Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Deprem oncesı ve sonrasu.. Belleği diri tutmak ıçin sanatın payma düşen de buydu... İki odada deprem belleği Üç saatlik bir sergiydi. Bir otelin Marmara Fay Hattı'na bakan iki odasında, depremden öncesini ve sonrasını anımsatıyordu. Bu anımsatma, sanatın deprem gibi hem sosyal hem de ekonomik bir olaya bakma, görme ve yansıtma zorunluluğunu yerine getiriyordu... Yine de çok az insan görebildi ve hem kendisini hem de sistemi sorgulayabildi... Günlük yaşamın izlerini savurabildi. PROF. DR. AYLA ÖDEKAN O n yedi Ağustos ve 12 Kasım tarihleri yaşamımıza kazıldı. Daha önce de depremi yaşamıştık. Ne olduğunu sorgulamadan "Tann'nın laneti" ya da "öküz başını salladı" açıklamalarıyla geçiştirmiştik bu doğa olayını. Bu seferki depremler bizleri bilitnle karşı karşıya getirdi. Ancak bilime yabancıydık. O kadar yabancıydık ki ne soru sorulabileceğini bilmeden tek soruyla sıkışürdık bilımi: "Ne zaman deprem olacak?" Bu kez bize depremin ne ve nasıl olduğunu bilim açıkladı, ancak ne zaman ve nerede deprem olacağı sorusunu yanıtlayamayacağını da sabırla vurguladı. tlk kcz bilimle aydınlandık. Depremin bir doğa olayı olduğunu, ınsanın doğa olayını bilimle anlamaya çalıştığını ve bu konuda önemli bir yol katettiğini, daha da uzun bir yolu olduğunu kavradık. Bu süre içinde yalnız jeoloji bilimiyle karşılaşmadık, mımarlıkta doğru tasarımın ancak bilimin birlikteîığiyle gerçekleşebileceğinigördük.Jeolojininbilimselaçıklama biçimi de şaşırttı bizi. Bilim adamının öteki bilim alanlanna daörne Deprem yeni değildi, tarihi vardı ama o da unutulmuştu... ğin toplumpsikoİojisine duyarlı olması gerektiği görüldü. 17 Ağustos ve 12 Kasım 'la toplum bılım gerçeğiyle, bilim toplumla ilk kez karşı karşıya geldi. Diyalog ilk kez kuruldu ama yeterli olmadı. Doğaya karşı savunmamızı bilimsel çözümleyebildiğimız söylenemez; çunkü bilime yabancıyız. Bilimle ilişkimizi sürekli kuramıyoruz. Ne kışisel ne de toplumsal olarak henüzörgütlenemedik. Beynimizın gizli köşelerinde depremin baskısı var olsa da, 17 Ağustos öncesi yaşam değişmeden surüyor. Günlük yaşam belleğimizdeki izlen siliyor. Her boyutuyla çok sarsıcı bir olay yaşanmıştı ve yaşanmaya da devam ediyor. Toplumsal sorumluluğu yüklenen sanat bu konuda önemli bir görevi yerine getirebilirdi. Kurduğu imgelerle deprem olaymı canh tutabilir, durumumuzu sorgulayabilir, bizi düşünmeye zorlayabilir, uyuşukluğumuzu giderebilirdi. Fotoğraf sanatı olayı belgeledi. öteki sanat alanlannda ise deprem olayı hiç yankı bulmadı. Sanat dünyasi.hiçbirfelaket yaşanmamış gibi, yine olağan üretimini sürdürdü. Yaşanan olay Picasso'nun Guemica'sından daha azmı acıydı? Bu duyarsızlığa karşı çıkışını Alternatif Sanat, 24 Haziran 2000'de Sultanahmet'te Mimar Mehmetağa Cad. OtelObeliskSümengen'de, 1000 adet davetiye dağıtılmasına karşın sanat çevrelerinin ilgisini çekmeyen, bu nedenle izleyıcisi de "alternatif" olan bir sergi oluşturarak yaptı. Deprem konusu dünyanın iki ucunda Marmara ve Kaliforniya'da yaşayan, çocukluk arkadaşı iki genç sanatçı Arzu Arda Koşar ve Telga Südor Mendi tarafından bir enstalasyon çahşmasıyla masaya yatınldı ve alternatif mekânı, konusu ve malzemesiy le bir buluşma gerçek