Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ ğu için bir sığınak açmalan konusunda bir çağrıda bulunmuştu. Yani bu, Türkiye'de 3 binden fazla kadın sığınmaevi olması anlamınageliyor.OysaTürkiye'deki sığınak sayısı sadece dokuz. Varolan dokuz sığınağın yedisi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağh. Ankara, Istanbul, Izmir, Eskişehır, Bursa, Antalya ve Samsun 'da bulunan sığınakların toplam kapasıtesı yalnızca 154. Bunların dışında tstanbul Küçükçekmece Belediyesi 'nin bünyesinde yırmı kışilikkapasitesi olan bir sığınmaevi faaliyetini sürdürüyor. Belediyenm Halkla tlişkıler Sorumlusu Menekşe Baş, kadınların bu sığınakta üç ay kalabileceklerıni belirtıyor ve " Şiddete uğrayan kadınlara psikoloj ik ve bedensel destek verdikten sonra onlara ış olanakları sağlıyoruz. Tanıdığımızemlakçılar aracılığıyla onlara ev buluyoruz vc kadınlar birkaç kişilik gruplar halindebu evlere taşınıyorlar. Sığınmaevlerinde yaptıklan tasarruflarla ikinci el eşya alıyorlar. Evlerin depozito ve kiralarını dabizkarşılıyoruz' diyor. Aydın Belediyesi 'nin şiddete uğrayan kadınlar için huzurevi bünyesinde ihtiyaca göre aynlan birkaç odası bulunuyor. Bu arada Ankara Kadın Dayanışma Vakfı ile Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın sığınaklan şimdilerdekapalı. Yeniden dönüş ve... Yazının girişinde hayatından birkesit sunduğumuz kadının öyküsünü MorÇatı'nın yayımladığı "Evdeki Terör" adlı kitaptan alıntıladık. Öykünün devamı şöyle: Yaşadığı şiddetten ve bulunduğu ortamdan bir an önce uzaklaşmak isteyen kadın, çaresizlik içindeyken doktoru ona MorÇatı'yabaşvurabileceğini söyler. Kendisi için bir yaşam ümidi doğmuştur. Mor Çatı'yı arar. Oranın desteğiyle kendine bir ev tutar ve yanm zamanlı bir iş bulur. Ancak çocuklannın ikisinin de zehirli ishal olması kocasıylatekrarbanşmasınanedenolur. "Doğrusu ben içimden 'ama benimki çok değişti, diğerlerine benzemez artık' deyip birkaç günlük mutlu evlıliğıme geri döndüm." Oysa kocası değişmemiştir. Dayak yine başlamıştır. Koca, eşinin kazandığı paralan alıp içki ve kumara yatınr. Sefalet dayanılacak gibi değildir. Tekrar çocuklarla Mor Çatı 'ya başvurularak yardım istenir. Sığınaklı günler başlamıştır artık. Şiddete maruz kalanlar yalnızca kadınlar değil. Madalyonun öteki yüzünde çocuklar var. Anneleri gözleri önünde dayak yiyor. Kimisi anneleriyle şiddeti yaşıyor. Ve bu durumonlardabüyükyaralaraçıyor. Buçocuklardan biri, yaşadığı şiddeti şöyle anlatıyor: "Benim ve kardeşlerimin yaşı büyüdükçe kavgalara daha çok seyircı olmaya başladık. O zamanlar yaşımızın küçüklüğü nedeniyle baba olduğu için onu seviyorduk, ama artık çok şey değişti. Şimdi ondan ölesiye nefret ediyoruz. Birçok defa babamın armemi dövmesine tanık olduk. Kardeşlerimı bilmem ama ben, annem her dayak yediğinde sanki ben de onunla dayak yemış gibi oluyordum." On ikion üç yaşına geldiğinde babasının tamamen haksız olduğunu kavramıştır artık. Onun annesini döveceğini anladığı zaman Dayaktan kaçmak için FÜSUN AKAY "(. •) Yedi aylık hamileydim. özenle sofra hazırlamış kocamı beklıyordum. Geldi. Mantar soteye biraz et koymuştum.' Sen ne müsrifkadınsın, annem 100 gram etle üç çeşıt yemek yapardı' diye eti kafama fırlatıp beni dövmeye başladı. Sonra dışan attı. Bu haldc komşulardan çok utandım. Benı içerı alması için yal vannca boğazımı sıkıp komşulann gözü önünde kamımı tekmelemeye başladı ve merdivenlerden itti. Kanlar içınde polise sığuıdım. Artık benı kurtanrlar dıyorduın ki bana bir sürü aptalca nasihatlar venp kocamın arkadaşları karakola geldiğinde benı onateslım ediverdıler. llk çocuğumyedıgim dayaklardan dolayı sekiz aylık doğdu. Hemen sonrası cinsel tacızleri sonucu üçüncü kez hamile kaldım. Yine, yediğim dayaklar yüzünden çocuğum doğum sonrası uzun süre yoğun bakımda kaldı. Kocam beni yaşam mücadelesi veren yavrumu görmemeye mahkum etmişti. Çaresizlikle bu ülkede bana destek olacak bir yer, birileri olsaydı diyordum..." Bazen bir yumruk, çevrede ne varsa ele geçırılen herhangi bir nesne, bazen de insan onurunu kıran sözle gelen tacız. Yani şıddetın ta kendısı. Hayatından bir kesıt sunduğumuz kadının öyküsü elbette burada bıtmıyor. Aslında bu öykü, şıddetı yaşamaya mahkum edılen ötekı kadınlann da yazgısı. Ama onlar bunu bir yazgı olarak kabul etm lyorlar artık ve tek bir şcy istıyorlar: Yaşadıkları ışkenceden varsa çocuklanyla birlikte bir an önce kurtulmak. Günlerce, aylarca, şiddetin her türlüsüne katlanan kadınlar, çaresizlik içinde bu kısır döngüden nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlar. Gelişmiş ülkelerdekı kadınlar için ise böylebirsorun yok, Çünküonlann istediklen zaman kaçarak sığınacaklanndan emin olduklan yerlervar: "Kadın sığınaklan." Türkiye'de sığınakların durumu nedir? Şiddete maruz kalan tüm kadınlara destek verebilecekkapasıtedensözedebilıyormuyuz? Ne yazık ki bu soruyu olumlu yanıtlamak mümkün değıl. Kadına yönelik şıddetı toplumsal birsorun olarak kabul eden Avrupa Parlamentosu, 1986 yılında üye ülkelerin hükümetlcrıne her 10 bın kadın ve kız çocu ri ortadan kaldırmaya çalışır. Evet babası annesini yine dövecektir, ama hiç olmazsa annesinincanı çokyanmayacaktır! "(...) Ben ilk dayağımı dokuz yaşımda yedim. Sonuçta kalçamda büyük bir morluk oluştu. Bu böyle devam ettı (...) Çocuktum, parkagitmek, oyun oynamak ısterdım. Hem yaramazlık yapardım. Bu yüzdcn babam yaptığım hareketlen sevmezdi. Sınırlendikçe, canı sıkıldıkça ya benı ya da annemi döverdı..." elindeki sopa, demir, cam eşya vb. maddele