23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

:5 TEMMUZ 1999. SAYI 696 )nlaraçeşitli yollardan kitaplaralırlar. Bizlebuanlayışın bilinenbirörneğiyok." Ulusal kütüphanemizi örnek veriyor: Ulusalkütüphaneninkitapsayısı,diğerül:elerinkine kıyasla hcm nitclikscl hem de nielikselolarakboyölçüşebilecekkonumda leğil. Üniversite kütüphanelerine ödenek olnadığı gerekçesi ve gerçeğiy le kitap hemen lemen hiç alınmaz. Yeni kurulan özcl üni'ersitelerin kütüphanelerine deeski/ycni kiaplardoğrudürüst alınmaz. Türkiye'deeski ;itaba ilgiyi, kolcksiyon yapan bir grup mamla, Batılı vc Doğulu Türkiyatçılar ve »irgrupakademisyengöstermektedir" Dükkân sahibi Lütfü Seymen, kitapçı dük;ânlarını îjöylebetimliyor: Buralardagenel lizam bozukluğu, iyi gitmeyen devlet işleri urasından burasindan çekiştirildiği gibi, kiaplar hakkında da çeşitli sözler sarfedilir. tlegeçirilmesi gereken ya da tam ele geçirilnek üzereyken yitip gidcn bir kitabin öykü;ü, üzerinde çalışılan herhangi bir konu, aranlanbirmakalc, filmsenaryosuoluşturmak çin gerckli bir kitap, arkasınakargacıkbur;acık eski harflerle not düşürülmüs, bir fooğraf üzerinde saatlerce konuşulur." BizTürklcr,kitabasövmeninhoşkarş,ılannadığı bir ulus olmanin yanı sıra, kitaptan en ;ok korkan uluslardan biriyiz, diyor ve dc/am ediyor: "Lafı geldi mi hepimizkitapse/eriz. llalbukikitapscvcrlikbirazdakitaba uşaklık' etmek demektir. Bu yüzden kitap;everlcr vc kitapbilirler kulaktan kulağa ncnkıbelcri söylenegelen, yaptıkları hiznetler hcp iyilikle yad edilen Ali Emiri ıfendi, Halis Efendi, Ibnülcmin Mahmud Cemal Inal, Muallim Cevdet, M. Scyfettin )zcgc, RaifYelkenci gibi eski 'muhibbanı cütüp'dcn sözedcrkcn çok dikkatii vc saygııdırlar. Hemcn hepsi onlann gerçek değcrleinin farkındadır. Eskilerin kitap dünyasına /aptığı hizmct, yenilcrdc "çıraklık" ve 'yol ırkadaşhğı' duygusunu uyandırırsadccc." Sahafdükkânlarında"yarenlik"ederckkiabı olesinden berisinden çekiştirenler, kiapların ancak kcndiraflarındaözgürolabieceğine inananlardır, diyor gerçek sahaflar çin: "Onlar için kitap, korumaalüna alınma;ı gereken nadirbir kuştur. Çürıkü kitap bir ;üs, bir enıtia değil, bizzat kendisidir. Okuıur. Birs,eylcröğrenilir. Bunedenledirkibu lergi; eski kitapseverlerin izini sürerck kita)a vc kitapsevere hizmct vermek, bir anlamla kitaba uşakl ık etmek düş üncesinin ürünüJür." Müteferrika'da çeşitli kişilerin çeşitli komlardayazdığımakale,araştırmaveöykücr ycr alıyor. "Basın ve Sansür", "Teodor K.asap", "Osmanlı Kitap Tarihine Bir Katu", "Osmanlı Devlet Arşivi", "Atatürk'ün Bilinmeyen Mektupları", "Ahmct Rasim" •ionsayıdayeralanyazılardan.Dergininson bölümüisc"Hazineilivrak"adlıbirbölümc lyrılıyor. Burada eski gazete afişlerinden, matbaafaturalanna kadar birçokevrakörneğibulunuyor. yor. Artan maliyet, konumuzun özclliği dolayısıylayazıbulmahususundakarş.ılas,tığımızzorluklar,bizibunazorladızaten." Günümüz Türkiyc'sinde eski kitap ve sahaplartarihihenüzyazılmadı. 