Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JUBAT 2000. SAYI724 tnız yok. Erkeklerimiz gurbete gittiler. Bin de halimizi görüyorsun." [ğdır Ovası 'nda genellikle şekerpancan tanı yapıhyor. Üniversite giriş sınavlannın ğişmez sorusunun cevabı pamuk ekimi arIğdır'da yapılmıyor. tlk gırdiğımiz tarlada hşanYunusözkılıçüzgünmüüzgün: "Paak sadece şehirdeki (Iğdır) heykelde kaldı. r tane heykel yaptnışlar hatıra kalsın diye." Tarlalardakadınveerkeklerbirlikteçalışırlar. Erkekler daha çok kuvvet gerektiren küm işini üstlenmişler. Bu işi "kanca" adı rilen aletle yapıyorlar. Kadınlar ise toplaı ve kesme işini yapıyorlar. önemli olan ncannhızlakesilmesi. Pancarne kadar hızkesilirse o kadar çabuk sökülürmüş. Kesme ni kadınlar üstlendıği için kadınlarne kadar îla keserlerse o kadar erken bitiyormuş iş. ırsa bıçağı rağbet gören bıçak. Daha çabuk ıyi kesiliyormuş bu bıçaklarla. Çıkanldıkı sonra toplanan ve kesilcn pancarlar "koı" adı verilcn öbeklerhalinde toplanıyor. ıha sonra bu pancarlar traktörlerle halk araıda "kantar" dcnilen toplama merkezine türülüyor. Oradan ise TlR'lar ve kamyonla Ağn ve Kars şeker fabrikalanna göndelyorveburalardaşekerhalinegetiriliyor. Fotoğrafını çektiğımiz için ağlayan Dilan ıa'yı teselli ettikten sonra tarladan aynlıyoı. Dilan Anaarkamızdansesleniyor. "Kağ rlalann çapalama zamanı) zamanı gelin. O man çekersiniz fotoğraf. Buralar da yeşilolur" diyor. RehberimizÖzbay hcmenbir ıklama yapıyor: "Şimdi soğuktan insanlaı clleri çok kötü olüyor. Her taraf çamur. ığ zamanında insanlar biraz daha iyi olur. Yani giyimleri falan daha iyidir." ıı "Köy yerinde bunlar gerekli mi? Hem önemli olan sizin mutluluğunuz değil mi?" Sorumuza Ayşe yanıt veremiyor. Sihat ise "Bak dağda olsaydın bunlan isteyemezdin. Şimdi benım evimde yatak odası olacak, koltuk takımı olacak, ben de aç gezeceğim. Böyle şey olmaz" diyor. Aslında 1015 yıl öncesine kadar köyde kimsenin yatak odası takımı, koltuk takımı yokmuş. O zamanlar bir finn bile lüks sayıhrmış. özbay, "Biz bozulmaya televizyonla özellikle dc özel kanallann açılmasıyla başladık. Bozulma ilk önce dilde başladı. Tam olarak Türkçe konuşmasak da bazı kelımeleri Türkçe kullandık. Bir özenti aldı başmı gidiyor. Kadmlann istekleri pembe dizileri izledikten sonra farklılaştı. Yatak odası, koltuk takımı istemeye başladılar. Köy yerinde zaten evleren fazla ıki odalıdır. Yatak odası takımını koyacaklan yer de yok ki." Rehberimız Özbay 'la anayola doğru giderken bir tarladan geçiyoruz. Yemek yiyen kadınlar bizı sofralanna davet ediyorlar. Bizim için hemen bardaklar yıkanıyor. Termostan bardaklara çay dolduruluyor. Sakine ve Yüksel Akkoç kendi tarlalannda çalışıyorlar. Sakine Akkoç "Ben YükseFebedelgeldim" diyor. özbay:" Bedel 'e Batı 'da imece deniyor." Toprakları az oiduğu için işçi çalıştırmıyorlarmış. Sakine Akkoç "Benim bir oğlum Mardin 'de asker. Bir oğlum da Izmir'de polis, kızlan da cvlendirdik. Kendi başuruza kaldık. Bize yardım edecek kimse yok. Çiftçilik de insan olmadan yapılmıyor" diyor. Özbay'la birlikte kantara doğru yola çıkıyoruz. Kantar, Yaycı Köyü'nün çıkışında. Kantarda başka bir harckctlilık göze çarpıyor. Traktörler ve römorklan boşaltmak için sağa sola koşuşturan işçiler var. tşçilcr, şoföre doğru koşuyorlar. "Abi işçi lazımmı?" ŞofÖr olumlu bir yanıt verirse hemen römorka biniyorlar. Yamt olumsuzsa bir diğer traktöre koşuyorlar. Traktörcüler kalabalık gnıplan tercih ediyorlar. Çünkü verilen para aynı, pancann tonu 750 bin liraya boşaltıhyor. Makine ve işçiler arasında görünür görünmez bir rekabet de var kantarda. İşçiler, biz daha önce boşaltırız diyorlar. Ama makinenin daha hızlı olduğunu düşünenler de var. Makine bozulduğunda ışçilerin yüzü gülüyormuş. Normal günlerde sadece öğlene kadar izin veriliyormuş işçilerin boşaltmasına. Işçilerden Mahmut Sakar, "Aslında iki yıl öncesine kadar, sabahtan akşama kadar hem biz hem makine boşaltıyordu. Boşaltma işini ihaleye açtılar özelleşti. Makine ne kadar fazla römork boşaltırsa o kadar fazla para al ıyor. Bizim ekmeğimizle de oynadılar" diyor. Pancarlann söküm zamanı kantar çevresinde karton ve naylonlarla dermc çatma mevsimlik yemek çadırlan kuruluyor. İşçiler ve traktörcüler buralarda yemek yiyebiliyorlar. Çadırlardan birinc doğru yöneliyoruz. tçeride sadece bir kişi var. Acıktığı her halinden belli. Biraz sonra söylediği kurufasulye geliyor. Iştahla yemeye başhyor. Çadınn sahibi Hasan Mir 4 yıldır yemek çadmkuruyormuşburada: "Bizim işimizde bir iki aydır. Ondan sonra kendi ışimiz hayvancılığı yapıyoruz. Ama her yıl biraz daha işler düşüyor. Gelecek yıl açmayacağım." Biz sohbet ederken içeriye yaşlı, elleri, Sihat yakında evlenecek. "Köyyerinde koltuk takımı, yatak odası takımı gerek mi 10?" diyor. k umut şekerpancan [ğdırlı çıftçilenn tekumudu şekerpancan. ıtiin işler her y ılın mart ayında ödenen panr parasına göre ayarlanıyor. Evlenecekler, leliyat olacaklar, evlerine televizyon, buzlabı alacaklar... Herkes umudunu şekerncarınabağlamış. Amabuumutlarınıdört ertelemek zorunda kalıyorlar. Şekerpaninın parası, pancann merkeze verilmesintıdört ay sonra alınabiliyor. Çiftçilerin heple bu dört aydan şikâyetçi, çünkü bu süre nde hep veresiye alışveriş yapıhyor. Fazla âyet edilen bir diğer konu ise, pancar para/erilmeden çiftçiden alınan ve hiç hesapta nayanvergiler. 