24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET DERGİ Bu yıl üçüncüsü yapılan Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali geçen yıl yitirdiğimiz Neriman Köksal'a açtı saygı kapısını. Köksal, sinemanın bedenini kullanan ilk kadın oyuncusuydu. Öpüşmekten, derin dekolteler giymekten, kadınlığını sergilemekten kaçınmıyordu. îlk yerli vamptı. Sonra "Fosforlu" oldu, erkeği için dövüştü, küfretti. Sönra anne oldu... ya bakışlanna ya da dudaklanna yüklemişlerdi. Perdeye düşen öpüşme sahnelen acemi çekim hileleriydi. O yıllarda tahttaki kadın fildişi teni ve buğulu gözleriyle, dokunulmazolanCahideSonku'ydu. Aynıdönemde Muhterem Nur seyırcıye döktürdüğü gözyaşlanm toplamaktan sorumluydu... Köksal 'ı sinemaya 1949'da, Çetin Karamanbey'in, Refik Halit Karay'ın romanından aynı ısimle uyarladığı fılm "Çete" taşıdı. Filmde Rus prensesi Nına'yı canlandıracak bir sarışın aramaktan yorgun düşen Karamanbey Beyoğlu'ndayürürkenkarşısınaçıkan san, gür ve kıvır kı vır saçlann peşine takıldı. Boyu bosu yerinde, kürk yakalı döpiyesli genç kadını evine kadar takip etti. Köksal ve annesi Lütfiye Hanım, uzun boylu direnmedilcr Karamanbey' e ama çekimlere başlamadan önce bir de Refik Halit Karay görmeliydi, Rus prensesi Nina'yı. önünde etcklerini savurarak dönen Köksal için'TamNina'yı canlandıracak kadın" dedi Karay, "Lakin, fazla şişman..." Köksal umursamadı, çünkü onun aklını çelen artıstlik değil, prensesliktı. Köksal setten sete koşmaya başladı: Edi ile Büdü, Cingöz Recai, tstanbul Canavan, Leylaklar Altında, BeyazCehennem, Bataklıktaki Kız... Vücudunu hafifçe sarmalayan, bir hayii derin dekolteli uzun elbiseler ya da diz kapağının dört santim üzerindeki etcklerlc pek de fazla göstermeden seksi olmayı keşfetmiştı. Bedeninindilibaştançıkancıydı... Ince bir belin önemıni vurguladığı doğal yuvarlak organlar, y ırtmaçtan ya da ıslak ince kumaştan fışkıran dolgun ama mevzun bacaklar... Fütursuz, hatta edepsiz bir davet yerleştirdi bakışlanna. Siyah kombinezonu sıradan bir iç çamaşın olmaktan çıkanp seyırci ile arasında sadece düşlerde icabet edilen bir davete dönüştürdü. Kamerayla birlikte banyoya giren ilk kadın oyuncu unvanını kazandı. Yeşilçam'daki karakteri belliydi artık: vamp. Güven Film, "Iftiharla söylüyoruz, bu yerli bir filmdir" diye takdim ettiği "Ebediyete Kadar"da, tclal rolündeki Köksal ' ı rolü icabı da olsa şöy le tanımhyordu: "Şuh, uçan ama vefasız bir aşkın esiri..." Bir ihtlmal daha var... Evet uçan ve çapkındı Köksal, bir röportajda "Sokakta karşılaştığınız erkeklere bakarmısınız"sorusunu"Evet,tabii"diyeyanıtlamıştı, "Güzel ve çekici olanabakanm". Oysa hep bakılandı, o Taksim'den Beyoğlu'na girdi mi, daha ilk adımında Galatasaray ayaklanırdı: "Nenman geliyor." Galatasaray esnafı kapı önüne çıkıp adımlann kendilerine yaklaşmasmı beklerdi. Köksal'ın ilk birlikte olduğu erkek Hikmet'ti. Birtartışmasonrası Hikmet'tenkaçıp