07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 K.ASIM 2000. SAYI 766 Yaşama Etkisi", Kafkas Üniversitesi'nde okuyan birarkadaşın kaleminden "Kars'ın Tarihi 1 Içcsi Ani" burada örnck verebileceğitn yerel tarih çalışmalarından birkaçı. öğrencilerin önemli bir kısmı da sözlü tarih metoduyla,çalışmalarınıoluşturmuşlardı. Seçtiklerikonununcanlıtanıklıklannabaşvurmuşlar ve sözlü bi Igüerle çalışmalannı oluşturma yolunu seçmişlerdi. Başhbaşına bir görüşmeyi konu alan ya da sözlü tarih bilgilerinden yola çıkarak hikâyesini kurgulayan çoğu arkadaş, gönderdikleri mektuplarda makalelerinin dcrece almasını önemsemediklerini, çalışmayı gerçekleştirirken duyduklanhazzınkendilerineyettiğiniifadeediyorlardı. Öğrencilerdenmakaleleriylebirliktebir de sunuş yazısı göndermelerini istedik. Bu yazi ları isterken öğreneınin tarihe olan ilgisininneboyuttaolduğu,konusununasılbelirlediğı, yarışmayı nereden duyduğu gıbi birsonraki yıl da gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz yanşma içın temel verileri oluşturacak ve kişi olarak öğrenciyi biraz olsun tanımamızı sağlayacak bilgileri cdinmekamaçlanmıştı.Bunlarınyanındaögrencileradına bizim çok önceden bildiğimiz bir sıkıntı hemen hemen tüm sunuş yazılannda dile getirilmişti. Kütüphanclerdeçalışmanın herçeşit güçlüğü. Çoğu zaman kütüphanelerde aranılan kaynağa ulaşmanın araştırmacılar için bilinen güçlüklerinin yanında 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlcrinin ardından yeni birgüçlük daha ortaya çıktı: Kütüphaneye ulaşma güçlüğü. Değil kaynağa, kütüphaneye bile ulaşamazken özgün bir araştırma nasıl yapılabilirdi hakikaten? îstanbul 'da bazı kütüphane binalannın depremde hasar görmesi, depolannın diğer kütüphanelere taşınması öğrencilerin en büyük sıkıntısıydı. Bu depo taşıma operasyonlannın bürokrasi çarklan içinde y aklaşık on beş sene daha devam edeceğini öngörürsek bu sıkıntı hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Öğrenciler yaz aylan boyunca çahşabilecekleri sınırlı sayıdaki kütüphanelerde, fişlerini doldurup bazen saatlerle ifade edilen sürelerde beİdey ip, en sonunda istedikleri süreli yayının tamirde, ciltte olduğunu ya da çok yıprandığı için okuyucuya çıkamayacağını öğrendiler. Gittikleri başka bir kütüphane belediyeyebağlıolduğundangrevdeydi.bir başkası sayımdaydı, biri tatildeydi, biri okuyucuya hizmet verdiğini unutmuştu. Aslında tam da burasında "Gençler Tarih Yazıyor" yanşmasına makale gönderen tüm arkadaşlan kutlamak gcrekir. Bürünbubadireleri tek tek atlatıp makalelerine son noktayı koyma azmini gösterdikleri için. t Yazılı kaynaklara ulaşamadığı noktada, eğer konusu da buna el veriyorsa bir araştırmacı ne yapar? Sözl.