24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 HAZİRAN 2000. SAYI743 17 YUZ BİN YIL ONCESİNE GİDİYOR... Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi kapsamında birçok kurtarma kazısına katılan IÜ Prehistorya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet özdoğan da Zeugma ile birlikte pek çok önemli arkeolojik yerleşimin kaybedildiğine dıkkat çekerek bölgenin tüm tarihsel zenginliğiyle bir bütün oldugunu vurguluyor. özdoğan, "Zeugma kurtulsa herkes rahatlayacak. Oysa Fırat havzası, Suriye, Mezopotamya ve Anadolu kültürlerınin çakıştığı bir yer. Yüz bin yıl öncesine kadar gidiyor. Paleolitikten ortaçağa, her döneme ait verileri içeriyor bu havza" diyor. 30 kadar arkeolojik yerleşimin de baraj gölü altında kalacağını belirten özdoğan, elde edilen bulgular doğrultusunda bölgenin tarihsel geçmişini şöyle aktardı: "Keban, her ne kadar ivmesi giderek azalsa da, Atatürk ve Karakaya barajlanna nazaran Birecik Barajı belgeleme açısından daha şanssız kaldı. özel bir statüde olduğundan, Kültür Bakanlığı'nca şirket ya da DSİ aracılığıyla 45 yıl önce yapılan bir protokol doğrultusunda Gazıantep Müzesi'ne verilen destekle yalnızca iki yerde kurtarma çalışması gerçekleştirildi, Zeugma ve Apameia'da. Üstelik son derece sınıriı olanaklarla. Bugün 30 milyon doların hesabı yapılıyor. Vaktiyle finansal olarak yeterli derecede desteklenseydi iş bu boyutlara varmazdı. Bakanlık dışında başka kuruluşlarca yapılan Zeugma'nın 10 km kuzeyindeki Horum ve karşısındaki Tilbeş höyüklerindeki kazılar da son derece sınırlı paralarla yapıldı. Bu höyüklerde orta kalkolitikten, M.ö. 4000'den, ortaçağa, M.S. 1213. yüzyıla kadar tabakalar saptandı. Oldukça büyük olan bu höyükler Mezopotamya ve Anadolu bağlantılarını vermesi açısından son derece önemli. Sümer dönemı Anadolu'daki gellşmelere ve ilişkilere ışık tutacak nrtelikte. Bir anlamda Anadolu'da ilk kentleri, ilk devlet oluşumlarını simgeleyen yerler. Ne yazık ki 4 yılda ancak ufak bir bölümü açılabildi. Tilbeş Höyüğü'nün hemen yanında İlk tunç çağına, M.Ö. 3000'e ait Till Musa'ya ise hiç dokunulamadı. Yine Birecik Barajı'nın altında olağanüstü zengin buluntular veren bir nekropol (mezarlık) kazıldı. 300'den fazla açığa çıkanlan mezardan binlerce kap, madeni eser çıktı. Bu, ilk tunç çağına ait, bilinen en büyük nekropollerden biri. Mezarlardan bölgenin ne denli canlı ve yoğun bir ticarete sahip oldugunu anlıyoruz. öte yandan, Kalemeydanı, en az Hellenıstik, Roma ve Bizans bilgileri veren Rumkale ise ne yazık ki belgelenemedi. Sınırlı sayıda yapılan bu kazılar bile bölgenin kültür ve tarih açısından ne kadar zengin oldugunu gösteriyor. Ancak bu yapılan kazılar gölde damla gibi. Aynı zamanda kaybettiklerimizin bir boyutu. Bu bölge kendı kimlığini korumuş, çok az bozulmuş bir alandı. özellikle Birecik ve Halfeti. Birecik, baraj dışında ama yeni yapılaşmayla en güzel konakları, kaleleri gitti. Çok özgün bir mimariye sahip olan eski kent dokusu yok oldu. Ortaçağdan beri el sanatları ve sivil mimarisini koruyan bir yeıieşimdi. Barajdan dolayı nüfus bu sefer oraya göç etti. Toplu konutlar yapıldı. Konaklarda oturanlar da bu beton yığınlara çekildi.^ siştiği bu noktada, belgeleme yapılamadığından insanoğlunun uygarhk tarihinden bir halka hep eksik kalacak. Evet Zeugma önemli ama burası tüm değerleriyle bir mozaik tablo gibı. Zeugma da bu tablonun birtaşı. Tarihsel açıdan böylesi zengin biralanda ne yazık ki yalnızca beş yerde kurtarma kazısı yapılabildi, Horum Höyüğü, Apameia gibi. Fırat'ın iki yakası da mağaralarla dolu. Çoğunun ne planı, ne de bı lgisı var. Aynı şekilde yakın döneme ait tarihi yapılar da doğru dürüst belgelenemedi. tçlerinde unik olan taş konakJar var. Fırat havzasmın bitki kataloğu,florave fauna kataloğunu bile yapamamışız. Oysa bir dizi endemik türün Fırat Vadisi'ndc yaşammı sürdürdüğu biliniyordu. Şu anda onlann da geleceği meçhul. Bunun yapılamamış olması bilim kurumlanmız için ne büyük ayıp. Burada kötü bir imtihan verildi. Birecik'te yitirdiklerimiz yerine konmayacak değerlerdi. Şitndi önümüzde Dicle var. Aynı hatalan tekrarlamazsak Hasankeyf'i kurtarma şansı doğabilir. Yok olan kfiltür varlıklannın hukuksal boyutu ne olacak? Burada hem eski eserlerin hem de insan haklannın ihlali söz konusu. Bir taraftan yasa vatandaşa diyor ki, eski eserler devlet malıdır, korunması gerekir. Uymadığı takdirde her türlü yasal yaptınm var. örneğin vatandaş tcscilli evinde kendi yaşamı için izinsiz ufak bir tadilat yapsa mahkemede yargılanır. Köylü, höyüğün önüne set çekse ağır cezalar yer. Dosyalar, mahkemeler, müzeler, bürokrasi arasında perişan olur. Ama bu 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası baraj lara kadar geçerli. Birdenbire ne oluyorsa, hepsini rahatlıkla sualtındabırakabiliyoruz. Devlet bir birimiylekoruyor, bir birimiyle yok ediyor. O zaman vatandaşın suçu ne? Suyun ayrı bir hukuku mu var Türkiye'de? Bir yasa her şey için vardır, DSt için de. Birecik Barajı'nı yapanlarbiliyorlarki insanlar telef oluyor, biliyorlar ki doğa yok oluyor, biliyorlar ki Zeugma yok oluyor. Bilebilesuç işliyorlar. Bunun Türkhukuksistemi içindetartışılmayaaçılması gerekiyor. 10 bin yılukbir tarih ve doğa zenginliğinin barajlara feda edflmesi zorunlu mu? Her şeyden önce Fırat' ı görmek gerekiyor. Uygarhğı doğuran bu nehir, burada inanılmaz derecede bereketli kıyı ekim sahası yaratmış. Özellikle Birecik Barajı'nın yok ettiği alan, getirdiği alüvyonlar sayesinde Fırat'ın en verimli şeridini oluşturuyor. Son derece zengin fauna ve florasıyla adeta bir laboratuvar gibi. Kelaynak kuşlan burada, Birecik'te buluşur. Bu olağanüstü doğada biçimlenen kültür değerleri, tarihsel zenginliği ise bence sulara verilmeyecek denli kıymetli. Hele Fırat kültürü en karakteristik olarak burada kalmış ise. Mesela Kalemeydanı, Fırat boyundaki bir yerleşim modeli olarak bence çok önemli. Ortada kocaman bir höyük üstünde birkaç yüzyıllık mezarl ık, eteğinde nefis konakJar, arkada bütün bağ evleri ve mağaralarla inanılmaz bir yerleşim dokusu. Yöreye has çizgileri olan bağ evi niteliğüıde, çok geniş bir bahçe içinde yer alan kimi iki katlı, kimi büyük konak tarzında taş evler. Biz bu değerleri hiç düşünmeden paldır küldüryapmışız barajı. Hadi bunlan dikkate almadık, barajı vadinin en geniş yerine yapmanın yaran nerede? Aynca 35 m. koda ulaşacakilkyükselmede Fırat'ın alüvyonlu alanı su altında kalıyor. Geri kalan alanlar kıraç. Ağaç, bitki yok; cascavlak bir alan. Jeomorfologlann yaptıklan araştırmaya göre, geriye kalan topraklarkalkerli, yani ne kadar sulasan fayda etmeyecek. Aynca yaşanacak büyük bir erozyonla, baraj 6070 yılda tekrar dolacak. Bunu Atatürk Baraj ı 'nda gördük. Barajlarla oluşturulan bu göllerin, doğa] çevreye ve iklime etkileri ne olacak? tklimdoğal olarak değişiyor. Biz bunu «• Erenköy'ün süslü evlerinden biri... lOHaziran Cumartesi / Halfeti... Sulann altındaki bu köy Erenköy.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle