Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİY Sosyal ve slyasal baskıyı gldermede bir araçtı masal, turkü, nlnni ve fıkra. Bugün masallar, terapMe tanı koymada bir araç. Sorununu anlatmak Istemeyen ya da yok sayan hasta, Mr masal kahramanıyla özdesleşlp yasadıklannı dlle gethrlyor. Örneiln ensesU yaşayan Mr çocuk, korkusunu kahramanına yuklüyor... ^ğF"™ ^ ^ ^ ^^^ Â \ * « ,' ğ f/ / .,'V ?Wfy Masallarla psikoterapi DR, MUHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ* Söyler isem olursavaş Söylemez isem bağrım baş/YunusEmre nınkışi olmanın yasakla ımalı ıletışimeyönelmelsergıleyemeyenler, akılla lerine harcamaktadırlar.' Çoğunlukla "Akı I lann düşündüğünü rahatça sö mız da günlük yaşamınıı transaksıyona sıkça başv şöyle şematize edilebilir # Cönderici: lma ile I $im kurmak isteyen bıre) # Gönderilen:Veriln mak istenen görüş, düşüı # AracıV üklenici' yüklendiği varlık. # Araç: Aracının yükl lanılan araç (Masal, fıkra # Hedeflenen Alıcı: I masının amaçlandığı, il hedef (Birey, kurum, topl örneğin, Iç Anadolu'ı duğum çokeşl ı bır evli lik yük eş, üstüne sonradan' men kendi yaşındaki ikiı "karti" (iriyarı, çirkin, k nıtakmıştı. "Adanayollan bükülü len Kartı'yedökülürgıde dermı keder/aman insan Aslında bu türküy ü çoı söylüyordu. Çocuk, bue> cıydı. Kadın kocasıy la, çı iletişım kuruyor, doğruds laylı olarak iletiyordu. DE de bıraz fazla kalır ve zaı büyük eş aleyhine bozars zine oturuyor, bu kez de ş "Kınalı keklık ıdim/ \ ben küçücükken/ Babam Mesajı alan babanın y senıe oluşurken, söyleyeı dolaylı olarak söyleyıp, büyük cşmağrurbır"sfeı Burada görüldüğü gibi. derılenimaedilenileti.bı aracıyüklenicitaşıyıcı: ( da, bağışlanabilırlığı ve güçlü olacağı beklentısiy bılinçle veustacaseçilmi hedeflenen alıcı isebaba) Paradoks ve çıkış y< Bireysel boy utlarda bönılan bu imalı iletişım yö yutlarda, özcllıkle de gülı dığı zaman ışlevı de elbe oluyor. Halk anlatıları b; uygulamalar karşısında, yolu sağlamakla, düşünoı lenmesi sonucu, psıkolojıl la kalmıyor aynca kurum hücum olduğunda veya (da)akılcıbahanelerbuln bi kabul etmek ve günlük kaçışı sağlamakta kullan paradoksu burada yatıyc nakli, devamı ve korunma: nar ve bireyi bunlara uyn manda aynı kurumların bi karşı, toplumun kabul etti, Bu halk anlatıları, toplu ruhsal sorunlarına, özellik da bılinçle kullanıldıkları aracı olabilirler. Bu uygul rununu anlatmak istemey nen veya bu sorunu yok sa dığıyla özdeş bır halk an kendi öznelliğinın dışına U ka birey in sorununu tartışı dolaylı bir şekilde kendi s < züm üretme olanağı sağl hasta arasında anlamlıyar ve hasta, bır başkasının son latıyor. özellıkle çocukla öylesine etkisi altında kalı> D emokrasi ve insan haklannın istendik düzeyde gelişmediği, yönetseltoplumsal baskıların yoğun olduğu ortamlarda yaşayan ve bireyselleşmelerine izin verilmeyen insanlar, Yunus'un yukarıdaki dizeleriyle çok yalın birbiçimde dile getirdigi, bu dayanı Imaz ikilemin açmazını yüzy ıllardır hep yaşamlannda hissettiler ve onu aşmaya çalıştılar. Düşündüklerini ve doğru bı Idiklerini açıkça söyleyerek, savaş çıkanp yaşam lannı y itirmeden, susup bastırarak da ruhlarını bağırlarını baş (yara) etmeden, dolaylı olarak "örtuk" söylemenin yollarını aradılar, bu "örtük transaksiyon"(imalı iletişim)arayışlan sırasindada çoğu kez, oldukça etkili biryol olan, masal, fıkra, türkü, ninnı gibi sözlü halk anlatılarını aracı olarak kullandılar. Bukonuda Willianı R. Bascom şöylediyor: "Halk anlatılarının bazı formlan, yalnızca kurumlan onaylamak, haklı kılmaktan çok, sosyal baskı uygulama ve sosyal baskı duzenleme araçlan olarak önemlidirler..." Otoriteye, güce çeşitli halk anlatılanyla karşi çıkma ve bundan da psikoloj ık bir rahatlık duyma ko nusunda Bascom şöyle birörnek veriyor: "Ashantilerarasında.eskidevirlerde.köylüarkadaşına, bir reise veya hatta Ashanti kralına karşı şikâyeti olan kimsenin, onun ıstenmeyen huylannı açgözlülük, kıskançlık, hilekârlık gibi sergileyerek alay etme ve olayı bir anlatıya temel olarak oturtan yöntemler, itibar gören adetlerdi. Böylece bir köle kötü sahibini, tebaa da kötü rcısını sergılemiş olurdu. Anlatıcı oldukça yetkinbirkişiydi.Söylediklerinin yalnızca uydurma olduğunu belirterek, kendisini güvenceye alırdı. O, aynı zamanda kişilerin isimlerini kullanmaktankaçınırdı... Gerçek hayatta gök tannsı tarafından cezalandırılmış olan bir kimseyc insanlar böylesine gülemezler. Ayrıca bu anlatılar ınsanlara, papazların hile yapmalan, bir şefınreisin alçaklığı gibi, herkesin bildıği ama söyleyemeyecegi konular hakkında da konuşma ve gülme fırsatı veriyor. Böylece Batı Afrikalılar, psikanalistlenn 'baskı teorisinin gerçeği'ni keşfetmiş ve bu yollarla dışa vurulmadığında tchlıkelı bir kompleks haline dönüşebilecek olan bir durum ıçin, çıkış yoluaramışlardır." Fransa 'da yaşayan "Goncourt ödüllü" Fasl ı yazar Tahar Ben Jelloun da halk anlatılarının bu işlevini şöyle belirtiyor: "Biröykü anlatmak, öyle basit bir olay değildir. Hele ki o ülkede kusurlannızı, zaaflannızı veya mutsuzluklarınızı yabancılara itiraf etmeye kötü gözle bakılıyorsa. Yabancılara daima sakin birçehre, geniş bir yurek ve her şeyin iyi gittigi bir ülke sergilenmelidir. Bubirterbiye veözsaygi gereğidir. Ama,öykücükabilesininkirliçamaşırlannıteşhir etmcyi sever. Bu da bir ilke gereğidir. Ben bir ilke uğrunasağehmı kaybettim." Bu konuda Üstün Dökmen ise "Masallarda Imalı Iletişim (örtük Transaksiyon)" başlığı altında şöylediyor: " Imalıörtük iletişımler, herhalde insanların bir ihtiyaçianna cevap vermektedir. Kişisel düşüncelerin i fade edilmedigi, yani yetişkin olma