ü kaynaklara yönelir. Herhangi birinin elindeki bir kaynak, konuyla ilgili birinin verebileceği bir isim, eser araştırmada yeni kanallar açar ve önünüzü görmenizi kolaylaştınr. Butürpratikyollann bazılan, belki de sadece Türkiye'nin koşullarından kaynaklanan sebeplerle çoğu zaman fayda getirmez üstelik motivasyonunuzu da mahveder. Nitekim Sultanahmet Cczacvi ile ilgili çalışma yapan bir grup tıp öğrencisi arkadaş, yazılı kaynaklara ulaşamadıklan bir yerde bugün otel olarak kullanılan binanın şimdiki sahipleriyle görüşmek i stediler. Hcmen soruldu. Neden soruyorlardı, kimdiler, neden böyle bir araştırma yapıyorlardı? Yer yer kötü muamele sınırına dayanan buzor ilişkiyi ısrarcı tutumlarıyla kolaylaştırmayı başardı öğrenciler. Altı üstü binayı görmek, köşelerinde biraz dolaşmak, biraz dabilgialmakistiyorlardı, hepsi bu. Burada sayılan ve daha da uzatılabilecek hertürdcn güçlüğü aşan öğrenciler "Cum 13 BAŞKENT GÜNLERİ Akyavaş'ınkitabı.. MÜŞERREF HEKtMOĞLU N Cumhuriyetin değişen modalaru.. huriyet'in Değişen Saç Modalan" makalesinigönderdiler: "Bu konuyu seçtim çünkü, Anadolu'da yüzyıllardır baş bağlamanın sessiz bir dili var, Cumhuriyet Türkiye 'sine de taşınan bir miras bu. Bugün hâlâ türbanlar, Amerikan kesimlisaçlar.OrtaAsyabıyıklanserüvenlerini sürdürüyorsa saç modası da konuşmaya devam'ediyor..." (Banu Çulha / 9 Eylül Üniversitesi îlkokul öğretmenliği) Bursa Halkevi'nin tarihini yazdılar: "Halkevinin 19321951 arasındaki çalışmalannı konu edindik. Bursa Halkevi bugüne dek kimse tarafından çalışılmamıştı... Birçokzorluklakarşılaştık, Halkevi'nin arşivine ulaşamadık, kaynaklan toplayamadık. Tüm bunlara rağmen böyle bir çalışma yapmak çok zevkliydi." (Ali Yıldınm / Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü) Şu aralar televizyonda moda olan yanşma programlannda sık sık dile getirilen "önemli olan katılmaktı" sözü sanınz en fazla bu yanşmaya uyuyor. Katılan herkes kendi emeğiyleortayabirürünçıkardı, birçok şey öğrendi, farklı deneyimlerin sahibi oldu. Bu öğrencilerin emeklerini değerlendirmekse bizler için kolay olmadı. Prof. Dr. Mete Tunçay, Prof. Dr. Edhem Edem, Necdet Sakaoğlu, Ayşen Anadol ve Prof. Dr. Zafer Toprak'tan oluşan seçici kurula kasım başında yanşma sekreteryasınm ön elemesinden geçen 21 dikkate değer makale sunuldu. Seçici kurulun değerlendirmesi halen devam ediyor, sonuçlar Toplumsal Tarih dergisinin aralık sayısında açıklanacak.^ em oranı yükselince ağrılar, sızılarla yatağa bağlanıyorum. Pencerede sonbahar, sarı yapraklar uçuyor, kışa soyunuyor ağaçlar, oysa duşüncemde bahar var. Güzel bir gelinle damat ortak yolculuğa başlıyor Sevgili Mustafa Balbay ile gazetemizın yeni gelini Gülşah Balbay'ı kucaklıyorum hayalimde. Gülşah Balbay'ı ayrıca kutluyorum, Cumhuriyet'e gelin, Mustafa'ya eş olmak kolay değil. Belli bir savaşı, özveriyı üstlenmek, güç koşullara direnmek gerekıyor. Kısaca cesur bir yürek. O yüreğl sevgiyle selamlıyor, Balbay çiftine güzel bir birliktelik diliyorum. 1928 tstanbulu 'ndan berber dükkânı... Telefonda tanıdık bir ses, konserine çağırıyor beni. Bariton Mesut Iktu. Konserin öteki solisti de piyanist Hüseyin Sermet. Ama onları CD'de dinledim ancak. Pencerede sonbahar, sarı yapraklar, usta parmaklar, güzel şarkılarla buluşuyor, müziğin gizemini yaşıyorum. Nev Galerisi'ne gidemedim ama sevgili Ali Artun sergiyi getirdi bana. Erol Akyavaş'ın kitabı başucumda, kucağımda, elimde. Sevgiyle, özenle oluşan bir ürün. Istanbul Bilgi Üniversitesi yayımlıyor. Beral Madra ve Haldun Dostoğlu'nun emeğiyle oluşuyor. Erol