20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 TEMMUZ 2000. SAYI 747 bağa gördü. Üzerine bıçakla "Ali Pasha" kazınmışbirkaplumbağa. Yarımgünkadar oyaladı onu o kaplumbağa. Onun venlen otlan sakin sakin kemirişini seyretti. Imrendi kaplumbağaya Moız. Yalnız o anı yaşıyordu küçük hayvan ve mutlu idi besbelli. ö n siperlerde "tleri!" emrini beklerken bir sabah üstlerine mermi yağacağını bilirlerdi askerler. Siperleri geri almak için gemiler üzerlerine yağdıracaklardı obüs mermilerini. tşte böylebir sabah yaralandı Moiz. tlkmermileratılıratılmazhedefin kendi bulunduklan yer oldugunu anlamışlardı. önceleri ıslık sesleri yaklaştı ve üstlerinden geçip arkalannda patlayan top mermilerini duydular. Sonra her mermi, geriden ileriye, biraz daha onlara doğru gelmeye başladı. Nesim ile bakışlan karşılaştığında "beklenen gun"ün geldiğini anladılar. "Beklenen gün" hangi gündur? Neler ifade eder bu söz? bir düğün, bir dogum, birbayram.bazenbirsınavhattabirameliyat günü. Hep bir şeyleri bekleriz; ama bir askerin savaşta geçireceği son gün ise "beklenen gün", işte o günü beklemeknasü bir bekley iştir acaba? Gürültü yaklaştı, yaklaştı. Taş ve toprak parçalan uçuşmaya başladığında Nesim'in duasına katıldığını duydu Moiz. "ŞemaîsraelAd."(l) tşte o zaman Musul'da trene binerken yalnızca Musul'daki Zafira ile tstanbul 'daki Roza'yı karşılaştınp karar verdiğini anımsayarak içinden kendine "Al sana Roza" diye sövdü. Top ateşi altında asker, sevişirkenhissettiğiannmışlığıhisseder.bilirmisiniz? Asker ve korkulan, asker ve sesler, asker vcanılarıçarpışanvücutlargibidirler. Ve sonra bir obüs mermisi tam siperin ortasına düşüverdi. Bir süre çırpındı üstündeki ağırlığı savurmak için Moiz sessizliğiduyanadek. Kendine geldiğinde üzerindeki ağırhğın Nesim'incansızbedeniolduğıınuanladı. Cesedi itti ve doğruldu. Etrafı cansız vücutlarla dolu idi ama o yaşıyordu. Ne yapmıştı ki Nesim'den daha fazla yaşamak için? Bacağının bir yanından giren küçük bir şarapnel parçası diğer yanından çıkmıştı. ölüm, çok uzun yıllar sonra ihtiyar bir adam olarak lstanbul 'da, yatağında bulacaktıonu. Bir süre sonra birinin sendeleyerek kendi tarafına doğru geldiğini duydu. Çorlulu Hayim oldugunu anlar anlamaz seslendi ona. Hayim durdu, dinledi, sonra da: "Moiz andestaz"(2)dedi'nostoviendo".(3) "aki(4) Hayim tam önündeyim" "göremiyorum Moiz, gözüm çamurlu, göremiyorum." O zaman Hayim' in yüzünün kan içinde oldugunu farketti Moiz. Iri gövdesi ile el yordamıyla yürüyor, sağ ayağı ile bir cesedin parçalanmış karnına bastığını farketmiyordubüe. Sonra yere çöktükan ile kanşık çamurlu suları gözlerine, yüzüne sürdü. "Moiz, Moiz, nosto viendo Moiz" diye ağıt yaktı. 70 yıl sonra babam ile birlikte büyükbabam Moiz Levi 'nin savaştığı yerleri gezdik. Babam "Ben buralarda tatil yapıyorum, 70 yıl önce ise babam burada can pazarında idi" dediği zaman büyükbabamı ve bana, yani isminın devemı olan torununaanlattığı yukandaki olaylan hatırladım. Ölmeden önce son 10 yılını yatakta, gözleri kapalı mınldanaraktıpkı siperdeki gibi geçirmişti. Çok az konuşurdu ama 15 PAZARIN PENCERESINDEN Gerekirse soyunurum... SELÇUK EREZ K IY1ORIS LEVİ 1956 lstanbul doğumlu. lstanbul Üniversitesi Işletme Fakültesi 1980 mezunu. Sanayici. Evli, 6 yaşında bir kızı ve 16 yaşında bir oğlu var. orada uyumadığını, kendi iç dünyasında gezindiğini bilirdim. O geceyi Morto(5) adı verilen bir koy üzerindeki küçük motelde geçirdik.. Sabah çok erken saatlerde civardaki Fransız şehitliğine doğru yürüdüm. Yüzlerce, binlerce mezar, sanki bitmeyen bir savaş içinde, durmadan esen rüzgânn ıslığını benimle birlikte dinliyordu. Şehitlikte o saatte benden başka bir canlı yoktu. Büyükbabamın akranı binlerce genç, belkı de bir kadının koynuna bile giremeden, doğduklan yerlerden çok uzakta bu hüzünlü toprağa gırmişlerdi. Kimisinin vücutlannın parçalan bile bulunamadığından birçok da simgesel mezar vardı. Isimlere bakarak mezarlar arasında dolaştım durdum. Ve sonra bir sürü haç arasında birkaç tane de Şaday(6) oldugunu fark ettim. Birtanesinin önünde durdum ve şaşkınlık içinde bir başka Levi'nin orada yattığını okudum. Gözleri yaşartan ne ölünün bir Levi olması, ne de 19 yaşında ölmüşbulunması idi. Ama binlerce satırla bile anlatamayacağı m bir isyanı bana hissettiren bir ibare mezar taşına kazuımıştı. "Mort pour la France"(7) yazıyordu Levi'nin mezar taşında. Fransa'dan gemilere doldurulup getirilen binlerce asker içerisinde bir Levi, benim büyükbabama, bir başka Levi 'ye karşı savaşıp Fransa için ölmüştü. O Levi, aüesinin, çok değil 2530 sene sonra yine Fransa'dan vagonlara doldurulup, "üstelik Fransızlartarafından"bukez yeteri kadar Fransız sayılmadıklan için toplama kamplanna yani ölüme gönderildiğini bilebilseydi, diye düşündüm. Bir şey daha düşündüm ve o yüzbinlerce Levi'nin, Mehmet'in ve diğerlerinin ölümünden çok kısa bir zaman sonra Çanakkale'nin işgal kuvvetlerine bu kez politik oyunlarla açıldığını hatırladım. Keşke ömrüboyunca yan kör, sefil bir hayat yaşayan Hayim gibi "nosto viendo" diyebilseydim, dedim kendi kendime. 11.09.1993 (1) Dinle ey Israiloğlu Tann tektir... (2)Neredesin (3) Göremiyorum (4) Burada ... * (5) Ölüm (6)Davud'unyildızı (7) Fransa için öldü ırmızı büzgülü balon eteği ve mor askılı, payetli siyah büstiyerinin üstüne giydiği kısa doktor gömleği, sırma işlemeli Hindistan işi kemeri ile bir tezat oluşturuyordu. Yüksek topuklu ayakkabılannın önündeki üstü metalik parçalaria takviyeli gri band ise boynundakı stetoskopla aynı malzemeden üretilmişti. Dr. Selin'i bezgin ve yorgun gördüm: Bebek sahılindeki "Çilingir Sofrası"nda denize bakarak, "Hekimlikten bezdim; mankenliğe dönüyorum" dedi... Radyoda Zeki Müren'in "Simidimde susamdın" parçası okunuyordu; o sırada çifte egzozlu bir motosiklet, üzerinde siyah miğferii bir şişman, büyük bir zangırtıyla geçti; bu lafı eksiksiz anladığımdan emin olamadım: "Hakikaten bırakacak mısın doktoriuğu Selin" diye sordum, "Peki hastalann, hastalann, mesela ben ne yapacağız şimdi? Bademciklerimizi kime aldıracağız, kulaklanmız duymadığında kim giderecek serümenlerimızi?" Sıze birkaç kulakburuncu öneririm; onlara gidersiniz! Selin Burçoğlu, KTV'nin topmodel 94 yanşmasında ikinci olduktan sonra tıp öğrenimini yanda bırakmış, Tahsin Sangülle ve Aylin Toktamış'ın kliplerinde rol alarak dikkatleri üstüne çektikten sonra da en aranan mankenlerden biri olmuştu. Zirveye çıkmak için her şeye sahipti o... Güzelliğinin yani sıra, kültürüyle de Ayna, Paparazzi ve Milenyum gibi dergilerin fotoğrafçılan tarafından sık aranan, görüşülen ve resimlenenlerdendi. En popüler mankenlerden biriyken tıbbi seçtiğinde de kendisiyle röportaj yapmıştım: "Niçin mankenliğe paydos?" diye sormuştum. Inanılmaz itiraflarda bulunmuştu, "Ben artık sıkıldım.. Hayatım, elde bavul, çat o kentte çat burada, podyumdan podyuma koşarak geçiyor. Yoruldum; sonra, pek çok manken bu işi erkek avcılığı yapmak için, hovardalık için kullanıyor ve bu işi seçen her birimiz, bu kimselerin kararttığı bir meslekten olmanın zarannı görüyoruz!" demişti. O sırada çok merak ediyorduk; bu acaba kötü biten bir aşk macerasının sonunda verilen bir karar mıydı? Hayır: Ortaokuldaki çocukluk aşkımı saymazsam, doğru dürüst, yetişkin bir aşk yaşamadım bugüne kadar. Erkekler güzel kadınlardan korkariar, benden hep çekindiler; ben de hayalimdeki prense bir türiü rastlayamadım.. Fazla aşkın meşkin, mesleğimi bir anda sona erdirebileceğini de iyi biliyordum.. Selin, sonra Marmara Tıp'a devam etmiş, bitirmiş, bunu takiben önce kulakburun ihtisası yapmış, ardından da biyokimyada doktoraya başlamıştı. Peki şimdi mankenliğe neden geri döneceksin? ^ Üniversite kann doyurmuyor; tıbba dönmeden, mankenliğim sırasında yaptırmış olduğum bir sürü liposakşın ve silikon amelıyatlannın taksitlerini bile doğru dürüst ödeyemiyorum.. Bir de tıbbi bir hatam beni çok etkiledi.. Peki, hani hekimler meslektaşlanndan para almazlardı? Estetik ameliyatlar olmaya başladığımda hekim değildim ki.. Bu yüzden bonolan imzalamıştım; şimdi de ödemek zorunda kalıyorum.. Yazık, bunca yılın, araştırmayla geçirdiğin senelerin boşuna mı gitti? Valla, memelilerde yemek yendiğinde doygunluk hissinin oluşmasına yol açan "leptin" maddesi konusunda yaptığım doktora çalışması, herhalde zayıf kalabilmemi kolaylaştıracaktır.. Tıbbi bir hata yaptığından bahsetmiştin.. Evet, kulakburun benim için yanlış bir seçimdi.. Lütfen yaz: Şimdi mankenliğe geri dönüyorum.. Çıplaklığa asla karşı değiiim; iyi bir mankenin yerine göre, estetik kurallara uyulmak koşuluyla gerekirse en küçük tangayla poz verebileceğini, filmlerde rol alabilsem ve senaryo icabı lazımsa da çınlçıplak soyunabileceğini kabul ediyorum. Peki, demek ki artık iş hayatım mankenlikte ya da sinemada noktalayacaksın! Belki.. Mankenliği başka bir meslek de mi izleyecek? Mankenlik ve kabilse sinema ve klip oyunculuğundan sonra şarkı söylemeyi de deneyeceğim. Udi Hırant'tan ders almaya başladım bile.. Bunu başanrsam meslek yaşamım müzik alanında son bulacak ve ben, Türk sanat müziğinin yıldızlanndan biri olarak hatırianacağım.. Ya bu gerçekleşmezse? O zaman yeniden tıbba döneceğim! Ne yeniden tıbba mı döneceksin? Tıbba yeniden dönüp estetik uzmanı olacağım.. O zaman zaten daha fazla ihtiyacım olacak olan güzelleşme operasyonlannı kendim yapacak ve podyumlarda sonuna kadar at koşturacak, rakıp tanımayacağım! ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle