Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ACUSTOS 2000. SAYI750 Ellerindekileri bırakıp kaçıyorlar. Ama, nçtan olsa gerek Necmettin gördüğü yer; Muzaffer' i korkutuyor: " Jandarma sizi anyorbak, bendensöyleesi." Bir iki gün sonra halasının oğlu Yunus ile 'lerinin önünde, şosenin kıyısında konuırlarken bakıyorlar ki bir jandarma eve )gru geliyor. îçeri avluya kaçıyorlar ki, tuna aşk olsun. Kapılan arkasından kilitlepfirlıyorlaryukarı. Sedirinalbndaahyorr soluğu. Bir süre sonra kapı vurulmaz mı rdegümgüm. Bağınşçağınşcabası. Kuklar kirişte. Bir süre sonra Yunus kaderine zı oluyor, pencereden kapıya göz anyorki, ndarma filan yok ortada. Halil Dede'nin mınu Nadide imiş kapıya vuran... Açıyorr. Jandarmayı soruyorlar. Doktorun evini >rmuş, gitmiş jandarma. Ama jandarma jrkusunun tortusu dipte. Bayram olur, davulzurna çalınırdı janırma karakolunun önünde. Içi gider, ama ;ndisi gidemezdi. Yıllar yıllar sonra bir 7 asım günü kardeşi ile jandarma aracına ındirildi. Muzaffer'di adı. Karabasan can ırdeşini aldı, Muzaffer'e llhan'ı ekledi. tlk llhan'a da adını veren o değil miydi? hacirlerininbalıktuttuğu Karasu'nunüzerindeki köprüyü aştınız mı, tarlalar, ardından ikinci ırmak ve köprü, sonra da mezarhkgelirdi.Mezarhğayalnızgidemezlerdi. Yanlannda büyükler olacak ki, ikinci köprü geçilsin. ömeröğretmen, sesli harflerin erkek koyun, sessiz harflerin de dişi koyun olduğunu söyler, masah çocuklarlapaylaşırdı: " Her dişi koyun, yamna bir erkek koyun alabilsin ki, ikinci köprüyügeçsin." Aenbirinci,kral "erkek" koyundu. tlkin A, Ba, Ca, Ça, Da diye okudular. Ne bilsin Muzaffer, Erzurum 'da ortaokulagittiğinde "centilmen" Fransızcadersinde bu yüzden kıpkırmızı kesileceğini. öğretmen harflerin Fransızca okunmasına geçmişti.A'yaAdenirdi.tkinciharfegelince sıra, tüm sınıf "Be" demişti de, önlerden, Muzaffer'den, koskocabir "Baaaa" sesi çıkmıştı. Arka sıralardan Erzurum' un "çocçibar" birçocuğu, "Kimulano,'Ba' diyebağıranhayvan?" diyebağırmış, bütün sınıf gülüvermişti. Ruyada okul çıktı... Erzurum'daastsubay olan amcasınınyanmda kalıyordu. Okula yazdınrken, babasının işini sordular. Amcası, kaydı yapan güzellngilizceöğretmenine "esnaf" diyemedi, "tüccar" dedi. Muzaffer artık, okulda tüccaroğluolarakbiliniyordubilinmesine de, her öğlen amcasının eşi Hamide Abla'sının tandır ekmeğine sürdüğü pekmezi yiyordu.Bazıçocuklar, "Sizpekmezdenbaşkabirşeybilmezmisiniz?" dediğizaman, utanıyordu. O yıl ikmale kaldı, bir yıl yitirdi. Anne tarafından dedesi, "Okutun" diyeısrarediyor. Babatarafından dedesi, "Niye okutacaksınızki.okuyupdinsiz olacak" diyordu. Bir ara terzilik yaptırmak istediler hatta. Yüksük kullanacak parmağmı alışması için iple bağlamışlardı da, annesi kesip atmıştı ipi. Bir sabah uyandığında baktı ki, babası annesine bir şeyler söylüyor. Duyabildiği şu: "Rüya gördüm, Muzaffer'i okutacağım." Okullar açılmaya yakın, at arabasına yatağı, yorganı yüklendi, Tokât'a gittilerbabasıyla. Halis Cinlioğlu'nun Arnavut kaldırımlı, iki yanı ahşap evli Ardala Sokağı'ndakipansiyonunayerleşti. Tokat Ortaokulu' nun yanındaki caminin şerefe kısmmın taşlan Erzincan depremin Dpıım yoktu, ne kötü... Şekerlemelerininelitkâğıtlanndanrenkresimler çıkardı. Doktor, mühendis, çift... 147numaradaktiloidi.Kimilerizorbuınurdu, kimilerı de zebil gibi. tki kardeş, asabanın çocuklan ile ahırda elit kâğıtlayla tekçift oynarlardı. Az bulunanı çok iğıda değişirlerdi. Bir elit kâğıdı verir, beş, n, onbeş kâğıdı alınırdı. Muzaffer ütülmüş, itlerielindengitmişti. llhan'da "daktilo" ırdı. 35 elitkâğıdıyladeğiştiriliyordu. Muıffer onu da aldı tlhan 'dan. Değişti 35 elit âğıdıyla, ütüldü. tki kardeş üzgün aynldıırahırdan. " Kardeşim mangahn başma diz çökmuş, llerini ateşe uzatmıştı. Rengi kaçmıştı. Tityordu. 'Nerede' diyebağırdım, 'hanitoumnerede'? Kardeşim boynunu büktü, ^astayım ağbi' dedi, 'sonra bulurum'. Me?' dedim, 'Kaybettinmiyoksa'? Düirmüşümcebimden.dedi. 'Şimdibul' die bağırdım, 'Şimdi bul.. Ben Kızılca'ya idiyorum. Hadi kalk şimdi bul..' Hırsla baırarak çıktım. Yayhnın önüne oturmuş zağagidiyordum. Topumcebimde yoktu. [e kötü." Amcası ilegittiği Kızılca'dan apartopar öndülerbirkaç gün sonra: "... içeri girdik, kanatl! kapıy ı geçtik. Avıda iri siyah bir kazan vardı. Altında ateş akılmıştı. Evdenuğultulargeliyordu,ağlıorlardı herhalde. Bacım gelerek bana sanlı. llhan... llhan... dedi, Ilhan öldü... Anem, yukarda, dedi, pantolonun cebinde elit âğıtlan var." tlhan, 5 Mayıs 1941'de elit kâğıtlan ile irliktegömüldü... 2 yaşındaki Fadime' ye pek düşkün oldu. îezdiriyor, ne isterse yapıyordu... 1941 'in29Ekim'i. Baba, dükkândanfae zehiri getirip soba tahtasının köşesine oymuş. Küp şekerlere benziyor. Fadime eminyor kıyısından, bırakıyor. Öğleye loğru da kusuy or. Geçti sanıyorlar. Cumhuiyet Bayramı 'dır o gün: atlar koşuyor lâ li li cirit oynanıyor lâ li li kardeşim ölüyor lâ li li mezarlarıyanyana lâ li li kalbimyanyana lâ li li Atatürk'ün öldüğü günlerde başladı ilkocula. öğretmeni Omer Sayılgan, ders somnda cebinden kalın bir defter çıkarır, nanzum masallarokur, oyunlarla öğretirdi )kuma yazmayı, harfleri, heceyi, tümceyi. Okulun bahçesinden sonra, Rumeli mu Muzaffer tlhan Erdost edebiyatla resim arasında gidip gelmişti çocukluğunda... de yerinden oynamıştı. Oraya bir ley lek yuva yapmış, ama yavrusuna uçmayı öğretirken aşağı düşürmüştü. Yavru leyleğin ayağı kınlınca tüm o yöredeki esnafbir olup ayağını sararken anne leylek fır dönmüştü üstlerinde. Sarma işlemi bitince de yavrusunu alıp yuvaya çıkarmıştı. Uzayan teneffüste izlemişlerdi bu olayı baştan sona. Türkçe öğretmeni Kel Fikret, derse girince bu olayı yazmalannı istemişti onlardan. Manzume halinde 1012 kıtay la anlatmıştı olayı da pek beğenmişti Kel Fikret. tlk şiiriydibu. Ortaokuldaki resim öğretmeni ısrarcıydı güzel sanatlar akademisine gitmesi konusunda: * * M. İLHAN ERDOST 1932'de Artova'da doğdu. Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. Gazetecilik ve yayımcılığa başladı. Açık Oturum ve Sol Yayınları'nı yönetti. Kardeşi llhan Erdost'un öldürülmesinden sonra Onur Yayınlan'nın yönetmenliğini üstlendi. "Türkiye Sosyalizmi" ve Sosyalizm, Türkiye Üzerine Notlar, llhan llhan, Osmanlı Imparatorluğu'nda Mülkiyet llişkileri, Şemdinli Roportajı, Demokrasi ve "Demokrasi", Onu Anlat Işte, Havada Kalan Güvercin, Ey Karanlık Mavi Güneş, Adam İçin Türevler, UlusUluslaşmaDemokratikleşme, Bir Fotoğrafa Altyazı/lki 7 Kasım, Üç Şair, Kanı Kanla Yıkamaklnsan Haklan ve Türkiye, Faşizm ve Türkiye, Türkıye'nin Yeni Sevr'e Zorlanması Odağında Üç Sivas, Küreselleşme ve Osmanlı "Millet" Modeli Makasında Türkiye, Yeni Dünya Düzenine Zorlanması Odağında Türkiye yayımlanmış kitaplandır4 Muzaffer tlhan Erdost, aiiesiyle birlikte.,,