Akyavaş'ın sanatsal serüvenini, yaratıcı boyutlannı simgeliyor. Erol Akyavaş'ı 1960'lann başında tanıdım. Halalan Malike Akbay ve Ulviye Bengisu nedeniyle, ikısı de yakın dostum. Erol Erol Akyavaş: Resim dahnda uzun soluklu biryolcu... Akyavaş yedek öğretmendi, Kaya Oteli'ni coğrafyamızı, geleneksel sanatlanmızı yapıyordu, mimarlık çizgisini beğeni ve kucaklayarak Doğuyla Batıyı sevgiyle izliyordu herkes. Renkli bütünleştirerek geçmişten geleceğe, dört öykülerle yeralıyordu söyleşilerimizde. kitabın birleştiği Elif'e değin bir yol alıyor, O genç mimar dünyaca ünlü bir ressam geçmişin geleceğine ulaşıyorum oluyor sonra. Fırçasına mimarlığın sayfalarında. Hallacı Mansur'un gizemini de yansıtarak değişik boyutlar, resimleşeceğini düşünemezdim doğrusu. değişik yorumlarla renkli, ışıklı, görkemli Kitapta birkaç Hallacı Mansur var. Biri . bir dünya yaratıyor. Gökkuşağı gibi, çok mavi, öteki çok kırmızı... Türk Islam doğayı kucaklar, güneşi, yıldızları parlatır sanatı geleneğıne yöneldiğı dönemde gibi. Renklerle söyleşir, oynaşır, sevişir bana da mavi bir tablo armağan etti Erol gibi. Aşk gibi, sevda gibi uçuk, soyut Akyavaş. Osmanlı nakkaşlarının el tablolar. Kitaba bakarken neler yazması kitaplarında yer alan süsleme anımsıyorum... sanatıyla çağdaş dünya sanatı arasında lyi bir mimann sentez gücünü de köprüler kurduğu bir dönem. Tanbay kanıtlıyor bu kitap. Yazarken Abidin Galerisi'ndeki sergisi büyük ilgi, aynca Dino'yu düşünüyorum. Galeri Nev'in tepki gördü. Armağan tablo evimdeki kurucularını o tanırtı bana. Iki genç adam seçite de ters düştü. Izin aldım, bir kapımı çaldı bir gün. Dino'dan selam ve dostuma armağan ettim. kısa bir mektup. "Bu genç mimarlar bir Mavisi gözümde hâlâ... galeri açıyor, ilk sergi benim ellerim" O mavi nasıl oluştu kim bilir! Nasıl bir diyor. Ben de el verdim, gönül verdim, o uğraş, nasıl bir arayış, nasıl bir yorumla. iki mimarı sevgiyle, saygıyla izledim yıllar Maviler, yeşiller, sarılar, kırmızılar. boyunca. Sanat yaşamına başka bir Renkleri solmuyor, Akyavaşlar ölmüyor. düzey, güzel bir artı kartı, seçkin bir yer Kitabı tanık ölmezliğine.^ aldı, dahası seçiciliğin önemini öğretti o iki mimar. Başkentimizde yeni galeriler açılıyor durmadan. Ama güzel bir resim olayı çok az yaşanıyor. Resim sevgimiz de belli galerilerde yeşeriyor ancak. Bedri RahmiEren Eyüboğlu, Eşref Üren ya da eski kuşak ustaların yer aldığı Hayati Misman'ın gravürlerinın sergilendiği birkaç galeri daha büyük coşku veriyor genç kuşaklara. Düşündürücü ve uyarıcı bir durum. Ama başka dailarda da yaşanıyor bu olay. Güzel bir anıt, bir mimarlık yapıtının yanında uyduruk bir yapının, bir gecekondunun etkisiril yaşıyor ınsan. Elbet aşacağız bu dönemi. Seçerek, güzelı seçmeyı öğrenerek, resim sanatını bir kültürel altyapının vazgeçilmez bir dalı olarak benimseyerek. Erol Akyavaş'ın kitabında köşetaşı diye bir deyim var önsözde. Köşetaşları görkemli bir yapıt üretiyor uzun yollarda. Sanatçının yaşamını, çevresini, gözlemlerini, birikimini, yorumunu, soluğunu güzel yansıtıyor. Tarihimizi,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle