Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MART 2000. SAYI728 konuşabilir, öyleki, BeyoğlubirBabil Kulesi'niandınr." Acaba, bu kanşıklığın nedeni nedir? Babıl Kulesi'ni yapmakta olanlann dillerini, neden kanştırmıştır Tann? Yukandaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere, bu sorunun yanıtı, Tevrat'ta o kadar açık seçik verilmiş değildir. Araa tefsir kesindir: Babil Kulesi' ni yapmaya kalkışan lan n dilleri, Rab tarafından, bir ceza olarak kanştınlmıştır, çünkü insanlar, "başı göklere crişecekolan" okuleyi, "namiçin" inşaetmeye girişmişlerdir kı, bu da, büyük bir günahtır, çünkü gururlu olmak, böbürlenmek kötü bir şeydir; insanın, boyundan büyük işlere heves etmemesi ve bu arada, "göİderi delmemesi" gerekir. Gerçekten de, bugün bile, yüksek yapı yapmak demek, ışlcvin, gereksinmenin, rantın ötesinde, az ya da çok, prestij peşinde, gösteriş peşinde koşmak demektir. Yüksek binalara, gökdelenlere, bugün de karşı çıkılmasınınnedenleriarasında,böylebirnedenin asla bulunmadığını ilen sürmek, öyle sanınm ki olanaksızdır. Yanı "Babil Kulesi Sendromu" hâlâ daha sürmektedir. Anıa, Babil Kulesi'nin lanetlenmesınin, onu inşa etmek isteyenlenn cezalandınlmalarının asıl nedeni, daha önemlidir, daha köklüdür, daha eskidir. Şöyle ki: Yine Tevrat'a, daha doğrusu, Tevrat'ın ilgili ayetlerinin tefsirine göre, Babil Kulesi'ni yapan insanlann amacı, Tann katına varmak, tannsal bilgileri elde etmek, Tannsal bilgeliğe ulaşmaktır. Oysa bu, çok, ama çok büyük bir günah sayılır. O kadar ki, bilindiği üzere, Adem ile Havva'nm, bu nedenle, yani Bilgelik Ağacı'nmmeyvasından yediklen için cennetten kovulduklan inancı, çok yaygın bir inançtır. Hele Hıristiyanlıkta, bu "Ilk Günah " m anlamı ve önemi çok daha fazladır. Babil Kulesi 'ni yapma günahı ise," îkinciGünah" olarak nitelenebılır. Milas, kültür mirası evleri kadar bacalanyla da ilgi çekiyor. 18. ve 19. yüzyıl mimarisi binalarda bugün de varlıklannı sürdüren bacalann tam 11 ayrı bölümü var, ağzı, kaşı, finldağı, külahı, kürsüsü... Ancak doğanın acımasızlığı ve insanın ilgisizliği bacalan da tehdit ediyor. Ocak hâlâ tütüyor mu? NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ * T Öteki Babil kuleleri Yukandaki başlığa bakıp, birçok Babil Kulesi'nin varolduğu sanılmamalıdır. Hayır, Babil Kulesi tektir ama, bu kuleyle ilgili "rivayet muhteliftir." Ve bu söylentilerin sayısı, burada hepsinden sözetmemize olanak vermeyecek kadar çoktur. Kimilerine göre, bukule, adı dillere destan olan, ama gerçekte var olup olmadığı bilinmeyen Süleyman Tapınağı ile aym harçtan yapılmıştır ve öyle bir kuledir ki, yalnızca yerin üstünde, göklere kadar yükselmekle kalmamıştır, aynı zamanda, yerin altına da kök salmıştır ve böylece, en alttan en üste, tüm evreni bağlayan bir temel eksen, bir "axis mundi" niteliğindedir. Yazar ve mimar Abdullah Ziya Kozanoğlu'na gelince, o yaptığı yorumla, Babil Kulesi 'nin öyküsünü, bir efsane olmaktan çıkanr ve birdenbire, din dışı, toplumsal alana kaydınr. Şöyle derKozanoğlu: "Babil Kulesi hikâyesi, Babil şehrinde çalışmak üzere getirilen, evsiz barksız rençberlerin, kendileri evsiz dururken, şehirliye ev yapmak istemeyip, isyan etmelerınden başka bir şey değildir." Buefsanekule, çeşitli ressamlar tarafından, çok değışik biçimlerde resmedilmiştir. Resimlerdeki Babil Kuleleri, birbirinden o kadar farklıdır ki, hepsinin, aynı binanın resmi olduğuna inanmak çok zordur. Bu savıma kanıt olarak, XV yüzyıldan kalma, kimin tarafından yapıldığını bilmediğimiz ve beyaz kremalı, çok katlı bir doğum günü pastasınabenzeyen Babil Kulesi resmiyle, Bruegel'in,Viyana'dakiKunsthistorisches Müzesi'nde bulunan ve daha iyi tanınan, daha dramatik, daha tedirgin edici Babil Kulesi resmini kıyaslamayı öneriyorum.^ eknolojinin hızlı gelişimi, teknolojinin yemek pişirme ve ısınma konusunda ınsanlara her türlü olanağı sunmasından sonra; artık o eskiden kullanılan, çocukluğumuzdabaşında bağdaş kurup elimizi yanan ateşe doğru uzatıp ısınmaya çalıştığımız o ocaklar, o şömineler şimdilerde yanmıyor, kullanılmıyor. O yanan ocaklann romantizmi şimdi yok. Ama ısınmak ve yemek pişirmek için o ocaklan kullanmıyor olsak da, sobalanmızda yanan ateşin dumanlannı dışarı salmak için hâlâ bacalara mccburuz. Baca yapımı ustalık isteyen, bilgi ve beceri gerektiren bir iş. Eski kent yerleşim merkezlerinde, 18. ve 19. yy'dainşaedilen sivil mimarlık örneği iki katlı cumbalı ahşap evlerimiz ile konaklarda, yapı ustalannın tüm hünerlerini, mesleki becerilerinı ortaya koyarak inşa ettikleri bacalar bulunuyor. Bu bacalar çeşitli şekillerdevemimari özelliklere sahip olup, kimi yuvarlak silindir, kimi köşeli, kimi belde incelip kalınlaşan, kimi de ikiz bacalar şekillerinde. Bu tür bacalann hepsine, Mi las' ın eski kent yerleşim merkezinin oturduğu alan olan Hoca Bedrettin, Hisarbaşı, Hacı Abti ve Şevketiye mahalleleri ile FiruzpaşaGazipaşa Mahallesi'ndeçokçarastlamak, görmekmümkün. Halk arasında, "Ocağı tütüyor" veya "Ocağı tütmez oldu" gibi sözleri işitiriz. "Ocağı tütmek", o evde insan yaşıyor anlammdadır. "Ocağı tütmez oldu" ifadesi ise, 0 evde oturan ailenin dağıldığı, başlanna bir felaketin geldiği şeklinde yorumlanır. Baca deyip geçmemek gerekiyor. Ev bacalan da inşaat teknıği olarak kendi içlerinde çeşitli bölümlerden oluşuyor: 1 Baca ağzı: Bacalann tepesinde bulunan ve dumanın çıkmasına yarayan delık, 2 Baca deliği: Ocakbacalannın içınde dumanın geçmesi için aşağıdan yukanya kadar bırakılan delik, 3 Baca finldağı: Bacalann tepesinde rüzgâra göre yön dcğiştiren ve dumanın baca deliğinden geri dönmesıne engel olan rüzgârlık, 4 Baca kaşı: Ocaklann üstünde bulunan bir raf, 5 Baca kulağı: Ocaklann iki tarafında, öteberi koymak için yapılmış taştan, kücük raflar, 6 Baca külahı: Pişmış topraktan veya sacdan yapı1 ır. Yağmur veya rüzgârın girmesini önlemek için bacalann tepesine konulur. Bir bacanın tepesini süsleyen, tuğla, taş veya alçılevhalardanyapılanveaynıgöreviyerine getiren birleştirme, 7 Baca küngü: Çapı 12 parmak kadar olan ve baca yerine kullanılan künk, 8 Baca kürsüsü: Bacalann dam üstünde kalan ve üzerine baca oturan çıkıntılı kaide kısmı, 9 Baca peteği: Bacalan rüzgâr ve yağmurdan korumak için tepelerine yapılan külahı taşıyan ve etrafinda delikleri bulunan çıkıntılı kısım (Baca feneri de denir), 10 Baca tepeliği: Bacalann tepesine süs için yapılan örtü ve külahlar, 11 Baca zan: Bacalann içini, duman yollannı ayıran ince bölme... Cumbalı ahşap Milas evlerinde değişik mimari özelliklere sahip ilginç baca örnek lerini yerinde görmek mümkün. Bu bacalann en güzeli, en görkemlisi, Inönü Caddesi üzerinde bulunan Vergi Dairesi'nin bulunduğu yerden belediyeye çıkarken hemen sağda yer alan çift külahlı baca. Bütün bu bacalar da tıpkı kültürel mirasımız olan Milas evleri gibi doğanın zorluklanna, insanlann ilgisızliğıne yenilecek, yıkılacaklar. Oysa kültürel değerlerimizin yok olup gitmesine seyirci kalmamalıyız. Çünkü yok olmaya başlayan, bızim tarihimiz, bizim geçmişimizdir...^ •Milas Çevre ve Kültür Değerlerini KorumaTanıtmaVakfı(MlÇEV)Yön. Kur. Üyesi