunarak Doğu'ya (=lslama) da tavız vermemesıdir. Said'in Filistinli çocuklarla birlikte attığı "taş"a gelirsek... Said' i ve onun entelektüel duruşunu bir "an"a indirgeyerek sorgulamanın hatalı olduğunu düşünüyorum. Aynı Said intifada başlamadan önce Arafat' ın antidemokratik uygulamalannı sonuna kadar eleştirmekten çekinmeyen bir entelektüeldi. Milliyeti ve içinde büyüdüğü geleneği onu eleştiriden alıkoyamamıştı. Dünyada, ders verdiği üniversitelerde ve Türkiye'de Edward Said'i "dikkate alınır" kılan, tek başına attığı "taş" değil ürettıği söylem ve satın alınamaz tavndır. Simgesel bir eylem olduğu daha sonraki davranışlanndan belli olan "taş" ise, belki de sözün bittiği yerdir, öteki ile diyalog imkânsızlaşmıştır. tsrailli askerlerin dürbünlü tüfeklerine karşı sapandan başka hiçbir araca sahıp olmayan çocukların çaresizliği ve masumiyeti Said'in yüreğıni sızlatmış, yaşanan vahşete isyan ederek öfkesini kontrol etmekten vazgeçmiştir. Bazen "celladın suratına tükürmek" yapılabilecek tekşeydir... Yada ifade özgürlüğüadına, düşüncelerinekatılmadığı bir dergiyi sokakta satan Sartre' ı hatırlayarak "taş"ı "Seyirci Batı"ya, "Seyirci Batılı Entelektüel"c doğru atmıştır. "Taş"ın düştüğü yeri gören var rru? Yeri geldiğinde Yaser Arafat'a da atılmak üzere cebinde başka bir "taş" olduğundan benim kuşkum yok! *Ayrıntı Yaymları sahibi Orhan Koçak*: Küçük bir taş 1. Entelektüel, Ertuğrul özkök, Rauf Tamer, Emin Çölaşan ve düşündaşlannın y ıllardır "entel" y a da "entelliboş" sözleriyle aşağılamaya çalıştıklan kişidir. Buna koşut bir başka tanım da şöyle olabilir: Kant'ın "kategorik buyruk" düşüncesini ciddiye alabilen kişi. 2. Yukanda bu soruyu da cevaplandırmış oluyonım. Unutmayalım, Tamer, özkök ve Çölaşan' ın durumu da evrensel bir dunımdur. Her yerde her zaman vardırlar. 3. Böyle bir zorunluluk yoktur bence. Hatta anlatım biçimlerini ve araçlannı sık sık değiştirme imkânı enteli tanımlayan özelliklcrden biridir. Ama siz aslında şunu soruyorsunuz: "İfade", simgesel alandan pratik alana kaydığında entel hâlâ entel olarak kalabilir mi? Elbette. Her entel, şu ya da bu ölçüde pratik hayatın içindedir, çıkardan büsbütün bağımsız olamaz (bu kendisinin ve yakınlannın değil, tanımadıklannın çıkan da olabilir). Yine de burada birtakım ölçütler ve sınırlamalar olnıalı: (1) Kişiscl ya da kısmi çıkarı daha genel, daha tümel çıkar(lar)la denkleştirme ya da sınırlama yetencği; (2)yeri geldiğinde her türlüçıkar düşüncesini askıya alabilme yeteneği; (3) pratik faaliyet içindeyken (ve özellikle oradayken) eleştiri ve özeleştiri gücünü korumak; (4) eylemin koşullarına, uzak ve dolaylı etkilerine, simgesel anlam(lar)ma özel bir dikkat; (5) şiddetin yüceltilmesinden mutlaka kaçmmak. 4. Bunun sadece bir "entelektüel tutum" olduğu söy lenemez. Said, topraklan ve yaşama imkânları gasp edilmiş ve yıllardır her şekilde aşağılanmakta olan bir topluluğun üyesidir. Filistinlidir, demek orada taş atan herkes gibidir. Ama aynı zamanda, uluslararası platformlarda, özellikle de "entelektüel" platformlarda, Filistinlilerin davasının savunuculuğunu üstlenmiş bir yazı adamıdır. Yıllardır, Oslo "barış sürecinin" bir sahtekârhk olduğunu söyleyip durmakladır. Attığı taşın bir anlamı da, Batı 'da, en çok da öğretmenlik yaptığı ABD'de, giderek daha çok siyonistleşen "kamuoyunun' yüzüne indirilmışbirtokatolmasıdır. 