Katalog

\\ . CUMHURİYET DERGt Lolita Lempicka defilesL. "Şeffaflar" (2000) Courtney Love... "Nedeıt saklaıısın Id?' MODANIN PATRONU MUNA EYUP... "Hautecouture" giysi, zengin bayanlann, sanatçıların "kendinden söz ettirme" aracı ve tutkusu. Moda dünyasında topu topu 200 kadının yılda 12 "hautecouture" gıysi aldığı biliniyor. Yılda, dört "hautecouture" giyen kadın sayısı ise yalnızca 80. Bır giysıye en azından 20 bin dolar vermek, her kadının harcı değil. Ancak bir kadın var ki tüm modaevleri ona çalışıyor. Bu kadının bu tür giysiler için yılda bir milyon dolar (yaklaşık 600 milyar lira) harcadığını söylersek, olayı abartmamış oluruz. Muna Eyup (42) Lübnanlı. Suudi mühendis Nasır ElReşit'ten 1996'da peçesini atıp boşandığında, beş çocuğunun velayetini eşıne kaptırmış. Muna "hautecouture" tutkusunu şöyle açıklıyor: "Evlendiğimde Riyad'da sinemaya, berbere gidemezdım. Oralar erkeMer içindi. Ama modaevlenne gıdebilirdim. Çünkü oralar kadınlar içindi. Aldıklarımın hiçbirini giyemezdim. Onlan hiçbir zaman giysi olarak düşünmedim. Bu, bir isyan ve özgürlük simgesiydi. Tek izin verilen günah buydu. Hiçbir erkek bu gıysılerin verdiği güveni bana sağlamadı. Bunlar, beni güzel, guçlü yapıyor, garip ama, benim en iyi arkadaşlanm." Muna, Chrıstie's muzayedesinde sattığı üç mücevherden 32 milyon dolar (yaklaşık 19 trilyon lıra) sağlamış. Aynca, "Phocea (Foça)" adlı yatını haftalığı 200 bin dolara (yaklaşık 120 milyar lira) kiralıyor. Maddi sorunu yok. "Gerekırse" dıye Muna ekliyor "bir mücevher satıp belkı de hiç giymeyeceğim birkaç şapka daha satın alırım." füm modacılann gözleri "Modanın patronu" Muna'yı defilelerinde anyor. Valentino ile arası açık. Bir defılede "Bu elbiselerden biri içinde ölmek ıstemem" dedıği için Valentino bir daha tvıuna'yı davet etmemiş. . Muna'nın her mevsim (yılda iki kez) en az 25 giysi aldığı, 22 yıldır bu tutkuyu sürdürdüğü, 1150 giysisinin olduğu biliniyor. Günün birinde müze açmaya niyetli. Versace'nin defilesinden çıkarken poz vermesinı ısteyen paparazzilere Muna takılıyor: " Elbisemle aramda ne var?" "!?" "Hiçbir şey..." Eyup Muna'nın felsefesi ise şöyle: "Kimsenin nasıl Picasso'ya gereksinimi yoksa 'hautecouture'a da gereksinimi yok. Ama ona sahip olmak v a r l " ^ P+ daminidir. "Hautecouture" yırtmaçlı ise konfeksiyon da yırtmaçhdır. Aradaki fark, sözgelişi biri ipekten 20 bin, ötekisi yünden 200 ya dapamuktan 20 dolardır. 1990'larda doğrudan doğruya tene giyilen, tülden yapılmı ş, saydam giysinin altına, sutyen kullanılmaz oldu. Şeffaflık, Türk modacılannı da etkiledi. tstanbul defilelerinin saydam giysıli mankenleri, Adana, Dıyarbakır'da dev alış merkezlerinin açılışlarında boy gösterdıklerinde, ağzı açık Türk erkeğinin hoşgörüsü ile karşılandı! Kimse şeffafa, tepki göstermedi, "Ahlak elden gidiyor. Vurun kahpeye" demedi. Gizernli evin değişik pencerelerinin açılıp kapanmasında olduğu gıbi, kadın da değişik "erojen (cinsellik)" bölgelennı değişik zamanlarda açıp kapamayı sürdürdü. Örneğin bacaktan sonraki yıllarda, sırt açıldı, bacak kapandı. Sırt kapandı, göğüs açıldı. Tasanmcı, emrinde olduğu ya da kullandığı kadının, mutlaka bir yerinı açarak değişiklik ve pazar yarattı. 