Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 p» maya büyük bir özen gösteriyorlar. Almanca, Ingilizcc gibi ötck i bikliklcri yabancı dillerıdeçokçokgerekmedikçekullanmıyorlar. Büyük bırbılinç vcözgüvenlekendi anadı llerı olan I ehçe konusmaya özen gösteriyorlar. Tipik bir Rus mimarisi olan kültür saraymıdasüslübirpastayabenzetip.alaylı birgülümsemcyleona,".sckercıninrüyası" diyorlar. 199()'lıyıllarmbasında, AzcrbaycanBilimlcr Akademisfnınçağnlısıolarak, konferanslar vernıek üzere iki kez gittiğim Bakü'de, Azeriler'inlıeryerde,evlerindebileRusçakonustuklarını, Azencekonuşmayı ise bira7 da köylülük saydıklarıni gördüğümdc, hÜ7Ünlc karışık bir şaşkınlık yaşami))t!m."ulusalbilinç"veözgüven,özellikleilgimiçckti. Bu arada sabahın erken saatindc Varşova Merkcz Gan'nda, yerlcrdc yatan yü?c yakın insarngörünce,bırandairkildim.Bunlaryeni düzenin topluma "arnıağ anı" olan, cvsiz vcişsizyoksullarolup, budurumuprotesto etmck için yıllardır garda, herkesin gözü önündcyatıyorveburayıbarınakolarakkullanıyorlarmış. Sabahın crken bir saati olduğu için, henüz daha derin uykulardaydılar. K.imilerininaltındakötüs.iltelervardı,kimilerinin isc yalnızca mukavva kutular. Giysilcriyleyatıyorlarvegardakiokadardcvinimc, sese, sağdan soldan gclipgcçenlcrc, gişclcrinönlerindekikuyruklararağmen,hep bir arada ve yan yana, rahat rahat uyuyorlardı. Bu "uyuyan yoksullar"ın içinde, kadın ve erkekçocuklardavardı. Ycni düzenin topluma bırbaijkaarmağanı da havaalanında ve garda oluşan ve haksız kazanç sağlayan "taksi çetesi"ydi. Bu durumuPolonyalılarbiliyorveoradakitaksileri kullannııyorlar. Amayabaneıysanızvcbilmcdcn buralardan bir taksiye binmiijseniz, asıl ederinin yaklasjk döftbeş katı ücret istiyorlar. Buradakıtaksilerintaksimetreleride onagöreayarlanmış. Şıı bizim tzmir... MUSTAFA ŞERİF ONARAN ıllardırgitıncdiğinizbirkentianılannelindentutupdolaştığınızzaman;ipıkopmu'jbiruçurtmagibı, sÜ7Ülüp gıdcn bir duygunun czıkliğiniduyarsınıziçinizde. Mahalleden,orta okuldan arkadas.ıın Kenıal Bekir'le kırklı yıllarınİzmir'inianlatırkennercmdengeldiğinibılmedığımohÜ7Ünlcbırlıkteyım. (ieçenaylardanbirinde, Mart4K'de,'['İJYAP'ın3. Kitap Fuarı vardı Iznıir'de. Konuşmaların bir bölümü, çağsama diye nitelenebilecek Izmirlianılaraayrılmiijtı. tşte,bize düşcn de kırklı yılların İzmir'ini anlatmak oldu. Şiireilkadımlanattığımi7yıllar. Dahaşıirin ne olduğunu bilmeden; şiiri ölçü uyak becerisi sandığımız, duygusal inccliklerin ayrımına varmadığımız, toplumsal çalkantıların ağırlığını karabasan gibi üstümüzde duydugumu7yıllar. İ7mir'in Mart ayındaki o ıslak soğuğıı iliklerinc işlcr insanın. Gene de Basmane'ye uğrayıp, Altınpark'ın içinden geçip, bizim ma Y Kayseri'den Varşova'ya... Polonya'dan derlediğim Türkçe'yle ortak sözcükleri, bilmecclcri, cfsanelcri vc masalları bir başka yazıma bırakarak, Polonya izlcnimlcnnı, döniiş yolculugumdan bir göriintüylesonlamakistiyorum. Var^ova Havaalanı'nda dönüş uçağrnın kalkrnasım beklerken,orlaya.şlı,saçsız,bıyıklı, kısa boylıı ve göbekli iki erkek, kısa aralıklarla veellerindetikabasadoldurulmu1} nay lon torbalarla gel ip karşıma otıırdular. Birisi ötekine Varşova'ya neden geldiğini sorunca, ötcki tipik bir Kayscrili ağzıyla anlatmayabasjladı. Yıllaröncckızı,birokulun halk oyunları ckibiy lc buraya gclmİ!> ve Polonyalı bırkızlaarkadaşolmuş. Sonrada onu Türkiye'ye davet etıniş. Derken aileler birbirlcrincgelipgitmeycbaşlamiijlar. Şimdi dc Polonyalı ailcnin küçük bcbeklcrinin "vaftiz" töreni varmı.1), i^lc bu törenc katılmakiçingelmiş.Giderkendeailesineburadan biraz"öteberi" satın almış. Gülümseyerek düşündüm. Anadolu'nun ortaycrinden,MüslümanbirKayseriliTürk kalkıp, Varsjova'daki Hıristıyan Polonyalı anababanın çocuğunun vaftiz törenine geliyor. Bu îlginç tablo, politikalarını büyük bir ikiyüzlülükle din ve ırk ayrımı üstüne kurmayaçalışan.çağıdışıpolitikacılarındikkatinesunulur. Dilerim bu güzel ülkenin, geçmiştc çok acılarçekmiş, savaşlar, yıkımlaryakımlar görmüş bu soylu halkı, bundan böyle hiç acı çekmesin. özgürlük ve barış içinde dünya durdukça dursun vc dünya kültürüne, sanatına ijimdiye kadar olduğu gibi, şimdiden sonra da çok zengin katkılarda bulunmaya devam etsin ve böylcce, giderek küçük bir "MaviPortakar'adönü^endünyamı/ıbiraz daha yasjanilır kılıp, biraz daha güzelleştirsın...^ halleye dogru yürüdüm. Bizhcp'F'arık Dursun K. gibi biraz AliRcıs'lıyızdır. BızımoralardabırbaşkaAliRcıs Mahallesi'ydi. Biraz bıçkın görünse bile; içidışı bir, duru bir yağmursuyu gibi aydınlık,içtenlikli insanlar. Birkaçolay, birkaç kitap, birkaç iyi insan. !>ıırebırlıktebas.ladığımızarkadaş,lar;hevesinıalmiijolmanınaldınTiazlığı içinde, emek isteyen o çileli yaşamı çoktan unutmuş, işadamlığınasoyunmanın.parakazanmanıntelas.ınadüş.müs, ler. Kendısini sevdiğimin aynmına varmayan, evlcnnın önünden geçcrkcn yüreğimin nasıl attığınıbilmeyenbırsevgili. Kırklı yılların Izmir'ikimiçevreleri,kinıi insanları anımsamak mıdır? Bclki de küçük bir ayrıntı yasjamm rengini gösterecektir. (,'ünküanılaraynntılardasolukalır. Ü zamanlar lısede öğleden sonra "müzakere"saatımİ7 vardı. Yanımdakı sıradaoturanKepçellhan'ınokuduğukitabımeraketmistim. Biraz da ben bakayım diyeçekiijtirdim,durdum. Nâzım Hikmet'in "Jakond ile SiYaU" adındaki şiir kitabına tam dalmıştım ki, "müzakcreci" tarih ögretmenımiz Fantı Kazım tepemde bitıvcrdi. Kitabı eline alclı, evirdi çevirdi."Gel benimle,"dedi. Biraz sonra Başmuavin Tahsin Burdurlu'nun karşısındaydım. Namı diger"(îöt Tahsin" liscnin belalı ögrctmcnlennden bınsiydi.Tepcdcntırnagac7İcıbakışlarlasÜ7dü beni: "Mustata seni severim, ama memleketimi daha çok severim," dedi. Bu "memlcketi daha çok sevmek" benim defterimindürülcccgıanlamınageliyor. Daha iijinneoldugununaynmındadcgılim. Boş gözlerlebakıyorum Tahsin Burdurlu'ya. Psikoloji ögretmenımİ7 Muazze/ Demir, müdürümüzEnver Demir'ineşiydi. Bende gözde öğreneisiydinı Muazzcz Hanım'ın. Kılımabiledokunamadı kimse. Hanısusıgara paketlerindc, kıbrıt kutularında orakçekıç arayan anlayışın baskısı altında yaşadıgımız o kırklı yılların l/mir'ınde, nasıl bir karabasan içinde olduğumuzu gösteren bir başkaolay: Karatas. Ortaokulu'nda tarih ögrctmcni olanKemal Bilbaşargeçiminedestckolsun Görmüş geçirmiş bir kenttir şıı bizim Izmir! Yakılıp yıkıldı, işkenceye uğradı. Yaralarını sarmış, sevecen bir sabırla iyileşmeye koyuldu. Nasıl Rumlar, Yahudiler, Ermcniler yurt edinmişse bu kenti, lç Ege'den göçenlcr de Izmir'li oldu. Şimdi Doğu'dan göçenlerle Üne kavuşmadan önce, Izmir Keçeciler'de eski cumbalı bir evdeyaşamiftı Dario Moreno. bütünleşiyor Izmir...