Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 OCAK 2001. SAYI774 üzcrc, Beşiktaş'ta bulunan kulüp binasına doğru yuriiyüşe geçtiklcrini gördük. Tabii ki, biz de katıldık yürüyüşc. Beşiktaş taraftarlan, Recep'i kızağa çektiğı için, Baba Hakkı'nın aleyhınde tezahürat yapıyorlardı. Beşiktaş Kulübü, taraftarlarca kuşatıldı, saatlerce bekledik orada. Sonunda polisler kalabalığa saldırarak dağıttılar. Bazılan gözaltına alındı. Can'la ben kaçmayı becerebildik. Mlhri Bolll iMn poşliMOa» Bır akşam üzeri kapı çalındı ve esrarengiz görünüşlü, fötr şapkalı iki kişi, anneme "albaylanyla" görüşmek ıstcdiklerini söylediler. Annem adamlan içeri buyur etmcden, telaşla babama koşup "Necati, hiç tanımadığım iki adam seni görmek istiyor^' diye fısıldadı. Babam adamlan içeri buyuretti ve tnisafir odasının kapısıtu sıkı sıkı kapattı. Kimdi bu esrarengiz yabancılar? Babamdan ne istiyor, onunla böyle gizlice neler konuşuyorlardı? Annem merakını ycnemeyip kulağını mısafir odasının kapısına dayadı, bizlcr de ondan geri kalmadık tabii. Ancak hiçbir şey duyamıyorduk. Çünkü adamlar son derece alçak sesle konuşuyorlardı. Arada bir babamın, "evet", "hakhsınız", "tabii, olur" gibi şeyler mırıldandığını duyuyorduk sadece. Yarım saat sonra adamlar geldikleri gıbi çekip gittiler. Onlar gider gıtmez, babam öfkeyle,"Allahcezanızıversinsizin"diyebağırdı bizc, "Adamlara rezıl oldum. Kapının buzlu camından gölgelerıniz olduğu gibı görünüyordu. Bizi dinledığınızı gördüler." Gelenlcr milli istihbaratçıymış. Babam subay olduğu ıçin, ondan gönüllü bir "vatani görev" talep etmışler vc karşıdaki Yuva Apartmanı'nda oturan komünist kari kocayı izlemesini, kim geliyor, kim gidiyorkendilerine bidirmcsiniistemişlerdi. Babam bu "vatani görev"i ne derece yerine gctirdı bilmiyorum, ama tanıdığım kadany la, böylesine polisiye işleri becerebilecek karakterde bir insan değildi.Onlara, isteristemez,"olur,yapanm" demişti, ama bu görevi yerine getirdiğine ılişkin hiçbir faaliyeti gözüme çarpmadı, zaten Mihri Belli' yle Scvim Belli de kısa süre sonra taşındılar. Yıllar sonra Türk solu burosunda bu olayı Mihri Belli'ye aktardığım zaman, "baban da' vatani görevi'ni yerine getirdi mi bari" diye sormuştu bana, gülerek. Hüseyln Cevahlr ve »110111x01 Artık yavaş yavaş edebiyat çevresine girmiş, yabancılığımı atmış, başlangıçta bcnim için birer gölgcdcn ibaret olan şahıslan tcker teker tanımaya, kişiliklerini öğrenmeyebaşlamıştun. Çoğu aynı zamanda Yordam'ın yazan olan bu edebiyat çevrcsindckı ınsanlann marşınm yazan tsmet özel, Yordam çevrcsınden değıllcrdi. Onlar, daha önce çıkmış olan Devinim adlı dergi çevresini oluşturuyorlardı. Adı Ataol Behramoğlu ve Ismct özel gibi 196O'lı yıllann devrimci şiirön • ıı: leriyle birlikte anılan Izmir'li özkan Mert de Yordam çevresine uzak duruyordu. O, bır kavga şairi olarak daha çok solcu edebiyatçılann toplandığı mahfıllerde, o zamanlar edebiyatçılann ve solculann uğrak yeri olan Tavukçumeyhanesinde boy gösteriyordu. Ataol Behramoğlu'nun kardeşı Nihat Behram da, solcu bir şair olarak ycni yeni adını duyuruyordu. Solcu şairler kuşağının önemli isimlerinden Süreyya Berfe ve Refik Durbaş ise sanınm tstanbul'da yaşadıklanndan bızim çevrelerde görünmüyorlardı. ehlceBoraıı TİP Ankara II Kongresi'nde kötü şeyler yaşandı. Bu kötü