Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 AĞUSTOS 2000. SAYI750 tan'daBostan lskelesi'ne, Silahtar'apikniğe gitmekti. Şenliklerolurdu. Birdesinemalar vardı. Cumartesi, pazar bir parça ekmeğimızi alır, sinemaya giderdik ki daha sesli sinema yoktu o zaman. Bizim çocukluğumuzda hep ecnebi filmleri seyrederdik. O zamanlar yalnız Milli Sineması vardı Balat'ta. Mehtap Sineması, Çiçek Sineması sonradan açıldı. Birden geçmişinde bir yolculuğa çıkıyor. Çanakkale Harbi onuçok etkilemiş. Çünkü babasını yitirmiş bu savaşta. "Ben seksen dört yaşındayım. Dörtbeş yaşındayken babam Çanakkale Harbi'ne gitti ve bir daha dönmedi. Ne zaman Çanakkale günü vardır ki bazı televizyonda şarkı söylerler ben ağlarım, sevincimden ağlarım. Çünkü helal olsun memleket haynna gitti derim." Varlık Vergisi? Yazıldı çizildi gibisinden bir işaretle yanıthyor soruyu: "Olan vermiş olmayan verememiş. Ben o zaman askerlik yapıyordum." "Haberiniz yoktu öyleyse!" "Evet. Sıvas'ta askerlik yaptım. Alaman Harbi devam ettikçe bizim askerliğimiz de uzadı. tkiüç yaşındabirkızçocuğubıraktım annesine. Üç sene birgün izinli gelemedim." "Döndüğunüzde ailenizi nasıl buldunuz?" "Fakirlik vardı. Sadece fakirlik!" Nesim Hekim bu konu hakkında fazla konuşmak istemiyor. Biz de üstelemiyoruz. tsrailkurulduğundaTürkiye'denaynlmayıdüşünmüşmü? "Düşünmedim. Burada doğdum, büyüdüm. Gidenler oldu ama biz kaldık. Yaş seksen dört artık." Hiç göstermiyor. Cebinden nüfus cüzdanını çıkararak kanıtlıyor. Asıl adı Salamon. Fakat kendisini ömrü uzun olsun diye Nesim diye çağınrlarmış. Cüzdanından fotoğraflar çıkanyor. Kansı "Tanti Teyze" dik duran birkadın... Son olarak bize "Balat'ta bal var" diyor. "Hakikaten Balat'ta bal var mı" diye soruyoruz Leon Brudo'ya. Brudo'yu Balat'taki manifaturacı dükkânında ziyaret ediyoruz. "Doğru. Bal atmışlar buraya" diyor, gözleri masmavi, bir misket iriliğinde. Dükkânda renk renk kumaşlar, havlular... Duvarda Ibranice, Arapça bereket dualan asılı. Başka bir bölmede duvan bir Atatürk fotoğrafı ve Türk bayrağı süslüyor. Zaman zaman Israü'e giden yakınlanndan selam alırmış. Bunu anlatırken bile hüzünleniyor. Tüp üstünde bamya ısıtıyoröğle yemeği için. Leon Brudo'ya Balat'taki yaşamı soruyoruz. "Oturduğumuz ev üç kattı. Evin sahibi manifaturacıydı. Her akşam birbirimizi görürdük. Oturur muhabbet ederdik. Rahmetli annelerimiz kahve pişirirdi. Güzel bir muhabbet olurdu. Yani o kadar yakınhk vardı. Şimdi maalesefböyle şeyler yoktur, günden güne azaldı. Bahusus ki şuradan bir Israil yolu açıldı. Burada oruran orta dereceli insanlarbirpropaganda üzerine, îsrail güzel bir propaganda yaptı, muhakkak ki insana ihtiyaçlan vardı tsrail'e göç ettiler. 67 Eylül hadisesi olduğunda herkes canından korktu. Bazılan evlerini bile öylece bırakıp gitti. Ama oraya gittikten sonra dönmek olmaz, kim bilir evlerinde kimler oturuyor şimdi?" 11 Berta Hanım' ın kitabından bir şiir okuyor Leon Brudo: BaharveSen /Birkanatsesindegelşafak şafak/Unutmuşgecelergülümsememi/Yokluğun içimde dürülmüş bayrak/Birkanatsesinde kaybettim seni/Birkanatsesindegel şafakşafak... Şimdi bir başka Balatlıylayız, manav David Behar. O daha çok Balat'a yakın Mollaaşkı'naâşık. Şimdi Balat'ta oturuyor ailesiyle ama kopamamış, her fırsatta Mollaaşkı' na olan sevgisini dile getiriyor. Balat Market'in karşı komşusu David'e soruyoruz: "Kaç yıldır Balatlısınız?" "Mollaaşkı 'nda doğdum, Balat'ta yolcuyum. Yetmiş üç yaşındayım. Mollaaşkı 'm biliyor musun? Pastırmacı yokuşundan çıktın mı Mollaşkı derler kalelerin ora, tarihi yer. Beş yaşında geldim Balat'a. Yedi göbek Balatlıyız. Babam da dedelerim de. Çocuklar burada, kadın burada. Rahatız çok şükür. Altmış sene oldu. Babam ölmeden evvel sekiz kardeş el arabasında kömür satıyorduk. Babam öldüktcn sonra hepimiz bir tarafa dağıldık. Elli sene oldu babam öleli." Arkadaşı Samim Bey rahatlaması için arkadaşı David'e bir sigara uzatıyor. "Doğup büyüdüğünüz Balat nasıl biryerdi?" "Biz iç içeyiz. Ben Yahudi, o hacı. Çok eski arkadaşım Samim. Bizim kapılanmızda kilit yoktu, açıktı. Şimdi on tane kilit var kapılarda. Sabah kapı çalındığında, kalkamadığım zaman merak ederler, sorarlardı. Şimdi ölsem bile kapıyı çalan yok. Saygı, hürmet vardı, sevgi vardı. tmkânı yok, bir büyüğümüzün arkasından geçemezdik. Kahvenin önünden geçemezdik. Babam öldükten sonra camilere, evlere giderdim. Mollaaşkı'ndaBolulubirhoca vardı, nur içinde yatsın. Çağınrdı, elimden tutar, yemeğimi yedirirdi. Set vardı, sette uyurdum. Neler yetişti Mollaaşkı'ndan! Paşalar yetişti, büyükmemurlar. hocalar yetişti." David Behar, Atatürk'e hayran. "Aklımızda kalan o. Hem Florya'da, hem Edirnekapı'da açık bir arabada gördüm Atatürk'ü. Dünyayı tanıttı bize, refah içinde büyudük." "Geçmişe özlem duyuyor musunuz?" diye sorduğumuzda nasıl da bastırarak "özlemem mi" diyor manav David. "özlemem mi, çok özlüyorum..." Hoşlanmadığı şeyler de olmuş Balat'ta. "Mollaaşkı'ndanBalat'ageldik. Arkadaşıma 'Gâvurnedir' dedim. 'Mezarhğageliyorlarya' dedi 'onlara derler.' Rummezarlannı kastediyor.' Yahu kafası gözü başka mı onların' dedim. Şaşırdım. Balat'ta duydum bunu, bir daha hiç işitmedim. Kırk senelik Arap ortağım vardı benim. Ne ben ne o birbirimize kötü söz etmedik, tek kelime." David Behar'ın oğlu Mahir Behar, yeni kuşak insanının gözüyle dile getiriyor Balat'ı. lşletme eğitimi alan MahirBehar, Balat'ta oturuyor. Ama çevresi farklı semtlerden gelen insanlardan oluşmuş. Söylediğine göre Balat' ın gerçek yüzü, gün yüzüyle görüneni değil sadece, Balat'ın akşam yüzü, temiz insanların aile ortamının olduğu, bir de her türlü olayın döndüğü yüzü var. Ona göre salt mimari yapılan iyileştirmek yetmiyor toplumsal yapıyı da düzenlemek gerek. Bu da insanı insan olarak görmekten geçiyor. Leon Brudo, oğlu ve Nesim Hekim... Anlatüacak şeyler bitmedi henüz... Leon Bey'in kansı şairBertaözgün. Onu Teşvikiye'deki evinde ziyaret ediyoruz. Anılannıyazdığıbirkitapvar. Evin her köşesinde Berta Hanım'ın sanatçı yönünü yansıtan izler göze çarpıyor. Çamekânlı dolaplann içinde siyahbeyaz, renkli fotoğraflar. Birailenin görsel tarihi bunlar. "Balat'ta vakit geçirmekten hoşlandığınız bir yer var mıydı?" "Ahemla dedikleri bir kültür kulübü vardı. Gençler orada eğlenirdik. Danslar olurdu. Ben de iştirak ederdim tabii. Balat'ın caddesi sanki bir Beyoğlu sokağı gibiydi. lskelenin yanında Kliyanti'ningazinosuderlerdi, müziklibir gazino vardı. Orada çok güzel vakit geçerdi. Bir de köşebaşında sırfkahve ve çay içilen bir gazino daha vardı. Biz daha çok Ahemla'ya giderdik." EliŞaul'un"Balat'tanBatyam'a"adlıkitabından öğreniyoruz. Ahemla, 1891 yılında Balat Yahudileri tarafından kurulmuş, 1930'h yıllarda Balat Yahudilerini Türk kültürüne intibak ettirme, Türkçe öğretme ve konuşturma amacını benimsemiş, sonradan adını Türk Kültür ve Yardım Cemiyeti olarak değiştirmiş bir dernek. Ahemla'da gençler... Vatan Çaddesi'nin açıldığı dönemlermiş. Bir gün Adnan Menderes yanındaki mühendislerle Balat'a gelmiş ve sokaklanndan geçmiş. "Benim dükkânın olduğu sokak için 'dardır, bu ortadaki adayı kaldıralım sokak genişlesin' dedi. Ekmek kapısı olduğu için korkmuştum. Dalan da Eyüp'ten Unkaparu'nıgöreceğimdemişti. Sonra bütünkıyılan park yaptılar. Bu bir parça da bizim işimize sekteoldu. Adarunyıkılmasıiselaftakaldı. Adamın ömrü yetmedi. Zaten Türkiye 'de çalışanlan sevmezler..." "Üç dinin birleştiği Kudüs benzetmesini yaptığımızbu semtte futbol kulübünden başka kültürel iletişimi sağlayıcı ortamlaryok" diyor. Kiliseyle cami, ayazmayla sinagog iç içe Balat'ta. BirgünyolunuzudüşürürsenizErmeni Surp Hıreşdagabet Kilisesi'ni, Çabir Çamisi'ni, Ahrida Sinagogu'nu, Rum Meryem Ana Kilisesi'ni ve Agora Meyhanesi'ni görebilirsiniz...^ Metalden saç tokası yapan kadınlar... Yoksulluğu kırma çabasu..