14.yüzyıldan bu yana varlığı bilinen bu meslek, ülkemizde diğer mesleklere oranla say ıca çok az insan tarafından yapılıyor: "Son zamanlarda, yani 1990 sonrasında sahaflığın başına iki şey geldi. Birincisi, adı "ikinci el"kitapçılar ve "ders kitabı" satanlarla birlikte anılır oldu. Ikincisibakkalsüpermarketçatışmasıgibi; sahafkafesahafçatışmasıortayaçıktı.Kadıköy, Beyoğlu,Beşiktaş gibi ilçelerde yeni eski kitabın yanı sıraCD, kaset, plak satan iki üçkatlıkafe sahaflar türedi, bir sahafdükkânından çok bir kültürevi ya da kitap marketi andıran. İkinci cl kitap satanlarla, gerçek sahaflan ayırmak gcrckir. Soruya bu açıdan cevap vereceksek eğer, sahaflık mcslcğinin ölcceğini zannetmiyorum doğrusu." Kitap bu ülkcdc sayıca çok az bir insan grubu tarafından okunuyor, diyor Lütfü Seymcn: "Ülkede basılan kitapların nitcliği ve adcdi, kitap okuyanvebiriktireninsanların sayısı göz önünde bulundurulduğunda kaç kişilik bir topluluğa seslcndiğimiz ortada. Yine dc biz "M ari fet i Itifata tabidir" sözünc sığınarak yeni çıkan yay ınlardan ziyade, cskiyedönükbilgilerinvebelgelcrinbiraraya gelmesi.eski kitap ve kitapçıların tanıtılması, kitap ve sahaflık tarihiyle ilgili malzemenin bir arayagetirilmesi.kitapseverlerve kitapbilirler arasındaki ilişki ve ilctişiminkurulmasıamacıylayayınhayatınagirrnekteyiz.Bilenlerbilir. Kitap tutkıısubirazdaaşka bcnzer. Bir ycr gelip de hayatın diiğümlendiğini ve bu düğümün sadcce kitaplararacılığıyla çözülebileecğini bilcnler, sürekli kitappeşindekoşturanlardır. W. Bcnjamin; ' Kitap toplayıcıları, kitap toplamakonusunda taktik içgüdülere sahip insanlardır' diyor. Mütefcrrika,butaktikiçgüdüleringclis,mesine,bilinçlidavranıs.laradönüşmcsinekatkıda bulunabilirse kendisini bahtiyarsayar" Sahaf Jakob Mcndcl'c ne oldu derseniz ise.kitaplarınharicindeherşeyinyabancısı olan buadamın son anlarını, Stephcn Zvveig şöy lc anlatıyor:" Yüzüme baktı. Ah, yarabbi nefecişeydio!Tamodakikadaherş,eyi,birdcnbire hatırladı. Bütün vücudu ürpcrdi, zangırzangırtitremeyebaşladı.ayaklarıbirbirine dolaşarak kapıya koştu ve orada kendini kaybetti,yereyığıldı. Zavallı,oakşam kalp scktesinden öldü. Doktor, biçare adamın, kahvcye gelirken, ne yaptığını pek de bilmediğinisöylcmişti.Meczupgibibirşeydi ve herhalde onu buraya dogru itcn bir kuvvet vardı. İnsan otuz altı sene hcp aynı masadaoturunea, ağıla dönen kuzu gibi, tabii yine orayagelir."^ BAŞKENT GUNLERİ Üretkenliğin gizemi MÜŞERREF HEKtMOĞLU etin And için Madamı" diyor"Bize özgü bir rönesans , Firuzan. Sanat : Yıldalkisayı llk sayıdan bu yana değişen nedir, diye sorduğumuzdaşucevabıalıyoruz. "Bizbirkitabiyatdergisiolarakyolaçıktık. Hedef kitlemizsayısmıbaş.tanberikestirdiğimizbirkısımkitapsevcrvckitapbilir insandı.Bubakımdanokursayımızdabüyük birartışolmadi. Derginin içeriğinegelince; başlangıçtakiçizgisinihepsürdürdü. 15. sayıdan itibarcn kapak ve iç tasarımda bazı değişiklikleryapmayıdüşünüyoruz. Bcllikonulardadosyalarhazırlamakistiyoruz." Derginin sponsoru yok. Satıştan, ilanlardan ve abonclerdcn elde edilen gelirlerlc kendisini götürüyor. "Başlangıçta yılda üç sayı çakarıyorduk; son iki yıldır, yılda iki sayı olarak yayımlanı Dünyamız'da öykü türü bir söyleşisi var. Okurken çok duygulandım. Talat Halman'ı anımsadım. Metin And'ın yakın dostu. O da benzer deyimlerle tanıtır değerli araştırmacımızı. Bizim dostluğumuz da yarım yüzyıla ulaşıyor. Başkent olaylarını, baleleri, operalan, esprileri, illüzyonist oyunlarıyla renklendirdiği yemekleri birlikte yaşadık yıllar boyunca. Şimdi çok az görüyorum, ayda yılda bir, arada telefonla konuşuyoruz ya da mektupla sesleniyor bana. Onu çok özlüyorum ama seçimine saygı duyuyorum. Hiçbir yere gitmiyor, kalabalıktan hoşlanmıyor. Ancak yalnız değil. Çünkü üretiyor, bilim ve yaşam bahçesinde oluşan kitaplaria selamlıyor dünyayı. Kimi Türkçe, kimi Ingilizce, kimi Fransızca, yıl sonuna kadar beş kitabı yayımlanıyor. Biri de Osmanlı Tiyatrosu. Yeni perdeler açıyor gözümüze. Sahneyi, kulisi belgelerle aydınlatıyor, belli yanlışları ortaya koyuyor bilimin ışığında. Güllü Agop'u getiriyor gündeme. Türk tiyatrosunun miladını değiştiriyor, yanılgıları saptıyor. Okurken hüzünlendim doğrusu. Nerden nereye geliyor insan ilişkileri, bir kültür ve sanat yelpazesi nasıl daralıyor, çoksesli, çok renkli birliktelik nasıl bozuluyor! Mari Nuvart'ın aşk öyküsü de çok hoş. Yaşamını sanatına adayan bir Ermeni kadını Mari Nuvart, "Kamelyah Kadın"ı oynarken ölüyor sahnede. Ünlü yazarlar şiirler, öykülerle uğurluyor onu. Bir de aşk öyküsü var, Şemsettin Saml ile yaşıyor, acı bir aşk. Metin And güzel yansıtıyor bu aşk öyküsünü. Onun yaşamında da güzel aşklar var, sevmeyi de, sevilmeyi de güzel hisseden biri. Üretkenliğinin bir gizemi Bir bilim adamı ve tiyatro adamı: Metin And ve Genco Erkal de bu belki. Mevsimleri güzel yaşıyor, sonbahan değil ilkbaharı... O bahar solmuyor. üzücü yanı da var. Parasal olanakları Üretkenliği tükenmiyor hiç. Yayıma nedeniyle bu şansı kullanamayacaklar belki hazııianan birkaç kitap daha var. Tatil sona de! Oysa Pavarotti'ler, Domingo'lar, Jose erince Türkoloji bölümünde ders verecek Carreras gibi parlayabilirler sahnelerde. Şan Bilkent Üniversitesi'nde. Talat Halman'ın dalında, piyanoda, yaylı çalgılarda ya da çağrısına karşı koyamadı. Ankara başka bir dalda parasal tıkanıklıgı aşamıyor Üniversitesi'nde tiyatro bölümündeki genç yetenekler. Onlardan biri de Başak öğrencileri her zaman saygıyla, sevgiyle söz Erdem. İTÜ özel Eğitim hızlı keman eder ondan. biriminde başlıyor çalmaya, hızla tırmanıyor, konserler veriyor, Israil'de master class Keşke ben de öğrenci olsaydım, kitaplarını yüksek bölümü, Londra'da Royal okurken çok içten duyuyorum bu isteği. Acedemy'de de iki yıl eğitimden sonra ufku Ayrıca üzülüyorum, sevdiğim uğraşlara açılıyor ama belli bir faturası var. Royal yeteri kadar vakit kalmıyor! Yine de Academy'ye bir ödeme yapması gerekiyor. mutluyum, çirkinlikleri değil güzelliklerı Yoksa bu şansı yitirecek. Ağaçlan yaşayabiliyorum. Okurlarıma da duyurmak konuşturan ressamımız Gencay Kasapçı istiyorum. anlatırken öfke de bastırdı, hüzün de. Bu hafta da güzel duyurularım var. Eylül'ün Genç yıldızları söndürmek değil parlatmak ikinci yarısında bir yaz okulu açılıyor gerekir. Itici güçten yoksun kalırlarsa şans Ayvalık'ta. Ünlü ustalar geliyor bu okula, tükenir, tıımanış durabilir. Israil'den Rus kökenli bir violenselci, Mihail Bu hovardalığa hakkımız yok doğrusu. Komrtzer, kemancı Lucas David, bir de Ancak bir de ülkemizin gerçeği var. Suna Kan. Almanya'dan, Istanbul'dan. Katrilyonluk bütçelere karşın itici güçten Eskişehir, Ankara, Izmir'den yirmibeş çalgıcı yoksun kalıyor genç yetenekler. Uzun katılıyor bu yaz okuluna. Klasik Müzik süredir devlet değil özel kesim destekliyor Oerneği Başkanı Evin Doğuhan, Ayvalıklı sanat olaylarını. Sanırım yine onlar müzikseverler, dahası oteller, lokantalar üstlenecek bu görevi. Bir değil birkaç kişi, içten destekliyor bu olayı. Filiz Ali'nin belki de hepimiz soluk vermeliyiz bu deyimiyle "imece bir olay". Ama başka gençlere. Küçük bir damla, bir özveriyle destekler de gerekiyor. Onemli bir sorun var, uzun bir soluk, itici bir güç oluşabilir, yeni bir piyano sorunu. Bir müzik okuluna iyi bir yeteneklere de yol açılabilir. piyano gerekir ama derneğin dar Yazımı Hilmi Girginkoç'u selamlayarak olanaklarıyla iyi bir piyano alınamıyor. Başka sona erdiriyorum. Operamızı onurlandıran destekler gerekiyor, bu güzel girişîm sanatçılardan biri. Geçende dünyamızdan tepeden ya da geniş bir katılımla amacına ayrıldı ama güzel şarkıları hâlâ çınlıyor ulaşabilir ancak. Belki anımsarsınız, gökkubbede. ^ ODTÜ'nün yeni konser salonu Cumhurbaşkanı Demirel'in armağan ettiği bir piyano ile açıldı geçen yıl. Bu tür giderlere bütçeler elvermiyor. Sorunları çözmek için başka yöntemler gerekiyor ülkemizde. Yetenekli çocukların desteklenmesi de önemli bir sorun müzik dalında. Ayşedeniz Gökçün'ü Kültür Bakanı Istemihan Talay ile birlikte dinledik geçen akşam. Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki Horovvitz yarışmasında büyük başarı kazanıyor, dönüşte de coşkuyla, umutla alkışlanıyor ama öyküsü yeni başlıyor bence. Ayşedeniz Gökçün'ü izlerken başka küçük kızlar canlandı gözümde. Yeteneklerini geliştirmek için özel yasa çıkarılan Suna Kan'lar. Idil Biret'ler. Devletin desteğini değerlendirerek doruğa tırmandı onlar. Uluslararası yorumcular arasında güzel bir yer aldılar. Bugünkü parlamentodan bu tür yasalar beklenebilir mi? Var olan yasalar da yaşama geçemiyor! Şan dalında açılan yarışmada 150 kişi arasından altıncı ve beşinci sırada yer alıyor iki Türk. Biri Bilkent'te, değerli operacımız Suna Kan'ın öğrencisi, Erdem Baydar. öteki Devlet Operası'ndan Güvenç Dağüstün. Viyana Müzik ve Sahne Sanatları Opera son bölümü giriş sınavlarını kazanıyor. Margarrta Hilava'nın sınıfına girecekler. Elbet sevindirici bir olay ama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle