Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 NİSAN 2000. SAY) 736 19 PAZARIN PENCERESINDEN do Bertolucci'nin "The Sheltering Sky" (Çölde Çay /1990) filmleri içsel yolculuklann işlendiği yapıtlardır. "The Passenger"da Antonioni,bıradamın (Jack Nicholson) düş gücüne ve bilinçaltına doğru yol alır. "The Sheltering Sky"da Bertolucci, on yıllık evli bir kankocanın (Debra WingerJohn Malkovich) Kuzey Afrika'daki kimlik arayışlannı ele alır. Yolculukları boyunca bu kankoca rahathk, benlik ve çok bilinen anlayışlardan uzaklaşıp varoluşçu bir arayışayönelirler. Rus yönetmen Andrei Tarkovski, "Stalker" (1979) adlı baş yapıtında askerlerle korunan ve bir meteorun bulunduğu bölgeye yapılan mıstik yolculuğu anlatır. Bu yasak bölgeye giren kişinin dileğinin gerçekleştiği söylentisi de vardır. Stalker, yanına bir fizikçi ve bir de yazar alıp bölgeye doğru yola çıkar. Kutsal dağdaki efsanevi yaratık dev kuş Simurg'a doğru yapılan biryolculuk gibidirbuyolculuk. Yılmaz Güney, Yol... Fransız sinemasının en önemli yolculuk filmi 1953'te Henri Georges Closes' Gaze"de (Ulis'in Bakışı /1995) ise Anuzot tarafından çekilmiş "Le Salaire de la Peur"dür (Korkunun Bedeli Dehşet Yolcu gelopoulos, Odysseus'un yolculuğunu bu lan). Nitrogliserin dolu iki kamyonu son de kez doksanlı yıllara taşımıştır. Yunan körece zor bir yolda yerine ulaştırmay a çal ı şan kenli Amerikalı film yönetmeni (Harvey dört kişinin (Yves Montand, Charles Vanel, Keitel) savaşın sürdüğü Balkanlar'da bir Peter Van Eyck, William Tubbs) korkulan yolculuğa çıkar. Amacı uzun zamandır kave bunun etkileri filmin temel konusudur. yıp olan Manaki kardeşlerin çektiği ilk filmi bulmaktır. Bu dramatik yolculuğu sırasında Bu dört kişi Orta Amerika'da küçük tropik bir köyde sıkışıp kalmışlardır, bulundukla yönetmen içsel bir hesaplaşmaya da girişir. n yerden kurtulmak istemektedirler. Fransızlann en tanınmış yol filmi örnekleri ola Türk sinemasında... Türk sinemasında yolculuk temalı filmlerak da Bertrand Blier'nin "Les Valseuses" (1974), Alain Comeau'nun "Noctume Indi rin başanlı ve özgün örneklerini ömer Kaen" (1989) ve Manuel Poirier'nin "Wes vur vermiştir. Kavur, "Amansız Yol"da (1985) uzun yıllar Almanya'da işçilikyaptern"ini (1997) sıralıyoruz. mış bir kamyon sürücüsünün yıllar sonra ülYunanlı yönetmen Theo Angelopoulos, kesinedönmesini işler. Arkadaşını aramak içsel yolculuk ve yol temasmı birçok filminüzere tstanbul'dan yola çıkan sürücü Marde derin bir ustalıkla ele almıştır. "The Bee Keeper" (Ancı /1987) daemekliye aynlan din'e gidene dek ülkesi ve kendisiyle ilgili birköy öğretmeni (Marcello Mastroianni) pek çok gerçekle yüz yüze gelir. "Gece Yolculuğu" (1987), bir film yönetmeninin içsel karısını ve çocuklannı gerisinde bırakarak bir yolculuğa çıkar. Kuzeyden güneye doğ yolculuğu, çevresıyle sonra da kendi kendisiyle hesaplaşmasıdır. "Gizli Yüz"ün (1990) ru çiçeklerin yolunu izleyen bu adam ancıdır. Ancı, bu yolculuğunda sessizliği, tarihi, ana teması arayıştır. Kim kendisi için bir aşkı ve tannyı bulacaktır. "Landspace in