Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 • c CUMHURİYETDERGİ Batı'da pek çok sanatçı, umudun değil, umutsuzluğun sanatını yaptı. 20. yüzyıl sanatı ise dünyanın gelip dayandığı sıfır imgelerle açımlamaya çalıştı. Iktidara kim •" 1. Sayfanın devamı sanatçının kozmik bakışıyla izlediği gidişata bakıp, hâlâ umudunu koruyabiliyor.... Tıpkı oyununda, Akrep'e rağmen.umudu korumay ı seçişigibi... Batı'da pek çok modern sanatçıyazar, umudun değil, umutsuzluğun edebiyatını yazdı, sanatını yaptı. Büyüktragedyalarçağında, oyunların özünü oluşturan doğainsantoplumparçalanmasımn,çağımızdünyasındakı izdüşümü artık, iktıdarbıreykitle ilişkilerindeki mekanik dinamikler, çözümsüzlüklerdi. Bu nedenle 2ü. yy sanatı, dünyanın gclipdayandığı sıl'ıı noktasmdaki inanç yitimini, nihilist (hiçlikçi) imgelerle, metatbrlarla açımlamaya çalıştı. tfadeedilemez olanı ifade etmenin yollannı aradı. Modern yazımın öncüsü Kafka, çağının koşullarının kıskacındaki yabancılaşmış, kuşkulu.güvensizinsamndışgerçekliğiile parçalanmış iç gerçekliğini özdeşleştirerek, dünyanın düzmece uyumunun altındaki uyumsuzluğu aktardı. Gerçek ile sannnın, saçma olan ile olmayamn iç içe eridiği bir evren kurdu. Metamorfozis'te, böceğe dönüşen oğulun öyküsünde, iktidarbaba'nın tehdit edici gözlerinden gizleniş için "böcek" imgesini kullandı. Şato ve Dava'da ise, kuruludüzeningereksindigiuzlaşımcı insan modeline aykırı düşen, düzene kuşku ile bakan birkarşı kahramanın (antihero), düzen tarafından yok edilişini yazdı. Babanın sevgisiz, tehditkârgözleri, amorfgrotesk bir ıktidarın suçlayan, yargılayan ve mahkum eden gÖ7lerinedönüştü. Psikolojikiç gerçek, negatif bir çizgide süregiden pol itik, sosy al, etik gerçekle buluşarak dışa açıldı, bir karabasanı yansıttı. noktasmdaki inanç yitimini nihilist nasıl baktı, hangi metaforları kullandı? Ayaksızkuşlar... Tennessee Willıams, "çürümüş dünya" (corruption world) olarak betimlediği yer düzeninde, bireyin yaşamını, bir varoluş değil, varkalış dürtüsüne kadar indirgemişti. Çürümüş sistemin hücrelerine dek parçaladığı kaçak kahramanlarını (fugitive kind) özdeşleştirdiği en başat imge, yağmur rüzgârlannın önündesürüklenen"ayaksızkuşlar"dı. Williams, imgeleminde,buürkek,acılıkus,ların yeryüzünekonup,çürüıneyebulaşmalarını, engellemeyeçalıştı. Williams'ınsÖ7Ünüettiğiçürüme,^'oucoult'nun"mag!nayığını" olarak tamınladığı, modern toplumun demokratik iktidarbiçiminin özündeki moral çürümeydi.Başlangıçta( IV yy. I8.yy)liberal ekonomınin kurumlaşma serüveniyle birlikte ortaya çıkan ve emeksermaye çelişkisinden doğan, özellikle özel mülkiyete yönelen tehditleı i önlcmck aınaeıyla geliştirilen "nornıalleştirme" (teeril sistemi lıapishane aygıtı) yöntemlerı, giderek normlann diktatörlüğündekibırdısiplınanlayışınatcmelli bir iktidar biçimine dönüşmii'jtü. Bu modern iktidar, insan yaşamının tiim alanlarımkoyduğunormlararacılığıyladenetlerken esnek olduğu izlenimi yaratıyor ve toplumu oluşturan bircylcrc potansıycl suçlu önyargısı ileyaklaşıyordu. lnsanın"kişı"olmaktan çıkanlıp özünü yok sayan, yok eden birbireyleştirıneyöntemi izlencrek nesnelleştirildiği, görünürkılmdığıbudüzendebireyler, sistemin öngördüğürekabetılişkileri çerçevesindebirbirlcrinigörerek.birbirlert üzerindebirbaskı stratejisi oluşturuyorlardı. Buyönüyleinsanlararasıilişki,nesnenesne ilişkisine, toplum ruhsuzbir"kitle"ye indirgeniyordu. Arthur Miller,Cadı Kazanı'nda, sitemdeki bireylerin birbırine uyguladığı normlarstratejısınin,(itiraf, iftiraveihbar) başka bir deyişle bu "modern engizisyon" stratejisinin.kendiligindenişleyişindekihisterik.kontroledilemezboyuluaçımladı.Sorumlututtuğu, 1950'liyıllarınpolitikmoral iktidarıvekoşullarıneolursaolsun, bir insan olarak kendisine karşı sorumlu olması gerekenbireydi. Buyönüyle Miller, tarihselmateıyalizm bağlamında, toplumcu ve moralistti. Tennessee VVilliams ise, sistemin bireyler üzenndekiölümcülyansımalarını,alternatif bir politıkekonomik sistemi lcçözümlenebilir, sosyaletik bir problemden çok, çözümsüzbirkısırdöngülerağı olarak clealdı. Orpheus'un Düşüşü'nde, Arınma Ateşi'nde, ArzuTraınvayı'ndavediğeroyunlarında, Ortodoks geleneğin hümanizmasını izleyerek, yığınkitlc olarak duyarsızlaşıp nesnelcşcn topluma, sadece kcndisini araç olarak kullanarak, itham eden, ayıklayan, sınıflandıran, tuzağa düşürüp parçalayan magmatik iktidann kıskacındaki kaçakbirey'in,kendısininbirparçası vebır"ınI san"olduğunuanımsatmaklayetindi. Bu buruk anım;.atmada, toplumsal çelişkilerin, ancak, sevgiye temclli, hakça birdüzeninkurulmasıylaortadankalkacağıütopyasıvardı. Williams'ın,aktifbireylem ortaya koyamayan, özgürlüğün şarkısını söyleyerekrüzgârlarınönündesavrulan,"ayaksız kuşlar"ı,yeryüzünedeğdıklerianda,kendilerini bekleyen tuzaklarda, solukları tükeninceye kadar tutsaklığm ağıtını yaktılar çünkü, iktidar olan dışarısınıngücüne karşı koyacak dirençleri yoktu. Onlar, kusurlu toplumun ürünü,kusurlubireylerdi.KarenHorney'in psikiyatrik tanımında onlar, çağdaş toplumun ürettiği, vücutlan yara bere içinde, elleriarkadanbağlı,yardımiçin,içtenliklc uzanan bir ele bile korkulu gözlerle bakıp bir adım geriyc sıçrayan, savunmasıznörotik bircylerdi. O halde, heınen hcpsi de, aslında orman yasalarınca yönetilen ve uygar dünya denilcn o vahşi cangılda, Akrep'in kıskaçları arasında örsclenmeye, yok olmaya mahkumlardı. Patrick Süskind, Güvercin'de, Tanrısal Ruh'un,özgürlügün,barışınsimgesigüvercinin.binlerceyıldır, evrenselsürgünlüğübir yazgı gibi yaşayan, zıılme uğramış, acılı etnikbirtopluluğun bilinçaltında, nasıl tehdit cdici,paranoyakbirmetaforadönüşebileceğiniöykülcdi.Kapınınönündebelirendavet