Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET DERGÎ Korku romanı yazan Patricia Highsmith'in "Yetenekli Bay Ripley" kitabından Minghella'nın uyarlayıp yönettiği film buhafta gösterimde. Minghella, Highsmith'in kitaplanyla ilk karşılaşmasını ve Ripley ile arasındaki tedirgin edici benzerlikleri Observer gazetesine yazdı. Bir senaryonun yazılış MattDamon veyönetmen Anthony MingheUa... "Içinizdekifümi izleyiciylepaylaşmak*». ye çekilmiş "The English Patient Ingiliz Hasta" senaryosu üzerinde çalışıyordum. Kitabın yazanyla aramdaki tek, görünüşte iyi olsa da özünde pek ıyı olmayan, talihsız ilişkiyi düşündüğumde bu öneriyi ciddıye almamgerektığınekararverdim.. Insanın Içlni daraltan dünya Ilki "The Talented Mr. Ripley" başlığını taşıyan ve Ripley adlı kahramanı konu alan bir dizi romanda insan, seçtiği kokteylin sertliğıne göre, sözcüğün tam anlamıyla yaşar ya da ölebilır. Tat her şeydir. Highsmith çok ender olarak fiziksel coğrafyayı betimler, sıfatlardan kaçınır, belli bir anı telaşlı ve sinirlı bir düzyazıyla aktanr. Onun dünyaya bakışı ile, bir dizi romanda sürekli kötü şeyler yapan, ancak hiç yakalanmayan baş kahramanının bakışı arasında hiçbir fark yoktur. Tom Ripley ile birlikte havasız, insanın ıçini daraltan bir dünyaya adım atarsınız. Başka kahramanlann hemen hemen hıçbin tam anlamıyla canlı değildir; olaylara sennkanlı ve sıradışı yaklaşımıyla okuru kendısine çeker ve onu dışandan bakıldığında insana iğrenç gelebilecek şeylerin gerçekte son derece anlamlı olabileceğine inandınr. Kolay kolay hiçbir şeyden etkilenmeyen bu kişinin yaşadığı deneyimlerle gözlenmizın önune serilen dünya korkunç bir yerdir. Ripley her şeyi alabildiğine yogun y aşar; coşku ya da umutsuzluk onu serseme çevirebilır. O, dostluğun peşinde koşan, ancak yaşamı boyunca yalnız kalmaya yazgılı bir yabancıdır. Ripley' in edimleri bizlerin hiç de yabancısı olmadığı duygular karşısında gösterdiği uç noktada bir tepkıdır: Sözgehmi, başka bir yerde, başka birine nasip olan çok daha iyi bir yaşamın var olduğu duygusu. Bu duygu insanı insan yapan şeylerden biridir. Beni bu filmi yapmaya iten Ripley ile aramdaki tedirgin edici bu benzerlik ve onun başına gelenlenn, en azından karabasanlardan tanıdığım, çok bildik şey ler olmasından ötürü duyduğum kaygı oldu. Burada etkili olan, kahramanın duygulannı paylaşmaktan çok, bu tür uygunsuzluklann bizlerden çok da uzak olmaması, onun yaşadıklannı onay lamaktan çok, töreler zinciri belımize sımsıkı dolanmamış olsaydı hepimizin eninde sonunda varacağı noktanın bu olduğunu kabul etmcmdı. Romanı filme uyarlarken karşılaştığım en büyük güçlük, tıpkı benım romanı okurken yaptığım gibi, izleyicinin kendisini bu duygu seline kaptırmasını sağlayabilmekti. Filme uyarlama, olaylann aktarılmasındaki yorum yapma sürecidir biçimde tanımlanabilir. Senaryo yazan sayısız kararlar vermek zorundadır. Söz gelimi, kitapta ne anlatılıyor, bunlar öngörülen uzunluktakifilmenasıl sığdınlabilır, romancımn betimleyebildiği, ancak filmde yalntzca dolaylı bir biçimde anlatılabilen gizli düşünceler sahneye nasıl aktanlabilir, nereden başlamak ve nerede noktalamak gerekir, yazının tınısı nasıl yansıtılabılırgıbi. serüveni... Gerçeği görmeyen gözler niversitedenmezunolurolmazyerel bir tiyatro topluluğu için la sa bir oy/un yazmakla görevlendirildim. Böylesi bir görevi üstlenmem öğrencilik yıllanmda kaleme alıp, aynı zamanda da yönetip oynadığım bir müzıkahn ardından geldi. Şimdi bu olayı düşündükçe tuylerim ürperiyor. Böyleolmakla birlikte, topluluğunosıradabaşkanı olan oyun yazan Alan Plater ustalıktan yoksun bu acemice çabamda bir kıvılcım sezmiş olmalı ki, bana profesyonel oyuncularla birlikte çalışma olanağını sağladı. Oyunu istenen süre içinde yazıp yönettim. Bu deneyimimle ılgili olarak hiç unutamadığım bir olay Grimsby turnesi sırasında izleyicilerin çoğunun yaşlı öğretmenlerden oluştuğu ilk gösterilerden birinde meydana U ** Patricia Highsmith senaryoyu göremedi. geldi. Oyun karanlıkta geçen kasvetli bir monologla başladı. Böylesi bir açılış bana son derece çarpıcı gelmişti. Birkaç dakika sonra izleyiciler tam bir fiyasko olduğunu düşündükleri bu sahne karşısında yüksek sesle homurdanmaya, ardından da salonu terk etmeye başladılar. Alan' ın notlannda oyunun Patricia Highsmith havasında olduğu belirtilmişti. Bense o güne dek Highsmith'in adını bile duymamıştım. Bu yüzden onun birkaç kitabını bulup okursam iyi olur diye düşundüm. Elıme geçen kitap Avrupa'da yaşayan Tom Ripley adında genç bir Amerikalı adamınbaşındangeçenleri anlatıyordu. Yaklaşık 20 yıl sonra, bir başka usta, Sydney Pollack benden "The Talented Mr. Ripley Yetenekli Bay Ripley" kitabını kendi topluluğu için uyarlamamı istedi. O zamanlar bir köşe İçsel bir film yaratmak... Bu soruların yanıtlan kaçımlmaz olarak film yapımcısının öykünün sinema izleyicisine göre düzenlenmesi konusunda kafasından geçirdikleriy le uyumlu olmak zorundadır. Okuma sürecinin bir bölümünü kitaptaki olaylardan içsel bir fîlm yaratmak oluşturur. Her okur için bu içsel fılmin çok farklı olacağı ise kuşku götürmez. Ve son olarak, uyarlama içinizdeki fihni bir izleyici kitlesiyle paylaşmaktır. tşte okuduklanm bende bu duygulan yarattı. Senaryo yazan, belleğinde iz bırakan şeyleri anımsayan, güzellikleri abartan, gizemli olana çeşnı katan, törel yükümlülükleri eşleyen, soluk kesil