Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART 2000. SAYI 729 de, ileri demokrasi sözcüklerini kullandığını belgelemiştir. Faik Öğretmcn suçludur okul müdürüne göre, derslerinde Söylev'i anlatırken "Asil kan deyimi biltmsel olarak kan veya ırk değil; ıyi terbiye, sağlam karakter demektir, bir tnecazı mürseldir" diye açıklamıştır onun tarafindan. Davada öğrencilenn de ifadelerine baş vurulmuş 5A sınıfının birkaç öğrencisi dışında diğerleri gerçekleri dile getinnişler ve Faik öğretmen 27.11.1950 tarihinde beraat etmiştir; ama bütün çabalanna karşın öğrettnenliğe dönememiştir. Felsefe diplomasının işine yaramayacağmı anlayınca yedekte bulundurduğuhukukdiplomasıyla 1951 yıhndaMardin'deavukatlığabaşlamıştır.Diyarbakır'da kazanmış olduğu fişin Mardin 'e gelmekte gecikmediğini, Mardin Valiliği'nin 19.3.1952 gün ve 585 sayılı yazısındananhyoruz: "FaikMuzafferAmaçkomünistlikten ötiirü durum ve ilişkileri göz önünde bulundurulan kişilerdendir, bu yüzden aylık rapora bağlanmıştır." Mardin' in sözde aydınlan Faik Muzaffer Amaç'la görüşmezler, fakat cahil diye anılan halk onunla konuşmakta sakınca görmez, hatta bazıları, "Avukat Bey, sana komünist diyorlar. Bakıyoruz sen çok iyi adamsın, sen komünistsen, demek ki komünistlik dedikleri fena bir şey değil, galiba." Amaç 1948 yıhndaaçılandavadan beraat etmiştir, ama bu beraat karan ömür boyu aleyhinekullanılmıştır.l954yılındabüyük şehirde rahatsız edilmeyeceğı umuduyla Istanbul'a yerleşir. Tam işlerini yoluna koyacağı sırada 67 Eylül olaylan patlak verir. Gece Beyoğlu'nda oturduğu bodrum dairesinden alınır. Tam dört ay sorgusuz sualsiz Harbiye'nin taş hücrelerinde yatırıldıktan sonra mahkeme huzuruna bile çıkarılmadan, tahliye edilir. 17.1.1956 tarihinde îstanbul Barosu Başkanlığı'na bir dilekçe verir... "Ben hukuk bilgisine sahip olduğum halde, hukuk devleti rejimi kurulmamış olan ülkemde beni mağdur edenlerden hesap soramazken, avukat olarak başkalannın hakkını korumak iddiasını gülünç sayıyorum.. ve Levha'dankaydımınsilinmesiniistiyorum" der. Baro 'dan "... Aramızdan aynldığınız için üzgünüz ama dileğinız üzerine Levha'dan adınızı siliyoruz" şeklinde cevabını alır. 27 Mayıs gelir, sevinçlidir. Milli Birlik Komitesi üyelerine fişli vatandaşlar konusunda mektuplar yollar, onlardan cevaplar ahr. 27 Mayıs Devrimi ile eski fışlerin etkisiz kaldığıkanısınakapıhr. 1961 tarihinde Sındırgı Orman îşletmesi avukathğına başvurur ve kabul edilir. Ama ışler umduğu gıbi gelişmez fişleri buraya da gelmiştir. Müdür ona düşmanca davranır, sık sık onu aşağüayarak, tahrik eder; nihayet kendisine hakaret ettiği iddiası ile müfettiş ister, hakkında soruşturma açılır. Müfettişe emniyetten gelen bilgide " Komünistlikten şüpheli bulunduğu, bu sebeple takip edilmekte olduğu, hakkında dosya bulunduğu..." bildirilmektedir. Orman Işletmesi 'nde daha fazla kalamaz, istifa eder, tekrar Istanbul'a döner. Daha sonra kendi gibi fişlenen insanlara pasaport verilmeyişi konusunda hukuksal mücadeleye girer. Artık fazla üzülmez çünkü fişli olmakla yurtsever olmak eşdeğerdir onun için. Aziz Nesin, Mahmut Makal gibi yurtsever aydınlann yurtdışına çıkmalan zorunludur, ama pasaport alamıyorlar. Oysaki Faik Muzaffer' in ne böyle bir zorunluluğu, ne de böyle bir özlemi var; fakat yıllarca sürdürüyor bu mücadelesini. 1969 yılında bu ınanılmazsavaşınbelgelerinı "Milli EmniyetDosyası"adlıkıtabındatopluyor. "Laiklik Ilkesi Sanık Sandalyesinde" adlı bir kitabı daha var, ama ben bu kitabı bulup okuyamadım O, artık kalp hastasıdır Mücadeleci kişili Amaç 12 Mart'ta Mahir Çayan ve arkadaşlanmn savunmasını üstlenenler arasındaydu ğine yüreği dayanamamıştır. Sağlığına özen gösterirdi Faik Muzaffer, özellikle yiyeceklerine çok dikkat ederdi. Bazı akşamlar yemeğe davet ederdik, her şeyden çok az fakat yoğurdumutlakayerdi. Sigarakullanmazdı, nadiren içki içerdi. Içti mi hızlı içerdi, arka arkaya birkaç kadeh." Sarhoş olmak için içilır, değışmeyeceksem neden içeyim" derdi, ama yüzunün kızarmasından ve dimdik yürumeye özen göstermcsinden başka bir değişiklik yapmazdı içki onda. Sevgili Amaç, eşim Yalkın' ın da aralannda bulunduğu 16 Hazıran sanıklannın müdafii olarak Selimiye Kışlası'ndaki Sıkıyönetim Mahkemeleri ile tanıştı. Derken 12 Mart geldi çattı. O, Mahir Çayan ve arkadaşlanmn savunmasını birçok avukat arkadaşıy la birlikte üslendi. Avukatlar arasındaki iş bölümune göre Faik Muzaffer Amaç usule ait savunma yapacaktı. O, savunmalannda askeri mahkemelerin, "Komutanhk Mahkemesi" adıyla anılmalanm eleştirdi, yargıçlarının yürütme organı tarafindan atanmalannın Anayasa'yaaykınlığı uzerinde durdu, mahkemelerin kışla içinde yapılarak, açıklık kurahnın gerçekleşmediği ve yargılamadaki usulsüzlükleri saptadı, gece gündüz çalışh. Çok zor girilmesine rağmen, olayh geçen duruşmalan ben de izliyorum. Çocuklarm hepsi işkence görmüş fakat bu durum mahkeme tarafindan dıkkate alınmıyor. Müdafıler de büyük baskı altındalar. örneğın, müvekkilleriyle görüşmeye gittiklerinde, kendilerini adli muşavir veya hâkimlerin karşılannda buluyorlar, tehdit ve hakarete uğru yorlar. Bu kanun dışı baskılar zamanla artıyor, bazı avukatlar göz altına ahnıyor. Amaç'ınçabalansonucunda"Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemeleri" adından "Komutanlık" sözcüğü kaldırıhyor. Ama baskılar sürüyor. Mahir Çayan zincire vuruluyor. Karar okunurken duruşma salonunda sanıklar ayağa kalkmay ınca, kasıtlı bir davramş olmadığı halde Hâkim Akdemir Akmut'un emriyle, kollan kıvrılarak, boğazlan sıkılarak, ayağa kaldmlmak isteniyor, diğer hâkim bırakın diye bağırmasa çok kötü şeylerolabilir. Hâkim Akdemir Akrnut, sanıldara ve müdafilere diğer hâkimlerden daha kötü davranıyor. özelliklede Amaç'a. Kızımla arası çok iyi Faik Muzaffer' in. Bize geldiği zamanlarda öyle istediği için "Faik Dede" diye sesleniyor ona. Mine birinci sımfta okumayı sökünce ilk işi Faik Dede'ye bir mektup yazmak oluyor. Zarfmı da kendisiyazıyor.Suadiye'denTaşlıtarla'yapostahyoruz. Faik Dede çok geçmeden cevap yazıyorbu mektuba. Heceliye heceliye okuyor. Faik Dede'den diye bağınyor. Faik Dede bunca işin arasmda Mine'nin yazısını ve ifadesıni öven mektubu da ihmal etmemiş. Faik Muzaffer Amaç kamuoyuna duyurmak için işkenceler konusu ve hâkimleri ret dilediği kapsayan belge niteliğindeki "Çayan Davası" adlı kitabını yayımlıyor. Aynı gün yazıhanesi aranıp gözaltına ahnıyor. Kısa bir süre sonra bırakılıyor. Bir sabah duruşmaya gıdiyorum. Faik Muzaffer Amaç hatırladığım kadarıy la, hakimleri ret ile ilgili bir dilekçe okuyor. Hakim Akdemir Akmut dilekçenin okunmasını istemiyor. Onu susturmak istiyor. Faik Muzaffer hiç isti finı bozmadan okumasına devamediyor. Hâkim sınirleniyor. "Sus!" diye bağınyor o,okumasınısürdürüyor. Bir anda Akdemir Akmut yerinden fırhyor, cüppesini çıkarıp fırlatıyor "İstifa ediyorum" diyerek salonu terk ediyor. Duruşmaya ara veriliyor, Selimiye koridorlanna çıkıyoruz. Usulca yanına yaklaşıyorum, yüzü kıpkırmızı, sağhğından endişe ediyorum. "Nasılsınız" diyorum." Hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum" diye yanıt veriyor. Yine bir duruşma bitiminde bize götürmek için bekliyorum onu. Selimiye 'den durağa yürürken yolda bana "Akdemir Akmut 1481 numarah Dıyarbakır Lısesi 5A smıfindan öğrencim, medeni cesaret ve ileri demokrasi sözcüklerinden evhama kapılarak beni müdüre jurnal etmişti" diyor. Yolun ortasında donup kalıyorum. Birkaç saniye sonra, " Dünya küçük, dağ dağa kavuşmaz insan insanakavuşur" gibi laflar ediyorum. Eve geliyoruz, sofrada yemek yerken sıkıntılı. Yalkın'a " Yüzbaşı llyas Aydın admda bir sanık var, henüz yakalanmamış; ben bu kişiden pek hoşlanmıyorum, ama Mahir ona güveniyor, Mahir'i ikna edemiyorum" diyerek sıkıntısını dile getiriyor. Nadir günlerinden biri art arda fazla bir şey yemeden içiyor. Birdenbire "Buçocuklan asarlarsa, ben yaşayamam" diyor ve gözlerinde biriken yaşlar yanaklanndan süzülüyor. Karşıya evinebırakmakistiyoruzarabayla, "Hayır!" diyor. Sadece iskeleye kadar. Israrmümkün değil FaikMuzaffer Amaç'a. O, 1972 yılında "Dava Askeri Yargıtay'da" adh kitabını yayımlıyor Davanın Askeri Yargıtay safhası belgelcniyorbu kitabında da. Kımbılır uykusuz kaç gecenin ürünü bubelgeler. Demokrasi idealinin korkusuz savaşçısı, ömrüboyunca hukuk ve bılimin üstünlüğünü savunmuş bu yiğıt ve korkusuz insan, 9.3.1978 tarihinde, 63 yaşında, bir kalp krizi sonucuaramızdanayrıldı. ^ (*) Yümnü Üresin, 1950'de DP milletvekılı, 195254 arası Ulaştırma Bakanı. Faik Muzaffer Amaçyakınlarıyla bir boğaz vapurunda...