Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Başkalclıran bir yürek I e Premier Hommctlk Adam adlı yarım kalmış romanı ölümünden 34 yılsonra, 1994'tcyayımlandığında, Albert Camus'nün bıryazar olarak bellcklere kazınan ünü gıderek silinmeye başlamıştı. Büyük ölçüde bır özyaşamöyküsü özellıği taşıyan ve Cczayir'i yogun bir duygusallıkla anlatan bu romanında okur eskisıne kıyasla çok daha sevecen ve ıçtenliklıbırCamusıleyüzyüzegehyordu. 1830yılındaCczayir'eayakbasanFransızlannbuülkcdekıtarıhçelennıyakından ızleyen Camus, sonunda tlk Adam'ı yazmaya koyuldu. 4 Ocak 1960'ta henüz 46 yaşındayken yaşamını yitirdiği trafikkazasından sonra arabasında bulunan elyazmalan bu ereğine ulaşmada epey bir yol almış olduğunu açıkça ortayakoyuyordu. Yapıtm yazann bugüne dek kaleme aldığı en nitehkli yapıt olduğu bugün hemen hemen herkesçe onaylaruyor. 5O'liyıllardaCezayir'inözgürlüğünekavuşması için savaşan siyah derilı hallan yazgısı, bu ülkede doğan bir Fransız olan Camus'yü, doğal olarak, çok yakından ılgilendiriyordu. Okuma yazması olmayan, yoksul bir anne ile henüz yaşına basmadan savaşta yitirilen bir babanın oğlu olarak Camus, seslerini duyurmaktan yoksun ve süreklı aşağılanan bu insanlann bağımsızlıklanna kavuştuklannda Fransız hükümeti tarafindan yüzüstubırakılacaklannı herkesten çok sezınleyebıliyordu.Bunedenlede,amaçlanna oldukça sıcak bakmakla bırlıkte, Ulusal Özgürlük Cephesi 'ni (FLN) yürekten destekleyemedi. 1957 yılında Nobel ödül heyetı, her zaman olduğu gibi, olaya sıyasal bir bakış açısıyla yaklaşarak, Cezayir'de savaşın en sıcak olduğu bır dönemde, ödülün "Cezayirli bir Fransıza" verilmesini uygun buldu. Haberi alınca Camus boğulur gıbı oldu. Haksız da sayılmazdı. ödülü geri çevirmesi de yakışık almazdı. Kendisine Nobel ödülü verilirken, bu ödülü kazanan ikinci en geç yazar olan Camus'den bir demeç vermesi beklendi ve kendısini ateşli bir biçimde suçlayan Cezayirli öğrenciye verdiği, "Adalet ve eşitliğe inancım sonsuz. Ama her şeyden önce annemi savunurdum", biçimindeki yanırıyla Parisli aydınlann şimşeklenni üstüneçekti. Camus başkakonularda kendisini çok daha rahatlıkla ifade edebilmişti. Işbirlikçi yazar Robert Brasillach'ı, ona herhangi bir yakınlık duyduğundan değil de, yalnızca ölüm cezasına şiddetle karşı olduğundan savunmaya çalışmış, ancak bu konuda başanlı olamamıştı. Sovyetkomünizmini suçlayan konuşmaları, özellikle Sartre' ı öfkelendirmiş ve savaş sonrası Paris'inin ateşli sol atmosferine yaraşmayan görüşlcrinı dışa vurmada ne denli ileriye gidebileceğini gözler önünc seımiştı. Camus'nün kadınlarla ilişkisi, hiç kuşkusuz, Sartre ile olan ihşkisinden çok daha sağl ıklrydı. Camus'nün "Başkaldıran tnsan" başlıklı siyasaldenemesi 1951 yılında yayımlandığında, Sartre bu kitaba saldın nıtcliğinde biryazı yazarak aralanndaki son bağı dakopartmış oldu. Sartre ile Camus, doğalan çok farklı olmalanna karşın, üç yıl boyunca sık sık görüşmüşler daha sonra külahlan değişmişlerdi. Açık görüşlülüğüyle bilinen yorumcu Raymond Aron, bu olaydan her ikisinin de "eşit derecede sorumlu" tutulabıleceğine inanıyor ve "Başkaldıran lnsan"ın yalnızca kötü bir yapıt olduğunu dile getinyordu. (Gerçekten de.araştırmalarbukitabın yazann en az satan kitabı olduğunu ortaya koyuyor.) Camus emekçi bir ailenin çocuğu olarak Cezayir'de büyüdü. Annesi temızlik işçisiydi. Küçük yaşlannda verem tanısı konan Camus, II. Dünya Savaşı 'nın patlak vermesiyle bu konuda ne denli çaba gösterdiyse de, askere alınmadı. Gelgelelım, askere alınmasa da, çok iyi bir fütbolcu (kaleci) ve yüzücüydü. Cezayirkumsallannatutkuyla bağlı olan Camus, Paris'in kurşuni gökyüzü altında çal ışırken, sık sık bu kumsal lann özlemini çekerdi. Üniversitede sivrilmesi onu gazeteciliğe itti. Alger Republicain adlı radikal bir gazetede çahştığı sırada Sartre'ın "Bulantı" başlıklı yapıtı üzerine sağgörülü bir inceleme ile, Cezayir'in Kabıliye yöresinde yoksunluk içinde yaşayan Arapları konualan bir dizi makale yazdı. Düzenli bır ış bulamamanın verdiği sıkıntıyla Camus, 1940'ta,dostuveakılhocası Pascal Pia'nın önerisıneuyup onunla bırlıkte Pans'egiderekbolresimliPansSoirgazetesındeçalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra, Combat adlıdirenişçıbııgazetenınkuruluşçalışma