30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BAŞKENT GUNLERİ Çekirdekten çiçeğe uzanır gibi.. MÜŞERREF HEKİMOĞLU oyadı Küflü ama sevgisi, üretkenliği küflenmeyen bir kişi. Bilgi Yayınevi'ni güzel ürünlerle yeşertiyor Ahmet Küflü. 45'inci yıla ulaşıyor yayın çalışmalan 4000 kitap yayımlıyor 1965'ten bu yana. Romanlar, özyaşam öyküleri, gülmeceler, çocuk kitaplan, Ismet Paşa'lı yıllar, sözlükler, antolojiler, araştırmalar. Metin Toker'ler, Ayla Kutlu'lar, Tank Dursunlar, llhami Soysal'lar, Hasan Pulur'lar, Ergun Sav'lar, Mümtaz Soysal'larla geniş bir yazar yelpazesı, Halikarnas Balıkçısı'nın tüm yaprtlarıyla Pembe Köşk'ten mavi Ege'ye, Bodrum kıyılarına, antik uygarlıklara sanatsal ve düşünsel bir gezi sayfalannda. Son günlerde bir de Doğan Avcıoğlu yerleşti kitaplığıma. Milli Kurtuluş Savaşı, Türkiye'nin Düzeni, Türklerin Tarihi adlı yaprtların yazarını "Bir Jöntürk'ün ardından" sözlerıyle selamlıyor Hikmet Özdemir. Karar verdim ören'de okuyacağım. Arada Bahriye Soysal ile konuşur, anılarda buluşuruz. Hastalık ve ölüm de olsa güzel anılarımız var. 1960 yazında, Akşam'ın Hanımeli Sokağı'ndaki Ankara bürosunda ilginç olaylar yaşadık, okurlar gelir, 27 Mayısçılar uğrar, bahçedeki kayısı ağacının altında söyleşiler yapardık, düşler kurardık. Doğan'ı dinlerken Türkiye'nin düzeni değişirdı birden. Sonra Kurucu Meclis dönemı, Anayasa çalışmalarına Avcıoğlu da katılıyor CHP kontenjanından. O günleri yazmak kolay değil ama bir gün yazmalı, görev oluyor giderek. 196O'lı yılları yaşayanlar anımsar sanırım, Doğan Avcıoğlu'na sevgim, saygım, hayranlığım var ama Yön'de yer almıyorum ben. Akşam'dan ayrılıyor öncü'de çalışıyonjm, 27 Mayıs Anayasası'nın getirdiği ortamda örgütlenen sendikaiar, dernekler ve Türkiye İşçi Partisi'nin haberleri yer alıyor sayfalarımızda. Başta Mehmet Ali Aybar, partililerin demeçleri, işçi liderlerin seslenişleri Türkiye 'ninyazarı ve düşünürü Doğan Avcıoğlu "Bir ana başlık oluyor ön sayfada. Jöntürk 'ün ardından " sö'zleriyle selamlanıyor. Demokratik savaşın işçi sınıfının öncülüğünde gerçekleşeceğine Sokağı'nda, o Cavit Paşa'da, bahçe içinde inanıyoruz. öncü güzel bir serüven beyaz bir köşkte. Güzel köşkler yıkıldı, yaşamımda, masal türü bir olay. Ancak bahçeler parsellendi, apartmanlar kısa sürüyor soluğumuz. Parasal yükseldi, sokağımız da çok değişti ama darboğazlar bastırıyor, gazete kapanıyor. Cumhuriyet'te buluşmamız çok hoş. Bugün de benzer olaylar yaşanıyor değil Değişim dönüşümlere, yozlaşmalara mi? Ama, güç koşullara karşın direnenler karşın değişmeyen değerierin soylu de var. Çünkü direnmek gerekiyor. Orhan Erinç'in yeni kitabını okudunuz direnişlerin sevincini paylaşıyoruz. mu? Şu Bizim Enayi Defteıi. 