Katalog

BAŞKENT GUNLERI Galerilerde bahar... MÜŞERREF HEKtMOĞLU H ava serinledi, sonbaharın hüznü derinleşti başkentte. Kimı günler yaprak dökümünü yaşıyor, mezarlık yollarında yürüyoruz ya da yitik dostları anıyoruz. Kimi günler hastane odalarındayız ya da ameliyat bölümünün koridorunda umutla bekliyoruz. Yaşam bıçağın ucunda. Solacak ya da yeşerecek. Insan olmak güç bir olay, sağlık sorunlarını çözemeyen bir ülkede hasta olmak, doktora gıtmek, hastanede yatmak olanağı da yok. Parasal gucun yoksa ölüme yatacaksın! Gerı kalmışlığın yazgısı bu. Her dalda yaşıyorsun. Hüznümü sanat olaylarıyla aşarım her zaman. Işte Ayvalık'tan bir telefon, Cunda Adası'ndaki yaz okulunun konserini anlatıyor bir okurumuz. Filiz Ali'yi kutluyorum sevinçle. Yaz okulu onun çabasıyla gerçekleşen bir olay, giderek kurumlaşıyor, Ayvalık'ın yaşamına da yerleşmiş bulunuyor. Başka çabalara, girişımlere de örnek oluyor. Uyarıcı yanları da var elbet. Yaz okulu ya da muzık dalında bir yarışma, bir konser için sağlam bir yapı. bir destek olmazsa, cıddilikten yoksunsa düş kırıklığı yaratır ancak. Sanat ve kültur yaşamında hoşgörülemez bir olay bu. Yoz ortamı aşmak içın kesm kararlıhk, kararlar doğrultusunda içten çabalar gerekiyor her şeyden once. Bir telefon da istanbul'dan Şirin Pancaroğlu ndan. O da Avyalık'takı yaz okulunun kapanış konserınden ızlenımler aktardı bana. Fılız Alı de dınleseydi keşke. Şirin Pancaroğlu'nun son kasetıni dinledıniz mı? Kuyrukluyıldız altında meleklerin şarkısıyla dans ediyor sevgililer. Belki de benım yorumum bu. Danslarda, şarkılarda ya da resimlerde sevginin ızını, gızını görmekten çok hoşlanırım. Ayşe Oomenica'nın sergisı de çok etkiledi beni. Güzel bir selam başkentlılere. Annesi Sevgi Sanlı'dan güzel bir uzantı resim dalına. Julins Hebıng Resım Okulu'nu bitirdikten sonra Berlın'e yerleşıyor, resim, gravür, grafik ve sahne düzenlemesiyle uğraşıyor bu sanatçımız. Şu günlerde bir bale dekoru hazırlıyor. Fındıkkıran balesınin dekorunda onun imzası var. Kocası da müzikle uğraşıyor. Cario Domenica ünlü bir gitarcı. Ülkemizde de konserler verdi. llgiyle izleniyor, yapıtları da çalınıyor birçok ülkede. Biri de Şeytanı çatlatan ezgi. Ayşe Domenica'nın Ankara'da ilk sergisi sanırım. Gülsevil Erdem ile gezdik, benzer tepkilerle gulümsedik. Dışarda sonbahar, içerde bahar. Usta bir fırçada zambaklar, laleler, nergisler açıyor, çıçekli akşamlar, mavi kadınlar. Mutluluğun resmi de oluşuyor. Duygu yüklü, coşkulu ürünler. Kırmızının ateşi, mavinin yeşili, uçukluğu belleğime yerleşıyor bir bakışta. Artı Galerisi de Hayri Esmer'in baskı resimleriyle selamlıyor sanatseverleri. Saygıyla izledim resimlerını. Hayati Misman'ın öğrencisi, !sparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Bu sergiyle tanıyorum onu. Düzeyini, üretkenlığini içten kutluyorum. Ancak üzüntüm de var, güzel sergileri izleyenler azalıyor giderek. Düşündürücü bir olay bu. Dar koşullar içinde resim almak kolay değil, guzel tablolara sahip olmak belli bir kesimln tekelinde kalıyor ama güzel bir sergi ayrı bir olay değil mi? Belleğimize ulaşıyor güzellikler. Bir renk damlası, bir ışık damlası yaşamı da parlatıyor birden. Cinnah Yokuşu'nun başındakı küçük Artizan'ı anımsıyor kimi dostlarım. Akşam saatleri kaldırıma taşardı kalabalık. Galeriler çoğaldı, ilgi azaldı nerdeyse. Çarpıcı bir boşluk var, buyük özveriyle yaşıyor galeriler. Belli kı kurum ve kuruluşların desteği çok önemli bu aşamada. Çırkinlikler bastırıyor çünkü. Kültür ve sanat yaşamında evrensel değerler doğrultusunda bir altyapı oluşması gerekiyor. Yetışen kuşakları bu doğrultuda eğitecek yollar açılmalı, yozlaşma bir yaşam biçimine iyşe Enıel Mesçi, Duvar'm setinde kızlan Zeynep, Senta ve iki kadm oyuncu ile... lı^ındaçektiğıbufilmdcbaşarılıbirdüzey utturmuşlur. Scma Kuray (Ayşe) (Fılmdckıkırmızışapkalıkızçocuğu.Bu5ün 24 yaşında Paris'tc gazetecilik okuyor. \yş,eEmelMcsçııleSarp Kuray'ın kızı) Y ılmaz Güney, son derece şefkatli, sevgi ioluıdi. Hepımizehediyeleralıyordu. Ben •>ırşıddethatırlamıyorum.Okulagittiğimbir >ahnevardı.Elımdeçiçeklerbabamakoşuyordum, o dabanaelini uzatıyordu. Defalar;a tekrarlanmıştı bu sahne. Işte orada benı ievenel.Yılmaz Güney 'inelı.Çünküonun z\ i olsun dıye tutturmuştum. Geceleri setteki kadınlar koğuşunda, kadın tutukl ularla birli kte kal ıyorduk. Filtnı Parıs'te ilk görmeye gittiğimde yaşım küçüktü, ıçcri sokmadılar. Daha sonra 13 yaşımda ılk kez seyrettım ve beni çok etkiledi. Daha sonra tiyatroda oynadımama bu oynadığım tek film oldu. Zeynep Kuray (Küçük kız) (Duvar filmi çekilirken 4.5 yaşındaydı. Şimdi 22 yaşında. Çevirmenlik yapıyor. Ayşe EmelMesçi ile SarpKuray'ın kızı) Demir parmakhklar arkasında dayak yiyen bir çocuğun önünden geçmem gerekiyordu. O sahneyi oynayamadım. Çocuk kan içindeydi. "Ozülme" diyordu, "şaka şaka..." Ama sonunda sahneyi kaldırdı. Ben hapishanede doğuran kadının çocuğu idim. Bana kızılderilibirbebekalmıştı.Bizimleoyunoynuyor,ipathyordu. Filmi izleyince çok beğendim. Kadınlar koğuşunu annemin hatıra defterinden almışlardı. Herşey gerçekti.^ Bergamalı kadınturtiaıı Sabahat Teyze. dönmeden önlenmeli. Neler oluyor bakın! Akçay'daki Sarıkız heykelininin memeleriyle uğraşanlar var. Afrodıt'e benzetiyor, erotik buluyorlar. On üç yıldır alanda o heykel. Sarıkız'ı daha soyut çizgilerle düşünüyor, o heykelı çok sevmiyorum ama memelerine karşı değilim. Antik çağlardan bu yana çıplak heykeller var topraklarımızda. Yesemek atölyesi en eski, Afrodisias kenti de en ünlüsü ama Akçay'daki yerel yöneticiler bilgisiz görünüyor, dinci politikalarına Sarıkız'ı araç ediyor 2000 yılında. Gülelim mi, ağlayalım mı? En iyisi yeni heykeller dikelim. Heykeli yıkmayan kuşaklar yetiştirelim. Anadolumuzu daha iyi tanısın çocuklarımız, kültür varhklarımızı korumayı öğrensin. Çağın dışına değil düzeyine ulaşsın. Uzak kaldık, ama dostum Ida her zamanki gibi gülümsüyor bana. Bergamalı kadınları gösteriyor sonra. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin eski binasındalar, temel hak ve özgürlüklerini yaşamak kararıyla gülümsüyorlar. ^ Sema Kuray: Yılmaz Güney çok jefkatliydL Zeynep Kuray: Bana bebek alnuştu..