the açıklama aramamn peşine düsüp yola çıkarMist" (Puslu Manzaralar /1989) ise iki ço sa, sonuçta daha derin bir kayboluşun içine cuğun babalannı arayış öyküsüdür. Babala de sürüklenir. Yılmaz Güney ve Şerif Gönnı bulmak üzere Yunanistan'dan Alman ren' in Altın Palmiye ödüllü"Yol" (1982) filminin dışında Tunç Okan'm "San Merseya'ya doğru yola çıkan ablakardeş, yolcudes"i (1987), Sinan Çetin'in "Bay E"si lukları boyunca pek çok degişik durumla (1994), Tunç Başaran'ın "Uzun tnce Bir karşılaşırlar, yaşamla tanışırlar. Kötulüğü ve iyiliği, gerçeği ve yalanı, aşkı ve ölümü, Yol"u (1991) Türk sinemasının hemen anımsanacak diğer yol filmi örnekleridir.^j sessizliği ve kelimeleri keşfederler. "Ulys Hekimliğin sorunlan... SELÇUK EREZ E skiden "Tabip Odası" denince, her şeyden önce bu meslek odasında yapılan seçlmler gelirdi gözümün önüne: Dışarıda güzel bir hava ve bir hafta sonu gününde çoluğu çocuğu alıp mesela Bentler'e gitmek, en azından evde uzanıp iyi bir kitabı okumak varken benı temsil edecek meslek kuruluşunu ciddiye aldığımdan gider seçirnlerin yapıldığı salonda, bir yere ilişirdim; yoğun sigara dumanı ile dolu bir ortamda bitmez tükenmez siyasal mesajlarla dolu ağır nutuklar atılırdı.. Akşamın beşine, altısına vanldığı halde hâlâ seçime geçilmediğini anımsanm.. Birçok meslektaşımın sabrı, direnci tükenirdi: Saatlerce tüksülendikten ve içeriği her zaman berrak olmayan uzun nutuklar dinledikten sonra dayanamayıp oy vermeden kalkıp gidenler çok olurdu. Zaten beklenen de buydu; gidecekleri umulanlar uzaklaştıktan sonra nihayet seçimlere geçilir, birçok hastaneden, poliklinikten bazen ambulanslariabindirilmiş kıtalar gelir ve oy verirlerdi.. Sonuçta genellikle şu ya da bu politik uca yakın olanlar kazanırdı. Sonra? Gerçek meslek sorunlan ile kim uğraşır. Bu oda da ele geçirilmiş ve birçok başka meslek odası belli bir politik görüşun sözculeri gibi konuşanlarca yönetilirdi. Birkaç yıl önce, bu olumsuz anılarta gittiğim Istanbul Tabip Odası'nda gördüklerime nasıl şaşırdığımı hâlâ kıvançla anımsanm: Farklı kuşaklardan çok sayıda hekim, belli bir politik gücün söylemlerinin tekran için değil, gerçek meslek sorunlannın tanımlanması ve çözülmesi için çalışıyoriardı. Odanın çalışmalanna katılan meslektaşlanm arasında birçok değişik, hatta çelişik politik görüşe sahip olanlar vardı ve politikada ayn düşünen bu hekimler, politik kimliklerini odaya taşımıyor, tıp uygulamalanndan kaynaklanan sorunlan, kendilerinden farklı görüşlü meslektaşlarıyla beraber çalışarak çözmek için çabalıyoıiardı. Gelişmeler çarpıcıydı: Mesela, Tabip Odasının bir Internet sayfası vardı. Bu sayfada (http://www.istabip.org) yonetim kurulunun aldığı her karar yayımlanıyor; hekimlerden bu karaıiar konusunda eleştiri isteniyor ve meslektaşlanma güç sorunlar konusunda danışılıyordu. Bu sorulara verilen her cevap bir başvuru olarak kabul edilip gündeme alınıyordu. Odanın çeşitll dallarının, etik kurulunun üyeleri gece geç saatlere kadar çalışıyoriardı. Odadaki bu etklleyici deglşim konusunda en iyi bilgileri, bu deglşimlerin gerçekleştiği süre boyunca Istanbul Tabip Odası'nın başkanlığını üstlenmiş olan Prof. Dr. Ortıan Arıoğul'dan edinebilirdik. Dr. Arıoğul, bıze önce, Odanın herhangi bir politik partinin değil mesleğin asal sorunlanna eğilmesinin gerekçesini açıkladı: Meslek kuruluşlannda ana amaç bir yana bırakılıp belli bir politıka dayatılmaya kalkışılınca politik anlayışlan farklı birçok hekim, odadan uzaklaşıyordu. Ondörtbin hekimden onbirbininin seçime gelmemesinin bir nedeni de oda konusunda yıllar boyu edinilen bu ızlenimdir. Biz önce bunu değiştirdik. Bir politikanın dayatılmasını değil hekimlik sorunlannı amaç edinen bir tutumu benimsedik. Sonra? Gerekli onanmlan yaptırdık ve kiraya verilmiş bazı bölümleri de boşalttınp tabip odasına katarak çalışma alanlarımızı genişlettik. Artık yüz kişilik bir toplantı salonumuz var. Ayrıca, bu genişleme, bize birçok tıp dalı derneğini çatımız altına alma fırsatını verdi: Şu anda Plastik Cerrahi Demeği, KadınDoğum Derneği, Göğüs Hastalıklan Derneğı, Travmatoloji, Çocuk Hastalıklan ve Pratısyen Hekimler dernekleri yedinci katımızda çalışıyorlar. Bu dernekler ortak sekretarya kullanarak, imkânlarımızdan yararlanarak daha verimlı olabiliyorlar. Hangi konularda çalıştınız? Hekimliğin giderek bozulmaya yüz tutan etik değerlerinin gözetilmesınin gereğıne inandığımızdan hekimlik uygulamalarıyla ilgill şikâyetleri önemsedik. Bu konularda yoğun bir araştırma ve soruşturma faaliyeti yürüttük. Internet ile ilgili çalışmalannız etklleyici... Evet, bugün Intemet'i tüm sivil toplum kuruluşlanndan fazla kullanan bir odayız: Meslektaşlanmızın bizi her an izlemesi, görüş ve eleştirileriyle çalışmalanmıza katılması imkânını oluşturduk. Zaman zaman tüm hekimlere çağrıda bulunup belli konularda yardım istiyoruz, görüş öğreniyoruz. Yurtdışında çalışan Türk hekimlerinden de bu yolla çalışmalanmıza Stanley Donen, Serseri Sürücü (Easy Rider)... katılan, düşünceleriyle yararlı olanlar var. Bu konuda katılımı daha da yaygınlaştırmak için ücretsiz Intemet aboneliği kampanyasına önayak olduk, bir Intemet odası açtık ve Intemet kullanımı öğreten kurslar duzenledik. Bundan sonra ne yapılmalı? Meslegimizde verilen hizmetlerin kalitelerinın yüceltılmesi için çalışılmalı.. Biz bu konuda ilk adımı attık: Bütün uzmaniık demeklerinden, dallarındaki faaliyetlerle ilgili standartlann saptanmasını istedik. Sadece Anestezi ve Reanimasyon Demeği bu konuda eksiksiz bir çalışma sundu. Bu konuda başka ülkelerde yapılanlan saptayıp dllimize çevirtip diğer uzmaniık dalı derneklerine sunma görevınin de bize düştüğü anlaşılıyor. Bundan sonra bu çalışmayı da üstlenmeliyiz. Çünkü bu standartiar belirtenmeden özel ve kamu birimlerine dönüp "Bu standartlara ve ilkelere uymanızı isteriz" denilemez. Ülkemizde tıp uygulamalannda kaliteyi yüceltmenin de başka yolu yoktur.. Dr. Arıoğul'a teşekkür edip aynlırken ülkemizde mesleklerinde standartlan, ciddi çalışmaları sürdürerek yücelten ve bu yolda gerçekleştirebildikleriyle böyle bir alçakgönüllulükle mutluluk duyanlann çoğalmalannı dilerim.^