44 yıllık bir Şu Bizim Enayi Defteri'nin sayfalannda bir yolculuğun öyküsü. Habercilikle başlıyor, de özsöyleşi yaptım nerdeyse. Oysa sevgiyle, saygıyla, inandığı ilkelerle çevremde çok konuşulan bir kitaptan, çekirdekten çiçeğe uzanır gibi yol alıyor "Başka Bir Amerika"dan söz etmek dalında, deney ve birikimiyle sorumlu istiyorum size. Son 20 yıl içinde yazılan görevler üstleniyor, meslek örgütlerinde "Kadınca öyküler"den. Kitapta 20 yazarın çalışıyor, sevilen, güvenilen bir yönetici, imzası var. Yaşantısı, hüznü, sevinci, çok dahası bir "ağabey" oluyor. Ümit renkliliğiyle başka bir Amerika'yı yansrtıyor Yayıncılık'tan, Ufuk dizisinin 97'nci kitabı ünlü yazarlar. Kimi Kızılderili, kimi zenci, bu. Kapağında Ahmet Taner Kışlalı var. kimi Asya, kimi Avrupa kökenli, kimi Latin Amerika'dan, kimi Pasifik Adalarından 20 C Kadmlann gelmesi Yorgo 'yu sevindiriyor. Buraya her öğlen zamanında çarşamba günleri bir grup gelirdi. Yine bir çarşamba gelip yiyip içtiler. Içlerinden biri gece 1112 gibi geldi sıcak bir şeyler istemiş, bizimkiler ızgara kapandı diye yapmamış. Halbuki ızgara kömürlü, birisi çıkıp yapabilirdi. Ve sürekli müşteri danlmış, geldiğinde bana' Hatınn var,yoksagelmeyecektim' dedi. Buyaşımda koşup müşterinin paltosunu tutuyorum, ben memnun oluyorum müşteri memnun oluyor. Müşteri güler yüz istiyor ve tabii ki yemek için güzel şeyler bulunduracaksın. Bir defa hatır için, ıki defa hatır için gelır ama lezzetli bir şey bulamazsa bu iş yatar. Ustalık mevzusu bu işte." Imroz'un ünlü müdavimleri var. llk bakışta duvara asılmış haberlerde, Hasan Esat Işık, Deniz Baykal, Ccmil Ipekçı'yı görüyoruz. Ve duvarda müşterisınin hcdiye ettiği birşiir. Meyhane boşaldı Laternasustu Neçirozsalatası Kaldı Ne Tanaş 'ın bardak Oyunu Limonsıhlmışturplar Dabitti Kar bastırdı lapa lapa Hesabınızyannlara Haydi eyvallah Kadın müşterilerin fazlalığı dikkatimizi çekiyor. "Eski tstanbul'u beğenmiyorum. Çünkü millet ne yemesini biliyordu ne de içmesini, sadece zenginler gelirdi, aileleriyle gelen yoktu. Aznavur'da yılda 1 2 kadın gelirdi. Eee şimdi millet açıldı, yalnız olarak gelen bayan müşterilerimız var. O kadar güzel oluyor ki erkekler oturup kalkmasını öğreniyor. tstanbul' un şu anki değişimini bayacım iyi görüyorum. 65 senedir buradayım, bambaşkaydı hayat. Fukarahk vardı... Bizbazı şeylerinkıymetini bilmiyoruz. Bir pantolon giyerdik, hangi kumaş olduğu belli olmazdı yamalardan. Fakirlik... Yokcanım eski Istanbul, şimdi ne olmuş güzelim Istanbul'a! Biz insanlar bazı güzellikleri görmemek için direniyoruz." Imroz'a gelip de lakerda yemeyen yoktur... Ama burada lakerdayı hamsiden y apıyorlar. Hamsileri alıp kılçıklannı çıkaracak, yaprakyapacaksınız. Hiç kan kalmayacak biçimde yıkayacaksınız. Eğer hamsi 1 2 kilo ise, birtepsiye koyun, üstünü tuz ile kaplayın. Eğer hamsi daha fazla ise tenekeye basın, 15 gün sonra hamsiler pişeceğinden tuzları iy ice silkelcyip haf ıf su geçirdikten sonra tepsiye tek sıra halinde diziniz, dereotu, limon ve defhe yaprağı koyup zeytinyağının içinde bekletin, yiyeceğiniz zaman üstüne ınce kıyılmış soğan ve maydanoz ckebilirsiniz.