Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 TEMMUZ 2000. SAYI 747 13 ğunu yüklenirler dendiğine göre, ev işlerini üstltnmiş olan eş bu yükümlülüğünü bu şekilde yerine getirmiş olmalıdır ki edinilmiş mallara katılma rejimi haklı olarak yerini bulsun. Yeni tasarıyla ilgili yürürlükteki M.K.'nin gerekçesinin değiştirilmesi konusunda da kaygı ve eleştiriler dile getiriliyor. Bu konuyu da açar nıısınız? Evet, önemli bir sorun da M.K.'nin gerekçesinin değiştirilmiş olmasıdır. Bu kanunun özü, laik olmasıdır ve bunu anlatan özlü bir gerekçesi vardır. Bu özlü gerekçe ortadan kaldınlmış ve en önemli pasajlan çıkanlarak tasanya konmuştur. Bunu hem ben hem de başka hukukçular dile getirdik. Bu gerekçenin mutlaka, eğer yasa yeniden kaleme alınmayacaksa, olduğugibi korunması gerekir. Yasa yeniden kaleme alınmayacaksa derken şunu kastediyorum: Yürürlükteki Medeni Kanun'a değişiklikler monte edilmelidir. Eğeredilmeyecese de gerekçe olduğu gibi korunmahdır. Burada önemli bir mesele de madde numaralanndan kaynaklanmaktadır. Bütün hukukçular, uygulamada da doktrinde de biliyorlar ki belirli konularbelirli maddelerle düzenlenmiştir. Şimdi artık karmakanşık olacak ve uzun süren bir kargaşa yaşanacaktır. Yeni tasarı kanunlaştıktan altı ay sonra yürürlüğe girccek. Burada da bir kargaşa söz konusu olabilir mi? Altı ay çok kısa bir süredir. Bakın, Isviçre'de dörtyıl sonra yürürlüğe girdi. 1984'te kabul edildi; 1988'de yürürlüğe girdi. Bizim altı ay sonra bunun yürürlüğunü kabul etmemiz, gerçekten başka sorunlara sebep olacak. Yeni Medeni Hukuk kitaplan yazılmalıdır. öğrencilerimize yeni hukuku öğretmeliyiz. Yeni kitaplarnezamanyazılacak? Yasanın TBMM'den geçmesinin en az bir yılı alacağı söyleniyor. Madem ki en az bir yıl var, pekâlâ mevcut kanuna değişiklikler monte edilerekyeniden düzenleme olanağı var, bu şekilde kargaşa da ortadan kalkar. Bu kadar yıl bekledik, yeni bir sorun yaratmadan, yumuşak inişle geçelim. Tasanda ev reisliğinin kaldınlmış olması da tartışmalara yol açıyor. Evet, bu değişikliğe karşı çıkılıyor. Toplumda ve parlamentodaki bazı sayın milletvekilleri tarafından. Hertoplulukta birreis olur.aksi halde bir kargaşa olurdiyorlar. llk bakışta, düzmantıkla doğrugörünüyorama evlilik bir ortak yaşam biçimidir. tki kişiden birinin reis olması diye yasada bir hükmün yer alması son derece eşitsiz, hakkaniyetsiz ve mantıksızdır. Uygulamada eşlerden birinin dominan olması ayn bir şeydir. Reislik konusundaki değişikliğe karşı çıkmak, diğer değişikliklere karşı çıkmakla eş anlamlıdır. Bu, yasanın temel felsefesidir yani yeni bir kanun, yeni bir aile anlayışı esas olarak burada kendini göstermiştir. Bu değişiklikle ilgili en çok üzerinde durulan ve tartışılan maddeler ailedeki mal rej imleri. Sanırım insanları en çok ilgilendiren maddeler de bunlar. Ayrıca bazı netolmayandü/enlcmeler, uygulamada sorun yaratacak gibi görünüyor. Bu konulan biraz açar mısınız? Yürürlükteki M.K'de, yasal rejimmal aynlığıdırveilk bakışta çoİc adil bir sistem gibi görülmektedir. Zaten kabul edilirken, Islam hukukunun kurallarına da geleneklerine de uygun olarak böy le değiştirip aldık Isviçre kanunundan. Ancak ikincil konumda olan, ekonomikgücübulunmayan, sigortası dahi kocaya bağlı olan vc çalışması kocasıyla bütünleşen bir kadın için mal aynlığı sadece babasından kalmış miras varsa ona inhisareder. Evlilik süresince koca lütfedip bir mal vermemişse edinilen mallara sahip olamaz. Tasanda getirilen, edinilmiş mallara katılım ise yürürlükteki rej ime göre daha eşitlikçidir. Bu sistemde evlilik birliği süresince edinilmiş olan bütün mallar boşanma, evliliğin iptal i ya da ölüm halinde eşit olarak paylaştınlır. O halde bu rejimde iki çeşit mal var: Kişisel mallar ve edinilmiş mallar. Bu mallarla ilgili maddeleri yeterince açık ve net buluyor musunuz? Kanun çok açık yazmış, eşlerden her birinin yalnız kişisel kullanımına ait şeyler, özel eşyalar, takılar vs. geleneksel olarak kişiseldir. Bunun dışında, mal rejiminin başlangıcında eşlerden her birine ait bulunan ya da sonradan miras yoluyla veya karşıhksız olarak bağışlama yoluyla elde edilen mallardır. Manevi tazminat alacağı ve kişisel bir malın satılmasıyla al ınan yeni mallar da buraya girer. Burada esas olarak iki kategori var: Evlenmeden önce sahip olunan mallar, evlilik süresince çalışma karşıhğı edinilen mallar. Çalışarak para kazandımz ve mal aldınız, sosyal güvenlik lcurumlanndan yine evlilik süresi içinde yapılmış yardımlar, tazminat lar ve kişisel mallannızın gelirleri de edinilmiş mallardan sayılır. Yani kişisel malınızın gelirleri edinilmiş mal sayılır. Olabilir ki evlilik süresinde kişisel birmalınızı satmışsınızdır ve o sırada kazandığınız paralarla bu kişisel mallan birleştirip yeni birmal almışsınızdır. Bunun için madde diyor ki: Değer artışı oranında her bir eş alacak hakkına sahip olur. Bu şekilde belirli dengeleri kuracak hukümler çok aynntılanyla düzenlenmiştir. Eğer bunu yapacak birtakım mahkemeler kurulabiliyorsa ve uzlaşmacı kurullar hakem lcurulu olarak çalışıp çözebiliyorsa, o zaman fazla bir sorun çıkacağını sanmıyorum. "Paylaşmalı mal aynlığı" denen bir sistem, tasanda sözleşmesel olarak kabul edilmiştir. Bazılan bunun daha basit bir sistem olduğunu ve kanuni rejim olması gerektiğini savunuyorlar. Paylaşmalı mal aynlığı diye bir sistem dünyada yok. Bizim hukukçulanmız diğer sistemlerden yararlanarak bir model oluşturmuşlar. tki sistem arasındaki fark: Edinilmiş mallara ortaklık rejiminde evlilik süresince edinilen bütün mallann ortak paylaşımıdır. Bunda ise ailenin ortak kullanımı ve yararlanmasına özgülenmiş mallann paylaşımıdır. "Ortak kullanım ve yararlanmaya özgülenmiş mallar" kavramı tartışma konusu olacaktır. Bu bakımdan diğerinden daha karmaşık sayılabilir. Neyin bu kapsam içinde yer aldığı tartışma konusu olacak, ispat sorunu ortaya çıkacaktır; yıllar süren bir yargılama söz konusu olacaktır. Bana göre paylaşmalı mal aynlığı rejimi içeriksiz ve daha çok problem yaratacak bir rej im olaak görülüyor. Edinilmiş mallara katılma rejimi de bazı problemler yaratacaktır amaçözümyollanbulunabilir. Sorun bir siyasi tercih sorunudur. "Bu rejimleri bırakalım yine mal aynlığı devam etsin ama miras hissesini çoğaltalım, şu anda çocuklanyla birleştiği zaman miras hissesi 1/4 oluyor, bunu yanm hisse yapalım; boşanma halinde de kadına önemli bir tazminat hükmü getirelim, yine mal aynlığı olsun, bu daha basittir" diyenler var. Bizim tercihimiz, edinilmiş mallara katılma rej iminden yanadır ama bu rejim için öngörülmüş olan bir altı aylık süre var: Eşler altı ay içinde sözleşme yapmadıklan takdirde bu rejim yürürlüğe girecektir. Bizim toplumumuz için zor olduğundan bu süreyi uzatmakta yarar var. En az bir yıl olmalıdır. Bir de eski evliliklerinotomatik olarak bu sisteme geçeceği duşünülürse, kamuoyunun mutlaka bilinçlendirilmesim si partiler tarafından, toplumun değer yargılaruıa uymadığı için eleştirilen ve yerine getirilmek istenmeyen, erkeksi bakış, diğeri ise teknik sorunlarla ilgili boyutu. Tasanrun içinde ele alınması gereken birçok teknik sorun var ama tekrar vurguluyorum, tasannın insan haklanna dayalı, kadın haklannı güvence altına alan, say gın bir içeriği var. Tasarıyı, esas olarak savunduğunuzu söylüyorsunuz. Öy le ki, başına bir şcy gelmesin diye haklı eleştirilerden bile kaçınıldığı gözlemleniyor. Sizin gibi düşüncnler az değil ama yine de bu eleştirüeri dile getirmekte yarar var sanıyorum. Şımdı, bizim yaptığımız bütün çalışmalardakafamızdaolanşuydu: M.K.'nin problemli olan maddeleri, evliliğin genel hükümleri diye adlandırdığımız kişisel hükümleri ve mal rejimleri denen mali hükümleri. Bir de çocuklarla ilgili bazı problemler var. Biz istedik ki değiştirilecek her maddcnin altına yeniharfler ekleyerekdeğişiklikler yapalım. M.K.'nin tarihsel, devrimci, simgesel özelliği hep yaşasın. Çünkü bizim ona ihtiyacımız vardır. özellikle bugün belki dünden daha fazla. Adalet Bakanlığı'nda kurulan komisyonun üyeleri, birtakım siyasilcrin de etkisiyle yeni bir Medeni Kanun yaptılar. Ama özü itibanyla öyle mi? Değiştirilen maddeler, bugün (Eski başkan Ahmet Kılıç söyledi) içcrik olarak yüzde dokuz civannda. Diğer hukümler aynen duruyor. Değişen hukümler; evlenmenin genel hükümleri, mal rejimleri gibi hukümler. Aşağı yukan toplasanız on maddedir. Şimdi, burada yeni bir kanun yapmış değiliz. Biz yine Isviçre kanununu uyguluyoruz. O halde bu biraldatmaca. Tasanda iki büyük değişiklik var. Bir tanesievreisliğiile ilgili ve ona bağlı değişiklikler; ikincisi ise mal rejimiyle ilgili değişiklikler. Bunun dışındaki değişiklikler ona bağlı olarak yapılmıştır. Bugünkü yasada, evin reisi kocadır. Kadın kocasının muavin ve müşaviridir. Eve kadın bakar diye üç tane hüküm var. tşte bu rol aynmı birinin diğeri üzerinde hâkimiyetini tesis eden hükümlerin temeli olarak görülüyor. Bu üç konu kaldırılmıştır. Bu maddeler kaldınhnca, buna bağlı olarak getirilmiş olan velayetin nasıl kullanılacağı, evlilik birliğinin nasıl temsil edileceği, ikametgâhın seçimi, evin masraflanna katılmadaki yükümlülükler, bütün bu ve buna benzer sorunlarreislik kalktığından, eşitlikcsasına göre düzenlenmiştir. Sizin de belirttiğiniz gibi, Anayasa Mahkemesi 1992yılında"Kadınınbirmeslekve işini icra etmesi için kocasının izni gereklidir" diyen hükmünü iptal eti. Bu çok güzel birgerekçeli karardır. Gönül isterdi ki bunu TBMMyapsın. tkinci konu da soyadı ile ilgilidir. Kadınların isterlerse eski soyadlannı kocalarınınkiyle birlikte taşımalanna olanak verildi. Bizim istediğimiz şuydu: Eşler isterlerse kendi soyadlanndan bir tanesini ya da bir üçüncü soyadını seçebilme hakkına sahip olsunlar. Çünkü, soyadı birkimlik olayıdır. Bukimliği insanlarevlenmekle değiştirmemeli ya da terk etmemeli. Adaletli bir çözüm, taraflann iradesine bırakılmasıdır. Bu Alman hukukunun kabul ettiği bir çözümdür ve son derece de özgürlüğe yer veren adil bir çözümdür. Ama tasanda yer almamıştır, eşitliğe aykındır. Benim yapacağım ikinci bir eleştiri de ev işlerini üstlenmiş olan, çocuklara bakan eşin bu emeğini ekonomik bir katkı, evi geçindirmc yükümlülüğüne ve sorumluluğuna yapılmış bir katkı olduğunu vurgulayan maddeye rastlanmamaktadır. Açık bir maddenin tasanda yer almasıgerekir. Eşlcr birlikte cvın wuinlulu Prof. Dr. Aysel ÇeliL!: Evlilik kurumunu bir sigorta gibigören anlayışın değigmesi gerek.