Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lştip'ten aynlmadan önce çekilen sonfotoğraf. Hakkı Bey 8yaşında (1.9.1928) HakkıBey ve Güıter Hanım nişanltlıkgünlerindeBüyükada'da (1960)... Balkan topraklanndan göçe zorlanan aileler birbirine benzer özel likler gösteriyordu. Yok pahasına satılan evın, bağın parasının altına çevrilıp bebeğin kundağının arasına dikilerek sınırdan geçirilmesiyle Türkiye'de kurulan yeni yaşamlardı onlannki. Ya da aile bireylerinin bir süre için parçalandığı, yaşanmasızorunluzamandıhmlenydı. Daitna birazburuk,birazürkek..Nineler,torunlanna anlattıklan masallann içine bile serpiştirirlerdi bunlardan bazılannı. Balkanlardan akın akın Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan yüzbinlerce insan, yeni kurduklan yaşamlannın içine bir şekilde kendi geleneklerini yerleştirmeye çalışırlar Bu benim evim diye baktığı evlerin hiçbiri onun değildi. Amayine de deklanşöre basıldu dı. Sohbetlerinde, bayram yemeklerinde o kendilennehaskültürleriniburuk bir şekilde yaşatmaya çabalarlardı. * 1. Sayfanın devaını gözleri ileyapmıyordubuyolculuğu. Doğup büyüdükleri, nice sevdalan yeşerttikleri, çocuklar doğurduklan topraklan apar toparterkeden, ama ölürken bile oralan sayıklayan anasmın, babasının, tştip'in en güzel kızı diye anılan ablasmın gözleri de onunla beraberdi. Tekin Yayınevi'nin sahibi Kemal Karatekin'in "Iştip'e varmak üzereyiz" sözü ile yine sıynldı anılanndan. tstanbul'dan Üsküp'e 1 saat süren yolculuk, havaalanının önünde kapitalist düzene geçiş sürecindekı ülkelerin hemen hepsinde yaşananlann benzeri " fahiş fiyat isteyen taksici ordusu" ile yapılmaya çalışılan pazarlık, onlann kendi aralanndaki itiş kakışa seyirci kalmak, başkente vanş, oradan otobüs ganna gidip tştip'e kestirilen 7 bilet ve nihayet anılarla, hoş sohbetlerle, yüzü gülmeyen şoforün teybe koyduğu Makedon halk şarkılan arasında katedi lcn alabildiğineyeşil, yemyeşil manzaralı yol... Bunlann hepsi yaşlı bedenini keyifli bir yorgunluğnn sarmasmayol açmıştı. Üstelik hava da iyice kararmıştı. Hotina deresinin üzerindeki köprünün karşısmdaki otele yerleşildi. Hakkı Bey'in "Çocukluğumun kentini gündüz gözüyle görmek istiyorum" sözleri üzerine otelin arka sokağında eskiden Yahudimahallesiolarakbilinenbölgedekücük, tipik bir Makedon restoranına gidildi. Kısa süre içinde 7 kişilik gruba Kemal beyin îştip'te yaşayan yeğenleri de katılmış, sohbet iyice koyulaşmış,çokeskılere, Balkan topraklanndan Türklerin apar topar aynlmak zorunda kaldıklan günlcrin anılanna dönülmüştü. Makedon restoranı... O küçük Makedon restoranında da konuşulanlarbundan farklı değildi. Hakkı Bey'in dayısının oğlu Prof. Dr. Faik Tanman, Balkan Savaşf nın yaşandığı dönemlere kadar inerek babasının kendisine anlatüğı anıyı aktardı onlara. Bir dönem, aynı topraklarda dostça kardeşçe yaşayan Sırp' ın, Bulgar' m, Yahudi'nin, Türk'ün, Makedon'unnasıl savaşın acımasızhğının kurbanı olduklannı da gözlerönüne serdi. tştip'i 2 yaşındaterkeden llakkı Bey üniversı. yi bitirdiğiyıllarda... Kadırga'da ahşap, iki katlı cumbalı eski bir evde kurulan ikinci yaşam tştip'i unutturamadı. Ailenin Balkan özlemi çocuklann yaşamına da yansıdı. Dört çocuğun en küçüğü Hakkı Yüzak bir gün îştip'e gitme isteğini 72 yıl taşıdı. îşte, kiraza yolculuğun öyküsü... Faik Bey' in o dönemde öğretmen olan dedesine öğrencisi bir Sırp subayı yaklaşmış, "Hocam yann sakın evden dışarı çıkmayın" demişti. Edip Hoca'nın bu uyanyı dikkate alıp evde kalmasına karşın Sırp askerler evlere baskın yaparak Türk erkeklerini toplamışlardı. Dedenin yaşamının kurtulması ise gerçekten çok büyük bir tesadüfle öğrencisi olan o Sırp subayın kendisini görüp kurtarması sayesinde gerçekleşmişti. Hakkı Bey de kendi ailesinin göç günlerinianlattı. BalkanHarbi'ninardındanSırpve Bulgarmıllıyetçilığıartıkzaptedilemeyecek boyutlara ulaşmıştı "Bu topraklar artık bize haram. Çocuklanmı Türkiye'de okutmak istiyorum" diyen baba Ibrahim Bey çareyi göç hazırhklanna başlamakta bulmuştu. önce biri 14, diğen 18 yaşındakı ikı oğlunu 1926 yılında lstanbul' a akrabalannın yanına okumalan için gönderdı. Ancak bu kez de sorun mal varhklarını paraya dönüştürme süreci içinde kendini gösterdi. "Türkailelernasıl olsa gıdecekler" diye kimse evleri, arsalan satın almaya yanaşnııyordu. Zorunlu göçe ve yeni yaşama ilk adım elden çıkarabilen ne varsa satılarak düğünlerde sünnetlerde takılan altınlan, takılan yanlarına alarak atılabildi. Ve Kadırga'da eski, ahşap, iki katlı cumbalı bir evde, yaşam yeniden kurulmaya çalışıldı. Îştip'te 4 seneokulagiden Hakkı'nınçocukluk anılarındaki bir diğer derin iz ise tstanbul'daki yeni okulunda arkadaşlarının 'çocuk acımasızlığı' ile kendisiyle şivesi yüzündenalayetmeleriolmuştu. tştip'tehanları, bağları, bahçeleri olan nalbant Ibrahim bey Kadırga'da darbir sokakta 1933 yılında açtığı küçük bir bakkal dükkâmnın kazancı ile 3 erkc k çocuğun u okutmay ı başaracaktı.