Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NISAHAT ClMltt RMA YUftDAKUl «•1. Sayfanın devamı savunma görevi, Güney'in savunduğu, bugün Seattle ve Davos'tan sesıni duyuran, insan gibi yaşamak isteğini boğmak işi bunu gerektiriyor. Yı lmaz Güney' e yönelik yazılar karşı yazılan da doğurdu. Kimileri eleştirilere siyasal bakışlayanıtverdi.kimi "ama"diyebaşlayan uyanlarda bulundu. Fatoş Güney, üç köşe yazan Engin Ardıç, Fatih Altaylı ve Serdar Turgut hakkında dava açtı. Biz de düşünce ve sanat alanından isimlere, bir sosyoloj ik kavram olarak "lümpen"i vebutanımınçerçevesindeGüney'isorduk: Prof. Dr. Ünsal Oskay (Marmara Üniversitesi tletişim Fakültesi Dekanı): Yılmazdaüpkıbizlergibigerişmiş, gelişmetniş taraflan olan, gelişmekte olan bir ülkenin aydın ve sanatçısıdır. Toplumun önüneaçtığı olanaklan sonuna kadar zorlayarak sinemarnızdabüyükbirsıçramanınöncüsüolmuştur. . ,. "DelikanlılıkkültüriTnden geldiği dogru dur, ama dunyanın nereye doğru gittiğini görmüş, yalnızca kendisi için değil, köşeyi dönmek, gemisini kurtaran kaptan olmak için değil, lümpenleri lümpenlikten kurtarmaya yönelik uzun bir siyasal program için vannı yoğunu, kafasını zihnini koymuş, kendini bütün engellere karşın adam etmeye çalışmış, bizim de adam olmamıza çok ciddi ölçülerde katkıda bulunmuş bir insandır. Dervişliği ve delikanlı kültürü içindeki yaşantısı belki de ömrunün sonuna kadar sürmüştür. Bunun nedeni bence onun hamlığı değil, toplumsal gehşme ıçın gereklı olan maddi ve manevi olgunlaşma duzeyine varamamış bir toplumda kendini ve toplumunu adam etme öncülüğunü yüklenmiş oluşundandır. Yeterince sendikal, siyasal gelişmesi olmamış bir toplumda bu tür öncüler dervişliğin, delikanhlığın gösterimleri ile aleladeliğin içinde yüzen ınsanlardan farklılaşmaya, farklı kalmayaçahşır amakafasındahep, insana daha doğru dürüst insan olma özelliği sağlayacak olan, daha gelışkın bir topluma erişme çabası ve isteği vardır. Yılmaz Güney'i değerlendirirkenbize duşen, bunu da ha serinkanlı biçimde yapmaktır. Böy le değerlendirme yaparsak, gelecekte bizi değerlendirecek olan insanlann gözünde biraz daha ciddiye alınması gereken aydınlar olarak görülebiliriz. Ve unutmamalıyız lumpenlik yalnızca guzel birfincanlaçay içme zevkini, alışkarilığınt kazanamamış olmak değil, bugünle yetinip daha iyı bir geleceği düşunmekten kaçmmakla da tanınmalıdır. Başka bir deyışle insanı insana kul köle eden bir sistem içinde yaşayıp bununla yetinmek, hep birlikte daha özgür, daha bollukçu bir toplumun içinde yaşamak düşünden yoksun kalmak, kolay affedilmeyecek bir lümpenlıktir. Lumpenlik toplumsal sistemin rutin işleyişi sırasmda hacminden, vüs'atinden, çok daha fazla genişleyip artabilir. Küçük burjuvazinin alt katmanlanna kadar tırmanabilir. Küçük burjuvazi kendisi her an öyle hissetmese bile yersiz yurtsuzluğa, toplumun en dibine düşmeye her an açık olan kesimdir. Daha iyi bir toplum kurmak için yan yana gelmesi gereken çahşan kesimlerden ise hiç hoşlanmaz, bütün korkuşu onlann arasına düşmektir. Bu nedenle çaresız ve üstü başı pislik içinde, tuhafbir Keloğlan yolculuğundadu~hep. Keloğlan KafDağı'nınardındaki padişahın kızına koca olmak için çırpınır. Bunlar için ne KafDağı vardır, ne de padişahın kızı. Onun için öfkelidirler, kirlenmişlik içindedirler. Toplumun birçok değerlerinden nasip almamışlardır, itibar da etmezler. Kültürle, sanatla, edebiyatla ilgileri yoktur, çünkü daha iyı bir topluma yönel ık ne düşünceleri, ne düşleri ne de projeksiyonlan vardır. Bağışlanacak tek taraflan, bu varoluş biçimınin bütün sorumluluğunun onlarda olmayışı, onlann da Adorno'nun söylediği gibi "Yanlış bir hayatı doğru yaşayamayan" toplumsal ürünler oluşudur. Mîna Urgan (tngiliz Edebiyaö Profesöru): Bence bu bir kepazelik. YılmazGüney sayılıbirsanatçıdır Yoğunbirtahriksonucu bır adamı öldürmesı onu bızim gözümüzden düşürmez. Cevat Şakir Kabaağaçlı da babasını öldürmüştür, ama bu onun büyük bir yazarolmasınıengelleyememiştir. Güney'in esas mariîeti Adanalı fakirbiraileden gelip film yapması, yazı yazmasıdır. Şımdı adamı ARKAI TILMAZ GÛNET %