Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt Bugün bütün büyük kentlerde boyveren kulelerin atası Babil Kulesi'dir. Tevrat'ta ondan söz edilir, kule lanetlidir. Çünkü kuleyi inşa etmenin anlamı tannyla boy ölçüşmektir. Tanrı da boş durmaz, prestij peşindeki insanı cezalandınr. Ceza, dillerin Babti Kulesi 'nin inşasının ha 'dan önce 2000 ile 500 yülarına denh düştüğü biliniyor. *•:>*. kanşmasıdır... Babil, bir günah kulesiydi... GÜRHAN TÜMER Y aşamlanm başka işlere adamış olanlar, gece gündüz onlan düşünenler, onlarla uğraşanlar farkinda olmayabilirler ve bu daçok doğaldır ama, kule meraklılan, bu dünyanın, biraz da kuleler dünyası olduğunu, bilirler. öraeğin, işte tstanbul kenti ve işte, bir yanda, daha eski, daha şişman, daha hantal Galata Kulesi; bir yanda, daha genç, daha ince, daha narin Beyazıt Kulesi. Bunlann yanuıda pek güdük kalan; kule olup olmadığı bile bence tartışmaya açık olan Kızkulesi. Ve saat kuleleri. işte bunlann en güzellerinden, en zariflerinden biri: tzmir' in Konak Meydanı'nda, çevresindeki yüksekyapılara şaşkınlıkla bakaraktan yaşamını surdürmeye çalışan; artık kimsenin pek fazla aldırmadığı, ama tuhaftır, yine de, hâlâ daha, Izmir'insimgesısayılan ve2001 yılında 100 yaşına basacak olan kule. işte, Ankara'nın imgesini zenginleştiren, belki biraz da kanştıran Atakule. Sonra, yurt dışındakiler. Örneğin, herkesın çok iyi bildiği; yüzyıllardır, ha yıkıldı ha yıkılacak korkusuyla gözünü üzerinden ayırmadığı, ama, yüzyıllardır, dimdik değilse bile, bir yana iyice eğilmiş olarak ayakta duran, ünlü bilgin Galileo Galilei'nin anılanyla dopdolu, ünlü Pisa Kulesi. Sonra, yuzyıhmızın ürünü olan, telekomünikasyon kuleleri. Birçoklarınca, kule sayılmayan, en azın dan, kule olarak adlandınlmayan, ama aslında kule olan yapılar: Sözgelişı, dikilitaşlar, rrunareler, deniz fenerlen. Ve yine birer kule olan yüksek yapılar, gökdelenler. Empire State Building, World Trade Center, Gökkafes. Italya'nın, Ortaçağ'dan kalma kuleleriyle ünlü San Gimignano kenti ve silueti hemen hemen bütünüyle, kule etkisi yapan binalardan oluşan New York. "Kule" denildimi,benimaklıma hemen, en başta, Babil Kulesi ve bir de Eıffel Kulesi gelir. Benim içın, ötekılerin yerleri, bunlardan sonradır. Babil, çok daha eskidir, Eiffel'in atasıdır. öyle ki, Eiffel Kulesi yapıhrken, onu, "Yeni Babil Kulesi" olarakniteleyenlerolmuştur. Tevratî bir ziggurat Bu kulenin kendisinin ve onunla ilgili öykülenn ne kadannın gerçek, ne kadannın efsane olduğu belli değildir. Babil Kulesi 'nin en büyük zenginliği, en büyük çekiciüği de budur. Babil Kulesi'nin bir ziggurat olduğu, bilim adamlan tarafindandakabul edilmişbirgerçektir. Mezopotamya'yaözgüolan; genellikle, t.ö. 2000 yıllan ile 500 yıllan arasına tarihlenen ve biraz da, basamakh piramitleri andıran bu yapılann sayılan ol dukça fazladır ama, bugüne pek azı kalmıştır. Ancak, etkıleri çok olmuştur ve çok uzun sürmüştür. örneğınl.S. 9. yüzyıldayapılmış olmasına karşın, Samarra'daki ElMütevekkil Camii' nin minarcsi, düpedüz bir ziggurattır. Az önce de söylediğim gibi, Babil Kulesi, bunlardan biridir ve büyük bir olasılıkla da, TannMarduk'aadanmışolan büyük tapınağın zigguratıdır. Ama onu öteki lerden farklı kılan özellik, ondan, Tevrat'ta da sözedilmesidir. Eğer bu sözediş, yalnızca kısa bir değinme, adını anma düzeyinde kalsaydı, belki o kadar önemli olmayacaktı. OysaTekvin'in 11. Bab'nınilk 9 ayetinde, Babil Kulesi'yle ilgili olarak anlatılan öykü, son derece ilginçtir. Gelin birlikte okuyalımoayetleri: "Ve bütün dünyanın dili bir ve sözü birdi (...) Ve dediler: Bütün yeryüzü üzerine dağılmayalım diye, gelin, kendimıze bir şehir ve başı göklere erişecek bir kule bina edelim ve kendimize bir nam yapahm. Ve ademoğullannın yapmakta olduklan şehri ve kuleyi görmek için Rab indi. Ve Rab dedi: İşte bir kavimdirler ve onlann hepsinin bir dili var (...). Gelin, inelimvebirbirinin dilini anlamasınlar diye, onlann dilini orada karıştıralım. Ve Rab onlan bütün yeryüzü üzerine oradan dağıttı ve şehri bina Eiffel Kulesi etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil denildi(...)" "Dillervarbizimdillerebenzemez" Bu sözler, insanı, düşüncelerden düşlere, düşlerden düşüncelere sürüklemiyormu? Yeryüzünde, bu kadar çok dilin konuşulması; bu dillerden birçoğunun, birbirine hiç benzememesi; aynı nesneye, kimilerinin "kitap", kimilerinin "book", kimilerinin "Hvre" demesi, filozoflan, dilbilimcileri ve öteki meraklılan, yüzyıllardır şaşırtagelmiştir ve bugüne kadar, hiç kimse, bu gizi, doğru dürüst çözememiştir. Oysa Tevrat'a göre.nedenapaçıktır: Dünyanındörtbiryanına dağıtılmış olan insanlann, farklı farklı dillerkonuşmalarının ve birbirlerinin dilini öğrenmedikçe, birbirleriyle anlaşamamalannınnedenı, Babil Kulesi'dir. Zaten, "Babil" ya da Batı dillerindeki biçimiyle, "Babel" sözcüğüde, Akadça'da, "Tann'nınKapısı" demektirve "kanştırmak" anlamına gelen, "bll" kökündenkaynaklanır. 1794 yılında, Ingıltere'nın tstanbul Büyükelçiliği'ne hekim vepapaz olarak atanan JamesDallaway'in, 1797'de,Londra'dayayımlanan, "Constantinopleancientandmodern witch excursions to the shores and island of Archipelago and to the Troad" adlı kitabında yer alan şu satırlar da, aynı anlamı içermektedır: "Beyoğlu'ndaki tercümanlann çoğu, elçıliklerin ilk tesisi zamanında ovazifeyi gören Venedikli ailelerden inmiş adamlardır. Almanlar ve Fransızlar, gençlere mahsus mektepler açmışlardır. Burada yaşayanlardan bazen bir kişi yedi sekiz lisan