Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 Orhan Kemal'in yazı masasından kalemlerine, daktilosundan yatağına dek tüm özel eşyalannın sergilendiği bir müze ev burası. Duvarlarda onun, ailesiyle ve arkadaşlanyla çekilmiş fotoğraflan. Orhan Kemal'in en küçük oğlu Işık Öğütçü, babası için gerçekleştirdikleri müze ve îkbal Kahvesi projesini anlatıyor. CUMHURİYET DERGİ îkbal Kahvesi yeniden AYFER COŞKUN tağı; kullandığı, dokundugu şeyler... Neyse ki beni önce kitaplan ve fotograflan karşılıyor. Orhan Kemal'in yazı masasından kalemlerine, daktilosundan yatağına dek tüm özel eşyalannın sergilendiği bir müze ev burası . Duvarlarda onun, ailesiyle ve arkadaşlanyla çekilmiş fotoğraflan: Fikret Otyam, Adalet Cimcoz, Haldun Taner, Nevzat Üstün, Muzaffer Buyrukçu, Samim Kocagöz ve diğerlen. Unkapanı 'nda, çok sevdiği kahvelerde, Bursa Cezaevı'nde yalnız. Bursa Cezaevi'ndeNâzımHikmet'lesiyahbeyaz fotoğraflar... "Bunlan sen mı yazdın?" diye sordu Nâzım Hikmet. Çekine çekine "Evet" dedim. O, büyük bir coşku içinde, evet, büyük bir heyecanla: "Bırak şiiri miiri birader, hikâye yaz, roman yaz sen" dedi. "Şiirle nıye uğraşıyorsun?" O günden sonra başladım. Roman bende hikâyeiden de önde gelir.Nâzım bana bakmayı öğretti, diye anlatıyor kendi sesinden. Cihangir, Akarsu'da... "...Îkbal Kahvesi, hemencecik Meserret'inyerini almadı. Sağda solda, irili ufaklı birçok kahve değiştirdikten sonra, bir gün nasıl oldu bilmiyorum, kendi aramızda çoklukkullandığunızdeyımleKahvetürIkbare alıştık..." diye yazar Orhan Kemal. Ailesi, yazın tarihimizde önemli bir yeri olan dönemin yazarlannın uğrak yeri îkbal Kahvesi'nden esinlenerek aynı adla, müze ve kitapçı dükkânının yanında bir kahve açmayı düşünmüş. Yani yakında Cihangir'deki Akarsu Caddesi'nde Orhan Kemal Müzesi ile birlikte bir de îkbal Kahvesi açılacak. Müzenin üst kattaki bürosunda, yazann en küçük oğlu Işık öğütçü ile yazar babası ve onun anısını yaşatmak ıçm yaptıklan çalışmalar ve gerçekleştirmek istedikleri üzerine konuşuyoruz. Bir baba, daha doğrusu bir yazar baba olarak nasıl anımsıyorsunuz Orhan Kemal'i? Çok gençtiniz onu kaybettiğinizde. Babam öldüğünde ben on üç yaşımdaydım. Birtakım tatlı anılanmız var tabii. Ama ben onlan oldukça flu anımsıyorum. Daha uzun süre birlikte olabilseydik, onu biraz daha iyi tanıma, yakın olma durumu yaşardım. Bunu yakalayamadık ne yazık ki! Evdeki sohbetlere yaşım gereği pek katılamazdım. Annem evde daha otoriterdi ve bız yaramazlıklardan sonra babama sığınırdık. Bizi korurdu. Bir gün bile bağırdığını hatırlamıyorum. Aynca en küçük ben olduğum için hep beni korurdu. Benim için onunla ilgili en büyük acı da, onu Sofya yolculuğuna giderken uğurlayamamış olmamdır. Uyuyordum, uyandırmamışlarbeni. Biray sonra cenazesi geldi. Kalp hastasıydı, sanırım yoruldu orada. Sürekli dolaşmışlarçünkü. Oradayken, 27 Mayıs'a kadar tuttuğu notları var. O güne kadar not tutmuş. 2 Hazıran 'da da ölüyor. Erken kaybettik onu. Daha uzun süre onunla birlikte yaşasaydım, onu bir yazar baba olarak da tanıma olanağını bulurdum. Beni oyaşımda kıtap okumaya yönlendırdiğini hatırlıyorum. Ağabeyimle birlikte on ıki ciltlik "tkı Çocuğun DevriÂlemi"ni okutmuşlardı mesela. Daha çokağabeyimlebuanlamdaılışkısıolmuş O da öykü yazardı. Onun öykülerini düzelttığ]ni hatırlıyorum. Müzeyi, kitabevini ve yakında açılacak tkbal Kahvesi'ni ne amaçla kurdunuz? Başka projelerini/ var mı? Babarrun ölümünden. yanıotuzyıidan beri. aıle olarak aramızda hep babamı. Orhan Kemal'i yaşatmak için neleryapabilcceğimizi düşünür, tartışırdık. Onu gcleceğe nasıl taşıyabiliriz diye. Onun özellikle annem tarafından korunan cşyalarının bir müzede Orhan Kemal'i unutmamak için kurulan müze evden bir köşe. T eypten bir erkek sesi yükseliyor: ".. .Şimdi hangi eserler üzerinde çalışıyorsunuz üstat? Yâratıcıhk planlannızdan söz eder misiniz? Tabii sır saymazsanız" diye soruyor, Orhan Kemal'e. ".. .Hayır, sır falan değil... S onbaharda tezgâhlayabileceğimi sandığım hikâye, roman ve tiyatro oyunlannın ana hatlan üzerinde düşünüyorum. Yeni bir tiyatro oyunum var. Bitmiş vaziyette. Ama yeniden gözden geçirmem gerekiyor" diye başhyor ünlü yazanmız ve daha başka kitap projelerini sıralı yor ardı ardına. Sonra aynı ses, eserlerinden bir ikisini okumasını rica ediyor. Ve başhyor okumaya:"... Fırlama." Yaz kış onu orda, görevli kâhyanın bulunmadığı sokakta dolmuşlara müşteri bulmak için bas bas bağınr görmeye alışmıştım. "Aksaray, Beyazıt. Aksaray, Beyazıt...Aksaray biiir... Aksaray biiir. Beyazıt, Beyazıt, Beyazıt... Yazın sıcaklarda yalın, topacık ayaklanyla kaldınmın sivri betonuna sağlam sağlam basarak ordan oraya koşar; boş, dolu bir dolmuş gelmez mı, hemenfirlar..."Nireye abi?" ölümünden kısa süre önce Orhan Ke mal'eBulgaristan'dayapılanbu son söyleşi, yazarın kendi sesinden başka öyküleriyle sürüyor. Sesinde hasta olduguna değgin hiçbir iz yok. Bırden onun ölümünden birbuçuk ay önce yazdığı mektuptaki şu tümceyi anımsıyorum. "...Ben o kadar iyiyim ki, bunca iyilikten korkuyorum, desem inan..." ölüm çevresinde dolaşırken "korkacak" denli iyi hissetmek kendini, bir sürü öykü, roman, tiyatro oyunu projeleri yapmak!... Kişi adına kurulmuş müzelere gittiğimde nedense, hep bir eve gizlice giriyormuşum duygusu yaşanm. Sanatçının özel eşyası, ya Orhan Kemal, eşi ve Fikret Otyam 72. Koğuş afişleri önünder.. Îkbal Kahvesiyine kapısını açıyor.