Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 r+ tcrdığini söylüyor. Ama yine de aynı günde Seattle'da gösteri yapan 30 bin işçinin eyiemlerin meşruluğunuarttırdığını da vurguluyor. CUMHURİYET DERGİ Vahşetin fotoğraflan postadan bir mektupla birlikte çıktı. Mektup aydınlara sesleniyordu. Sustuklan için... Ulucanlar'daki ölümlerin ardından Habib'in öyküsünü kaleme alan Mahmut Alınak, bu kez de postadan çıkan fotoğraflar üzerine yazdı. Adil ticaret taraftarı... Medyadaki yanlış bilgilendırmelerden biri de hem sendikalan hem de doğrudan eylemlerde yer alan diğer gruplan serbest ticaret karşıtlığı ıle suçlamak. Oysa bütün gruplann deklarasyonlarında açıkça, "adil ticaret" teması var. Hatta eylemci gruplann ortalaması açısından bakıldığında, var olan sistemin eleştırisı, onun yerine geçmesi gerekene göre daha belirgin bir şekilde ifade ediliyor. Dolayısıyla da ıhmlı reform yanlısıbır "adil ticaret" talebi şimdilikenyaygın slogan. Işçi haklarının ve çevreyle ilgili standartlann korunduğu, uluslararası kredilerin küçük ölçekli şirketlere yönlendirildiği, yeşil üretim ve tüketimin özendirildiği, uluslararası finansal spekülasyonunkontrol altına ahndığı ve en önemlisi bütün ülkelerin çalışan kesimlerinin hep birlikte faydalanacağı bir adil ticaret sistemini öneriyorlar. Bunun gerçekleşmesi için sadece reformların yetmeyeceği ve daha kökten bir dönüşümün gerekliliği sorunu henüz sadece sınrrlı sayıda grubun gündeminde. Elbette bu boşluk, taleplerinin Clinton'ın ya da IMF heyetinin yenı manevralanyla kolaylıkla soğurulması riskini de beraberinde getiriyor. Bununla birlikte sendika önderlikleri dahilherkes, Amerika'dakıçahşanlarakendi iş güvencelerinin ve sosyal haklannın korunmasının ancak bu haklann bunun dünyada yaygınlaşmasın ı sağlayacak uluslararası bir mücadeleyle mümkün olacağını anlatmak gerektiğini söylüyor. Dış ticaret tartışmalannın milliyetçi bir yöne sürüklenmesine engel olmak açısından bu siyasi eğilimin güçlenmesi çok önemli. öte yandan günlük çıkarlannın ötesini fazlaca düşünme eğiliminde olmayan ortalama bılinç düzeyindeki birisi için bu anlaşılması oldukça zor, karmaşıkbir sorun. Hem sendikalann, hem de diğer gruplann bu konuyupopülerleştirmek ve içselleşmesini sağlamak için elbette daha epey derinlemesine çalışma yapmalan lazım. Sen sustun sayın aydın! stanbulSirkeci'denpostayaverilenfotoğraflar bir kor gibi yapıştı parmaklanma. Hummaya tutulmuş gibi titreyen parmaklanmın arasında tuttuğum fotoğraflan bırakmak istedim, ama bırakamadım. Görünmeyenbirelbenibiryanardağın ateş kusan ağzından hızla içeri firlatmıştı sanki. Dört bir yanım alevlerle sanlmıştı, cayır cayır yanıyordum. Nedense o cehennemden çıkıp kurtulmak da istemedim. Çünkü olup bitenler karşısında istemeden de olsa suskun kalmakla, o dehşet tablosundan kendimi de sorumlu tutuyordum. Acı çekmeyi hak etmiştim. Hem böyle korkunç bir manzara karşısında acı çekmenin ne önemi olabilirdi ki! I • Suratımda bir bomba gibi patlayan zarfta bir de clle yazılmış, (belli ki başkalanna da postalanan) bir mektup fotokopisi olduğunu epey zaman sonra fark ettim. Dörde katlanmış kâğıdı içim ürpererek açtım., "Bir Aydına Mektup" diye seslenmişti mektup sahibi. Sözcükler zehir acılığındaydı, dayanılmazdı. Satırlar arasında ilerlemek, bir ateş ormanında yol almaktan çok daha meşakkatliydi. Çelikten de olsa hiçbir insan tahammül edemezdi buna. Mektubu, yıkılmış halde okurken dünyadan kopup gitmiş, çevremdeki insanlan da unutmuştum. Içimde birer top mermisi gibi infılak eden sözcükler duygulanmı dizgınleyen zincir leri kökünden kopartıp atmış, beni gözyaşı selineboğmuştu. Yanıbaşımdaki insanlar ne derler dıye düşünmüyordum, yanaklanmdan süzülüp önümdeki masaya y ağmur gibi yağan acı gözyasjlarından da utanmıyordum. Oysa canım babacağım öldüğünde bıle pek fazla ağlayamamıştım. Utanması gerekenler utansınlar dıye, mektubu olduğu gıbı aşağıya ahyorum. "Bir Aydına Mektup, Merhaba. Elbette bu mektubun tek muhatabı sen değılsın. Bılmiyorum, böyle (belkı sana göre çok ağır) bir taşı kaldırabilecek kadar engın mı yüreğın? Ama hiç sakınmadan 'Benaydınım' diyebilıyorsan; bırakalım aydın olmayı, insan olma ıddiasındaysan sonuna dek oku bu satırlan! Kiminiz paylaşmadıpay laşmıyor değil söyleyeceklerimi. Hatta çoğunuzun kalemı tercümanhk yaptı duygulanmıza. Köşelerinizde yazılannızı okudukokuyoruz hem mutlu, hem buruk. Dıyeceğım, aydın olma hükümlülüğünün anlık parlamalar misali dile gelen birkaç yazıyla bıtıp bitmediği! Çözüm sadece yeri geldiğinde kalem oynatıp köşeye çekılmek olamaz kuşkusuz. Sonuna kadar unutmayanunutmayacak olan belleklerinizın izdüşümünü, pratikte olacagıruz tutumla ortaya koyabilecek iradeyi çatır çatır konuşturmadıkça görev bitmez. Aydınlar toplumun belleği, sesi olmaya zorunludurlar ve nokta koyamayacağımz sonsuz bir süreçtir bu. O yüzden sizlerin de okumasını isterim bu satırlan; ki bir şeyler yapmış olmanm yetinme duygusuyla sessizliğe gömülmeyesiniz. Işte bu Ulucanlar' ın fotoğrafi! (Ankara Merkez Cezaevi' nden söz ediyor.) Gerçekten görebilmeyi isterdim, ilk baktığında gözlerine yerleşen ifadeyi. tçinde küçücük de olsa bir sızı olmadan bakabiliyor musun bu fotoğraflara? Bu kadar cüretkârsagözlerin vebu kadar 'babayığitse' yüre Günün domuzu yarının jambonu Aslında sorunlar ne olursa olsun ABD'nin başkentinde on binlerce insanın küresel eşitsizliğe, yoksulluğa, pararun halklar üzerindeki tahakkümüne karşı yürümesi enternasyonalızme dair umutlan ayağa kaldırmay a yetecek önemde. Bu ey lemler idealist fikirlere yeni hayat vererek dünyanın dört bir yanmda, milyonlarca insanın yüreğindeki buzlan çözdü. IMF delegelerininbeklendiği yol ağzındakı gençlerden biri üzerinde "Idealizm ölmedi" yazan bir döviz taşıyordu. Bu romantizmi başka bir sokağı boydan boya kaplayan "Bugünün domuzu yannın jambonudur" yazıh bir pankart tamamlıyordu. Hem Seattle hem de D.C. eylemleri asla kınlamaz gibi görünen çarklann, kınlgan ve durdurulabilir olduğunu gösterdi. Sınırsız rekabetin ve çokuluslu şirketler hegemonyasının daha çok refah ve özgürlük getirmeyebileceğini geniş kesimler için bir tartı şma konusu yaptı. Bu anlamda egemen olan ve doğru sanılan her şeyle ilgili soru işaretleri ortaya çıktı. önümüzdeki dönem bu sorulan ileriye götürecek yeni bir siyasi ve örgütsel hareketlenmcyi pekâlâberaberinde getirebilir. Umutlar ölmez ama yapılması gerekenler de devasa boyutlarda.^( email: oonaran@econs.umass.edu