Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZlRAN 2000. SAYI742 Kuşkusuz bu ve buna benzer "gerçekler", yine de Zeugma 'daki kurtarma kazılannın su baskınına bir yıldan az bir zaman kala başlatılabilmesine mazaret sayüamaz ve gecikmeyi haklı çıkartamaz. Pekala çok daha önceden etkili ve büyük birkampanyabaşlatılabilir, sadece Kültür Bakanlığı'ndaki kıt kaynaklara bel bağlamadan, ulusal ve uluslararası duyarlı çevrelerden destek bulunarak şu son günlerdeki trajediye neden olmayacak süreçîer de yaşanabilirdi... tşte bunun da ihmal edilmiş olmasının temelinde Zeugma'nın taşıdığı değerin ve antik sanat tarihi içindeki öneminin yeterince "farkedilmemiş" olması yatıyor. Çünkübuheryönüyle"gizemli"kent, yine şu son dönemdeki kazılarda özellikle "mozaikleriyle" birlikte gün ışığına çıktıkça arkeoloj i dünyası dışındaki kesimlerin de hayranlığını toplamaya başladı. Hatta diyebilirim ki umarım alınan, küsen, kızan, kınlan olmaz arkeologlar arasında bile Zeugma'nın görkemini "gecikmeyle savunanlar"azdeğildi... Bütun bunlara, Türkiye'deki duyarlı kamuoyunun öteden beri dikkatlerini hep Hasankeyfüzerinde yoğunlaştırmış olmalannın DSÎ ve GAP ldaresi 'nce de doğrusu başanlı bir şekilde "kullanılması", böylece sadece Zeugma'nın değil, yine Birecik Barajı tehdidi altındaki Rumkale, Halfeti, Apemia gibi antik ve tarihi SÎT'lerin de aynı duyarlı kamuoyunun gözünden kaçması ve kaçınlması da eklenince, bugünkü "çırpınmalara" neden olan " su baskmı sureci" de adeta"gizlivekapaklı"yaşanmışoldu. Sayın Ahmet Necdet SEZER Cumhurbaşkanı IANKARA 22 Mayıs 2000 DERGİDEN Merhaba, Bitpazarlarına gidip kıyı kö'şe karıştirmak buna vakti olanlar için çok hoş birkaç saat anlamına gelir. Hele de giden eli boş dönmezse.... Kendisini eski kâğıt arkeoloğu ephemeracı olarak tanımlayan gazeteci arkadaşımız BurçakEvren bitpazarına yaptığı ziyaretlerden birinde bir siyah naylon torba ile dö'nmüş. Bu haftaki dergimizin kapağı da bu ziyaretin bir ürünü. Fotoğrafta görduğünüz erkek iki kez başbakan, on kez de bakan olmuş bir devlet adamı: Hasan Saka; yanındaki ise kansı Melahat Saka. BurçakEvren bir siyah naylon torba içindeçokucuza satın aldığı fotoğrafların Hasan Saka ve ailesine ait olduğunu anlayınca gerçek sahiplerine geri vermek istemiş. Ama şu ana kadar ulaşabildiği birisi olmamış. Burçak Evren, fotoğraflan Cumhuriyet dergiye getirdiğinde çok özel olanlan evinde bırakmıştı. Hasan Saka 'nın fotoğraflan kolayca teşhis edilmişti. Ama sıra Melahat Saka 'ya gelince durakladık. Ardından da yillann gazetecisi, dergimiz yazarı MüşerrefHekimoğlu 'na başvurduk. Müşerref Hanım, Melahat Saka 'yı tanıyordu. Onu size tanıtan bir deyazt yazdı. Dergimizde miizik üzerine yaptığı araştırmalanm sıksık okuduğunuz Emre Aracı bu kez bir konser vermek için Saraybosna 'daydı. Aracı, teması Osmanlı Sarayı 'nda Avrupa müziği olan konseri ve savaş sonrasımn Saraybosna 'sını yazdı. Zeugma antik kentinin sular altında kalmasına ilişkin karann bir süre için de olsa ertelenmesi yüzümüzü güldürdü. Türkiye 'nin dört bir tarafinı Çankaya 'mn bahçesi olarak kabul eden bir cumhurbaşkanının ardından gelen yeni anlayış ve Zeugma üzerine bir yazımız var. Tahmin edeceğiniz gibi Oktay Ekinci yazdı. Önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmak umuduyla... Billndiği gibi 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kanunu'nun 6. maddesi "19. yüzyıl sonuna kadar yapılmış" tüm eserlerin "korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı" olduğunu belirtmekte ve bunlar hakkında ancak "Koruma Kurulu kararianyia" uygulama yapılablieceğini de hükme bağlayarak, aykın hareket edenler İçin de yaptırımlar öngörmektedir. Yine bilindiği gibi, anılan yasanın Anayasa'daki dayanağı da 63. madde olup, söz konusu madde: "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklannın ve değerlerinin korunmasını sağlar" hükmünü içermektedir. Anayasamızda ve yasamızda yer alan bu açık yükümlülüklere rağmen, ülkemizdeki en önemli tarihsel yerleşmeterden Zeugma Antik Kenti gerek ilglll Koruma Kurulu'ndan onay alınmadan, gerekse antik kentte "kurtarma kazıs)" yapan arkeologlann yeterli çalışma yapma yönündekl süre talepleri dikkate alınmadan, Birecik Barajı baraj gölü altında kalmak üzeredir. Çünkü Birecik Barajı'nda su toplanmaya başlamış ve GAP ldaresi ite DSİ Gene) Müdüriüğü bu uygulamayı bir süre olsun ertetemeieri yönündeki isteklere yanıt vermedikleri için, yükseien sular dünyada eşi olmayan ve paha blçilmez antik mozaUder ve mimari kalırttılar ile bezeli tarihi kenti tehdrt eder düzeye geimiştir. Alınan son bilgilere göre de antik Zeugma'daki zaman yetersizliğinden kurtanlamayan en değerti mimarlık ve sanat tarihi mirasımız, birkaç hafta Içinde sular altında kalacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımtz, Anayasa ve yasalarda açıkça tanımlanmış ulusal bir sorumluluğumuzun, bir baraj gölünü bir an önce oluşturma çabasıyla unutulduğu böylesi bir hukuk dtşı örneğe, Türkiye'nin gerek tarihsel ve kültürel kimliği, gerekse çağdaş hukuk devleti olma hedefi açısından asla layık oimadığı düşüncesindeylz. Arkeologlann kurtarma çalışmalan için yeterli zaman tanınması yönündeki taleplerini "Gecikllen her ay 30 milyon dolar zarar ederiz" şeklinde geri çeviren yetkililerin de böylesi bir ülkenin yönetiminde nasıl bulunabildiklerine şaşınyoruz. Çünkü yok ettikleri mirasın değeri yüzlerce ve binlerce 30 milyon dolarla ölçülemeyeceği gibi, sürdürdükleri tutumun da Anayasa ve yasalar karşısında açıkça suç oluşturmasına aldırmaz görünmektedirier. Değerii Cumhurbaşkanımız, Hem bu ülkenin bir Anayasa ve hukuk devleti olduğu gerçeğinin önde gelen savunucusu olmanız, hem de aynı gerçeğin yaşama geçirilmesindeki en sorumlu görevi üstlenmlş bir aydın kimliğinizie, yukarda özetlenen talihsiz sürece müdahale etmenizl, Zeugma Antik Kenti kurtarma kazılannda yeterii bir düzeye ulaşılmadan Birecik Barajı Gölü'nün daha fazla yükselmesine izin verilmemesini, böylece sadece tarihsel mirası değil, ülkemizin onurunun da kurtanlmasını sağlamanızı diliyor, bize bu başvuruyu yapma cesaretini veren ve özendiren aydınlık yaklaşımlannıza teşekkür ederek ivedi durumu yüksek bilgllerinize arz ediyorum. Saygılanmla. OktayEKlNCl TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Besim ÇoçMier "uyanyor"... îşte tam da bu ortamda Cumhuriyet Dergi okurlannın734. sayıdaHalfeti'yikonualan sayfalardaki "Zeugma'nın Mozaikleri" başlıklıyazısındandaanımsayabilecekleri mimar Besim Çeçener, aynı zamanda Mimarlar Odası 'na da başvurarak; "Bir şeyler yapılmazsa, tarih kurtanlamayacak" uyansmdabulundu. Çeçener ayncaZeugma'yı bu şekilde sulara gömenlerin Anayasa ve Koruma Yasası karşısında da açıkça suç işlcdiklcrini, orada sadece bir kültür kıyımı değil, "hukukcinayetinin"debulunduğunubildiriyordu... Yıllarca Anıtlar Yüksek Kurulu 'na emek vermiş Çeçener'in deyim yerindeyse bu "feryadını" hemen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemine alan Mimarlar Odası, 12 Mayıs 2000 tarihinde Ankara'daki toplantısında," Zeugma 'daki kurtarma kazılarına yeterli ek süre verilmcsi için en üst düzeyde girişimlerde bulunulmasına" karar verdi. tşte bu karar üzerine ve yine Çeçener'in "Anayasa ve yasalarçiğneniyor" şeklindeki uyarısı da dikkate alınarak, ilk başvurunun bir hukukçu olarak Cumhurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'e yapılması için hareketeğeçildi... Yine aynı süreçte, arkeolog Nezih Başgelen de Birecik Baraj ı gölünün oluşmaya başladığı vadide incelemeler yapıyor, zaman zaman da bulabildiği telefonlarla gözlemlerini aktararak," Elinizi çabuk tutmazsanız, kaybedilcn birkaç gün, birkaç bin yı1 ın belgelerini yok edecek " diyordu... M tinmeyip) doğrudan kendisinin devreye girmişolmasıdır. Dahası, 31 Mayıs 2000 günü yine bizzat kendisinin telefonla arayarak, başvurumuza hak verdiğini ve Enerji Bakanı 'ndan arkeologlara ek süre sağlanması için gerekenin yapılmasını istediğini bildirmesi ise, yıllardır özlemini duymakla birlikte artık hayal bile edemediğimiz bir devlet adamı inccliğinin ve duyarlılığının hepimizi yeniden umutlandıran örneği olarak anı defterimizegeçiyor... Şimdi gelişmeleri hep birlikte izliyoruz. Arkeologlar da Zeugma'da yaşamlannm belki de en heyecanlı, en sorumlu, hem de en gerilimli günlerini yaşıyorlar. îstanbul 'un kuzeyindeki ormanları yağmalayanvillalannherbirinin 1 milyon dolara satıldığı bir dönemde, "Birecik Barajı'ndakibir aylıkbeklemede 30 milyon dolar zarar ederiz" diyebilen, yani paha biçilmez antik Zeugma'yı "30 villa parasına" gözden çıkartabilen sözde "kamu" (!) yöneticileri de Çankaya'daki bu farklı anlayışın karşısında başlannı öne eğebilirlerse, "kurtulan" sadece antik mozaiklerolmayacaktır. Ulusal onurumuz ve evrensel kimliğimiz olan diğer uygarlık değerlerimiz de bundan böyle tarih ve kültür bilincinden yoksun, sözde kalkınmapolitikalarına kolay kolay teslim edilmeyecektir... Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu'daki antik kentleri dolaşan, ilk kez bil imsel kazıları başlatan ve yurtdışına gönderilen öğrenciler arasında arkeoloj i eğitiminin de olmasını sağlayacak kadar tarihsel mirasa büyük önem veren ilk ve "son" Cumhurbaşkanıydı... Ondan sonra 10. cumhurbaşkaruna kadar hemen hiçbirisi arkeoloj ik kazı alanlanna ilgi duymadığı gibi, örneğin Turgut özal antik kentlerin üzerinde kurulan otelleri bile törenle hizmete açabiliyor, uyanlar karşısında ise, "Bu eski Roma duvarlan mı güzel, bu otel mi" diye sorabiliyordu... Atatürk'ten sonra arkeolojik değerlerimize özel bir ilgi ve sorumluluk duyan ikinci cumhurbaşkanımız ise Ahmet Necdet Sezeroluyor. Demek ki Türkiye, 2000'li yıllantıpkı 1923'lerdensonrakicoşkuylaveyurt sevgisiyle karşılama olanağını elde ediyor... Bu tarihsel coşkunun toplumu sarması için de Sayın Sezer'i çok yakın bir sürede Zeugma'da, ardından Hasankeyf'te derken Patara'da ve diğer antik ve tarihsel yerleşmelerimizde görmeyi diliyoruz. Tıpkı yine, "Türkiye Cumhuriyeti 'nin temeli kültürdür" diyen Atatürk Uin her firsattayaptığıgibi...^ Sezer'in duyarlılığı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e 22 Mayıs 2000 tarihinde yaptığımız Mimarlar Odası başvurusunun metnini, bu sürecin tarihsel bir belgesi olarak olduğu gibi yayımhyorum. Ancak, kuşkusuz çok daha önemli ve umut verici olan, Sayın Sezer'in bubaşvuruyu "ilgili Bakanlığa ve kurumlara bir üst yazıyla havale etmcyip" (ya da bununla ye CUMHURİYET DERGİ İMTİYA2 SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASINVEYAYINCILIKAŞADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İOARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120506 BREKLAM: MEDYA C KAPAK FOTOĞRAFINDAKİLER: HASAN SAKA VE MELAHAT SAKA