Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 AĞUSTOS 1998. SAYI 647 Çok geçmeden, bızlerı uçuracak olan balonunalttarafındaki ağzı açılıyorveküçük bir motor yardımıyla çalıştırılan büyük bir fandan içine hava verilerekşişirilmeyebaşlaniyor. Bu arada, sabah mahmurluğunu üzerindenyeniyeniatmayabas.layanbizler, neyakalarsakkârdırdiycbaşlıyoruzellerimizdcki makinelerin deklanşörlerine basmaya.. Hasan Hoca, çeliktcllcrdenyapılmış balon iplerini scpetin üzerindekî kancalara takıp tek tek kontrol ettikten sonra, alev makinesini andıran bir püskürtücüyle profan gazı vererekbalonun içini sıcak havayladoldurmayabaşlıyor. Ve işte, biraz sonra bizleri Kapadokya scmalannda gezdirecek olan balonumuz olduğu yerde dikilip gcrçek bir balon görüntüsüalıyor. Artık uçmayahazırız.. Fotoğrafmakineleri.objektiflersonkezgözden geçirildikten sonra, Hasan Hoca'nın ta1 imatı üzerine, on sekiz kişilik büyük sepetin içindcki yerlerimizi alıyoruz... Ü da ne? Sankı ayaklanmızın yerden kesildiğini hissediyoruz. Balon usul usul kalkmayabaşladıbile.. Saattam 06.35.. Yükseldikçe içimizi saran heyecan çok geçmeden bizleri terk ediyor. Balonun yükselişini bırakmış, aşağıdaki manzaranın güzelliğine kaptırmışızkendimizi. Altımızdaki Çavuşin köyünden yükselen horoz sesleri arasında, eşekleri ü/erinde tarlalanna çalışmaya giden köylülerin ellerini havayakaldınp "Selam, selam" diye bağınşmaları sessiz, sakin bir Kapadokya sabahının renklerine, müziği çağnştıran bir armoni katıyor.. Bizler de, şapkalarımızı sallay ıp onları selamlıyoruz.. Birkaç dakika sonra, Çavuşin tepesinden, Kapadokya'nm en güzel Peri Bacaları'nın yer aldığı Zel ve vadisine doğru süzüldüğümüzde, arkamızda bıraktığımız on beş dakikalık zamanın nasıl geçtiğini anlıyamıyoruz bile..Buherhalde,bütün güzel şeylerin çok çabukgeçtiğiizlcnimini verenbirsüreç.Bugüne kadar, parsel parsel bilmem kaç kez fotoğrafladığımız Zel ve vadisine bu defa tepeden bakıyoruz. Dalga dalga, bırbiri ardınadızilmişpembe,beyazrenklerdekiPeriBacalan'y latüfkayalıkların arasında kalan girintiveçıkıntılar sankı bir gölgeoyunugibi şekilden şekile girip, bızlere bu muhteşem manzaranın en güzel enstantanelerini sergiliyorlar. Bir eliyle gaz kolunu tutan Hasan Hoca "Nasıl alıştımz ını?" diye soruyor. Alışmak ne kelime, sepetin yükseldiği andan berı geçen yanm saatlık zaman ıçinde, insan kendisinisankiyıllardırbalonlauçuyormu!} gibi bir psikozuniçindebuluyor.Üstüneüstlük, Kapadokya'da balonla uçmak, Kapadokya'yı yükseklerdcn seyretmek anlatılamayacak, tarıf cdilcmcyecek kadar büyük bir zevk.. Zelve'nin arkasında yükselen tepelerin üzerinden geçerek Çavuşin'le Ürgüp arasında uzanan vadiye doğru süzülüyoruz... Aşağıdaki güzellikleredalıpgitmişken;pilotumuz, "Haydi bakalım sabah kahvaltısı içinbirşeyleratıştırmavaktigeldi"dıyerek, yanındabulunanküçükbirtorbanıniçinden meyve sularıyla, hazır paketlenmiş kekleri çıkartıp bizlcre uzatıyor!.. tnsanın yaşamı boyuncaunutamayacağı.anılardansilinmeyecekbirkahvaltıbu... "Bulutların eşliğinde, Kapadokya'mn üzerinde dolaşıyoruz, balonla... En güzel p.eribacalannın yer aldığı Zelve Vadisi'ne doğru süzüldüğümüzde, zamanm nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Anlaşılan erezyon bu vadide harikalar yaratmış..." lıp, bu güzel bcldedcbalonla uçuyor, uçmak isteyenleri de uçuruyorlar.. Artık kendi.sini bütünüyle sergilemeye ve bizleri ısıtmaya başlayangüneş,ÇavuşinÜrgüparasındaki tüfkayalıklar üzerinde adeta 'show' yapmaya başlıyor. Dikkatimizi yanı başımızdan geçıp giden atmaca türünden bir kuş çekiyor. Okadaryakınımızdangeçiyorki,sanki bizleri selamlarmışgibibirhalı var. Kımbilir? Belki de, gökleri onunla paylaşan bu garip 'yaratığa' daha bir yakından bakmak istiyor... Arada bir tepemizdeki püskürtücülerden balon içine verilen profan gazının çıkarttığı 'fufflf, fufff1 sesleri, ayaklanmızaltındaki doğanın sessizliğini bozan tek şey. Hasan Hoca, daha güzel görüntüler çekelım diye balonu tüfkayahklannın üzerine doğru biraz daha indiriyor. Sanki, galaksideki bilmem hangi planetin üzerinde uçuyormuş gibiyiz. Aşağıda görülen manzara, bil imkurgu filmlerinde gördüğümüz planetlerden birinin yüzeyi gibi. Doğaya, insanlarakötülük yapan erozyon, tam tersine burada, Kapadokya'da harikalar yaratmış. Bir heykeltıra$ gibi, yüzyıllarboyunca Kapadokya vadilerini kazıyıp yontmuş, tüftabakalan şekilden şekile sokmuş... Irtifa 50 metre. Unimog kamyonu ineceğimiz yerin yakınlarında bir yere eğilip durmuşbizicribekriyoT. Ürgüpgirişindekı ufak bir buğday tarlasmm yanı başına ınıı> yapmakıçinağırağıralçalıyoruz. Irtifa 10metre. Hasan Hoca, scpetı sıkıca tutmamı/.ı öneriyor. Ve birkaç saniye sonra, ustaca yapılan bir inişle, sepetimizin altı, yerdeki yumuşak toprağınüstüneoturuyor. Yerdekiekipelemanları koşup sepeti tutuyor ve inmemize yardım cdiyorlar. Ayaklarıınızı yere bastığımızda toprağı hıssetmek hemen öyle kolay olmuyor. Uçuşsarhoşjuğumudurnedir? Içimizdehâlâuçuyormuşgıbıbırhısvar. Saat tam 07.50.. Yani,tam 1 saat 15 dakika uçmuşuz. Ekip elemanları balonunu toplamayabaşlarken, Hasan Hoca'nın çantasındançıkarttığıbardaklarla.buzgibiköpüklü bir şarap, bu unutulmaz Kapadokya serüvenini Ürgüp'ün girişinde yer alan ufak bir buğday tarlasının yanı başında noktalıyor.^ Balon pilotu Hasan Hoca. balon yarışnıalarına da ekip halinde katılmışlar. Birgun;ikikardeşnedenbuyaptığımız ışten hayatımızı kazanmıyoruz diye kendi kendılerinı sorguladıktan sonra, kollarısıvamışlarvebirsponsörbularakkendilerine güzel bir balon edinmişler. 1991 yılından beri her yaz Izmir'den Kapadokya'ya gc E vet, güzel şeyler hemen gelip geçer. Balonla uçmak da öyle. Kalkıştan ben zamanın ne kadar çabuk geçtiğinın farkında bile değiliz. Meğer bir saattir havadaymışız. Hasan Hoca, yeni baştan balonun içine sıcak hava vererek yükselmemizı sağlıyor... 'Fuff fufff' sesleri ıçinde üç yüz metre kadar yükselıyoruz. Güneşdoğuda, Erciyes Dağı'nın tepesinden yükselmeye devam ederek, batıdaki Uçhisar'ı.güneydekiOrtahisar'ı, rotamız üzerinde yer alan güneybatıdakı Ürgüp'ün Temenni tepesıni ışıl ışıl aydınlatıyor. Kapadokya ayaklanmızın altında. Birkaç dakika sonra da, balonumuzyeniden Ürgüp'e doğru alçalmaya başlıyor. trtifa 100 metre. Artık yavaş yavaş ınışe geçiyoruz. Altımızdaki, NevşehirÜrgüp karayolu üzerinde yol alan bir iki arabanırî içindenbizlereel sallayanlar var. Karşılık veriyoruz. Çavuşin 'den Zelve Vadisi'ne doğru süzülürken... Hemişhemzevk... Kalender, mütevazı bir kişilik taşıyor Hasan Hoca. Yaptığı işinöneminin farkındabile değil..Onuniçinhabisiklet,ha balon.. Ikisini de aynı kefeye koyan bir felsefesi var. Hasan Hoca, kardeşi Bilgc Ezel gibi, Türk Hava Kurumu'nun yetiştirmiş olduğu cn dcncyimli balon pilotlarından biri. Bu işe gönül vermiş, gönül verenleri de tek tek yetiştirmişler... Oeçenyıl 1319 Ekim tarihleri arasında Türkiye'degerçeklcştirilcn I. Dünya Hava Oyunlan'nın Kapadokya'da yapılan Balonla bir saat on beş dakika süren yolculukta, Kapadokya, ayaklar altındaydu.. (Fotoğraflar: TÜRCAYTUNA)