3ir tarlaya giriyoruz. Insanların gözünde önce bir şaşkınlık. Daha çok boynumuzd fotoğraf makinesine ilgi var. Özbay: rkadaş gazeteci, Istanbul'dan gelmiş." "lyi, başım gözüm üstüne gelmişsiz!" Conuştuğumuz kişi aşağıda çalışan kadından birisine sesleniyor:" Kız çay koy, mi'irimiz var." Daha tanışmadan bizi misafir jul eden kişi Sihat Dcmir. Pancar sökmeyi tarafa bırakarak, bir sigara yakıyor Sihat. tıki kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi... ay be gazeteci ha, söy leseler inanmazdım raya bir gazetecinin geleceğine." Ovadakı tün insanlarda gördüğümüz bıkkınlığı Si'ta da göruyoruz. Bu arada çaylar geliyor. ak şimdi pancann kilosu 27 bin lira, yani 4 a pancar bir bardak çay demek. Senin anla;ağın bizim iş yapılacak gibi değil amane >acaksın, başka yapacak iş yok." )teki kadınlar da yanımıza geliyor. 1822 îlannda4kadın.Onlardakatılıyorsohbeııze. Sihat'ın nişanlısı Ayşe 18'inde, yarı içinbirkaç gündürçalışıyormuş. Sigarabirini söndürüp diğerini yakıyor Sihat. Sen okuyormuşsun, daha iyi bilirsin. ıdi ben bununla (nişanlısı Ayşe'yi işaret yor) evleneceğinı. Babası başhk olarak 45 oın istedi. Versen birtürlü, vermesen bir lü. Mecbur vereceğiz nc yapalım. Altı aynişanlıyız. Sağdan soldan borç da aldım a gel görki parayı denkleştiremedim. An Sihat'ın nişanlısı Ayşe, başhk parası ve evin eşyası tamamlansın diye bekJiyor. cak 1S tane koyun alabildim. Şimdi pancar parasına kadar çalışacağım. Pancar parası verilince bakalım alabilccek miyız? " " Ne kadar 45 koyun? " " 1 milyar 200milyon. Şimdi kilosu27 bin lira olan pancara bel bağladık. 1 milyar 200 milyonnere, 27 bin liranere. Insan bir yerde isyanediyor." Konuşmamızı Sihat'ın kız kardeşi Sebahat bölüyor:" Böy lc naşükür düşme. Ya dağdakiler ne yapıyor." Sebahat'ın işaret ederekgösterdiği"dağdakiler" dağ köylüleri. Onlar Iğdır Ovası'ndaki köylüler gibi tanm yapamıyorlar. Ekim kasımda dağ köylerine kar düşüyor. Sihat:"Naşükür düşmüyorum. Yani ne olurdu, şu başhk parası olmasaydı. Aslında Azcnlerde daha iyi. Başlıkolarak koyun falan istemiyorlar. Sadece paraalıyorlar. Eskiden daha fazla istiyorlardı. Şimdi en fazla 300400 milyon istiyorlar." Nişanlısı Ayşe 'yc imalı imalı bakarak: "lyi olurdu aslında. Ama âdetlerimiz, geleneklerimiz ayn. Zaten anam, babam da kabul etmezdi Azerikızıylaevlenmemi.45 koyun, ben bunu başhk olarak vermeseydim kcndim geçimimi sağlardım." "45 koyunbirazfazladeğilmi?" "Fazla ama gel sen de kaynatama anlat." Ayşeheyecanlı: "Ama olurmu?Bunun yatak odası var. Koltuk takımı var. Fınnı, buzdolabı... bunlannhepsi para." Sebahat ve NihalDemir soğuktanyüzleriyanmastn diye taktıkları "yamşağ"ın ardmda. selam verdikten sonra, kendi kendine söylenmeye başhyor. "Bizim çektiğimizi esirler bileçekmez. Bizimkisiinsanlık değil, insanlıktan çıktık." Adını soruyoruz. "HümbetKılıç, 72yaşındayım! Böyleişolmaz. Bacakkadarken toprakla uğraşmaya başladım. O gün bu gündürbu illetle uğraşıyorum. Şimdi de elimiz yüzümüzde oturmuş ölümü bekliyoruz." Iğdır 70 yıldır hem çok dcğişmiş hem de hiç değişmemiş...^ ayaklan çamuriçindebirisigiriyor. Herkese