şeylerin başında, Ankara il delegesi olarak tarafımdan yapılan konuşma geliyordu. KonuşmamgüyaMDD'ci (Milli Demokratik Devrim) tezleri izah etmeyi hedeflemışti. Oysa, kongrede Genel Merkez adına bulunan Behice Boran'ı kişisel olarak da hedef alan, ajitatiftekrarlarla dolu, kışkırtıcı bir mahalle camıi vaazından başka bir şey çıkmadı ortaya. Zaten iyı bir konuşmacı değıldım. Hcle bir de, "gerçckler" adına ezberlediğimformülleriajitasyonlakanşıkbir havada ortaya dökünce, ortaya berbat bir şey çıkmıştı. Ne var kı, "hedcfime" de ulaşmışüm. Konuşmam TtP'lileri kızdırmış, Behice Boran yaptığı konuşmada, ismimi zikrcderek bana yanıt vermişti. Şimdi düşünüyorum da, Behice Boran gibi tecrübeli bır insanın, bu gencin zırvalamalarını kalc almaması, daha doğru bir davranış olurdu. Benim konuşmam, Behice Boran' ın yanıtı ve karşılıklı atışmalarla kongrenin ortamı iyicegerilmiş,MDD'cilerleSD'ciler(Sosyalist Devrim) arasında o yıl boyunca süregelen gerilim, Ankara 11 Kongresi 'nde zirve noktasına ulaşmıştı. Böyle bir atmosferc bir kıvılcım yeterdi. Nitekim o da gecikmedi. Salonun arka taraflannda MDD'cilerle SD'ci TtP görevlilen birbirine girdi. Salon bir anda kanştı. Sandalyeler havada uçuştu. Bir ara MDD'ci arkadaşım Fehmi Erbaş'a gözüm ilişti. Ncrden geçirdiyse eline bir hortum geçirmiş, önüne gelene kamçı gibi indiriyordu. Çıkan bu kavgada Behice Boran'a dabirkaç darbe ındirildıği söyleniyordu. 1969, CezaevL Kâmil Erdem, Gün Zileli, Atilla Sarp. Oturanlar: Azer Yaran, tsmaiL hef bin, ayn birer kişiliktı. öykücü Bilgin Adalı, uzun boylu, yakışıklı bir gençti. Aynı zamanda öykü de yazan Haluk Aker'le karşılaştırılınca, bana biraz daha gerçck dünyadan birisi izlenimini vermişti. Edebiyat eleştirileriyle de dikkat çeken Güven Turan, derin bir edebiyat bilgisine sahipti. Aynı çevrenin içinde, edebiy atla i lgilcnmekle birlikte, aynı zamanda, benım gibi sol faaliyetin çeşitli alanlannda ycr alan edebiyatçılar da vardı. Bunlardan bin, öykü dc yazmakla birlikte, daha çok edebiyatın felsefesi ve cleştiriyle ilgilenen Ziya Oztan'dı. Daha ilk bakışta son derece zeki bir ınsan olduğunu belli cden Ziya öztan, aynı zamanda SBF Fikir Kulübü'nün üyesiydi ve sol sıyasetle yakından ilgiliydi. SBF Fikir Kulübü'nden diğer bir edebiyatçı, Hüseyin Cevahir'di. Son derece yumuşak bir insan olduğu izlenimini vcren Kürt kökenli Hüseyin Cevahir de, özellikle eleştiri yazılany la dergiye katkıda bulunanlardan biriydi. TuncerGönen de solcu şairler kesimmdendi. Aynı çevrenin en parlak öykücüsü Gürsen Topses'ti. Daha sonra aramıza genç bir şair daha katıldı: Arkadaş Z. özger. Zayıf, narin yapılı, sanşın, sevimli bir gençti. Onun, bir edebiyat gecesine gelip ilk şiirini okuyuşunu anımsıyorum. Fil figürünü işleyen son derece güzel bir şiirdi. Yetenekli bir şair olduğunu daha başından ortaya koymuştu. Dönemin ünlü genç şairleri, Ataol Behramoğlu ve "ha deyip sırtımızı halklara dayamışız, kavga özgürlük için, yığınlar için kavga" diye başlayıp devam eden FKF Son aynlık gocosi 20 Mayıs 1969 gecesı, Mihri Belli 'nin annesinin Demırtepe'deki evınde, o dönemde tstanbul ve Ankara'da gençlik mücadele w 1969 sonbaharu Ziya öztan (solda) ve Gün ZıUu.. irkada gözJüklü, Okay Gönensin. 1965 Ankara. Kuzen Bige Kırca (Coşkun Kırca'nm eşi), annesiNihalZileli ve Gün.