îzmir'egitmiş,birfılmingalasında yapımcı Nevzat Pesen'le tamşmıştı. O gece yanında bulunan Feridun Çölgeçen'e buyurdu: Öğren bakalım, adam evli mi, bekârmı? Bilgi rahatlatıcıydı: Bekâr. Ancak, ilişki başladıktan sonra ortaya çıktı ki, Pesen hem evliydi, hem debabaydı. On beş yıl sürenbirlikteliklerinde kaybettiğini sandığı gömleklerini, pantolonlannı ya kansının ya da Köksal'ın yanında buldu Pesen. Dost sohbetlerinde birlikteydiler, ki o geceler bir yetmişliği bitirmesine rağmen sallanmayan, ağzından şarblar düşmeyen bir Köksal'a tanıktı... Pesen, böyle gecelerden binnde dostlanna, "Bakmayuı bu kadının böyle göründüğüne" derdi "Cahilüı biridir...". Dudak bükerdi Köksal, bir sınav hakkı daha isterdi. Pesen sorardı: tsmet Inönü kimdir? Köksal yanıtlardı: Paşa. Nepaşası? Partıpaşası... Saf yanıyla, hep aynı rolü oynayan Marilyn Monroe'yla ruh kardcşı gibiydi. Aynı Afeti devran Neriman BERAT GÜNÇIKAN T evellütü ikinci savaş ve hemen sonrasına denk gelenler onu iyi tanırlar, hele de bu esmer ülkenin sanşın düş kuran erkekleri... O boy pos, o endam, o kanın aldığı her milimetre yolda günaha çagıran beden, o ay ıba başkaldıran gözler... "Gel" derdi, düş bu ya, yan yolda terk etmezdi, bir buse ıçin pazarlığa oturmazdı... Evimizden, mahallemizden ırak olsun, öy le güzel, öyle şuh, öyle "kötü" kadındı.. . Kadınlar için pek muteber değildi, yok, kadınlar da onu "kötü" gördüğünden değil, düşleri kendilerine mahsus sayan erkeklerin korkulu yasağından, bu korkuyla ıçine dahil edildikleri rekabetten...Onlarsüperegolannın her hafta perde y ıkama, beş dakikada bir lavabo ovma, çocuklarmın ateşi bir derece yükseldiğinde mide spazmı geçirme tuzağına düşmüşken, o sanşın bir hummalı gibi hayatı sarsardı... Kıskançlık vardı tabii, ama esmer kadın yüreklerini burkan sanşınhğı değil, filmlerındeki fılm gıbi hayattı... Sonra yıllar girdi araya. Şehvet süzülüp gitti bedeninden, annelik bakışlan sindi yüzüne, sonra anneannelik, kayınvalidelik... Erkekler yeni san düşlerin peşine düştüler, kadınlar kendilerine birkaç adım daha yaklaşmasından olacak, bu halini de sevdiler. Ne de olsa mihrap hâlâ yerindeydi... Sıraölümegeldı:23Ekım 1999.Yaşıellinin üzerindeki gazeteciler erkek ilk gençliklerinesaygıdankalemesarıldılar. Bu.bır hayli rötarlı aşk ilanlanndan damıtılan düşünce aynıydı: Afeti devran Neriman Köksal... Bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali" de özel bölümünü Neriman Köksal' a ay ırdı... Neriman Köksal belgeseli, Neriman Köksal paneli, Neriman Köksal filmleri afiş sergisi... Yeşilçam'da elli yıl boyunca, dört yüzü aşkın filmde kadının bütün hallerini oynayan Neriman Köksal, Türk sinemasmda bedenini bu kadar fütursuz kullanan, seksi payesini alan ilk kadındı. Sinema tiyatronun vesayetinden yeni yenı kurtuluyordu ve ona kadar olan bütün kadın oyuncular, cinselliklerini
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle