Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 NlSAN 2000. SAYI 736 KADIN FİLMLERI FESTIVAÜ Bir kadın organizasyonu olan Uçan Süpürge, 1996 yılında kuruldu, iki yıl sonra da ilk Kadın Filmleri Festivali'ni gerçekleştirdi. Festival, UNESCO'nun 2000 yılını "Barış Kültürü Yılı" ilan etmesine dayanarak bu yılın konusunu "kadın ve barış" olarak belirledi. Buna bağlı olarak da 1996 yılında Türk ve Yunanlı kadınların kurduğu "VVinpeace" bir panel için festivale davet edildi. 411 Mayıs günleri arasında yapılacak olan festivale bu yıl Fransa, Ingiltere, Avusturya, Avustralya, Iran, Bulgaristan, Japonya, Polonya, Cezayir, Isviçre, Yunanistan, Italya ve Kanada'dan kadın yönetmenlerin filmleri katılacak. Bu yönetmenlerden bazıları Monica Pellizzari, Clara Law, Barbara SassZdort, Dorota Kedzierzavvska, Ulrike Ottinger, Caroline Link, Tonie Marshall, Lyyne Ramsey, Carine Adler, Marleen Gorris, Manuela Viegas, Olga Malea, Fotini Siskopoulou, Rakshan Bani, Angelica Huston... Festivalde Türk kadın yönetmenler Yeşim Ustaoğlu (Güneşe Yolculuk), Handan Ipekçi (Babam Askerde), Tomris Giritlioğlu (Suyun Öte Yanı) ve Biket llhan (Kayıkçı) da yer alacak. Festival geçen yıl yitirdiğimiz Neriman Köksal'a da yer verdı. Köksal, bir panel ve "Afişlerde Neriman Köksal" sergisinin yanı sıra Nebil özgentürk'ün hazırladığı "Bir Yudum Insan" belgeseliyle anılacak.^ Köksal, 1965 66 yıllan arasında, Sadri Alışık'la birlikte çıktı sahneye. Oyununadı.Piç Kurusu'ydu. Sonra, "Tiyatro çok zor" dedi vevazgeçti... Nüfuscüzdanı Ferldun'da... Pesen'le on beşinci yıla geldiklerinde daha sık söylenir olmuştu: Ben koca istiyorum, karşıma çıkan ilk adama nüfiıs kâğıdımı verip evleneceğim... Pesen gülümseyip geçiyordu. YılmazGüney'lebirfilmçeviriyorlardı. Filmın kameramanı Feridun Kete karşısına dikilip "Benimle evlenirmisin" diye sordu, Köksal nüfus kâğıdını uzattı. Kete'ninbabaevindenikâhlannınkıyıldığısaatlerde Pesen, Köksal'ın annesinin evinde dönüşünübekliyordu. Sevgilisininevlendiğini gazetecilerden öğrendi, şaşırdı, sadece "Daha dün akşam birlikteydik ama" diyebildi. Evlilik, Kete'nin alacakhlan kapıya dayanıncaya kadar sürdü; sekiz ay... Birkaç yıl sonra acı bir haber bekliyordu Köksal' ı, işleri bozulan Pesen, beşinci kattaki evinin penceresinden boşluğa bıraktı bedenini. Fosforlu Cevriye filmleri Neriman Köksal 'ınvamplığtnınsondemlerinebıçkınlık vedelikanhlığıekledi.Artıkbedenininhatları daha bir yuvarlaklaşmış, beli de bu yuvarlaklığa uyum sağlamaya meyletmişti... Suat Derviş' in aynı isimli romanından ama asla romanla uyum sağlamayan bu filmlerde sigaraylasilahıelindendüşürmedi Köksal. Dövdü, ısırdı,küfretti. Sevdiği erkekJeriçin yapmadığını bırakmadı... Sonralanpekçok versiyonu çekilse de bu filmlerin, Köksal hep "Fosforlu" kaldı... Bu filmdeki rol arkadaşı Orhan Günşiray'la aralanndaki fosfor setin dışına taştı... Kısa ömürlü bir aşktı, yıllar sonra Günşiray onun için "Yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en güzel kadını" diyecekti. Dönemin bir başka ünlüsüne de bulaştırdı aşkı. Ancak erkeğin yakın ve yine ünlü dostu, "Bu kadın sana göre değil" diye ünlü erkeği yurt dışına kaçırdı. Evinin kapısını üçüncü kez bir erkek için açmasıtamdaHavva'hktı.Berberininkalfası Kemal 'le yemeğe çıktıklan bir akşam iddiaya girdi. Kemal, koparmadan bir elmanın kabuğunu soyamazdı. O "soyanm" dedi. "Nesine" dediler sonra... Kemal, "Soyarsam geceyi senin evinde geçiririm" dedi. Köksal, "Oda çok nasıl olsa" diye düşündü, "Girer, birinde yatar". Kemal elmayı bir hamlede soydu. Sabah aynı yatakta uyandılar... Bu ilişki yirmi yıl sürdü. Sonrası yine aynhktı. Birröportajda, "Çok şükür" diyecekti, "Hiç terk edilmedim, hep terk eden oldum..." Onca erkek girmişti yaşamına ama hiç birine "menejersevgilibabaerkek" rolünü teslim etmemişti. Yasaklannı kendi belirlemiş, kendi vizesini kendisi kesmişti. tlk anne rolünü üstlendiğinde daha otuzlannın başındaydı. Yönetmen Olkü Erakalın çekinerek sordu, "Türkan Şoray' ın annesinı oynar mısın?" Düşünmedi bile... Belki de galalarda ya da sağda solda karşılaştığı kadın seyircilerin vamphğı için "Aaa, neden hep bu rolleri oynuyorsunuz" sorusundan bıkıp usanmıştı tartışmadı bile ama, kadınlığuıı da elden bırakmadı. "Lekeli Melek" isimli, kızını okutmak için pavyonlarda şarkı söyleyen anne rolünü üstlendiği bufilmde,kansınınmücevherlerini kendisine tasıyan Şoför Yusuf a kolyeyi uzatıp, "Al bunu kanna götür, bu mücevher namuslu bir ev kadınının boynuna daha fazla yakışır" derken bile çok seksiydi... Anneliğinalışıldıkkuralındandı, bedenini daha bir bıraktı yıllara... Sıra kayınvalidelik, görümcelik ve anneannelik rollerine geldi. Fettanlığın yenni gaddarhk aldı, şefkatin yerini sınırsızsevgi aboneliği... Biryetmişliginyerini her akşam 19.00'dakaşarpeyniri*ne eşlik eden İki duble rakı aldı. Ama hâlâdi Neriman Köksal ilk JUmlerinden birinde... yakın plan çekimlere başlamıştı. Tedavi süresi uzayıp da setten uzak kalan Köksal'ın kalbi ve aklı onanlıyordu bu çekimlerle... O gün, 23 Ekim 1999 da Tulip Karamanbey, montajdaydı... Köksal'ın o yakın plan çekimlerinin sonuncusunu dabölümeekledi. Yarım saat sonra telefon çaldı: Neriman Köksal öldü... Artık afeti devranlara yeryoktu, ne sinemadanegerçekyaşamda... Yıldızlarbirparlar, sonra yeni bir yıldızın ışığında kaybolup giderdi. Düşlerin de eski tadı yoktuüstelik... Kocaman gövdeli, çocuk gülüşlü kadın bunun farkındaydı, bu yüzden ölmeden önce şöyle dedi: Artık ölmek istiyorum, her şey mazide kaldı..^ saflığını Ankara'da, sahnede şarkı söylerken sundu. Zeki Müren' in kışkırtmasıyla sahneye çıkmaya başlamış, ilk kez de Müren ve Ajda Pekkan'la birlikte Maksim'de göriilmüştü. O gün Ankara'da CHP'nin şenliğinde sahneye çıktı. Sık sık hastaneye kaldırılan, her seferinde bu kez umut yok dedirten inönüileEcevitdedinleyicilerarasındaydı. îlk şarkısını Inönü'ye ithaf etti: Birihtimal daha var, o da ölmek mi dersin? Şarkı bittiğinde kimse alkışlamadı. Gazetelerde, gizli ve açık dedikodu ortamlannda günlerce bu olay anlatıldı. Kendisine neden bu şarkıyı söylediği sorulduğunda, "Zaten üç şarkı söyleyecektim, ilki de buydu, sıra değiştirsem kafam karışacaktı" diye yanıt verdi. Bir kez de olsa, tiyatroyu da denedi siplinliydi, eğerertesi gün çekim varsa, saat sekizde yatağa girildi, rakıya o akşamlar için ara verildi. Rol asla ezberlenmedi, sete beş dakika olsun geç gidilmedi. Son seti Bebek'teydi. Televizyon dizisi "Bizim Mahalle"de komik anneanneyi oynuyordu. Hastalandı, göğüs kanseriydi. Son günlerine kadar bir sette, bir kemoterapideydi... Çekimlerde rahattı, bir tek kaşları korkutuyordu onu, hani o gençliğinde kahverengi kalemle, gelmiş geçmiş en baştan çıkancı kavisleri çizdiği kaşları... Hala mihrap yerindeydi ama en yennde olan kaşlanydı. Çekim sırasında, biri değecek de boya dağılacak diye pür dikkat kesiliyordu. Yönetmen Tulip Karamanbey ki Köksal' ın ilk filminin yönetmeni Çetin Karamanbey'in kızıydı Fosforlu Cevriye JUminde vampltğına bıçkm, deükanh kadutlığt ekledi Neriman Köksal