5. Çürük yumurta ve çürük domatesi yeğlerim. Canhlara suçsuzlara, özellikle de o taşın atılmasına yol açan suçun so rumlusu olmayanlara zarar verilmemesi gerekir. 6. Atanm. Küçük birtaş. *Virgül Dergisi Yayın Yönetmen gulanması, altı çizilerek izleyenlere soru sordurması amacı taşıyan bir hareket olarak değerlendirilebilir. Entelektüel tutumun ötesinde, içinde yaşanılan koşullann insan ve bir entelektüel olarak taraf olunması gereken boyutunu da göz ardı etmemek gerekir belki. tnsanın dünyayı sorgularken ve sorumluluklannı belirleyip bu sorumluluklan yerine getirirken çizdiği yolun tarafsız bölgcde olması beklenemez, her seçim seçilen tarafın sınırlannı kalınlaştırır. 5 Herhangi bir şiddet eyleminin içinde yer almamayı, yukarıda söylediğim izleyici olarak değil şiddeti teşhir edecek şiddet dışı kanallar aramayı sürdürerek ycğlemişim gibi geliyor. Ancak başından beri söylemeye çalıştığım gibi, özgül koşullarda nası 1 bir tavır alabil irim sorusunun yanıtını bugün hemen şimdi veremiyorum. Şiddet uygulamayı haklı gösterecekbir istisna olmaması gerektiğini düşünüyorum, amakoşullarzorladığındaöyledavranabilirmiydimvetaşı elime almadan ve atmadan kalabilir miydım emin değilim. Edvvard Said' in taşı atmasını da bir ifade biçimi olarak gördüğümü söylemiştim, şu anda böy le bir ifade biçiminin içine kendimi yerleştirememekle birlikte tümüyle yadsımanın da mümkün olmadığından hareketle ve olabildiğince empati yaparak bunu bir ifade biçimi olarak kabul etmeyc çahşıyorum. önce taşın ele alınmasını gerektiren koşullarla ve elimde taş olmadan mücadele etmek isterdim. Sonra... 6 Atmam, diyemiyorum. Atmamak ve başka insanlann da atmaması için elimden geleni yapardım. Bunlar da aslında çok özgül yanıtlar oldu, çünkü kışisel deneyimleri her gün şiddete uğrayan insanlar üzerinden şekillenen bir benin yanıtlan. Konu şiddet olunca, ortadan kaldırmak, yok etmek için uğraş verdiğim bir duruma tepkisellik adınabu yanıtlar şckıllenmiş olabilir. Ancak bir entelektüelin tarafolması üzerinden hareket edecek olursak, tarafsızlığınhiçbir koşulda olanaklı olmadığını düşünüyorum.^ JL *öğretim Üyesi OmerFaruk*: Celladın suratınatükürmek... Entelektüel, kendisi için öğrcnen ve öğrendiğini gerektiği zaman açıklamaktan kaçınmayan kişidir. Ve kcsinlikle cvrenseldir. Otoriteye ve iktidara hizmeti reddeder. Milliyeti, dini ve içinde büyüdüğü geleneği ile arasına mesafe koyar. E vsizdir; bu anlamda sürgündür. Marj inaldir; bunu bir yoksunluk olarak değil özgürlük olarak yaşar. Edward Said' i entelektüel yapan; Batı 'nın Doğu üzerinde kurmaya çahştığı iktidar söy lemini hamasete başvurmadan bilimsel kriterler içinde kalarak Şarkiyatçılık kitabında deşifre etmesi; Batı üniversitelerinde ders verirken bile tezlerinden vazgeçmemesidir. Yeri geldiğinde ise Salman Ruş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle