Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 HAZIRAN 2000. SAYI 743 calarla gerçek ve klasik Türk kimhği ile karşı karşıya geldim. Beyoğlu sakinleri, uzun süre Pera anılan ile beslendiklerinden "entegre" olmayı bir iki kuşak sonra başarabıldıler. Sanınm ki ben bu entegrasyona çok çabuk vardım, kımliğimi hiç tartışmadan ve kimlikten, bu "homojen" diyeceğim, BatılıDoğulu kimlikten sapmadan. Belki aydın bir çevrede olmak, îstanbul aydınlarının da Batı kültürüyle beslenmesi, belki de uyumu daha da kolaylaştırdı sizin için. Geçenlerde Attilâ tlhan bir dergi konuşmasında, Türkler, "1953"ten sonra Beyoğlu'na girdiler dedi. Ve Pera'nın sömürgeci imajından da söz ediyor. Ben kitabınızda bununla ilgili değinmeler okumuştum... Pera'yı sömürgecihkle ılk ben suçlamadım, sanıyorum. Sömürgecilık ya da sömürgeciliğe benzeyen durum Pera'nın tertibınden oluştu. unutmayalım ki ilk kurulan Pera her şeyden önce yabancı elçiliklenn Pera'sı idi. Sonradan elçilikler etraflanna ve yanlanna kendi vatandaşlannı topladılar, kendi kiliselerini kurarak, cemaatler oluşturarak, bir zamanlar "koloni" sözcüğu Pera/Beyoğlu'nda çok kullanıldı. ttalyankolonısi, Fransızkolonısi, Alman kolonisi... Ve bu "koloniler" kendi cemıyetlerinde, kendi kulüplerinde toplanırlardı. Her şey çok doğaldı, her şey bir birlik ve beraberlik oluşturuyordu. Ama ve acaba tüm bunlar "entegrasyon"dançokbırçeşit"segregasyon" kokmuyorlar mıydı? Ashnda sorun benim gibi bir yazann değil de o dönemi incelemek isteyen toplumbilimcilerin sorunudur. Pek tabii ki, ekonomik kaynakların da Pera 'dakilerin elinde olması gerçeği vardı. O zamanlar, Pera yabancı uyruklular ve onlara yakınlaşan azınhklar tarafından yaşatılıyor, ticaret onlann Tarlabaşı 'nda bir sokak... elinde, finans (bankerlerbankalar) onlann elinde, kültür ve eğlence de öygidişle küçük bir Amerikahavasında siyale. Yenı ve çağdaş buluşîar, gramofondan saltoplumsal ve ekonomik olaylann etkisi bisiklete ve süıemaya kadar bu bölgeden haile çehre değiştirdi, değiştirmesi gerekiyorreket ediyor. Osmanlı aydınlan bu bölgeden du. Biliyorsun olaylara duygusal değil uzak kalamıyorlar, Batı 'nın kapılan çünkü mantıkla bakmak adetimdır. sanki Pera'da açılıyor. Şimdiki Beyoğlu'na siz ne kadar TürkAncak nüfus sayımı bakımından Beyoğlu'nda yaşayan Türklerin nüfusunun Jeşti diyorsanız da, kimi aydınlar tarafından "Soho"ya benzetiliyor. Gerçekten yanya yakın olduğu söyleniyor. Bubirazdatahminibirgörüş. 1477yılm özellikle hafta sonu o birmeyecekmiş gibi da Galata 'da yapılan bir nüfus sayımı Müs duran eğlence kalabalığı, nicelik olarak benziyor da...nitelik üstüne sanırım bilüman Türklerin oranı yüzde 38.9 olduğunu raz konuşmak gerekiyor. Bir sentez mi ortaya koyuyor. 1849 'da Beyoğlu'nun yabancı nüflısu 14.000 kişidir... Daha sonra ki Beyoğlu'ndaki yaşam? Şimdiki Beyoğlu bence bir sentez olasayımlara da bakıldığında, Beyoğlu'nda maz; çünkü sentez olabümesi içın iki ayn ve Müslim ve Gayri Müslim oranı yüzde 50birbırine benzemeyen bir olgunun varolmayüzde50civanndadır...Sayılarabakıhrsa, sı gerekiyor. Ortada böy le bir durum yoktur, 1950'li yıllarda iç göç Beyoğlu'nu çoketkiliyor, 67 Eylül olaylan ise öyle ve de 1964 yıhnın sürgün kampanyası... Azınlıklann ve Levantenlerin sayısı azalıyor, Beyoğlu artık "özel bir bölge" olmaktan çıkıyor. Bu da, Beyoğlu'nun Türkleşme sürecini işaret ediyor ki buna Beyoğlu çöktü deniyor. Bu sizi nasıl etkiliyor? Beyoğlu'nun çökmesi benı pek etkilemedi,tarihselbırkonjonktüriçınde zaten çökmeye mahkumdu. Istanbul'un tümü bir değışıme uğrarken Beyoğlu da bu değişıme ayak uydurdu. Eski profihnı kaybetti, tümden ulusal bir kimliğe sahıp oldu. Beyoğlu özellikle 19. yüzyılda bir küçük Paris havasında ıdı bugün bu DERGIDEN Merhaba, Evinize her çıkan motorlu, elektrikli, pilli ve elektronik aletten alıyor musunuz? Dijital anteninizle 500 kanalı birden izliyor musunuz? Evinizdeki çifte telefonla yetinmeyip durmadan cep telefonuna uzanıyor musunuz? Eşyalarınızı ve arabamzı iki üç senede bir değiştirip her mevsim yeni giysiîere bürünüyor musunuz? Haftada bir uçağa atlayıp Bodrum 'a ya da Las Vegas 'a uçuyor musunuz? Yazlığınız, kışlığımz, hatta bir de haftasonu eviniz mi var? Bu soruların yamtı evetise "Aman da mozaikleriyok ediyorlar, Zeugma 'yı boğuyorlar, binlerce yıllık tarihi baraj yapıyorlar " diye üçüncü şahıs konuşmamz çok anlamsız. Bir düşünün. Fırat kıyılanndaki dogayı ve tarihi kentleri gerçekten barajlar mı yok ediyor, yoksa siz mi? Antik kentler ve siyah güller (Fırat'a Veda röportajına bkz) aşırı tüketim alışkanlığı edinen orta ve üst düzey gelir gruplarınca yok ediliyor. Bunca yoğun tüketime bir de dikkatsiz ve açgözlü devlet bürokrasisi eklenince dört dörtlük bir katliam çıkıyor. Bir de insan sormadan edemiyor? Elektriğin çoğunu Türkiye 'nin batısı tüketirken niye Fırat 'ın üstüne bu kadar çok baraj yapılıyor? Bu haftaki kapak konumuz barajın yuttuğu Fırat vadisi. Kapağımızda da Halfeti Kale Meydam 'nda çekilmiş bir veda fotoğrafı var. Hayat Hastanesi Müdürü Dr. Ali Rıza Torun, eşi Gülay Torun, oğulları ve annesi Sıdıka Torun Halfeti 'ye veda ediyorlar. Arkadaşımız Nermin Bayçın yö'reyi belgelemek için çalışmalar yürüten arkeolog Nezih Başgelen ile konuştu. Önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak umuduyla... Not: Hasan Saka fotoğraflannın akıbetin i size önümüzdeki hafta ileteceğiz. Fotoğraflarla çok sayıda ılgilenen oldu. Bizdetelefon edenlerın Burçak Evren'le görüşmelerını sağladık. Burçak Evren fotoğraflar için kalıcı bırçozüm peşınde. CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VEYAYINCILIKAŞADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİ; TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120505 BREKLAM: MEDYA C Fotoğraf İSTANBUL KİTABINDAN Beyoğlu bir taraftan ulusal lahmacun ve kebaptır, diğer taraftan özentiye, öykünmeye her zaman açık entel cafe 'dir. Çok sayıda kitabevlerinin açılması, yayınevlerinin bir kısmının Beyoğlu'na yerleşmesı, sınemalann tekrardan kalabalıkları çekmesi, tiyatrolann dirilmesi, kültür etkinliklerinin merkezleşmesı kültürel yüzünün göstergesidir. Ama burada sık sık yanılgıya düşüyoruz, Beyoğlu diyoruz ve Istiklal Caddesi 'nı düşünüyoruz ve burada çokça yanıhyoruz, çünkü tstiklal Caddesi vitrindir, Beyoğlu ise Tarlabaşı'dır, Tophane'dir, Kasımpaşa ve devamıdır, kentsoy lu kadar lümpendir. Gerçek Beyoğlu işte bu kanşımdan ortaya çıkmaktadır, eski Rum evlerine sığınan Güneydoğululargibi.^