1990'lann ortasında göbekler fora edildiğinde pek çok kadın "olacak iş değil" demiş, ancak kısa bir süre sonra kendileri de bumodayauymaktagecikmedı. Yanmgömlek, belden kalçaya doğru düşük bluejean arasında, ebelerin farklı kestıği çukurmuçukur, kabank mı kabank göbekler sokaklarda önümüzde resmı geçıt yaptı. Göbek çukurunahızmatakıldı. Ama ahlak elden gıtmedi. 35 hafta sonra çıplak göbeğe de alışıldı. Kadın durağan değildir. Kadına yenilik gerekir. Göbek yetmeyince 1998'de"külot göstermek" moda oldu. Modacı Esın Maraşlıoğlu "Iç çamaşınyla da estetik olunabileceğini göstermek ıstedım" diyerek bluejeanin üzerine siyah renkli külotu ile kameralann önüne çıkmadı mı? 2000'leregelince! Farkındamısınızbilmiyorum! Şu günlerde Grammy, Oscâr gibi törenlerde, moda defilelerinde kadınların önden değil arkadan fotoğraflan yayımlanır oldu. Yenı moda "undressed (soyunuk)" ya da "why hide it (neden saklamah)" adını taşıyor. Soyunma bu kez önden değil arkadan. Grammy Ödül töreninde sanatçı Alissa Class ve Rose Mac Cowan bu modanın öncüleri oldu. Maraşlıoğlu, bır dergıye bu tür bir pozu stüdyoda verdi, ama henüz böyle bir giysiyle sokağa çıkmadı! Defilelerin "hautecouture" gıysılerinin dışında, tıpkı göbek gösteımekte olduğu gıbi genç bayanlar için "popo" sergileyen hazır giyim ürünleri mağazalara venldi. Göbek gösterme döneminde olduğu gibi bluejean yine bele oturmuyor, bu kez arkada popo yarığı sergileniyor. "Soyunuk" modası en çok iç çamaşın yapan firmaları vurdu. ABD'de iç çamaşın satışında 1.4 milyar dolarlık düşüş, salgının önemini ortaya koyuyor. "Saydamlık vc yahnlığın, çağdaş yaşamın dınamik temposuna en uygun biçem olduğu" öne sürülüyor. Şimdi modada geçerli olan "ne kadar giysek" değil, soru "ne kadar, nereden soyunsak" olarak özetleniyor. Tasarımcılara göre modaya parlaklık, yaratıcılık, olağanüstülük, olağandışıhk, çılgınlık egemen. Moda yazarlanna göre 2000 yılı tasanmlarında "cinsellik ve manyakl ık kanşımı" dikkati çekiyor. Modacılar ise "romantizm ile cinselliği bağdaştırdıklan" görüşündeler. Dior Modaevi 'nin tasanmcısı John Galliano, "Hedefin soyut cinsellik ile haberbaslıklarına oturup şok yaratmak ve ortalığı karıştırmak" oldugunu söylüyor. Ungaro ise, "kelebek gibi hafifbir cinsellik sının içinde bareket edildiğini" belirttikten sonra "Her şeyin başında özgürlük ve serbestlik geçerli olmalı. Her kadın ne yapmak istiyorsa onu yapmalıdır.'' diyor. Insan akhna ister istemez bir soru gel iyor. Günün birinde, gizemli evin kapısı da açılacak. Havva anamızın incir yapraği da dışlanacak mı? Ne dersiniz?^