^ Seçttte yer alan yazılan daha önce okudum, ama Cumhuriyet'in geleneği kapsamında kitaplaşması başka bir olay. Işıktan damlacıklar göle dönüşür gibi. Bir köşe yazısında belli çızgilerle bir resim, bir portre oluşuyor, okurla yazar diyaloğu da o çizgilerie gelişiyor. Çizgisini yitirir, çarpıtırsa diyalog kopuyor ya da çizgiler bütünleşerek heykele dönüşüyor. Okur yazannı tüm boyutlanyla tanıyor. Heykel sözü bir simge hiç kuşkusuz, çünkü heykelin bir parçsı, duvarın bir tuğlası, küçük bir aynntısı olmak da bir mutluluk. Ama bir bütün içinde varolmanın gizemini yaşamak gerekiyor her şeyden önce. Sonra emeğini ve yüreğini eyleme dönüştürerek başlaraak yolculuğa. Orhan Erinç benden genç, vaktiyle komşuyduk, Göztepe'de ben Yeşilbahar kadının yaşamından çizgiler. Hepsi Amerikalı ama ayn dünyalarda yaşıyor. ABD'nin belli izlemi silintyor, farklı kültürler arasında kalan bireylerin iç çatışması, mutluluğu, mutsuzluğu ile hayli çarpıcı öyküler var. Kitabı AÜ Ingiliz Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'nden Prof. Necla Aytür kazandırıyor dilimize. Amerika'daki hızlı değişimin edebiyata da hızla yansıdığını kanıtlamak istiyor belki de. Ya da ben böyle akjılıyorum. Kimi dostlanm sonjyor, ülkemizde de böyle bir kitap yazılamaz mı? Güzel bir soru, değeıii yazarlanmız yanıtlayabilir, çok çarpıcı bir kadın mozaiği oluşur belki de. Değışimler, dönüşümler ne ölçüde yansıyor kadınlara, yansıyorsa nasıl, olumlu mu olumsuz mu, yansımıyorsa hangi nedenle? Kısa bir öykü, yaşamdan küçük bir kesit yeni boyutlar katabilir kadın gerçeğine. Necla ve Ünal Aytür çifti Irfan Şahinbaş'ın öğrencisi ünıversıtede, sonra aynı kürsüyü paylaşıyor, öğrenci ve hoca ilişkileri yakın dostluğa dönüşüyor. öğrencisi olmadım ama ben de dostluğuyla ışıklandım, onurlandım her zaman. Cambridge w Üniversitesi'ni bitiren sayılı Türklerden biri, masal türü anlatıyor tanıyanlar. Her yönüyle güzel bir ınsan. Türk Tıyatrosuna da önemli katkısı var. Necla ve Ünal Aytür'ün öncülüğünde 28 Mart'ta düzenlenen anma günü de Dünya Tiyatro Günü'ne bir selam Şahinbaş'ın öğrencilerinden. Adını taşıyan tiyatroda güzel çevirilerinden birisi sahnelenir mi acaba? ölümünün 10. yılında bir saygı duruşu gerekir doğrusu. Yeni Viyana Büyükelçimiz Aydın Şahinbaş'a da bir armağan olur. Ben görmedim ama Prof. Nermin Abadan Unat, Aydın Şahinbaş'ın da iyi bir oyuncu olduğunü anlatıyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki tiyatro çalışmalarına güzel katkısı var. Goldoni'nin İyi Efendinin Uşağı oyununda ustalar sınıfında bir öğrenci gibi oynuyor rolünü. Tiyatro çahşmalannda unutulmayan bir kişi de Nuri Çolakoğlu. Lorca'nın Kanlı Düğünü'nü sahneliyor. Tıyatroya büyük tutkusu var ama sahneye değil, ekrana çıkıyor. Ustalar sınıfına yaraşır düzeyde roller üstleniyor. Yazımı Tunç Yalman'ın zarif uyareıyla sona erdiriyorum. Muhsin Ertuğnjl'un Mektuplan Dünya Tiyatro Günü'nde yayımlanıyor. Geç kalmış bir selam Muhsin Ertuğrul'a, Kültür Bakanı New York'ta Latife ve Arif Mardin'in evinde bir gece yemeğinde gündeme geliyor mektuplar. Istemihan Talay yayına hazırlanmasını istiyor Tunç Yalman'dan. Iki Gözüm Tunç diye başlıyor mektuplar. Bence yalnız Tunç'a değil, tiyatroseverlere, tiyatroyla uğraşanlara, ustalara, çıraklara, tiyatro sevgisini yeşerten ve solduranlara da seslenıyor o mektuplar. Kimler yanıt verecek acaba?^ Istemihan Talay'ın ılgisiyle gerçekleşiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle