05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4NISAN 1999. SAYI 680 davaaçmış,davaşirketlehinesonuçlanmıştı. Şirketyetkilileri de iştebukararadayanarak okulun tahliyesini gerçekleş,tirdi. Kamuoyunda oluşan tepkilcrle karann uygulanması hazirana, okul tati line crtelendi. Okulun 45 öğrencisinin 19992000 öğretim yılında nasıl vc nercde eğitim görecekleri henüz bclli degil... Aynı tarihlerde Yedikulc Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfi'na ait, Istiklal Caddesi üzerindeki lüS binası da Yargıtay ilamıyla eski sahiplerine iade edildi. Yedi katlı, değeri trilyonlarla ölçülen bina, eski sahipleri bulunamazsa Hazine'yedevredilecek. Sözkonusubina, 1952 yılında öjeniDındes Romantarafındanvasiyetyoluylavakfageçmişvetapu tescili yapılmıştı. Roman ise bağıştan iki yıl sonrahastanedevefatetmişti. Bütün bu antidemokratik uygulamalann çözümü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararının iptalinde yatıyor. Avukat Diran Bakar'agöreçözümiçinTBMM'negerekyok. " Yargı yanıldığını anlarsa bu kararından döner"diyor. Avukat MuratCano'nunçözümönerisi ise TBMM'nedayanıyor. Hükümetinbirdefaya mahsııs olmak üzcrc ccmaat vakıflannın 1936'dan sonraedindikleri gayrimenkulleri beyannamelerinedahil edebileceğini söylüyorCano: "Peki, bu sorun çözümlenirken elden gitmiş mallar ne olacak? Kamuya gidenler iade edilebiliramagerçekşahıslarayanimirasçılaragidenlereneyapılacak?Devletinbugayrimenkullerin bedellerini tazmin etmesi gerekir. Dcvletin kiijiliğine, kimliğine, varlığına yakışan tarz da budur. Ben her şeye karşın bu devletin adaletinin kendisi için bile adaleti arayarak işlediğine inanıyorum." Yedi buçukyıllık süreçte 1278 davayı izleyen Cano'yu en çok etkileyen Osmanlı dönemindegayrinıüslimcemaatinetahsisedilen, halk arasında "bamya tarlası" olarak adlandırılan kimsesizlcrmezarlığı... Cano gıbi avukat Kezban Hatemi dc çözümün hükümetlerin i:>i olduğunu düşünüyor. "Derin devlet mülahazalarıyla insan kendi vatandaşına zulüm yapmaz" dıyen Hatemi görüşlenni şöyleaçıklıyor: "Buuygulamalarlaıtibanımzıkaybediyoruz. Hukuk devletiolmakrızındebırdevletiz biz. Çifte standarda yol açan bir uygulama başlatıyoruz. Bunlarfarklı insanlardeğil ki, bizim vatandaşlarımız... Ehliyetleri amaçlanylasınırlılıdır. Insanındcvletegüvencesiolmazsa o toplumda hukuk devleti bilincini oturtamazsınız. Bu uygulamalarla bütün bunlan kaybediyoruz ki, bence çok büyük bir kayıptır. Yasal tedbirlerle acilcn bunlann düzeltilrfıesivebuyanlışlarınizoleedilmesitaraftanyım..." Yirmibeşyıllıksorununçözümü"öteki"ne bakısjta yatıyor. Bu bakışı değiştirmek ise ancak hukuk devlctı ıçınde mümkün. Belge Yayınlan'ndan çıkan "Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak Jenosid" başlıklı kıtapla ilgili olarak ac. ı lan davada Yargıtay Sekizinci Ceza Daıresı'nin kararı ise "öteki"ne karşıdurmaktadırendiğimizyerigösterıyor: " Kendilerinin scbebiyet vcrdiği zorunlu göe sırasında mcydana gelen olaylan jenosid olarak vasıflandırmaya ve onlardatı Türk halkını sorumlu tutmaya oianak yoktur. Oysa ki, ülkede TCK 'nun 312/2 madde vc fikrasındaki anlamda kı$kırtılaeak miktarda bir Ermeni halk da mevcut değildir... Anılannedenlerlesözkonusukitabın...Ermeni olayının sadecc Enncniler'le ilgili kısmını işlemesi ve belgelendirme çabasına girişmesi... llmieksiklik olarak dcğerlendınlmesini gerektiren bir olgudur... Kimi tarihı gerçeklcrin saptırılması biçiminde de olsa kıtaptaki görüşlerde TCK'nun 312. maddesinin 2. fıkrasındayazılı "halkın 13 PAZARIN PENCERESİNDEN Hayvan hakları ve kirpiler SELÇUK KREZ S Av. Kezban Hatemi: Çözüm hükümette... Av. Murat Cano: öziir dilenmeli... sınıf, ırık, din, mczhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik" etmek suçunun ögelerı olmadığından ve yasaların suç saymadığı bireylemden dolayı kimseye ceza verilemeyecegine ilişkin TCK'nun 2. maddesindeyeralankuralkarşısındatcbliğnamcdeki bozma düşünccsine ıştirak edilmiştir..."^ erver Tanilli'nin 'Kurban Bayramı' yazısınt okudunuz mu? Elisabeth de Fontena adlı bir felsefe profesörünün, insanların hayvanlan çağdan çağa nasıl algıladıklarını inceleyen yeni kitabı (Hayvanlann Sessizliği) ıle başlamış Ismet Sungurbey Hoca'nın "Hayvan Hakları" eserinde "Hayvan sevgisi, uygarlığın göstergesıdir; hayvanlan koruma, ınsanlığımızın mihenk taşıdır." dedığini anımsayıp insana olduğu gibi hayvanlara da saygılı davranma konusunda gerlde kaldığımızı belırtıyordu. Okuyunca, apartman kapıcımızın mayasıl tedavisı için önerdiğı geldi aklıma: "Bir kırpi kesecek etini kızartıp yiyeceksln!" Kırsal bölgelerimizin çoğunda kirpi etinin mayasıla, kaplumbağa kanının kansere, keklik yumurtasının da kısırlığa iyi geldiğine inanılır ve bu aslı esası olmayan inançlar nedeniyle her yıl çok sayıda zavailı yaratık boşu boşuna kurban edilir. Giderek tükenen ormanlarla kırsal alanlarla beraber zaten azalan bu hayvanlara başka tür eziyetler de • •" • ' uygulanır: Köy çocuğunun oyuncağı azdır; cıvarda bulduğu hayvanlarla da oynar. Kirpinin kızgın sac tencerede davul çalınıp oynatıldığını görmüştüm. Kirpı etinin mayasıla birebir olduğunu dınledikten sonra Internette kirpi yiyenlere dair bilgi aradım: Israelli öykü yazarı Zygmunt Frankel'in "Evde Bir Kirpi" başlıklı kısa bir öyküsünde çingenelerin kırpı yedıklerını, Paris'te kızarmış kirpi eti sunan bir kıptî lokantasının bulunduğunu okudum. Komandolara ve ızcılere dağlarda gerektığinde bu yaratıkları pışirıp yiyebileceklerı de oğretilırmış. Bir hayvanın protein ihtiyacının giderilmesi için yenmesine diyecek pek bir şey yoktur ama boş yere keleuyuza yarar diye öldürülmesi hiçbir şeyle bağdaşmaz! Aynı Internet taramamda kırpı seven bir Kanadalının Toronto'da "Kirpiden anlayan veterınerlerin listesini" yayınladığını gördüm. Gerekçesini şöyle açıklamış: "Kırsal alanlarda çalışan baytarlar, kentlerde sadece kediköpek gören meslekdaşlarından farklı olarak çevrelerinde varolan başka yaratıklar konusunda da bilgı ve birikım sahıbı olurlar. Toronto'da kırpilerden anlayan böyle veterinerleri bulmak daima kolay olmadığından ben bu konuda bilgi sahibi olanların listesini hazırladım, kırpı sevenlere sunuyorum." Avrupa'da, Ortadoğu'da, velhasıl dunyanm birçok yerinde oturanlar için kırpi, aslan, kaplan, penguen gibı sadece dokümanter filmlerde ve hayvan bahçelerınde görülen bir yaratık değildir: Kente yakın ormanlarda, kırlarda arada sırada rastlanır, sırtındaki dikenlerle, sempatik bakışlarıyla ilgimizi çeker: Edebıyatımızda Refik Halid Karay'ın bazı yazılarını "Kirpinin Oedikleri" başlığı altında yayınlanması, ünlü cam yontucusu Svvarovski'nin kristal kirpilerinin en çok satanlar lıstesınde yer alması bundandır. Yeryüzünde yaklaşık 15 milyon yıl önce belırmış olan kirpiler dünyanın ilk memelilerinin çoğu gibi daha çok gece avlanır, gündüz saklanır ve küçük omurgasız hayvanlarla beslenirlermiş. Hâlâ öyle yapıyorlar. Toprağın üç santım derinliğinde bulunan solucanları, böceklerı algılamalarına elveren güçlü bir koku alma hisleri yazları aç kalmamalannı sağlıyor. Ancak kış aylannda onları besleyen böcek ve tırtılların sayıları azalınca aynı şeylerle beslenen kuşlar gibi böceği bol sıcak ülkelere göç edemedıklerinden kış uykusuna yatıyorlar. Kırlar, korular yeryüzünün her yerinde azalmaya yüztutunca kirpiler kentlerdeki koruluklara, mezarlıklara, geniş bahçelere sığınmaya başlamışlar. Eskiden orman canavarlarından gece gezerek ve gereğinde kapanıp, her tarafı dikenli bir top halini alarak korunabilen kirpiler, yeni tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktalar: Pestisileri bedenlerinde biriktirmış kabuksuz sümüklüböcekleri, tırtılları, böcekleri yiye yiye onlar da zehirleniyor ve yolları aşarken otomobillerin altında kalıp eziliyorlar. Kirpilerin varlıklarını tehdit eden başka tehlikeler de var: Eline geçen her nesneden kâr etmeyi ilke edinmiş bir tüccar, gözüne Afrika'da bulunan cüce kirpileri kestirmiş, bunları toplayıp Japonya'da, Amerika'da pazarlamaya çaiışıyor: "Eve götürdüğünde biraz ürkektir ama günde birkaç kez tabii eldiven takıp elinize alırsanız üç haftada size alışır, artık dıkenlerinı kabartıp kapanmaz. Bu yaratıklar pis kokmaz; Beyoğlu 'ndaki trilyonluk IUS binasu.. dışkıları bıle kokusuzdur. 25 cm uzunluğunda, 20 cm genişliğinde bir boru ya da neskafe tenekesi sağlasanız ıçinde uyuyabilir. Aşılanması gerekmez, evinızdekı böcekleri yer, yeter sayıda böcek yoksa günde yarım kaşık kedi maması vermeniz ona yeter." dıyor bu tüccar. "Sırtındaki dikenlere kaşar peyniri küpleri dizer davetlerde masaya koyarsanız tabaktan tabağa tur atarken misafirlerinize peynir sunmuş olursunuz!" dıyen bile var. Doğaseverler bu yaratıkların uzak ülkelerden toplanıp evlerde kapatma olarak bulundurulmasını şıddetle eleştıriyorlar. Aslında yerel kirpilerin bile böyle evlere tıkılması yanlıştır. Bahçelerımizde elverişli ortam oluşturursak hem böcekleri yıyıp yararlı olurlar hem de onları seyredıp göz zevkimizi doyurmuş oluruz. Zaten Israelli öykücü Frankel de öyküsünü öyle bitiriyor: Ormanda buldukları kirpıyı bir yıl besleyen aile sonuçta bu hayvancığın doğal ortamında daha mutlu olacağını kavrayıp onu ılk gördükleri yerde salıveriyorlar! Dikkat ederseniz kirpilerle çok benzeşen yönlerimiz var: Onları da cahillik, hurafelere inanç, çıkarı için satmayacağı şey olmayanlar mahvediyor. Onları da kurtarmak için bu münasebetsizlere karşı bilgiyle savaşmak gerekir. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle